4 Şubat 2015 Çarşamba

KONFEDERASYON DOSYASI



            İngiltere Dışişleri Bakanlığı Commonwealth İşlerinden ve Denizaşırı Kalkınma’dan Sorumlu Müsteşar Barones Lynda Chalker’in Kıbrıs’ı ziyareti sırasında Kıbrıs Haber Ajansı’na verdiği bir demeç, Kıbrıs sorunu için “konfederasyon”a dayalı bir çözüm şeklinin düşünülmekte olduğuna ilişkin iddiaları kanıtlanmış bulunuyor.
      Commonwealth Parlamenterler Toplantısına katılmak üzere Kıbrıs’a gelen İngiliz delegasyonunun başkanlığını da yapan Chalker, sözkonusu demecinde şöyle konuştu:
            “(Kıbrıs sorunu için) sadece tek bir çözüm şekli bulunduğuna inanmıyorum. Olası başka çözüm şekilleri de vardır. Yeter ki, önemli bir sorun olan toprak konusu çözümlenmiş olsun... Kuzeyde yapılacak olan seçimleri, federasyonu kabul edilemez bulanların kazanması halinde, BM’nin başka çözüm yolları üzerinde çalışması gerekecektir. Federasyon, tek çözüm şekli değildir; halen masada olan çözüm şekli budur... İki bağımsız devlet fikrine karşıyım. Bunun Kıbrıs’ın çıkarına olmayacağına inanıyorum. Özellikle Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlardan ayrılması, onlara yarar sağlamayacaktır... Konfederasyona gidilmesi, bunun için öne sürülecek şartlara bağlı olacaktır ve bunu Kıbrıs halkı birlikte hazırlamalıdır. Ama olumlu bir biçimde incelenmesi gereken çeşitli çözüm şekilleri vardır.” (Cyprus Mail, 10 Eylül 1993)
            Kıbrıs’taki siyasal gözlemciler, Kıbrıs sorununa federasyon temelinde bir çözüm bulunacağına ilişkin tüm önceki kararlara rağmen, üst düzeydeki bir İngiliz yetkilinin, ilk kez bu çözüm biçimi dışında bir seçenek koymuş olmasını önemli bir gelişme olarak değerlendirdiler. Rum siyasal partileri ve hükümeti, Chalker’in dile getirdiği görüşleri büyük endişeyle karşılayarak, protesto ettiler.
            Hatırlanacağı gibi, Kıbrıs sorununun adanın taksim edilerek çözümlenmesine yönelik ilk resmi İngiliz açıklaması da, 9 Aralık 1956 günü Avam Kamarası’nda bir konuşma yapan İngiltere Sömürgeler Bakanı Lennox-Boyd tarafından yapılmış ve “olası çözüm şekillerinden biri” olarak şöyle ortaya atılmıştı:
            “Daha açık bir şekilde ifade etmek lazım gelirse, İngiliz hükümeti, Kıbrıs’taki gibi gayet karışık bir ahali için self-determinasyon hakkının tatbiki için muhtelif hal çareleri arasına, adanın taksimi hususunun da ithal edilmesi gerektiğini kabul etmektedir.”
            Nitekim Kıbrıs Türk liderliği derhal taksim tezine sarılmış ve TC hükümeti de 20 Aralık 1956’da bu tezi benimsediğini resmen açıklayarak, “ya taksim, ya ölüm” politikası uygulamaya konmuştu.
            “Kıbrıs’ın taksimine ilişkin ilk öneriler” (4 yazı-Söz dergisi, Lefkoşa, Sayı:10, 11, 12, 13) ve
“Kıbrıs’ın taksimi kastedilerek federasyon tezinin Türk görüşü olarak ilk defa öne sürülüşü ve Sovyetler Birliği’nin federasyon anlayışı” (6 yazı-Söz dergisi, Sayı: 14-19) başlıklı derleme çalışmalarımız, 1985 sonu ve 1986 başında yayımlanmış ve kamuoyu, Türk tarafının Kıbrıs konusundaki gerçek hedefi konusunda aydınlatmıştı.
Aşağıda okuyacağınız “Konfederasyon dosyası”ndan alıntılarda, Türk tarafının 1956’larda ingiliz emperyalizmiyle birlikte uygulamaya başladığı ve Kıbrıs adasıyla halkını bölücü politikanın yeni kılıfının günümüzde nasıl hazırlandığına tanıklık edeceksiniz.
***
“Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş, Kıbrıs’ın bölünmesini giderecek olası bir çözüm şekli olarak konfederasyona dün ilk defa atıfta bulundu. Kendi kendine ayrıldığını ilan eden Kıbrıs Türk Devleti’nin Temsilciler Meclisi’nde, ilk Cumhurbaşkanı olarak yemin ettikten sonra konuşan Denktaş, ayrıca BM’nin henüz açıklanmamış olan yeni çözüm önerilerine de saldırdı ve şöyle dedi: “Güneydeki Kıbrıslı Rumlarla bir federasyon veya konfederasyon kurulsa bile, en erken bir zamanda, güney komşularımızla ekonomik olarak yarışabilecek bir duruma gelmeliyiz.”
Denktaş, son barış çabalarının odak noktasını oluşturan federasyondan ayrı olarak, iki tarafı gevşek bir şekilde bağlayacak olan konfederasyonla ilgili olarak daha fazla bilgi vermedi.” (Reuter’den aktaran Cyprus Mail, 10 Temmuz 1985)
***
“Londra’da yayımlanmakta olan “The Times” gazetesinde yer alan bir başyazıda, Denktaş’tan, BM Genel Sekreteri’nin hazırladığı yeni bütünlüklü taslağı kabul etmesi isteniyor ve Türk tarafının takındığı olumsuz tutumun son zamanlarda federasyondan çok, konfederasyona ağırlık veren açıklamalar ile uyum içinde olduğuna dikkat çekiliyor... Milliyet yazarı Sami Kohen de, Denktaş’ın Perez de Cuellar’a kesin olarak olumlu veya olumsuz bir yanıt vermeyeceğini ve ona “karşı öneriler”ini içeren bir belge göndereceğini daha önceden yazmıştı. Kohen’e göre Denktaş, Kıbrıs Türk tarafının tam eşitliğinin kabul edilmesini ve Cumhuriyet’in kuzey ile bir konfederasyon oluşturmasını isteyecek ve böylece top BM aracılığı ile Kıbrıs Rum tarafına atılmış olacak.” (Cyprus Mail, 17 Temmuz 1985)
***
Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri eski bakanlarından Nikos Rolandis, Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Kiprianu’nun Kıbrıs sorunu konusundaki tutumunun her dönemde Rum toplumu aleyhine gelişmelere neden olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Zaman geçtikçe durum daha da kötüleşmekte ve her defasında öncekinden daha kötü durumları kabul etmeye çağrılmaktayız. Şimdi ilk kez konfederasyondan ciddi olarak söz edilmekte olduğunu işitiyoruz. Devlet ilanında uyardığım gibi, bu anın da geleceği konusunda Cumhurbaşkanı’nı uyarmıştım. Ocak ayında yaptığı hatanın şimdi konfederasyona yol açtığına inanıyorum. Eğer bir gün kabul edilirse, konfederasyon sonuçta taksime yol açacak bir çözüm olacaktır.” (Rum basınından aktaran Yeni Düzen, 6 Ağustos 1985)
                                                                       ***
“Bizim basında federasyonun da ötesinde “konfederasyon” tartışmaları 1963 yılında başladı. Örneğin Mayıs 1969’da Bozkurt gazetesinde Ayer Hasan “İsviçre Konfederasyonu ve Kantonal idaresi” başlıklı inceleme yazısında... o günlerde “dahili muhtariyet” dediğimiz henüz Kuzey ve Güney gerçeğinin söz konusu olmadığı siyasi konumda, İsviçre Konfederasyonu ile Kantonların özelliğini anlatıyordu. Biz de o dönemlerde zaman zaman federal yapı üzerinde durduğumuzu anımsarız. Şimdi Sayın Denktaş’ın Vasiliu’nun önüne sürdüğü İsviçre tipi konfederasyon gündeme gelince pek şaşırmadık.” (Eşref Çetinel, Halkın Sesi, 12 Ocak 1988)
                                                                       ***
“Dünkü Alithia gazetesinin ilk sayfasında, “Perşembe’ye Lidra Palas’ta” başlığı altında yazan Kassandros, BM Özel Temsilcisi Oscar Camilion’un himayesinde Başkan Vasiliu ile Kıbrıs Türk Lideri Denktaş arasında yapılacak ilk toplantının açılışına değinmekte ve Denktaş’ın federasyonla ilgili yorumlarının, federasyonun kanatlarını birleştirmek yerine, ayrılmasını sağlayacak ayrı iki varlığın bir konfederasyon oluşturmasını öngördüğünü yazmaktadır. Yazar, soruna çözüm bulunmasını isteyenlerin, aradaki ayrılığı kapatmak için müdahalede bulunmaları ümidini dile getirmektedir.” (Cyprus Mail, 13 Eylül 1988)
                                                                       ***
“Başkan Vasiliyu, Kıbrıs Türk Lideri Denktaş’la yapacağı toplantıların yeni turuna başlamazdan önce “BBC World Service” programına verdiği bir demeçte, Kıbrıs Türk önerilerinin görüşmeler için bir temel oluşturamayacağını, çünkü iki bağımsız devletten söz edildiğini söyledi.
Vasiliyu şöyle konuştu: “Bu farklı bir kavramdır. Biz federasyonu konuşmaktayız ve tek bir ülke söz konusudur. Kıbrıs Türk önerileri, iki ülkeden ve iki bağımsız devletten söz etmektedir. Bu temel üzerine görüşme yapamazsınız.” (Cyprus Mail, 5 Mart 1989)
                                                                       ***
“Özcanhan: “Haziran ayına kadar bir olumlu gelişme olabileceğine inanıyor musunuz?
Vedat Çelik (Sanayi Odası Başkanı, Eski Dışişleri Bakanı): Şahsen ben böyle bir gelişme olabileceğine inanmıyorum. İki tarafın görüşleri arasında çok derin farklar vardır. Görüşmecilerin birbirlerine sundukları yazılı öneriler de bunu gösteriyor. Türk tarafı bir KONFEDERASYON istiyor, Türkiye’nin garantisini istiyor.” (Günaydın Kıbrıs, 21 Mart 1989)
***
“KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu: “Rumların uzlaşmaz tutumu, bizi konfederasyona götürmektedir... Federasyon ölmeye, konfederasyon fikri yeşermeye başlamıştır... Ben Vasiliyu’nun hatasını yapıp belirli bir tarih vermeyeceğim ama, aradan daha çok 1 Haziran’lar, yıl sonları geçer.” (Kıbrıs, 8 Eylül 1989)
***
“Parlamentolararası Birlik (IPU) toplantısına katılan, ancak Rumların girişimleri sonucu konuşmasına izin verilmeyen Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hakkı Atun, bu tür uluslararası toplantılarda artık Kıbrıs Türk halkının konfederasyona gitme eğilimi içinde olduğunu gündeme getireceklerini söyledi.” (Kıbrıs, 12 Eylül 1989)
***
“Kıbrıs sorununun çözümünde, “Konfederasyon”un gündeme getirilmesi olasılığı ve bu yönde çıkan haberlerle ilgili bir soruya karşılık Meclis Başkanı şunları söyledi: “Bizim ortaya koyduğumuz ve Meclis kararında asgari koşul olarak sıraladığımız çerçeveyi, bazı kesimlerin ve Rum tarafının federasyondan çok, konfederasyon şeklinde değerlendirdikleri görülmüştür.
Ben de kararın bizim kabul edebileceğimiz asgari koşulları içerdiğini, böyle bir yapıyı konfederasyon anlamında yorumluyorsa, bunun onların sorunu olduğunu söyledim. Bizim belirlediğimiz model üzerinde ısrarlı olduğumuzu söyledim. Bu anlamda, konfederasyon değerlendirmesi yapıldığı ortaya çıkmış oldu. Belirlediğimiz modelin adına konfederasyon diyorlarsa, “Konfederasyon” bizim şartımızdır.” (Kıbrıs, 14 Eylül 1989)
                                                                       ***
“Kıbrıs hükümeti, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs sorununa ara bir çözüm olarak konfederasyondan söz eden yeni demecinden üzüntü duyduğunu açıkladı. Libya’ya giderken İstanbul’da konuşan Denktaş şöyle demişti: “Kıbrıs Türklerinin büyük bir kısmı, federasyona giden ilk adımın konfederasyon olması gerektiğine inanmaktadır. Güven arttıkça, her iki tarafın buna gerek duyması sonucu federasyon oluşturulabilir.” (Cyprus Mail, 27 Eylül 1989)
***
“Hükümet sözcüsü Fandis, Denktaş’ın bu demecinin toplumlararası diyaloğun kesilmesine neden olan kabul edilemeyecek görüşlerinin ve şartlarının devamı niteliğinde olduğunu söyledi. Sözcü şöyle dedi:
“Denktaş bir kez daha 1977-1979 Doruk Anlaşması’nı çiğniyor. Bilindiği gibi, bu Doruk Anlaşmalarında federal çözüm şeklinin diyalog esası olarak alınması öngörülmekteydi. Açıktır ki, Denktaş şimdi bu şekilde konuşmakla, oldu-bittileri yasallaştırmak ve statükoyu pekiştirmek amacı gütmektedir. Cumhurbaşkanı Vasiliyu’nun da dediği gibi, Rum tarafı böyle bir şeyi hiçbir zaman kabul etmeyecektir.” (Kıbrıs, 28 Eylül 1989)
***
“Başbakan Derviş Eroğlu, konfederasyonun, federasyona geçişe engel teşkil etmeyeceğini söyledi. Haftalık olağan basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan, Rumların düşündüğü federasyonun dünya literatüründe görülen federasyonlardan çok farklı ve Kıbrıs Türkünü idama götüren bir çözüm şekli olduğunu kaydetti.
Eroğlu, “İsviçre’de federasyondan bahsedilir ancak, derinlemesine incelerseniz göreceksiniz ki konfederasyondur, zaman içinde federasyona kendiliğinden geçmiştir” dedi. Başbakan, konfederasyonda söz sahibinin merkez değil, kanatlar olduğunu belirtti. Partisinin ve hükümetin konu üzerindeki politikasının bilindiğini kaydeden Eroğlu, “daha önce de söylediğim gibi, şartlar bizi konfederasyona doğru götürmektedir” dedi. (Kıbrıs, 27 Eylül 1989)
***
“Demek Denktaş’ın istediği federasyon değil, konfederasyondur. Bunu kendisi söylüyor. Aslında Denktaş’ın istediği işgalin sürmesi ve ileriki bir aşamada bütün Kıbrıs’a yayılmasıdır. Bütün adanın Türkleştirilmesidir.
Denktaş, gerek federasyonu, gerekse konfederasyonu gerçek hedefini kamufle etmek için kullanır. Gerçek hedefi ise işgal bölgelerini Türkiye ile birleştirmektir. Bu Kıbrıs sorununu izleyen yabancıların şimdiye kadar teşhis etmiş olmaları gereken bir gerçektir.
Teşhis edilmesi gereken bir gerçek daha vardır ki o da Türkiye’nin Kıbrıs politikası ardında saklı olan yayılma emelleridir. Denktaş arkasında Türkiye’nin güçlü desteğini hissettiği için bu şekilde konuşabiliyor. Bu destek bir an için geri çekilmiş olsa, Denktaş’ın ayağı yere basacaktır. Ve bu desteği geri çektirmenin yolu vardır. Türkiye, Kıbrıs’taki askerlerini belli bir süre zarfında geri çekmeye mecbur edilmelidir. Geçmişte Yunanistan, Kıbrıs’a gönderdiği askerlerini geri çekmeye nasıl mecbur edilmişse, şimdi de Türkiye mecbur edilmelidir.” (Alithia’dan aktaran Halkın Sesi, 29 Eylül 1989)
***
“Denktaş’ın bütün düşündüğü şey, diyaloğun nasıl başarıya ulaştırılacağı değil de, nasıl baltalanacağı ve işgalin oldu-bittileri ile taksimin nasıl pekiştirileceğidir.
Denktaş’ın görüşmelere fırlattığı yeni torpil, konfederasyon talebidir. Doruk anlaşmalarının ve bir yıl sürdürülen görüşmelerin hedefi federasyon olduğu halde, Denktaş şimdi kalkmış konfederasyondan söz ediyor... Kendisini aklını başına toplamaya mecbur edebilecek durumda olanlar sustukça, Denktaş da bu şekilde davranmak cüretini bulabiliyor. Konfederasyon sancağını bile çekebiliyor. Ve görüşmelerin yeniden başlatılması yoluna bir engel daha çıkarabiliyor.” (Haravgi’den aktaran Halkın Sesi, 29 Eylül 1989)
***
“Washington’un Southern Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Denktaş’a Onursal Öğretim Üyeliği payesi vermiş. Mesele şu ki, bizim tarafta bir Amerikan üniversitesinin Türklere sağlamakta olduğu desteğin farkına varanlar çok azdır. Bizce Denktaş’ın federasyon, konfederasyon, devlet ve halk gibi temel kavramlara getirdiği yorumlar, daha doğrusu çarpık yorumlar, kendisine öğretim üyeliği sağlamak şöyle dursun elindeki hukuk diplomasının geri alınmasını gerektirecek niteliktedir.” (Alithia’dan aktaran Halkın Sesi, 1 Ekim 1989)
                                                            ***
“Köy gezileri programı çerçevesinde dün yurttaşlara hitabeden Başbakan Eroğlu şöyle konuştu: “Federasyon olacaksa “Kıbrıs Federal Cumhuriyeti” olacaktır... Rumların istediği bir federasyonu asla kabul etmeyeceğiz... Konfederasyon, iki ayrı devletin ortaklığı demektir, merkezi idareyi ilgilendiren kararlarda oybirliği vardır... Bütün amacımız, Kıbrıs’taki Türk varlığının ve KKTC gerçeğinin devam etmesidir.” (Kıbrıs, 5 Ekim 1989)
                                                                        ***
“Cumhurbaşkanı Denktaş’ın öteden beri vurguladığı “zayıf merkezi idare” formülüyle bir çözüm bulunabilir. Bu federal da olur, daha doğrusu konfederal da. Nitekim Sovyetlerdeki değişiklerin Kıbrıs Türk ve Rumu’na verdiği mesaj; bir an önce konfederal sisteme geçilmesi anlamındadır. Bunu böylesine vurgularken, Milliyet yazarlarından Sami Kohen’in dünkü Milliyet’te yayınlanan yazısının son bölümünden bir paragrafı sunmak istiyoruz:
“...SSCB gibi bir ülkede eski “Üniter devlet” anlayışının yerini, gevşek bir federasyon, yani her federe bölgenin “self-determinasyon” hakkını kullanabileceğini “eşitlik” ilkesi içinde geniş bir özerkliğe sahip olacağı bir “konfederasyon” kavramı almaya başlıyor. Kıbrıs için Türk tarafının öteden beri istediği de budur.” (Akay Cemal, Halkın Sesi, 9 Şubat 1990)
***
“Feissel’in adaya gelmesinden ve temaslarına başlamasından sonra konuşulanlara dikkat edecek veya kulak kabartacak olursak, başlaması muhtemel görüşmelerde asıl tartışılacak olan federasyon değil, bilakis konfederasyondur... Bu mesele ile şimdilerde pek o kadar önemsiz olmaya ve belirli çevrelerin görüşlerini aksettirmekte olduğu bilinen Valinakis’in bir süre önce Kathimerini gazetesinde yayınlanan yazısında KKTC’yi tanıyalım demesi arasında bağlantı kurulmalıdır.
Konfederasyona dayalı herhangi bir başlangıç olmasaydı, Lefkoşa’daki yabancı diplomatlar arasında konfederasyonun müzakere konusu edilmesi söz konusu olmazdı. Demek oluyor ki, başlangıç Kıbrıs tarafından da yapılmış bulunmaktadır. Bu durumda da endişe içerisinde bizim de “NEREYE GİDİYORUZ” diye sormamız haklı bir durumu yansıtmış olacaktır.” (Eleftherotipia’dan aktaran Halkın Sesi, 16 Mayıs 1990)
                                                                       ***
“Haravgi gazetesinin bildirdiğine göre, Atina’da yayınlanmakta olan Kathimerini gazetesi, “Kıbrıs sorunu için yeni çerçeve” başlıklı yorumunda şimdiki koşullar içinde federal bir çözüm arama çabalarının tükenmiş sayıldığını ve artık konfederasyon öngören bir çözüme gidilmesinin düşünülmekte olduğunu belirtti ve konunun perde arkasında konuşulmaya başlaması olasılığı bulunduğunun Yunan basınının yayınlarında sezilebileceğini kaydetti.” (Haravgi’den aktaran Kıbrıs, 14 Haziran 1990)
                                                                       ***
“Denktaş, Kıbrıs Türkü’nin Kıbrıs sorununa çözüm şekli olarak federasyon kabul ettiğini, ancak bunun Rumlar tarafından zayıflık sayıldığını kaydetti ve şöyle konuştu:
“Federasyonu, bizi Rumların kalpağı altına sokmak için bir oyun haline getirdiler. Federasyon istemiyorlarsa, konfederasyon vardır. Onu da benimsemiyorlarsa, iki devletin yanyana, birlik içerisinde yaşaması vardır. Buna da karşı çıkıyorlarsa, sadece komşu olarak yaşamaları gerekir... Konfederasyon demek, “Benim işime karışma, ben senin kadar özgürüm, birlikte komşu olarak yaşayalım, müşterek işlerimiz varsa, barış için, barış uğruna bunları beraber yürütelim” demektir. Biz bunları söylüyoruz. Rum’un bizi idare etmek hakkı hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır. Dünyaya 17 Eylül günü bunu ilan ediyoruz.” (Ekonomi, 21 Eylül 1990)
***
“Yunanistan’ın en yüksek tirajlı gazetelerinden biri olan Etnos’da son olarak yayınlanan bir “senaryo”ya göre, Ankara Rauf Denktaş ile birlikte “Atilla 3” planını uygulamaya koydu. Gazete, bu plan gerçeğince Türkiye’nin, KKTC’nin Dışişleri ve Savunma alanlarında Ankara’ya bağlı, iç işlerinde ise serbest bir “Otonom Devlet” haline getirilmesini istediğini iddia etti.
Türkiye’nin “Atilla 3” planını uygulamaya koyduğunun Başbakan Yıldırım Akbulut ile KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu arasında imzalanan son anlaşmadan da anlaşıldığını öne süren Etnos, Ankara’nın Körfez Krizi’nden kazançlı çıkmasından yararlanarak, Kıbrıs sorununun konfederasyondan başka bir şekilde çözümüne razı olmayacağını açıkça ortaya koyduğunu yazdı.” (Anadolu Ajansı’ndan aktaran Kıbrıs Postası, 14 Ekim 1990)
***
“Kıbrıs’ta iki tarafın uzlaşabilmesi, Rum ve Türk kanatlarının birbirlerini, oldukları gibi kabul etmelerine bağlıdır... Şimdi Çek ve Slovak ulusları, Avrupa’yı saran özgürlük ve demokrasi havası içinde gerçek bir federasyon arayışı içine girmişlerdir... Birleşmeyi Çekler de, Slovaklar da arzulamakta ve federal birleşmeden her iki taraf da daha güçlü, daha yararlı çıkacağına inanmaktadır. Bu arzu ve inanç olmadan federasyona gidilemez! Sadece, “Ayrılık olmaz, birleşilmelidir” demekle birleşmeye gidilemez... (Rauf R. Denktaş’ın “Çekoslovakya’dan ders” başlıklı makalesinden, Kıbrıs, 17 Kasım 1990)
* * *
“Başbakan Derviş Eroğlu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs Özel Koordinatörü Nelson Ledsky’nin “çantasında kalabalık, geniş önerilerle Kıbrıs’a gelmek üzere yola çıktığını” hatırlatarak, Kıbrıs konusunda dünyadan ne arabuluculuk, ne de baskı kabul edilmeyeceğini bildirdi...
Öte yandan, Kıbrıs’ta kurulması muhtemel bir konfederasyon ve federasyonun şekli konusunda tarafların görüşleri açıklık kazanmaya başladı... Güvenilir siyasi çevrelerden elde edilen bilgiye göre, Türk tarafının görüşleri şunları içeriyor:
1. Konfederasyona bağlı federe idareler, istediği an birlikten ayrılabilecek ve istediği ülke ile tek başına her türlü anlaşma yapabilecek,
2. İki ayrı parlamento konfederasyon veya federasyonda devam edecek,
3. İki taraf aynı para birimini kullanabilecek,
4. Ekonomik sistemler aynı olabilecek,
5. Federe idareler, dış politikada aynı ilkeler üzerinde anlaşılabilecek ve bu konuda yetkileri merkezi hükümete devredebilecek,
Türk görüşlerinde yer alan maddelere göre, iki ayrı idare eğer bir federasyon veya konfederasyonda birleşmeyi kabul ederlerse, daha sonra hangi alanlarda işbirliği yapabileceklerini ileriki safhalarda saptayacaklar.” (Kıbrıs, 23 Kasım 1990, “Sınırımız kesindir” başlıklı manşet haberinden)
***
“Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik “değişmez” Türk tezinin, “KONFEDERASYON” olduğu bildirildi. Türk tarafının, Birleşmiş Milletler ve ABD makamlarının yanısıra, ilgili tüm taraflara, “yazılı ve sözlü” olarak ilettiği “konfederasyon” tezinin, “güçlü bir konumda” bulunduğu vurgulandı...
Lefkoşa’daki siyasi çevreler, şunları ortaya koydular: “Rum tarafı, aynı zihniyetle hareket etmeye devam ettiği takdirde, konfederasyon da hayal olabilir. KKTC’deki genel kanı, iki ayrı devletin de “iyi komşuluk” ilkeleri çerçevesinde yan yana yaşamını sürdürebileceği şeklindedir... ABD, KKTC’yi tanımak isteyen ülkeler üzerindeki baskıyı kaldırabilir. İngiltere’nin KKTC’ye sıcak bakması doğal.” (Kıbrıs, 24 Kasım 1990)
***
“KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanı Kenan Atakol’un gazetemize demeci: “Son derece uygar ülkelerde federasyondan konfederasyona geçiş varken, bizim bundan azını istememiz veya razı olmamız söz konusu olamaz.”
Cumhurbaşkanı Denktaş’ın gazetemize verdiği özel demeç: “Biz eskiden beri iki Cumhuriyete, iki halka, iki halkın tam eşitliğine dayanan, merkezi idaresi fazla güçlü olmayan bir sistem istiyoruz.” (Kıbrıs, 25 Kasım 1990)
                                                                       ***
“Özellikle son zamanlarda dünyadaki değişme ve gelişmelere paralel olarak yeniden konfederasyon tezini öne çıkarmamız, Rumlarda büyük tepkisel bir öfkeye yol açmıştır.
            Örneğin Simerini gazetesi dünkü sayısında şunu iddia etti: “İki eşit devletten oluşacak bir konfederasyondan söz etmeye başlayan Türkler, tüm görüşme umutlarını berhava ettiler.”
Fileleftheros gazetesi ise aynı konuda şunları yazdı: “Türkler, Cuellar’a ve ABD’ye konfederatif çözüm isteyen öneriler sundular. Örnek olarak Çekoslovakya, İsviçre ve Belçika’yı gösteriyorlar.”
Bizi köleleştirmek isteyen Rumların öfke ve tepkileri bir yana, KKTC ve KKTC halkı olarak bu doğrultuda bir takım ciddi önlemler almak ve kendimizi geleceğe hazırlamak zorundayız. Bu yönde öncelikle yapılması gereken, anayasayı değiştirmek ve konfederasyon tezini resmi tez haline getirmektedir.” (Bozkurt, 26 Kasım 1990), “Konfederasyon yegane çözüm” başlıklı manşet haberinden)
***
“Konfederasyonu dağıtmak kolay, federasyonu dağıtmak daha zordur... Kıbrıs Türkü’nün çıkarına en uygun sistem konfederasyondur. (Fuat Veziroğlu, Kıbrıs, 5 Aralık 1990)
                                                                       ***
“Türk Kuzey Atlantik Andlaşması Derneği Genel Başkanı, Türkiye Dışişleri ve Milli Savunma eski Bakanı, Büyükelçi Ümit Haluk Bayülken, Rumların “konfederal bir devlet” önerisini kabul etmemesi halinde, uzlaşma imkanının ortadan kalkacağını söyledi.” (Kıbrıs, 6 Aralık 1990)
                                                                       ***
“Denktaş: “Sahtekarlar ile konfederasyon da olmaz.” (Kıbrıs, 8 Aralık 1990)
* * *
“Çeşitli ülke diplomatlarının ve AT yetkililerinin Türk hükümeti ile yaptıkları temaslarda, Türkiye’nin federasyon çözüm şeklini mümkün görmediği, konfederasyonu benimsediği, sahte devletin cumhuriyetten kesin bir şekilde ayrılması ve ayrı bir varlık olarak bazı çevrelerce tanınması için belirli faaliyetlerin sürdürüldüğü, Denktaş’ın ve yönetiminin bu tutumunun Türkiye’nin tutumundan kaynaklandığı ve teşvik gördüğü saptandı.” (Fileleftheros’tan aktaran Yenigün, 16 Aralık 1990)
* * *
“Yunanistan gazeteleri, Batılı diplomatların, Yunanistan’a “Kıbrıs’ta konfederasyon benimsemesini” ve “Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasına engel koymaktan vazgeçmesini” önerdiklerini bildirdi. Güney Kıbrıs’ta yayımlanmakta olan Eleftherotipia gazetesinde yer alan bir habere göre, Batılı diplomatlar, bu görüşlerini Rum tarafına da doğrudan ve dolaylı olarak ilettiler. Rum gaz Güney Kıbrıs’taki siyasi çevrelerin yanısıra, ekonomik çevrelere de “konfederasyon konusunda esnek davranılması” konusunda önerilerde bulunulduğunu yazdı.
Eleftherotipia gazetesinin haberine göre, Batılı diplomatlar, “konfederal çözüm şeklinin, jeopolitik nedenlerle Türkiye’nin vazgeçemeyeceği bir unsur” olduğunu belirterek, “Ankara, bu çizgiden geriye gitmez” dediler.” (Kıbrıs, 17 Aralık 1990)
***
“İnsanlığın “konfederasyon”a gidişatı var. Sami Kohen’in dediği gibi, Kıbrıs işi de en sonunda belki de KONFEDERASYON durağında noktalanacak.” (Fuat Veziroğlu, Kıbrıs, 29 Aralık 1990)
***
“Rum Yönetimi Sözcüsü Fandis, Kıbrıs sorununa bulunacak çözümünfederasyondan ziyade konfederasyona yakın olması gerektiği yolunda Türkiye Cumhurbaşkanı Özal’ın belirttiği görüşe cevap vermeye çalışarak, “Türkiye’nin, Kıbrıs konusunda ne istediğine ve neyi desteklediğine artık karar vermesi gerektiğini” öne sürdü.” (Kıbrıs, 11 Mart 1991)
***
“Makul olanı yapmamız lazım. Bu hususta şimdiye kadar epey mesafe aldık. Beş kantondan bugün iki ayrı devlete, hatta federasyondan da gevşek olsun demeye geldik. Neredeyse konfederasyon lafını da söyledim ben. Ne kadar Rum olacakmış, bu konuşuluyor. Yüzdesi şu kadar, bunu geçmeyecek. Moratoryum var. Onu da kabul ettiler prensip itibarıyla, onu da biliyorum. En önemli taraf, bizim için orada Türkiye’nin varlığı lazım. Yani güvenlik bakımından varlığı lazım.” (Cumhuriyet, 15 Mart 1991, Turgut Özal’ın Kiev’de gazetecilerle yaptığı sohbette söylediklerinden)
                                                                       ***
“Güney’de yayımlanan Agon gazetesi manşetten verdiği bir haberinde, “ABD’nin BM Genel Sekreteri Cuellar aracılığı ile ileri götürmeye çalıştığı çözüm çerçevesinin, federasyondan ziyade konfederasyon öngördüğünü bildiriyor... Agon haberine şunları da ekliyor: “BM, Ankara ve Denktaş arasında görüş ayrılıkları bulunduğunu öne sürüyorlar ve bu sorunun aşılabilmesi için Rum tarafının tavizler vermesi gerekeceğini söylüyorlar. Amerikalılar ise, sorunun şimdi çözümlenmemesi halinde Kıbrıs’la ilgilenmekten vazgeçeceklerini söylüyorlar. Amerikalıların Kıbrıs’la ilgilenmekten vazgeçmesi ise Türkiye’nin istediği gibi hareket etmekte serbest bırakılması demek olacaktır.” (Kıbrıs, 11 Eylül 1991)
***
“KKTC kanadı da hesabını iyi yapmak durumundadır. Bu da konfederasyondur. Yanlış hesap, yanlış açıklamalara artık yer vermemek gerekmektedir. Çünkü bizim koyduğumuz koşullar, federasyon değil, konfederasyon koşullarıdır. Hür Demokrat Parti, konfederasyondan yana tavır koymakta, gerçekçi olduğuna işaret gereğini duymaktadır. Çözüm iki devletlilikten geçmektedir.” (HDP Genel Başkanı İsmet Kotak’ın demecinden, Kıbrıs, 25 Aralık 1991)
***
“Simerini ve Eleftherotipia gazeteleri, manşetlerine aldıkları bir haberde, ABD Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü’nün, Kıbrıs’la ilgili son demecinde, “iki bölgeli konfederasyondan söz ettiğini bildiriyorlar. Aynı haberi Agon gazetesi de veriyor ve Amerikalıların Kıbrıs sorununa yeni bir deyim getirdiklerinden söz ediyor. 
Agon’a göre, Washington’da diplomatik bir kaynak, iki bölgeli konfederasyondan söz edilmesini bir dil sürçmesi olarak açıkladı. Fakat Dışişleri Bakanlığı Basın Bürosu’nun bir yetkilisi, bir dil sürçmesinin söz konusu olmadığını ve konfederasyon kelimesinin doğru olarak kullanıldığını belirtti.
Eleftherotipia gazetesi, konuyla ilgili haberi için kullandığı başlıkta şöyle diyor: “Amerikalılar, olayları isimleriyle belirtmeye başladılar. Gali’nin fikirleri konfederasyon öngörüyor. State Department’in bir açıklamasından yapılan itiraf.” (Kıbrıs, 5 Temmuz 1992)
***
“General de Gaulle’ün 1968’de Türkiye’ye geldiğinde dediği gibi, tek çare Kıbrıs’ta şu ya da bu biçimde bir bölüşüm yapmaktadır.” (Emekli Büyükelçi İsmail Soysal’ın “Kıbrıs’ta tek çare konfederasyon” başlıklı makalesinden, Cumhuriyet, 9 Aralık 1992)
***
“Bu aşamada Türklerin tercihi konfederasyon olarak görünüyor. Konfederasyonun tek mümkün çözüm olarak öne sürülmesi gerektiği görüşü, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda giderek zemin kazanıyor. Türk diplomasisi, Bosna-Hersek’te uğradığı başarısızlıktan sonra, Kıbrıs sorununda bir başarı kazanması gerektiği inancıyla hareket ediyor.
Anavatan Partisi Lideri Mesut Yılmaz verdiği bir demeçte Kıbrıs sorununun tek çözüm şeklinin konfederasyon olduğunu söyledi ve egemenliğin karşılıklı olarak tanınması gerektiğini öne sürdü, işgal rejiminin lideri Denktaş ise, uzlaşmaz görüşlerini bir kez daha yineleyerek, federasyon için elverişli koşullar bulunmadığını öne sürdü ve iki toplumun egemenliğine dayalı bir çözümden söz etti. Bu da konfederasyondur.” (Simerini’den aktaran Halkın Sesi, 30 Ocak 1993)
***
“Halkımız, konfederasyon istiyor. Ona bile kerhen razıdır... Konfederasyon bile bizim için
büyük ödündür.” (Fuat Veziroğlu, Halkın Sesi, 31 Ocak 1993)
***
“Ankara’nın beklentisi, Kleridis’in seçilmesiyle Kıbrıs sorununa gerçekçi bir çözümün bulunması şansının yaratılmasıdır. Bu beklentinin gerçekleşmesi, Kleridis’in konfederasyon formülüne daha da yaklaşıp yaklaşmayacağına bağlıdır. Yine de Kleridis’in başlangıçta böylesi bir manevra yapması çok zor olacaktır. O nedenle Kıbrıs sorununun çıkmaza gireceğine inanılmaktadır.” (Milliyet yazarı Nur Batur’dan aktaran Cyprus Mail, 19 Şubat 1993)
***
“Çok iyi haber alan diplomatik kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiye göre, İngiliz ve Amerikan diplomatlarının Londra’da yaptıkları toplantılarda, federatif çözüme karşı tepkilerin büyümesi ve federasyonun olanaksızlaşması halinde, alternatif çözüm şekillerinin gündeme getirilmesi olasılığı da görüşüldü. Birlikte yaşama (COEXISTENCE) formülünden söz edildi. Gerek Rumlar, gerekse Türkler arasında, federasyonu istemeyenlerin çoğunluğu oluşturduğu bir ortamın meydana gelmesi halinde, yeni formüllerin arayışı içine girilecek. Anlaşıldığına göre, yeni tur görüşmelerde Gali Fikirler Dizisi çerçevesinde, federatif bir çözüm için son bir çaba harcanacak.” (Fileleftheros’tan aktaran Kıbrıs, 26 Şubat 1993)
                                                                       ***
“BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs eski Özel Temsilcisi Hugo Gobbi, Gali Fikirler Dizisi’nin Kıbrıs’ta uygulanamayacağını, Kıbrıs sorunu için tek çözümün ‘“bugünkü hatların önemli ölçüde ayarlanmasıyla” konfederasyon veya iki devletli uluslar topluluğu olduğunu söyledi.” (Kıbrıs, 18 Temmuz 1993)
***
“ADİSOK Partisi Genel Başkanı Mihalis Papapetru, yabancı diplomatların son zamanlarda gösterdikleri eğilimleri yorumladı ve yabancıların Bosna-Hersek’i örnek göstererek bugün için Kıbrıs’ta ayrı devlet formülünün en iyi çözüm şekli olacağı görüşünü desteklemekte olduklarını belirtti.” (Rum basınından aktaran Kıbrıs, 12 Temmuz 1993)
***
“Lefkoşa güvenilir çevrelerinden elde ettiğimiz bilgiye göre, yabancılar, iki ayrı “devlet” formülünün, bir çözüm esası olabileceğini söylemeye başladılar. Şimdiye kadarki bütün çabaların, başarısızlıkla sonuçlandığına işaret eden yabancı diplomatlar, nüfusun tekrar karıştırılmasının savaş tehlikesi yaratacağından söz etmeye başladılar. Yabancı diplomatlar, iki ayrı devlet formülünü, tek gerçekçi formül olarak öne sürüyorlar. Ve iki ayrı devlet esasının, Rum tarafınca kabul edilmesi halinde, Türk tarafını toprak tavizi vermeye inandırabileceklerini söylüyorlar. Yabancıların bu görüşleri, çeşitli yollardan Kıbrıs hükümetine duyurulmuş bulunuyor.” (Simerini’den aktaran Halkın Sesi, 19 Temmuz 1993)
***
“Yeni Türk hükümetinin, federasyon değil de konfederasyon temelinde farklı bir Kıbrıs politikasını benimsediğine ilişkin işaretlerin arttığı bir sırada, BM’nin iki temsilcisi dün Ankara’daki görüşmelerini tamamladılar.
Ankara’dan gelen haberlere göre, yeni Türk hükümetinin başbakanı Tansu Çiller, katı tutum yanlısı olan Kıbrıs Türk liderliğinin politikasını onaylayarak, Kıbrıs’a ilişkin tutumunda dramatik bir değişiklik yapmayı düşünmektedir.
IPS muhabiri Nadire Mater’in bildirdiğine göre, Türkler federasyon fikrini terkedip, “iki ayrı, egemen bölgenin konfederasyonunu savunmaktadırlar. Atina Haber Ajansı da, Sabah gazetesi yazarlarından Mehmet Ali Birand’ın benzer görüşte bir makale yazdığını duyurmuştur.
Bilindiği gibi BM desteğindeki Kıbrıs barış görüşmeleri, 20 yıldır, adanın federal bir cumhuriyette yeniden birleşmesi kavramı üzerinde yürütülmekte olup, iki toplum lideri tarafından 1977 ve 1979’da imzalanmış olan doruk anlaşmaları da federal bir çözümü öngörmektedir.” (Cyprus Weekly, 23 Temmuz 1993)
***
“Rum Dışişleri Bakanı Alekos Mihailidis, Türk tarafının federasyon öngören doruk anlaşmalarını reddederek, “ayrılıkçı konfederasyon”a yöneldiğini ileri sürdü. Mihailidis önümüzdeki günlerde KKTC ve Türkiye’yi uluslararası platformlarda şikayete hazırlandıklarını da açıkladı.” (Simerini’den aktaran Kıbrıs, 23 Ağustos 1993)
***
“Alithia gazetesi, “Ekonomikos Tahidromos” adlı Yunan dergisinde çıkan Nikos Levantakis imzalı bir yazıyı iktibas etti... Levantakis bu yazısında Kıbrıs’ta ikili ENOSİS’e gidilmesini tavsiye ediyor ve bu sayede Güney Kıbrıs’ın Avrupa Topluluğu üyesi olan Yunanistan’ın bir parçası ve dolayısıyla AT’ın bir parçası haline gelmiş olacağını belirtiyor.” (Kıbrıs, 6 Eylül 1993)
***
“Barones Chalker’in açıklamaları, konfederasyon için açık bir çağrıdır ve belki de istiladan bu yana, hatta kuzeyde Türklerin yasadışı rejimlerini ilan etmelerinden de daha ileri, en kötü gelişmedir... İngilizler, askeri, siyasal ve ekonomik etkilerini uygulamak için “böl ve yönet” politikalarında ısrar ediyorlar. Chalker’in demeci, bu maskelerinden geriye kalanları da artık gizlemediklerinin bir işaretidir. Türklerin talep etmekte oldukları konfederasyonun tartışılmasına hazır olduklarını açıkça ifade etmektedirler.” (Agon yazarı Paratiris’ten aktaran Cyprus Mail, 11 Eylül 1993)
***
“Lefkoşa’daki İngiliz Yüksek Komiserliği Basın Sözcüsü Richard Potter, dün gazetemize verdiği demeçte, İngiltere’nin Kıbrıs’a çözümü empoze etmek istemediğini, iki tarafın kabul edeceği her çözümü destekleyeceğini söyledi. Bayan Chalker’in KİPE’ye verdiği demeçte hazır olan Potter, federasyon ve konfederasyon anlamlarının kesin olarak belirlenmiş olmadığını ve bir çözüm bulunmasının kolaylaşması için tarafların bunlara karşı daha “açık” olması gerektiğini söyledi.” (Fileleftheros’tan aktaran Kıbrıs, 12 Eylül 1993)
***
“DİSİ Başkanı Yannakis Matsis: “Kıbrıs Elenizmi, federasyon çözüm şekli için acı tavizi verdi ve bu tavizle insan haklarının saygın göreceği uluslararası adalet prensiplerine dayalı bir anayasal düzen kuracağını umuyordu. Bayan Chalker’in demeci, bu görüşü yıkmakla kalmadı, bizim için kabul edilmez olan yeni ve acı olasılıklar yarattı.”
AKEL Genel Sekreteri Hristofyas: “Chalker’in demeci kabul edilemez ve bir skandaldır. Hükümet, İngiltere’den izahat istemelidir. 15 yıldan beri anlaşmalar imzalandı ve federal çözüm bulunması için görüşmeler yapılıyor. Oysa Chalker, konfederasyonun ve diğer çözümlerin de bir çözüm olduğunu söylüyor.”
DİKO Başkanı Kipriyanu: “Chalker’in demeci, Türk tarafını federasyondan başka çözüm arayışlarına doğru yöneltti. Bu İngiliz siyasetinin gerçek yüzünü ortaya koymuştur. Chalker bu demeci ile Denktaş ve Ankara’nın uzlaşmazlıklarını cesaretlendirmiş, federasyondan başka çözüm arayışlarında onlara destek vermiştir.”
EDEK Lideri Lissaridis: “Kıbrıs’ta iki ayrı devlet kurulması şeklindeki İngiliz niyetleri açıktır ve bunlar, İngiliz milletvekillerini Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret etmeye zorlamasından açıkça görülmüştür.”
Liberaller Partisi Başkanı Rolandis: “Çeşitli taraflardan gelen mesajlar Rum tarafı için hayal kırıcıdır. Taksim kapımızın eşiğindedir, ancak maalesef siyasi liderliğimiz uyuyor. Maalesef siyasi liderlik, gerçeği görmek ve işitmek istemiyor ve yalnızca, kendisini memnun eden şeyler işitmek istiyor. Olaylardan soyutlanmış olarak on yıllardan beri böyle devam ediyoruz. Ulusal Konsey için de aynı durum söz konusudur. Ta ki, felaket gelsin, Kıbrıs’ın son 30-40 yıllık tarihi budur.”
“ADİSOK Lideri Papapetru: “Chalker’in demeci kabul edilemez ve bu demeç ile İngiliz hükümeti görüşmeler zemininin altını kazımaktan başka, Ankara ve Denktaş uzlaşmazlığını
cesaretlendirmektedir.” (Rum basınından aktaran Kıbrıs, 12 Eylül 1993)
***
“Barones Chalker’in konfederasyon hakkındaki demecine Rum tarafınca diplomatik tepki gösterilmesi gerektiğini öne süren Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Galanos, “İngilizler bir yandan bizi müzakere masasına oturmaya teşvik ederken, bir yandan da konfederasyondan söz edemezler” dedi.
İngilizleri Kıbrıs’ın taksimi yönünde çalışmakla suçlayan Galanos, Kıbrıs’ın taksiminin adadaki İngiliz üslerinin geleceği ve bölgedeki İngiliz politikasının çıkarına olduğunu öne sürdü. İngilizlerin kabul edilemeyecek davranışları karşısında susmanın hiçbir yararı olmadığını söyleyen Galanos, İngiliz hükümeti nezdinde girişimler yapılarak, Kıbrıs’la ilgili resmi İngiliz politikasının açıklığa kavuşturulmasının sağlanmasına çalışılmasını istedi. Galanos, İngilizlere karşı alınabilecek önlemler arasında üsler konusunun gündeme getirilmesinin de bulunduğunu belirtti.
İngilizlerin Kıbrıs Rum tarafını “hançerlediğini” belirten Galanos, İngiliz politikasının Amerikan politikasını da etkilemekte olduğunu, Amerikalıların Ortadoğu’daki gözlemcilik görevini İngilizlere bıraktıklarını ve Kıbrıs sorununa doğrudan karışmak istemeyerek, İngilizlerin dediğine göre hareket ettiklerini öne sürdü.
Alithia gazetesinin bildirdiğine göre Galanos, İngiliz üslerinin statüsü konusunun gündeme getirilmesi ile ilgili bir soruya verdiği cevapta, Rum tarafının bundan çekinmemesi gerektiği görüşünü öne sürdü ve “Üsler konusuna dokunmayalım, çünkü Türkler de kalkışıp Dikelya Üssünü isteyecekler” şeklindeki görüşe kendisinin katılmadığını belirtti.” (Rum basınından aktaran Halkın Sesi, 13 Eylül 1993)
***
“Simerini gazetesinin bildirdiğine göre, Ulusal Konsey’e sunmuş olduğu gizli belgede, Türklerin amacının konfederasyon çatısı altında iki devlet yaratmak olduğunu belirten Kleridis, Türklerin ayrı egemenlik ve dönüşümlü başkanlık taleplerinden vazgeçmediklerini kaydediyor. Türklerin bu politikasını etkili bir şekilde karşılayacak bir stratejinin Rum tarafınca artık belirlenmesi geldiğini vurguluyor.” (Aktaran Halkın Sesi, 13 Eylül 1993)
***
“Haftalık Selides dergisi muhabiri: “Bizim içimizde de, açıkça söylememekle beraber tam taksimi destekleyenler vardır. Bunlar şimdiki koşullar içinde taksimi en emin ve en gerçekçi çözüm şekli olarak görüyorlar. Diyorlar ki, Türklerden alabileceğimiz kadar Türk toprağı alalım ve ondan sonra onlardan tamamıyla ayrı yaşayalım. Biz burada, onlar orada. Böyle bir çözümü destekleyenler, bizim bu şekilde Kıbrıs’ın büyük bir bölümünün Elenliğini kurtarmış olacağımızı ve aynı zamanda ekonomimizi de kurtarmış olacağımızı öne sürüyorlar. Kıbrıs Türkleriyle birleştiğimiz takdirde, ekonomimizin zarar göreceğini söylüyorlar. Siz bunlara ne dersiniz?”
ADİSOK Partisi Genel Başkanı Mihalis Papapetru: “Şunu kabul etmek gerekir ki, bugün geldiğimiz noktada taksim kapımızı çalmaktadır. Ama böyle bir çözümü tartışmak için zamanın henüz erken olduğuna inanıyorum. Çünkü Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi ümidi tamamıyla yok olmuş değildir. Göçmenlerin evlerine dönmesi ve malların geri alınması ümidi hala vardır. Eğer yakın bir gelecekte böyle bir çözüme yol açılması mümkün olmazsa, o zaman korkarım ki taksim olasılığı ile karşı karşıya gelmemiz gerekecek. Zaten bazı yabancılar bu konuda bizim fikirlerimizi yoklamaya başlamışlardır bile.” (Aktaran Kıbrıs, 13 Eylül 1993)
***
“Alithia’nın bildirdiğine göre, Liberal Parti Lideri, Milletvekili Nikos Rolandis, dün bir kez daha “taksim tehlikesi çanını çaldı” diye konuştu. Rolandis, Alithia’ya verdiği demeçte, taksimi tek çözüm olarak gören yabancı diplomatlar bulunduğunu belirtti. Bu diplomatlar, 20 yıllık uzun bir zamandan sonra, iki toplumun yeniden biraraya getirilmesinin zorluklarına işaret ederek, tek mümkün çözüm, iki ayrı devletin varlığını kabullenmek olduğunu belirtiyorlar.” (Aktaran Kıbrıs, 13 Eylül 1993)
***
“Rum Yönetimi Başkanı Kleridis, dün akşam televizyondan yayınlanan söyleşisinde, konfederasyona yönelik bir gelişmenin kaydedilmekte olduğunu doğruladı... Kleridis, böyle bir çözüme uygun uluslararası ortam yaratılmakta olduğunu, bunun için Kıbrıs Rum tarafının uyanık ve hazırlıklı olması gerektiğini bildirdi. Konfederasyonun, Kıbrıs’ın taksimi yönünde atılmış bir adım olduğunu savunan Kleridis, buna karşı uluslararası alanda kampanya başlatacağını açıkladı.” (Kıbrıs, 1 Ekim 1993)
***
“Rum yönetimi eski Başkanlarından ve Özgür Demokrat Hareketi Başkanı Yorgo Vasiliyu: “Konfederasyon çözüm çizgisinin ileriye götürülmesi ve cesaretlendirilmesi tehlikesi gerçekten büyüktür. Bunu önlemek için, aralarında 774 ve 789 sayılı kararların da bulunduğu BM kararlarının uygulanmasında ısrar etmeliyiz.” (Rum basınından aktaran Kıbrıs, 11 Ekim 1993)
***
“Fileleftheros gazetesinin haberine göre Kleridis şöyle konuştu: “Türkiye açık bir şekilde konfederasyona olan desteğini belirtiyor. Böyle bir çözümün kabul edilmesi, ülkemizin bölünmesine yol açacak. Türkiye kalıcı siyasi ve askeri denetim sahibi olmak için Kıbrıs’ın bölünmesi yönündeki siyasetini izledikçe, Kıbrıs sorununun çözümünü bekleyemeyiz.” (Kıbrıs, 14 Kasım 1993)
***
            “Haftalık Selides dergisi, Yunanistan Hükümeti’nin Sözcüsü, Devlet Bakanı Evangelos Venizelos ile bir söyleşi yayınladı. Bir anayasa uzmanı olan Venizelos, BM Genel Sekreteri’nin Fikirler Dizisi hakkında görüşü sorulduğunda, bu konuda geçmişte belirtmiş olduğu görüşü yineledi ve şunları söyledi:
            “Gali’nin Fikirler Dizisi’nin içerdiği federatif veya daha doğrusu konfederatif nitrelikler ile 1960 Anayasası’nın içerdiği iki toplumluluk unsurlarının bağdaştırılmasına çalışılıyor. Bunun problemler yaratacağına ve tehlikeli olacağına inanıyoruz... Kıbrıs’ta barbar bir istila ve işgal söz konusudur. Bugünkü statüko bu acı gerçeğe dayanmaktadır. Çözüm şekli bu acı gerçeğe değil, fakat uluslararası hukuka dayandırılmalıdır. Avrupa’nın hukuki ve siyasi kültürüne saygı esasına dayandırılmalıdır.” (aktaran Kıbrıs, 22 Kasım 1993)
***
            MHP Genel Başkanı Türkeş, İzmir’de düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu: “İki ayrı devletin konfederasyon kurmaları daha kolay çözüm olur. Bu, her iki topluma da güvenlik sağlar. Böylece Türk-Yunan ilişkileri daha yumuşar, ada içinde karşılıklı işbirliği yapabilirler. En ehven kabul edilecek çözüm, iki tarafı da bağımsız cumhuriyet olarak görmek, iki devletin aynı adada kurulmuş olduğunu dikkate alarak, bir konfederasyon oluşturmaya çalışmalarını tavsiye etmektir.” (Halkın Sesi, 3 Aralık 1993)
***
            “Rum Yönetimi eski Başkanı ve DİKO Partisi Lideri Spiros Kiprianu, partisinin Baf Kadın Kolu’nun önceki günkü toplantısında yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
            “Biz 1977’de federasyonu kabul etmekle, tarihi bir taviz vermiş olduk. Verdiğimiz o taviz, vereceğimiz yeni tavizlerin başlangıcı değil de, son tavizdi. Ne var ki, şimdi bizden yeni taviz bekleyenler ve bizi konfederasyona itenler var. Türk tarafının amaçladığı konfederasyonu, ya da iki ayrı devlet formülünü bize kabul ettirmek isteyenler var. Biz bunları kabul edemeyiz.” (aktaran Kıbrıs, 7 Aralık 1993)
***
“Nihai çözüm çabaları çerçevesinde, Kıbrıs Türkleri’nin verecekleri toprak tavizleri karşılığında, işgal bölgelerinde bir “devletin” varlığının Rum tarafınca kabul edilmesinin sağlanmasına çalışılacak... Yabancılar, güven yaratıcı önlemlerin, uzmanlar tarafından önerildiği şekilde uygulanmasının, konfederatif çözüme elverişli koşullar yaratacağını kabul ediyorlar. Rum tarafının aleyhinde bir durumun oluşacağı kesindir.” (Kipros’tan aktaran Kıbrıs, 8 Ocak 1994)
                                                           ***
            “Fileleftheros gazetesi, Washington’daki diplomatik kaynaklara ve daha önce verdiği haberlere dayanarak, ABD Hükümeti’nin Güven yaratıcı Önlemler’i uygulayarak Kıbrıs sorununu “kapatmak” niyetinde olduğunu belirtiyor. Gazeteye göre, State Department ve ABD Ulusal Konseyi yetkilileri, adadaki mevcut 20 yıllık ayrılığı gözönüne alarak, bugünkü koşullar altında Kıbrıs’ta çalışabilecek en iyi çözümün iki ayrı devletin faaliyeti ile bir konfederasyon olacağı ve hiçbir idari yetkisi olmayacak sembolik bir ortak hükümetin varlığı ile çözümlenebileceğine inanıyorlar.” (aktaran Kıbrıs, 13 Şubat 1994)

(Sosyalist Gözlem dergisinin Kasım 1994 tarihli 9. sayısında “Ertan Yüksel” imzasıyla yayımlanmıştır.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder