27 Mayıs 2015 Çarşamba

İÇİMİZDEKİ AMERİKANCILAR

            
Ocak 1994'de  yayımlanan "Uyuşmazlıkların çözümü mü, sürdürülmesi mi?" başlıklı bir yazımızda Amerika'daki bazı merkezlerden yönlendirilmekte olan "Conflict resolution" (Uyuşmazlıkların çözümü: CR olarak kısaltılacaktır) çalışmalarının ABD'de ve ülkemizdeki geçmişini özetlemiş ve Kıbrıs sorununun bölgemizdeki ABD çıkarları doğrultusunda çözümlenmesi için Kıbrıs'ın gerek Türk, gerekse Rum kesimlerindeki seçkinler arasında yapılmakta olan çalışmalardan söz etmiştik. Aradan geçen süre içinde bu doğrultudaki etkinliklerin arttığı, boyut değişikliklerine uğradığı ve belirli kişileri öne çıkarttığı gözlemlenmektedir..
            Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında 1974'den beri oluşturulmaya çalışılan temassızlığın, dönem dönem belirli sınırlamalar çerçevesinde aşılmaya çalışıldığı ve  toplumların birbirlerini siyasal, kültürel ve sosyal açıdan daha yakından tanıma olanağını bulduğu bilinmektedir. Ne var ki bu tür ikili temasların sıradan yurttaşlar arasında ve sınırsız bir şekilde özgürce yapılabildiği durumlar pek azdır. 1989 yılı sonunda, 1958 olaylarından sonra ilk defa Kıbrıslı Türk ve Rum demokratlarının oluşturdukları "Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu"nun ortaya koyduğu etkinliklerden tedirgin olan Kıbrıslı Türk  egemenler, bu grubun çalışmalarını önce kısıtlamış, daha sonra da yasaklara tabi tutmuştu. Bunu izleyen dönemde, Kanada Barış ve Güvenlik Enstitüsü'nün başlattığı CR çalışmalarının, Amerikalı uzmanların devreye girmesiyle daha da hızlandırıldığını görüyoruz. 1993'de Oxford'da toplanan Kıbrıslı Rum ve Türklerden oluşturulmuş CR grubunun, 1994 yılı içindeki etkinlikleriyle gerek Rum basınından, gerekse Türk kesimindeki bazı çevrelerden  ağır eleştiriler aldığı anımsanacaktır.
            Bu eleştirilerin en önemlisini dile getiren Kıbrıs Türk toplumu lideri Rauf Denktaş, yabancı diplomatların görüşme tekniğini göstermek üzere iki tarafın insanlarını bir araya getirme girişimlerine değinirken, belli kişilerin paralı öğretmen haline getirildiğini ve yapılan çalışmalarda görüşme tekniğinin değil, Kıbrıs meselesinin nasıl çözülebileceğinin öğretilmeye başladığını anlatarak şöyle konuşmuştu: "Bu etkinliklerde 10'ar, 10'ar hücreler halinde çalışılmakta olup, bu sayının karşılıklı olarak 400'er kişiye ulaşıldığı zaman Kıbrıs'ta barışa gidileceği varsayılıyor." Denktaş bir başka konuşmasında da "Ben bu görevi alanları suçlamıyorum. Ama içimizde bu faaliyetlerin devam ettiğinin bilinmesini ve bu faaliyetlere katılanların gördükleri ve öğrendiklerini Hükümet'in süzgeçinden geçirmelerini istiyorum...İyi niyetle yapıyorlarmış. Ben kötü niyetle yaptıklarını söylemedim. Ancak bir devlet, bir hükümet varsa bunun usulüne göre yapılmasını, Hükümet'in bunlardan haberdar olmasını ve Hükümet'in de görüşünü yansıtacak kişilerin bu toplantılara katılmasının esas olmasını söylüyorum."(H.Sesi, 20 ve 24.8.1994)
            Denktaş'ın yönlendirmesinden hareketle K.T.Mücahitler Derneği, 25 Ağustos ve 16 Eylül 1995 tarihlerinde Başbakan Hakkı Atun'a hitaben basında birer Açık Mektup yayımlayıp, 29 Eylül'de de bir muhtıra vermiş olmasına rağmen, CR toplantılarına katılan devlet görevlileri ve diğer kişiler hakkında herhangi bir açıklama yapılmadı. Sadece CR grubunun önde gelenlerinin 28 Eylül 1995 günü Denktaş'ı ziyaret edip onu aydınlattıkları basına yansıdı. Denktaş'ın  ABD Büyükelçisi Boucher'in açıklamaları üzerine verdiği bir demeç, konunun ciddiyetini göstermekteydi: "Bu çalışmalar gittikçe çığırından çıkmıştır. İyi niyetle bu çalışmalara katılan insanlarımız da tedirgindir, biz de tedirginiz. Bu CIA metodlarına son verilmelidir. Rum ve Türkü çeşitli kademelerde bir araya getirmek başkadır, beyin yıkarcasına eğitmeye çalışmak başkadır."(Kıbrıs, 3.10.1995)
            CR çalışmalarını Türk kesiminde yönlendirenler arasında bir Cumhurbaşkanlığı danışmanı, bir siyaset heveslisi, bir zamanlar KGB ajanlığı yaptığı söylenen bir başkası, kendini aydın diye tanıtan bazı eski solcular ve Amerikan muhiplerinin de bulunduğu bilinmekle beraber, sözü edilen paralı CIA ajanlarının kimler olduğu her nedense kamuoyuna açıklanmadı. Kıbrıs Rum kesiminden de CR çalışmalarına katılan kişilerin benzeri çevreler olduğu ve sözümona "Kıbrıs Barış Merkezi" adı altında çalıştıkları basına yansıdı. Rauf Denktaş, daha sonra 15 Aralık 1995 akşamı BRT-TV'deki Açı programında konuşurken, CR grubu  içine kendi adamlarını koydurarak, bu toplantılarda ne olup bittiği hakkında bilgi aldıklarını  açıklamıştı. Zaten daha işin ta başında olayı yönlendirenler, hep Denktaş Bey'in yakın çevresindeki açık-gizli kendi adamlarıydı.
            CR çalışmalarında nelerin de yer aldığına ilişkin bir fikir vermesi bakımından  CR eğitmenlerinden Neşe Yaşın'ın yazdıklarını okumakta yarar var: "Ara bölgedeki Ledra Palace Oteli'nde iki toplumlu barış grubunun bir çalışmasındaydık. Gruba yeni katılanlarla bir atölye çalışmasıydı bu. Kıbrıs'ın bugünkü durumunu anlatan bir oyun tasarlayıp sergilemeleri gerekiyordu. Sonra düşledikleri gün gelecek ve her şey istedikleri biçimde gerçekleşecekti. İkinci bölümde bunu canlandıracaklardı. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar iki ayrı odada hazırlıklara başladılar. Ben eğitmendim ve Kıbrıslı Türkleri izliyordum. Kocaman bir halat buldular; bunu iki taraftan çekiştirmeye başladılar. Bir taraf kazanınca öteki kaybediyor. Kazanan seviniyordu. Daha sonra kazanan kaybediyordu. Arada çatışmayı kışkırtanlar gidip geliyor; oradan oraya laf taşıyorlardı. birinci bölümü ikinci bölüme nasıl bağlayacaklarını tartışırken, "Neşe gelip bir şiir okusun; sonra her şey değişsin; iple kışkırtıcıları bağlayıp el ele tutuşup dans edelim" dediler. Sonra benim şiir meleği olup, sihirli bir değnekle gelip her şeyi değiştirmem kararlaştırıldı. Kartondan kanatlar ve ucu yıldızlı bir sihirli değnek yapıldı. O gece başımı yastığa dayayıp günü düşünürken gözüme uyku girmiyor, mutluluktan içim içime sığmıyordu. Bu yalnızca, bana "melek" ve bir anlamda "kurtarıcı" rolünü vermelerinden duyduğum sevinç değildi. Her şeyi değiştiren "şiir meleği" idi." (Söz, İstanbul, 4.11.1995)
            Böylece CR çalışmalarında yapılan "davranış-bilimsel" deneyimler ve kullanılan denekler hakkında bir fikir sahibi olmuş bulunduk. Sıradan yurttaşların Lefkoşa'daki "yeşil hat" üzerinden temasına izin verilmediği bir ortamda, CR grubu çalışmalarını yönlendiren maaşlı "eğitmen"lere  Ledra Palas'taki özel bürolarına gidebilmeleri için sürekli geçerliliği olan izin kartlarının verildiğini de yine Neşe Yaşın'dan öğreniyoruz. (Londra Toplum Postası, 16.11.1995)
            1974 yılından bu yana ABD hükümetinin Kıbrıs'a yapmakta olduğu 15 milyon dolarlık yardımın 10 milyonu, BM Göçmenlere Yardım Örgütü aracılığı ile her iki topluma ulaştırılırken, 5 milyonu da  ABD'nin dünyadaki en büyük Fulbright Burs Programı olan "Kıbrıs'taki seçkinleri eğitme" çalışmalarında kullanılmaktadır. CR çalışmalarının da bu çerçevede yürütüldüğü bilinmektedir. Bu arada çeşitli Amerikan ve İngiliz kuruluşları da, CR çalışmalarına paralel olarak,  her iki kesimden politikacı ve işadamlarını bir araya getirmekte ve ABD'nin Kıbrısla ilgili konfederasyon planlarına alıştırma çalışmaları yapmaktadır. 22 Mart 1996 tarihli Kıbrıs gazetesinde belirtildiğine göre, "basından bir sır gibi saklanan"  Türk ve Rum sanayici ve işadamlarının 17 Şubat ve 23 Mart'taki buluşmalarında iki toplum tarafından kabul edilecek olası bir çözüm sonrasındaki durumun ele alınması planlanmıştı!
            CR ve benzeri toplantılarda yapılan tartışmaların içeriği hakkında hazırlanan raporların ABD Dişişleri Bakanlığına iletildiğini yine bir CR eğitmeni olan Maria Hadjipavlou-Trigeorgis'ten öğrenmiş bulunuyoruz. (The Cyprus Review, No.1, Spring 1989) Bir başka  veri de,  CR eğitmenlerini eğiten kişiler arasında CIA'e danışmanlık hizmeti  sunan  CR görevlilerinin de bulunduğu şeklindedir.(27.5.1994 tarihli Selides'den aktaran Birlik 5.9.1994)
            İşte içimizdeki barış güvercini Amerikancılar ve işte onların, kimin çıkarına hizmet edecek bir "çözüm" peşinde oldukları!


( Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Sayı: 9, 20 Nisan-20 Mayıs 1996)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder