17 Mayıs 2015 Pazar

AKEL’İN 19. KURULTAYI



            A.K.E.L. (Rumcada “Emekçi Halkın İlerici Partisi” anlamına gelen kelimelerin ilk harfleri), 19. Kurultayını 7-10 Aralık 2000 tarihlerinde Lefkoşa’da gerçekleştirdi. 100 kişilik Merkez Komite üyeleri ile Dimitris Hristofyas’ın yeniden 5 yıllık bir dönem için parti genel sekreterliğine seçilmesiyle tamamlanan AKEL kurultayına, 1281 parti üyesi ve 43 ülkeden 69 davetli katıldı.

GENEL SEKRETERİN AÇILIŞ KONUŞMASI
            Kurultayın açılış konuşmasını yapan AKEL Genel Sekreteri Hristofyas, partisinin, Mayıs 2001’de yapılacak olan parlamento seçimlerinden en büyük parti olarak çıkacağına olan inancını dile getirdi. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, partisinin prestijinin gittikçe arttığını söyleyen Genel Sekreter, Kıbrıs sorununun gerçek rayından saptırıldığını, Rum tarafının ilkelere dayalı net bir tutum izlemesi gerektiğini vurguladı.
            Kıbrıs sorununa iki bölgeli, iki toplumlu, federal bir çözüm öngören BM kararları ve doruk anlaşmaları zemininde bir çözüm bulunması gerekliliğini savunan Hristofyas, bulunacak çözümün, tek egemenliği, tek uluslararası kişiliği ve tek vatandaşlığı olacak bir devleti, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ni öngörmesini istedi. Hristofyas, bunun anlamının, bütün vatandaşların insan hakları ve temel özgürlüklerinin, göçmenlerin ev ve mallarına dönme hakkını güvence altına alacak bir çözüm olduğunu savundu.
            AKEL Genel Sekreteri, ayrıca bulunacak çözümün Türk işgal kuvvetleri ile sömürgecilerin ayrılmasını, Güvenlik Konseyi direktifleri altında faaliyet gösterecek uluslararası bir gücün adaya gönderilmesini, adanın askerden arındırılmasını ve tek yanlı müdahaleleri ortadan kaldıracak genişletilmiş uluslararası garantiler öngörmesi gerektiğini söyledi.
            AB üyeliği konusuna da değinen Hristofyas, AB’ın, takdim edilmesine çalışıldığı gibi kutsal bir aile olmadığını, AB içinde birçok sorunlar bulunduğunu, AB üyeliğini desteklemeleri yönündeki politika değişikliğini, “üyeliğin Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine hizmet edeceği için” yaptıklarını kaydetti.
            Hristofyas, 100 dakika süren konuşmasında küreselleşme ve “yeni dünya düzeni”ni de eleştirerek, bunların kapitalizmin yeni ifade şekilleri olduğunu söyledi ve Sovyet blokunun çökmesi ardından ABD’nin tek süper güç olarak kaldığını ve Birleşmiş Milletler örgütünün güçsüzleştiğini belirtti.
            AKEL Genel Sekreteri şöyle konuştu:
            “Sol’un, sosyalizm için, küreselleşmeye insancıl bir içerik kazandıracak insancıl ve demokratik bir sosyalizm için  mücadeleyi sürdürme görevi vardır. İlericilerin, kendi kendilerine olan güvenlerini yeniden kazanacaklarına inanmaktayım. Solcu hareketler, kayıplarını telafi etmeye ve güçlerini toparlamaya çalışmalıdır.             
            Türkiye, Batı’nın Ortadoğu’daki jandarması olarak görülmektedir ve bu Ankara ile Rauf Denktaş’ın Kıbrıs konusundaki küstahlığından bellidir.
            Kıbrıs halkı ABD’nin, Kıbrıs’ta insan haklarını desteklediğini ve adanın iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon çerçevesinde barışçı bir şekilde yeniden bütünleştirilmesi için çalıştığını görmek istemektedir. ABD, İngiltere ve diğer NATO’lu müttefiklerinin, Türkiye’ye karşı tavır almalarını beklemiyoruz. Ama onların, Kıbrıs sorunu çözümlenmedikçe Doğu Akdeniz’e barış ve istikrarın gelemeyeceğini anlamalarını bekliyoruz.”

KIBRISLI TÜRK KONUKLARIN KONUŞMALARI
            Çin’den Kuba’ya, Rusya’dan Hindistan’a kadar 43 ülkeden gelen yabancı konuklara da seslenen Hristofyas, AKEL’in 19 Kurultayının, ayrıca ilerici ve sol partilerin önemli bir uluslararası toplantısını oluşturduğunu vurguladı. Kurultaya katılan yabancı ülkelerden komünist ve sosyalist parti temsilcileri yanında, Temsilciler Meclisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı Vekili Spiros Kiprianu, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi Başkanı Başpiskopos Hrisostomos, diğer Kıbrıs Rum partilerinin temsilcileri, Kıbrıs Türk kesiminden CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ile YBH Genel Sekreteri İzzet İzcan da vardı.
            Kurultay üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “Anavatanımız Kıbrıs zor günler geçiriyor” diyerek, barış ve dostluk günlerinin beklentisi içinde olduklarını söyleyen Talat, AB ilişkilerine değinirken, Kıbrıs sorununun Türkiye’nin AB üyeliği gidişatıyla bağlantılı kılınmasının, Kıbrıs sorununa çözüm arayışlarını baltaladığını, Türk-AB ilişkilerinin, Türk-Yunan ilişkilerinin düzeltilmesiyle bağlantılı olması konusunun ise Kıbrıs sorununun çözümüne büyük ölçüde yardımcı olacağını savundu. Adanın, iki toplumun siyasi eşitliğine dayanacak, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyonla birleştirilmesinin her ikiş toplumun çıkarlarına hizmet ettiğini savunan CTP Genel Sekreteri Talat, Kıbrıus sorununun çözümsüzlüğünden daha fazla sıkıntı çeken Kıbrıs Türkleri, böyle bir düzenlemeyi kararlılıkla destekliyorlar” diye ekledi.
            YBH Genel Sekreteri İzzet İzcan ise konuşmasında, ülkenin diğer yarısından, Kıbrıslı Türklerden, Girne, Güzelyurt, Maraş ve Karpaz’dan selam getirdiğini, mevcut durumdan Rumlar kadar Türklerin de sıkıntı çektiğini belirtti. Kıbrıs’ın emperyalizmin böl ve yönet politikalarına kurban edildiğini vurgulayan İzcan, geçmişte her iki toplumun da hatalar yaptığını, kendine milliyetçi diyen unsurların Enosis ve Taksim ülküleri peşinde koşarak emperyalizme hizmet ettiklerini dile getirdi. Bu politikaların Kıbrıs halkına acı ve gözyaşından başka hiçbir şey kazandırmadığını dile getiren İzzet İzcan, “Oysa Kıbrıs Kıbrıslılarındır. Bu memleket, güneyi ve kuzeyi ile hepimizindir. Her karış toprağında hakkımız vardır ve hepimize yetecek kadar büyük, ancak bölünemeyecek kadar küçüktür” diyerek, tüm kesimleri sağduyulu davranıp barışa katkı yapmaya çağırdı.  

KURULTAY KARARLARI
            Kurultayın son gününde onaylanan 35 sayfalık siyasal kararlarda, partinin tüm konulardaki siyasetinin eksenleri yer aldı. Kıbrıs sorunu için kurultay kararında şunlar vurgulandı:
            “Son 5 yıl Kıbrıs sorununun çözümü yönünde ilerleme olmayan kısır bir dönemdir. BM kararları ile Doruk Anlaşmaları’nın belirlediği temelden sapma ve gerileme oldu. Kıbrıs sorunu, 1974’den bu yana en kötü durumda bulunuyor. Kayma durdurulmaz ve sapma tamamlanırsa, Kıbrıs ile Kıbrıs halkı, yani Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler yeni acı maceralara sürüklenecek. Herşeye rağmen görüşmeler prosedürü çözüm bulunması için tek elverişli yoldur. Türk uzlaşmazlığına rağmen, BM kararları, Doruk Anlaşmaları, insan hakları ve temel özgürlüklerle ilgili AB normları temelinde çözüm bulunması imkanları tükenmedi.”
            Kıbrıs-AB ilişkileri için ise şunlara yer verildi:
            “AB’ın Kıbrıs sorunundaki rolüyle ilgili beş yıllık dönemde, hükümetin ve diğerlerinin beklentileri gerçekleşmedi ve AKEL’in değerlendirmeleri doğrulandı. Helsinki’nin olumlu unsurlarının sonuç vermesi için (eğer verirlerse), sıkı çalışma ve sürekli mücadele gerekecek.”

SEÇİMLERLE İLGİLİ STRATEJİLER
            Kurultay’da kabul edilen kararda, ayrıca Güney Kıbrıs’ta Mayıs 2001’de yapılacak parlamento seçimleri ile Şubat 2003’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKEL’in nasıl bir tavır izleyeceği onaylandı. Buna göre, parlamentoda daha fazla temsil edilmek ve daha fazla sandalye kazanmak için “Yeni Güçler” diye nitelendirilen ve AKEL’e üye olmayan demokrat kişilerin, AKEL seçim listesinden aday olmaları sağlanacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de, AKEL’in “demokratik ilerici güçler”le yapacağı işbirliği sonucu belirlenecek olan adayın seçilmesi ve bu amaçla yeni seçilen Merkez Komitesinin bunu gerçekleştirmek için elinden geleni yapması istenmektedir. Kararda, başkanlık seçimlerinde diğer partilerle yapılacak görüşmelerde Hristofyas’ın isminin ortaya konulması ve bunda uzlaşma olmaması durumunda, AKEL’in kendi adayı ile seçimlere katılması görüşünün kabul görmemesinden dolayı rahatça hareket edebileceği belirtildi. 
            AKEL, geçmişte hiçbir zaman Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı için kendi adayını göstermemiş ve daima işbirliği yaptığı partilerin adayını desteklemiştir. Partinin 19. Kurultayında alınan karar göre ise, AKEL’in desteklediği aday, 2003’de yapılacak Başkanlık seçimini kazanırsa, parti, yeni başkanın kuracağı hükümete katılmayı ilk defa talep edecek.

İDEOLOJİK GÖRÜŞLER
            Gözlemcilere göre, Dimitris Hristofyas, AKEL Genel Sekreterliğine yeniden seçildikten sonra yaptığı konuşmada “bizler demokratız, çünkü komünistiz” diye konuştu ve burada anılan komünizm sözcüğü, kurultay sırasında yapılan konuşmalarda ilk ve son defa kullanıldı, 35 sayfalık kurultay kararları arasında da hiç kullanılmadı. Bunun yerine karar tasarısında şu söylem yer aldı:
            “Solcu ilerici hareketin dünya sahnesine ısrarlı ve etkin bir dönüş yapması, halk arasında etkisini artırması için zaman olgunlaşmıştır. Solcu partilerin girişimiyle örgütlenen uluslararası toplantılar, sol partilerin eski durumlarını kazanmasına önemli katkıda bulunmaktadır. Bu partiler arasındaki işbirliği ve eşgüdümün bir üst dereceye yükseltilmesi çabaları, bölgesel ve küresel düzeyde yoğunlaştırılmalıdır. AKEL bu doğrultuda girişimlerde bulunmayı sürdürecektir.”
            Kurultay, Avrupa Birliği çerçevesinde bir “Avrupalı Solcu Parti”nin oluşturulması için çaba sarfetme ve solcu-ilerici partilerin, küreselleşmeye ve çok uluslu şirketlere karşı uluslararası hareketlenmede daha aktif bir şekilde katılmalarını sağlama hedefini de önüne koymaktadır. 
            Kurultay, AKEL’in ciddi iç sorunlarla yüzyüze olduğunu kabul etmekte ve şöyle demektedir:
            “Parti yetkilileri arasında ideoloji ve ruh birliğinden memnun olunmasına karşın, bu birliğin daha da güçlendirilmesi için, üyelerin disiplinli, parti tüzüğüne saygılı ve üyeler arasındaki ilişkilerde yoldaşça ve içten davranılması, ne kadar asil olursa olsun kişisel emellerin, parti çıkarları ve davasından üstün tutulmaması gerekmektedir. Genelde bireyci olan çevresel koşullar, parti örgütlenmesini etkilemekte olup gevşeklik, yorgunluk, kayırmacılık ve gönüllülükte azalmaya yol açmaktadır. AKEL’in yapısı, bu tür durumlarla uzlaşmaya olanak tanımamaktadır ve Merkez Komite bu konuyu derinliğine araştırarak, iyileştirme önlemleri almalıdır.”

AKEL’İN ÜYE YAPISI
            AKEL’in Merkez Komitesine seçilenlerin %85’i,  AKEL Merkez Komitesi yetkilileri ve ödenekli personelidir. 100 üyeden oluşan Merkez Komitesideki kadın üye sayısı 12 olup, ilk defa seçilenlerin sayısı sadece 24 kişidir. Merkez Komite üyelerinin yaş ortalaması 48 olup, en genç üye 30, en yaşlı üye de 65 yaşındadır. Merkez Komitede 5 üye üniversite mezunu olup, 12’si yüksek eğitimli, 31’i orta eğitimli, 2’si de ilkokul eğitimlidir. Yeni Merkez Komitesi, ayrıca 8 kişilik bir Merkez Denetim Komitesi seçmiştir ve bunlar arasında ilk defa bir kadın üye yer almıştır.             
            4 gün süren kurultaya katılan 1281 delegeden yalnızca 190’ı kadın olup, gençlerin yokluğu hissedilir derecede idi. Delegelerden 76’sı 30 yaşına kadar, 251’i 37-40 yaşları arasında, 409’u 41-50 yaş arasında, 279’u 51-60 yaşları arasında, 266’sı da 60 yaş üstünde idi. Bunların 367’si ilkokul, 486’sı orta eğitim, 108’i yüksek okul ve 320’si de üniversite öğrenimi görmüştü.    


(“Yusuf Aydın” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:59-60, Ocak-Şubat 2001)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder