17 Mayıs 2015 Pazar

ABD EMPERYALİZMİ-DENKTAŞ-TC ÜÇLÜSÜ KIBRIS İÇİN NE PLANLIYOR?


            ABD Hükümeti tarafından finanse edilen Washington'daki Brookings Enstitüsü'nde çalışan Heinz Kramer'in hazırladığı bir raporda, ABD'nin Kıbrıs sorununun "konfederasyon" formülüyle çözümlenmesinden yana olduğu ortaya çıktı.
            Rumca Haravgi gazetesinin "ABD Kıbrıs'ta Konfederasyon görüyor" başlığı altında verdiği bir habere göre, "Avrupa ve ABD'ye Meydan Okuyan, Değişen Türkiye" başlıklı ve 304 sayfa tutan rapordan, Kıbrıs Rum Yönetimi şu mesajı çıkardı: "Seçin, konfederasyon mu, yoksa AB üyelik prosedürünün devamı mı?" Bu bağlamda Türk Hükümeti ile Clinton Hükümetinin görüşleri arasında tam bir özdeşlik bulunuyor. 
            Raporun, Richard Holbrook'un iki taraf arasında arabuluculuk yapmak amacıyla 1998 Mayıs'ında Kıbrıs'a gelmesinden sonra Kıbrıs sorununda herşeyin değiştiğini açıklayan bölümü, büyük bir izlenim yaratıyor.
            Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş'ın Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides'e AB'a üyelik başvurusunu geri çekmesini ve konfederasyon kurulmasını söylemesi ilk kez gözlenen yeni bir unsurdur. State Deparment kaynaklarına göre, konfederasyonla AB'ı bağdaştıran Richard Holbrook'tır. Bunu zaman zaman Denktaş'la görüşmesinde yaptığını savunuyorlar. Uzlaşmazlık, bu Holbrook patentli zemin üzerinde devam ediyor.
            Aynı kaynaklara göre, Holbrook görüşmeleri sırasında Denktaş'a ABD'nin, Kıbrıs'ın AB'a üyeliğini hiçbir şekilde istemediğini ve Klerides'e bu şartın koşulması gerektiğini iletti. Karşılık ne olacaktı? Holbrook ona, Amerikan tarafının adada konfederasyon oluşturulmasına yardım edeceğini (ki bu şu anda gelişme aşamasında bulunuyor) ve Başkan Clinton'un kişisel olarak dahil olacağını söyledi.
            Clinton, bu yıkıcı mesajı soydaşlarımıza verdi. Kıbrıs sorununda, iki devletçik oluşturulmasının önşart olduğunu söyleyen de (güya yanlışlıkla) Clinton'du. Ve uzmanlara göre bu, gelecekte, Kıbrıs'ın tamamının Türkiye ile entegrasyonu sonucunu getirecek. Brookings Enstitüsü'nün raporunun Konfederasyon-AB-Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yıkılması kombinasyonu üzerinde oynaması rastlantı değildir. BM'de herkes, bu şartlar altında, görüşmelerin alabora olacağını öngörüyor, ki böyle birşey Türklere ve Amerikalılara hizmet eder.
            Haravgi gazetesi, raporun karakteristik sonucunu da şöyle aktarmaktadır:
            "Rauf Denktaş, Ankara'nın tam desteğiyle KKTC görüşmelerde eşit ortak olarak tanınmazsa, Rum meslektaşlarıyla görüşme masasına dönmeyeceğini ilan etti. Bu tutum, Kıbrıs'ta anavatanlarıyla güçlü bağları olacak, iki eşit egemen devletli konfederasyonu önerdiği 31 Ağustos 1998 planında ayrıntılarıyla açıklandı. Konfederal Kıbrıs, iki tarafın rızasıyla AB'a üye olabilir. Özde bu, Kıbrıslı Türk liderin, iki kesimli, iki toplumlu federasyon formülü üzerinde, uluslararası bir çözüm için olan ortak zemini resmen terketmesinden başka bir şey değildir.
            Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki güçlü ve kollektif ilişkilerden dolayı, mimarlarından biri olmasa da Türkiye'nin bu planın altına imza attığı farzedilebilir. Bu plan, Bülent Ecevit ve iktidarda olan partisi DSP nedeniyle, milliyetçi bir dış politikayla birleşiyor. Bunun uygulanması Kıbrıs'ın gerçek bölünmüşlüğünü teyit edecek veTürkiye'nin, adanın kuzeyindeki nüfuzunu güçlendirecek. Türkiye, Kıbrıs konfederasyonuyla özel ilişkilerinden dolayı AB'ın eşiğine bir adım atacak. Ve Türkiye aşamalı olarak AB üyesi olacak. Oysa kimse, Yunanistan'ın neden derhal bu planı reddettiğini ve AB'ın neden resmi olarak yorumlamadığını sormuyor.”
            Rapor şöyle son buluyor:
            "İki kesimli bir Kıbrıs'ın AB'a olası üyeliği, adadaki çatışmayı yoğunlaştırma ve Türkiye ile Yunanistan arasında savaş tehlikesi arzediyor. KKTC'nin Türkiye ile daha çok entegrasyonu, yeşil hattı gerçek bir sınır haline getirecek ve Türkiye'nin AB üyesi olabilmesi olanağını kısıtlayacak. Yunanistan ile AB, Kıbrıs'ın kesin bölünmüşlüğünü kabul ederlerse ve bunu AB üyeliği takip ederse, Türkiye'yi AB'tan ve Batı'dan daha çok uzaklaştıracak. Böyle bir gelişme, gelecekte Avrupa, Ortadoğu ve Balkanlar'a etki yapacak."   
           

(Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:58, Kasım-Aralık 2000, imzasız)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder