15 Mayıs 2015 Cuma

KIBRISLI TÜRK VE RUM İLERİCİLER PİLE'DE BULUŞTU


            4 Aralık 1999 Cumartesi günü, yaklaşık 70 kadar Kıbrıslı Türk ve Rum ilerici, ara bölgede bulunan karma Pile köyünde bir araya gelerek "Kıbrıs Sorunundaki Son Gelişmeler ve Kitlelerin Rolü" konusunu tartıştılar. Uzun bir aradan sonra yapılan ilk toplantı olması nedeniyle konuşmacılar, daha çok genellemeler yaptılar ve özel konular üzerinde ayrıntılara gidilmedi.
            Doros Mihail'in açış konuşmasından sonra ilk sözü alan Eleni Mavru (AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Başkanı), New York'taki görüşmelere paralel olarak Pile'de yapılan bu toplantının Kıbrıs halkının mücadelesine bir katkı sağlaması dileğinde bulundu. Konuşmacı, NewYork'ta Kleridis ile Denktaş arasında yapılmakta olan görüşmelerden ümitsiz olduklarını, daha çok Helsinki Zirvesi öncesinde Türkiye'ye AB üye adaylığını vermek için gerekçe hazırlandığını vurguladı. Kıbrıs'ta yaşayan Rum ve Türk toplumlarını yakınlaştırmak gerektiğine değinen Mavru, bu görevin zor olduğunu söyledi ve dezenformasyona karşı diyalog kapılarının açık kalmasının önemine dikkat çekti. Eleni Mavru, AKEL'in Kıbrıslı Rum ve Türk partilerinin 1991 yılında yapılan toplantısına sunduğu yakınlaşma önerilerinin Şubat 1999'da Londra'da yapılan Kıbrıs, Yunistan veTürkiye ilerici partilerinin buluşmasında yeniden düzenlendiğini ve 2 Ocak 2000'de Ledra Palas Oteli bahçesinde ortak bir etkinliğin planlanmış olduğunu duyurdu. AKEL'in temsilcisi, yabancı asker ve yerleşiklerin adayı terkedecekleri, adanın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünün yeniden sağlanacağı ve bütün Kıbrıslıların insan hakları ile siyasal haklarına saygı gösterileceği bir Kıbrıs için mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
            CTP Gençlik Kolları adına konuşan Erbay Akansoy ise, yaptığı konuşmada Kıbrıslı Türklerin ayrı kimliklerini ve güvenliklerini güvence altına alacak; toplumların ayrı kültürel, dinsel ve sosyal kimliklerinin korunacağı bir çözümden yana olduklarını söyledi. Kıbrıs sorununun çözümü ile birlikte Kıbrıs'ın AB'ye girişinin daha iyi olacağını belirten konuşmacı, federal Kıbrıs Cumhuriyetinde egemenliğin ortak olmasını ve Türkiye, ya da Yunanistan'a bağlanmanın yasaklanmasını istedi.
            İlk sunulan iki yazılı konuşmanın ardından başlayan toplantının ikinci bölümünde, yazılı veya sözlü olarak görüş bildirmek için 15 kişi adını yazdırdı. Sırasıyla şu örgütlerin temsilcileri söz alarak, şu görüşleri aktardılar:
            Kıbrıs Türk Barış Derneği'nden Adil Nami, İşçi Demokrasisi'nden Drakos (New York'ta görüşenler halkın çıkarlarını savunmuyorsa, onların konuştukları konulara burada hiç değinmemeliyiz. Kıbrıs'ta S-300'leri desteklemiş olanlar, yakınlaşmadan söz edemezler), Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek temsilcisi Mustafa (bu sayımızda tam metin olarak verilmiştir), EDON'dan Katerina (Biz yakınlaşma sorununu çözmeyeceğiz, ancak buna yardımcı olacağız. Ulaşılacak anlaşma herkes için adil olmalı ve insanların temasını teşvik etmelidir), Yurtsever Birlik Hareketi'nden İzzet (Kıbrıslı Türkler olarak kuzeyde azınlığa düştük. Kıbrıs sorununun hallinde federal çözüm ideal olan değil, ama mümkün olan çözüm şeklidir.) Kıbrıs Barış Konseyi'nden Dinos, DAÜ-SEN'den Mustafa (iki toplumun ayrılığı ardındaki tehlikeleri biliyoruz. O nedenle "tek ada, tek Kıbrıs ve tek Kıbrıslılık" diyoruz.), Savaş ve Milliyetçiliğe Karşı Platform'dan Patrikios (New York'taki liderler Kıbrıs'taki iki egemen sınıfın çıkarlarını temsil etmektedirler ve bu çıkarlar birbirine terstir. Bizim kitleleri harekete geçirmemiz gerekir. Çünkü kitlelerin ortak noktaları, liderliklerin ortak noktalarından çok daha fazladır. Bu tür ortak toplantılar sürdürülürse, gelecekten de ümitli olabiliriz.), Doros Mihail (Kıbrıs sorununda anlaşmaya varılması demek, sorunun çözümlenmesi demek değildir. Kıbrıs'ta anlaşmaya varılsa bile, sorunların çözümü için kitlelere ihtiyaç duyulacaktır. Çözümlenemeyen sorunlar, daha büyük çatışmalara yol açabilir. Yaptığımız bu ilk toplantıyı diğerlerinin izlemesini diliyorum.), Sol Kanat'tan Dinos (Bugün adanın taksimi bir gerçekliktir. Bazıları taksimi önceleri kabul etmek istememişti. Kıbrıs'ta sorun Türk ve Rum burjuvazilerinin elindedir, halk kitlelerinin elinde değil. Adada Türk askerinin üstünlüğü vardır. Kıbrıs işçi sınıfı açısından, toplumlar arasında herhangi bir sorun yoktur. Her iki tarafın sol partileri, yani Rum tarafında AKEL ve EDEK, Türk tarafında CTP ve TKP burjuva hükümetlerinde yer aldılar ve onlarla uzlaştılar. Yakınlaşmadan söz ederler, ama burjuvazileri ile bağlarını koparmadılar. Güneydeki S-300 örneği ve Ortak Savunma Doktrini, karşılıklı güveni sarsmıştır. Aynı şekilde kuzeyde de entegrasyon politikası benzer etkiyi yapmıştır. Kıbrıs'ta burjuva politikalarına umut bağlandığı sürece çözüm olamaz. İşçi sınıfının örgütleri öne geçmeli ve ortak bir program oluşturulmalıdır. Lidra Palas ve Pile'de yapılan toplantıların katkısı az oluyor. Kıbrıs'ta çözüm, gençlik ve halk kitlelerinin politikayı ele alması ve Türkiye ve Yunanistan'daki işçi sınıflarının katkısıyla olasıdır.), Naci Talat Vakfı'ndan Özdil, Kostis Ahniotis (Federal ve iki bölgeli çözüm şekli, mümkün olan değil, doğru çözüm olarak görülmelidir. Önümüzde yakın bir çözüm görmemekteyim, uzun bir süre daha mücadele etmeliyiz. Kıbrıs sorununu iki toplumu da kavrayacak bir şekilde yeniden formüle etmeliyiz. Bu tanımlama çağımıza uygun, örneğin çok kültürlülük, azınlıklara destek, çeşitlilik içinde birlik gibi olmalı ve Avrupa kamuoyuna sunulmalıdır. Görüşlerinizi iki toplumlu "Hade" dergisine yazınız.), "Hade" dergisinden Sofoklis (İkinci adım olarak ortak bir platform oluşturalım ve aynı hedef için mücadele eden Kıbrıslı insanların var olduğunu gösterelim), İşçi Demokrasisi'nden Dinos (ABD bölgemizde istikrar istiyor, ama Türkiye ve Yunanistan, farklı çözümlerden yana olup, adayı kendi denetimleri altında tutmak istiyorlar. Üzerinde anlaşılacak çözümün adı ne olursa olsun, aunı çatı altında da yaşayabiliriz, ama yine birbirimizi öldürebiliriz. Tek umut, kitlelerdir. Onları bir araya getirmeli, birlikte iş yapmalı ve karşılıklı güven kurulmalıdır. Kendi taraflarımızda, kendi milliyetçi ve şoven güçlerimize karşı savaşmalıyız. Silahsızlanmayı da hiçbir önkoşul olmadan savunmalıyız.), İşçi Demokrasisi'nden Kiryakos (Bugünkü toplantımıza katılanlardan bazıları, milliyetçi mitinglere de katılmayı desteklemişlerdi. AB üyeliği, Kıbrıs Türklerine karşıdır).
            Verilen aradan sonra tekrar söz alan CTP Gençlik Kolları temsilcisi, güven artırıcı önlemlerin uygulanmasını ve gelecek toplantıların daha geniş katılımla yapılmasını istedi. AKEL temsilcisi de, yakın bir çözümden umutlu olmadığını, yakınlaşma çabalarının sürdürülmesi ve halkın bu mücadeleye daha fazla katılması gerektiğini vurguladı. Kıbrıs'ın gerçek anlamda bütünleşmesini sağlayacak koşulların güvence altına alınmasından yana olduklarını söyleyen Eleni Mavru, federasyonun çalışacak tarihsel ve tek çözüm çerçevesi olduğunu belirtti. 
            Son konuşmayı yapan Doros, toplantının başarılı geçtiğini söyleyerek, konuşmaların İngilizce yapılması yüzünden bazı arkadaşların zorlandığını ve gelecek toplantıların iki dilde yapılması için çaba gösterilmesini istedi. Bir sonraki toplantıda tartışmaların belli bir konu üzerinde odaklanmasına çalışılacağını söyleyen Doros, Ocak ayında yapılacak yeni yıl kutlamasının daha geniş katılımla yapılacağını duyurarak, toplantıyı kapattı.
            Her iki kesimden Kıbrıslı ilericiler, daha sonra, toplantı salonuna girişte satın aldıkları biletler karşılığında, aynı yerde yapılan küçük bir kokteyl partisine katıldılar ve karşılıklı sohbet ettiler.

(“H.Karlıdağ” imzasıyla Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek, Sayı:47, Ocak 2000)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder