17 Mayıs 2015 Pazar

SICAK TARTIŞMA VE OLAYLARIN SEYRİ


"KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş gazetemiz Avrupa'ya 3 dava birden açtı. Denktaş, Avrupa'nın kendini yıpratmak için yayın yaşamına konduğunu ileri sürüyor." (Avrupa gazetesinin manşeti, 7.1.1998)
***
"Denktaş'tan Avrupa'ya iki dava daha! 80 milyar istiyor! Gazetemizin 17 Kasım 1997 tarihli sayısındaki "Denktaş Yorgacis'in casusu olduğunu yalanladı" başlıklı haber nedeniyle dava açıldı." (Avrupa'nın manşeti, 13.1.1998)
***
"Askerlerin yemin törenleri, ülkemizde "hain" sayılanları kan ve ölümle tehdit kürsüsüne dönüştü! Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı bizi düşmanla işbirliği içinde ihanetle suçlayarak ölümle tehdit etti: "Kan içinde boğulacaklar!" (Avrupa, 12.12.1998)
***
"Avrupa davalarında dün de tanıklık yapan Cumhurbaşkanı Denktaş vurguladı: "Bu davada maksat para değildir. Bir büyük ıstırap ve haksız saldırı vardır onu durdurmak içindir." (Kıbrıs, 26.5.1999)
***
"Bir süre önce gazetemize okunan 6 ceza davasından sonra polis dün Avrupa'ya gelerek, 69 dava daha okudu...1 günde 69 dava. Ankara'nın tayin ettiği GKK Komutanı Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı, gazetemizi susturmak için büyük bir harekat başlattı. Türkiye'nin adadaki garantörlük haklarında bu da mı var?" (Avrupa, 10.12.1999)
***
"Kıbrıs'ta rekor tazminat davası: Avrupa gazetesi, Denktaş'a 120 milyar ödemeye mahkum edildi." (Cumhuriyet, 31.12.1999)
***
"Denktaş, devlet ekranı BRT'den "Avrupa" ile yazarlarına hakaretler yağdırdı. Denktaş, Avrupa gazetesinin misyonunun kendisini yok etmek ve Türkiye ile asker ile Kıbrıs Türkünün arasını açmaktır. Bunlar çok küstahça ve ahlaka sığmaz davranışlardır" dedi." (Avrupa, 5.1.2000)
***
"Denktaş'ın avukatı Fuat Veziroğlu'nun 3 milyar TL'lik alacağını tahsil etmek amacıyla gelen haciz memurları tarafından Avrupa gazetesinde ne var, ne yoksa alıp götürüldü. (a.h.a., 17.5.)
***   
"Güney Kıbrıs'ta yayınlanan günlük Simerini gazetesinin sorularını yanıtlayan CTP Lideri Mehmet Ali Talat, gazetemiz Avrupa için inanılmaz iddialarda bulundu. Talat'a göre, "Avrupa gazetesi demokratik güçler içine sızan provokatör" bir gazete imiş! Rumların zannettiği gibi de, Denktaş'a muhalefet etmiyor! Kıbrıs basın tarihinde rekor tazminat ve rekor ceza davaları ile yargılanan, tüm bilgisayarları polis ve hacizciler tarafından alınıp götürülen ve şimdi de 120 milyarın karşılığı olarak matbaasına göz dikilen gazetemiz Avrupa için CTP lideri Mehmet Ali Talat, "Mevcut düzene hiçbir zaman karşı çıkmamıştır" dedi. Talat ayrıca, Kuzey Kıbrıs'taki kötü ekonomik durumun başlıca sorumlusunun Denktaş ile UBP olduğunu söyledi ve "Türkiye'nin KKTC'ye yardım eden tek ülke olduğu için, Kıbrıs Türklerinin üzerinde büyük etkisinin olmasının doğal karşılanması" gerektiğini öne sürdü." (Avrupa'nın manşeti, 19.6.2000) 
***
GKK Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı'nın 24 Haziran 2000 tarihinde Acemi Erlerin Yemin Töreninde yaptığı konuşmadan: "Evlatlarım, tarihinize, milletinize ve devletinize hulusi bir kalp ile, sadakat ile hizmet ediniz. Bu sadakat ve çizgiden kesinlikle ayrılmayınız. Toplumuna, tarihine, milletine, devletine ihanet edenlerin adı geçmişte de, bugün de, yarın da haindir. Bunun da bir bedeli vardır. Bundan korkmanın, bundan kaçmanın yolu yoktur. Bundan canı yanıyorsa, bağırmanın da anlamı yoktur. İhanetin bedeli vardır. Bu ödenecektir."
***
Yurtsever Birlik Hareketi Genel Sekreteri İzzet İzcan'ın açıklamasından: "Sn.Komutan, askeri yemin töreninde Kıbrıs Türk toplumuna hakaret etmeyi ve özgür düşünce anlayışına tehdit sallamayı bir alışkanlık haline getirmiştir...Geçmişte "bunu iddia edenler, bu ihanetlerinin kanı içinde boğulacaklardır" şeklinde ağır saldırılarda bulunan komutan, geçtiğimiz Cumartesi günü de "ihanetin bedeli vardır ve bu ödenecektir" diyerek, çağdaş hukuk devleti ve sivil yönetimlere karşı kin ve nefretini ortaya koymuştur. Davaları sürmekte olan bazı konularda komutanın söyledikleri tehdit, hakaret dışında yargıya müdahaledir. Çağdaş demokratik bir hukuk devleti düzeninde yaşasaydık, askerlerin yemin töreninde söylediklerinden sonra, daha 1998 yılında, GKK komutanı görevinden derhal alınırdı...Askerin ve polisin artık sivil otoriteye bağlanmasının, komutan ve polis müdürlerinin sivil otorite tarafından atanıp görevden alınabilmesinin ve askerin kışlasına çekilip, susmasını bilmesinin zamanı gelmiştir." (29.6.)
***
GKK Ali Nihat Özeyranlı, Polis genel Müdürlüğü yeni binasının açılış töreninde polisin sivil otoriteye bağlanamayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da, aynı mealde bir konuşma yapıp Özeyranlı'ya destek verince, Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Mustafa Akıncı, Tuğgeneral Özeyranlı ile Cumhurbaşkanı Denktaş'ın bazı konuşmalarına demokrasi anlayışı açısından katılmadığını; bunları kabul etmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak, töreni terk etti. (1.7.)
***
Özeyranlı'dan yeni açıklamalar: "Demokrasiyi abur cuburla karıştırıp usulüne uygun yemez, elle yerseniz, midenize oturur, karnınızı şişirir, gaz yapar, sizi rahatsız eder, sonra rahatlayayım diye, önce devlete, sonra kendinize zarar verirsiniz...Kıbrıs Türkünün TMT ruhunu, heyecanını öldürdünüz. Ateşi küllendirdiniz; ama daha sönmedi...Örneğin gazinoları Turizm Bakanlığı'na bağlayıp, 'polisi de sivil otoriteye' diyerek kendinize bağlayıp, gazinoları tam olarak kontrol altına almak mı istiyorsunuz? Gazinoları polis askere bağlıyken de uyumlu olarak kontrol altına alır, ekonomiye tam katkısını birlikte sağlayabiliriz." (2.7.)
***
Akıncı: "Sayın komutan dün verdiği demeçte toplumu böldüğümüzden, TMT ruhunu öldürdüğümüzden söz etmektedir. Özeyranlı bu davranışı ile iç politikada taraf olmuştur ve bu da gereksiz yere yapılmıştır. Sayın Komutan 'asker, sivil otoritenin emrindedir' demişti. Eğer asker sivil otoritenin emrinde olsaydı, söyledikleri gibi, sayın komutan böyle bir konuşma yapamazdı. Bunu söylemek zorundayım... Amaçlarımız çok açıktır. Ülkemizde kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. KKTC'de demokratik hukuk devletinin gereklerinin yerine getirilmesini istiyoruz...KKTC'de partizanlık var da, TC'de yok mudur? Niye orda polis teşkilatı sivil otoriteye bağlı?   (3.7.)
***
10 sendikal örgütün açıklamasından: "Güvenlik Kuvvetleri Komutanının 'sıkı yönetim komutanı gibi' açıklamalarına karşı çıkan her kişi, örgüt ve parti, tarafımızdan desteklenmektedir. Bu yaşananlar, halkımızın iradesine saygısızlıktır. Barışa ve demokrasi sürecine engeldir. Ekonomik paketle Komutanın saldırılarının aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir. Yıllardır Kıbrıs Türkünün iradesini ayaklar altına alanlara karşı direnenler, vatan haini ilan edilmiştir. Barış ve demokrasiyi savunmak, kendi kendimizi yönetmeyi istemek vatan hainliği ise, biz bu vatan hainliğini yapmaya devam edeceğiz." (4.7.)
***
Yurtsever Birlik Hareketi Parti Meclisinin açıklamasından: "Özeyranlı'nın sivil yönetimi savunanlara yönelik saldırıları, eleştiriden de öte tehdittir. Sn.Komutan'ın son açıklamaları ile birlikte, basında çıkan TC kaynaklı "ekonomik paket", Kuzey Kıbrıs'ın TC'nin sömürgesi olmasının doğal sonuçlarıdır.. Son açıklamalar, Kuzey Kıbrıs'ı gerçek anlamda kimlerin yönettiğini ve gelmiş geçmiş hükümetlerin idarelerinin nereye kadar uzandığını bir kere daha göstermiştir." (5.7.)
***
Türk-Sen Genel Başkanı Önder Konuloğlu'nun açıklamasından: "Özeyranlı, TC'nin politikalarını kabul etmeyen Kıbrıslılara hain derken, Türkiye'ye karşı hain demek istiyorsa, böyle bir kavram mümkün olamaz. Çünkü Kıbrıslıların vatanı Kıbrıstır, üzerine düşen de Kıbrıs'ın çıkarlarını savunmaktır. Ve bu çıkarlar her adımda Türkiye'nin çıkarları ile örtüşmeyebilir." (6.7.)
***
KKTC İşadamları Derneği ve Kuzey Kıbrıs Genç İşadamları Derneği'nin bildirisinden: "Batılı demokrasi anlayışı, Kıbrıs Türk halkı tarafındna uzun süreden beri benimsenmiş ve yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu anlayış, atanmış şahısların seçimle işbaşına gelenlerin fikir, görüş veya politikaları üzerinde veto hakkı olamayacağını emreder...Bu sisteme iyi niyetle de olsa yapılacak her türlü müdahale, sağladığı  fayda ile kıyaslanamayacak zararlara yol açacaktır." (6.7.)
***
Avrupa gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent ve köşe yazarı Ali Osman dün tutuklandı. Yeni tutuklamalar bekleniyor...GGK Basın Bürosu açıklamasından: "Çok uzun süreden beri günlük bir gazete görünümü altında, aslında bir taraftan devleti yıkmak misyonuyla amansız ve ahlak dışı yayım yapan, ancak en önemlisi diğer taraftan devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri başlatan bir şebeke, ilgili birimlerce çok yakından takip ve kontrol altında bulundurulmaktaydı...Bahse konu şebeke, elebaşısı ile birlikte ele geçirilerek tutuklanmışitır." (8.7.)
***
"Vatan hainliği yetmedi, şimdi de üstümüze casusluk çamuru atıldı! Aralarında CTP ve YBH'nın da bulunduğu 19 örgüt, Ali Nihat Özeyranlı'nın görevden alınmasını talep etti." (Avrupa'nın manşeti, 9.7.)
***
"5 tutuklu. Polis ekipleri dün ö.s. Şener Levent eşiliğinde Avrupa gazetesinin merkez binasını, bürosunu ve matbaasını didik didik aradı." (Kıbrıs'ın manşeti, 9.7.)
***
"TC Genel Kurmaylığı adada barışı dinamitliyor! Kıbrıslı Türkler yok ediliyor! Ecevit faşistliğe mi soyundu? Dünya kamuoyuna çağrı: "Kuzey Kıbrıs'ta TC Genelkurmaylığının faşizmini durdurun! (Avrupa, 10.7.)
***
"Tutuklu sayısı altıya ulaştı (Kıbrıs, 10.7.)
***
KKTC Meclisinde dün konuşan Akıncı, polis ve itfaiyenin sivil otoriteye bağlanması konusundaki düşüncesinin değişmediğini açıkladı: "İtfaiyesini yönetemeyen bir ülke, ekonomisini yönetemez."
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş: "Polis, İçişleri'ne bağlanamaz. Çünkü daha o demokratik olgunluğa erişemedik. Çünkü Eroğlu idaresinin bulaşmadığı tek kurum GKK ve polistir."
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat: "Güvenlik Kuvvetleri Komutanı bizi birbirimize düşürmeyi, Kıbrıs Türkü ile Türkiye'yi birbirine düşürmeyi başardı...Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde seçime katılan Şener Levent'e polis tarafından temiz belgesi verildi. 1 Ocak 2000 tarihinden itibaren casuslukla suçlanmaktadır. İnanılır gibi değil. GKK'nın başına bir Kıbrıslı Türk subayın gelmesi gerekir." (11.7.)
***
Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 4'ü gazeteci 6 kişiden 2'sinin dün serbest bırakılmasına karar verildi. (Birlik, 12.7.)
***
"Komplo skandala dönüştü: Fiyasko. Tepkiler çığ gibi büyüyor. 28 örgüt bir basın açıklaması yaparak, General'in görevden derhal alınması talebini tekrarladı ve yaşananları "fiyasko" olarak niteledi. Adli şube amiri Refik Öztünen, mahkemeye hiçbir ciddi delil sunamadı. (Avrupa, 12.7.)
***
Akıncı: Vatan hainliği ve casusluk suçlamaları yanlış." (Kıbrıs, 12.7.)
***
Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği: "İşgalci nitelemesi ihanettir." (12.7.)
***
"Rauf Denktaş: "Türkiye'deki bazı yayın organlarının devletin var olmadığını yazacak kadar ileri gitmeleri, Türkiye hep işi yapar demeleri büyük bir haksızlıktır...Güvenlik Kuvvetleri Komutanı konuşmalı mıydı? Konuştu. Güvenlik Kuvvetleri Komutanı'ndan konuşmasını ben istedim. Yazılanları görseniz illallah dersiniz...Türkiye adına konuşmadı, bizim memurumuz, bizim komutanımız olarak gördüğü çirkinlikleri, gördüğü yanlışlıkları artık dile getirmek mecburiyetinde bırakıldı, onun için konuştu. Ve bunları bizim yapmamız lazımdı...Yurda döndüğüm zaman konuşacak çok şeyim olacak." (Kıbrıs, 13.7.)
***
Aralarında siyasi partiler de bulunan 31 sivil toplum örgütünce düzenlenen "Bu Memleket Bizim" mitingi, 18 Temmuz Salı akşamı Lefkoşa İnönü Meydanı'nda yapılacak." (13.7.)
***
7 gündür hücrede her türlü insanlık haklarından yoksun bulundurulan Şener Levent ve arkadaşları bugün yeniden yargıç huzuruna çıkıyorlar. Daha önce tutuklular hakkında hiçbir ciddi iddia ve delil ortaya koyamayan GKK ve Polis, olmayan bir şeyi yaratmak için adeta çırpınıyor: Suç yok, tezgah çok. KKTC ile ilgili gerçekçi yazılardan rahatsız olan Denktaş, "TC basını ileri gitti" diyor. Dikkat! Çok yakında Türkiye'de casus avı başlayabilir! (Avrupa'nın manşeti, 14.7.)
***
Ecevit: "KKTC bağımsız bir devlettir. Casusluk iddiası ile ilgili yargı işlemleri KKTC'nin iç sorunlarıdır." (a.a. haberi, 14.7.)
***
Denktaş Cenevre'den döndü ve sert konuştu: "Kıbrıs Türkünü Türkiye'den ayırmak ve Türkiye'yi gücendirmek isteyen kötü niyetli girişimlerle devletin köküne kibrit suyu dökülmek isteniyor...'Polisimizi idare edemezsek, hükümeti nasıl idare edeceğiz' sözü gayet afakidir. Çünkü anayasayı bu halk yapmıştır. Anayasayı, bu halk referandum ile geçirmiştir. Anayasal bir kurum olarak ve geçici olarak ateşkes zamanında bu durum bu şekilde ayarlanmıştır. Değişmez mi? Değişir. Ama evvela hükümetler değişmelidir." (Kıbrıs, 14.7.)
***
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'ın Yeni Düzen gazetesine özel demecinden: "Sayın Denktaş, Güvenlik kuvvetleri Komutanının sivil idareye yönelik davranışını kışkırttığını ve böylelikle Komutanın hükümete ve Başbakan Yardımcısına yönelik hakaret dolu sözlerinin de sorumluluğunu yüklenmiş oldu. Bu sivil yönetimin Cumhurbaşkanı olması gereken Sayın Denktaş'ın, anti-demokratik yaklaşımların Kıbrıs Türk tarafındaki esas savunucusu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Belki de casusluk (!) operasyonunun talimatı da kendi bilgisi dahilinde verilmiş ve bizi dünya önünde küçük düşüren son günlerin gelişmelerini teşvik etmiştir." (14.7.) 
***
CTP Başkanı Mehmet Ali Talat'ın Radikal gazetesiyle yaptığı söyleşiden: "Avrupa gazetesi Kıbrıs'taki mücadelenin 'sembolü' haline geldi...Ben bu gazetenin provokatör olduğunu hep söyledim. Ama bizim de provokasyona gelmemize gerek yok. Örneğin bu gazete Türk ordusunun Kıbrıs'ı işgal ettiğini yazdı. Bunu söyleyeni temizlemeli mi? Hayır. İzah edeceksiniz. Öyle nitelenebilecek eylemler yaparsanız, söylediğini ispat edersiniz. Generaller bunu bile ayırt edemedi. Mesele bu." (Yeni Düzen, 17.7.)
***
Aralarında EKİM Gençlik'in de bulunduğu 6 gençlik örgütünün açıklamasından: "Son dönemlerde askeri otoritenin sivil yaşama yaptığı müdahale ve antidemokratik davranışlar, polisin sivil otoriteye bağlanması  isteminin gerekliliğini bir kez daha gündeme getirmiştir." (Kıbrıs, 17.7.)
***
EKİM Kültür, Sanat Üretim Merkezi'ne dün sabah 02.30 sıralarında kimliği meçhul kişi veya kişilerce, kapısına benzin dökülerek yakılmak istendi...Alev alev yanan kapının asma kilidini demir kesme makasıyla kesen polis, olay yerine itfaiye ekiplerini çağırdı...Polis, kundaklama girişimiyle ilgili soruşturma başlattı. (Kıbrıs, 18.7.)
***
"Cumhurbaşkanı Denktaş, dünkü kabullerinde sert konuştu: "Her devletin içerisinde öyle insanlar yetişir ki, 20 Temmuz'a 'işgal günü' diyebiliyor. Rum'un ağzıyla, "Benim memleketim işgal altındadır" diyebiliyor. Bu soysuzluğun sonu yok. Onlarla biz ilgilenecek değiliz...Türkiye gelmeseydi biz bugün burada yoktuk. Bu nedenle 20 Temmuz'u 'yeniden doğuş bayramı' olarak kutlamaktayız. Türkiye Kıbrıs'tan çıkmaz, çıkamaz." (Kıbrıs, 18.7.)
***
"Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, son günlerde KKTC gündemini meşguş eden ve "casusluk davasıyla ilgili peşpeşe açıklamalar yaptı ve tutuklanan gazeteciler için "Komplo yoktur" dedi. "Şerefli bir komutanı komploculukla suçlamak, açıkça şerefsizliktir" diyen Cumhurbaşkanı Denktaş, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarından fedakarlık yapılamayacağını vurguladı." (Kıbrıs, 18.7.)
***
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı'nın açıklamasından: "Tartışmalar içerisinde katılmadığımız, bizim de benimsemediğimiz unsurlar da olacaktır, onu da söylemekten çekinmeyeceğiz. Mesela Kıbrıs'ta Türk ordusunun varlığını işgal olarak nitelemek yanlıştır. Çünkü eğer 15 Temmuz olmasaydı, zaten 20 Temmuz olmayacaktı." (Kıbrıs, 19.7.)
***
"Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetlerinde bulundukları gerekçesi ile 11 gün tutuklu kalan Avrupa gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, Astsubay Vasfi Tütüncü ve eşi Pembe Tütüncü, dün çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı.
Casusluk davası ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında suça bağlayıcı yeterli şahadet bulunmadığı gerekçesi ile önce gazetenin köşe yazarlarından Ali Osman Tabak ve Harun Denizkan serbest bırakılmış, önceki gün de aynı gerekçe ile Mehmet İnancı salıverilmiş, böylece davada tutuklu sayısı üçe düşmüştü.
Askeri Mahkeme Yargıcı Emine Dizdarlı (*)'nın dünkü kararının ardından ise "Casusluk davası" ile ilgili tutuklu kalmadı. Casusluk konusu ile ilgili polis soruşturması devam ediyor." (Kıbrıs, 19.7.)
(*) Emine Dizdarlı'nın babası da, geçmişte İngiliz casusu suçlaması ile Kıbrıs Türk liderliğine bağlı yeraltı örgütü TMT tarafından öldürülmüştü. (H.E.)
***
"Miting duyurusuyla ilgili görüş belirten Denktaş, bu duyurunun içinde maksatlı ve anavatana yönelik suçlamalar ve havalar estirildiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Bu gayet yanlıştır, bu halk bindiği dalı kesmemelidir. Bu halk yegane dayanağı ve desteği olan anavatanıyla arasına soğuk su dökmek isteyenlere yardımcı olmamalıdır. Bu büyük bir gaf olur, gaflet olur. Bunu maksatlı bir şekilde yıllardır yapmak isteyen pek küçük bir azınlık, ekonomik paketi sebep göstererek, ekonomiyle ilgili gösterilerin içine sızmak suretiyle, kendi menhus emellerine ulaşmak için bir fırsat bulmuş oluyor. Halk dikkatli olmalı ve bu toplantıların hedefi şaşırtılmamalıdır. Bindiğimiz dalı kesecek aşırılıklara varılmasın." (Yeni Demokrat, 19.7.)
***
Aralarında CTP ve YBH'nin de bulunduğu 35 örgütün ortak  organize ettiği "Bu Memleket Bizim" mitingi dün akşam Lefkoşa İnönü Meydanı'nda yapıldı. Mitinge 5 bini aşkın kişi katıldı...Miting sırasında, programda olmamasına rağmen tutukluluğu dün sona eren gazeteci Şener Levent de kısa bir konuşma yaptı." (Kıbrıs, 19.7.)
***
Denktaş, önceki akşam "Bu vatan bizimdir" diyenlerin doğruyu söylediklerini kaydederek, şöyle konuştu: "Bu vatan bizimdir, çünkü bu sözü size, bize karşı değil, Rum'a karşı söylüyorlar herhalde, başka anlamı olamaz bu sözün. Bu vatan bizimdir, bu vatan Türk'ündür. Anavatan'ın himayesinde olan Türk'ündür." (Kıbrıs, 20.7.)
***
Denktaş'ın Anadolu Ajansı'na demecinden: "Genelkurmay Başkanı 'Delil yok' demiş. Genelkurmay Başkanı böyle birşey demedi. Yalan haberlerle kendilerini aklayamazlar. Deliller vardır. Delilleri ben gördüm. Başsavcılık dava hazırlayacaktır. Beraat etti diye bir hava yarattılar. Beraat yoktur, şartlı tahliye vardır. Benim tavsiyem, biraz yumuşasınlar, biraz yelkenlerindeki havayı indirsinler. Aleyhlerine büyük bir suç vardır. İspat edilir, edilemez, başka meseledir, ama delil yoktur diyerek ve Genelkurmay Başkanı 'Yoktur' dedi diyerek, hava basmasınlar. Ayıptır, seslerini kıssınlar. Tahkikat devam ediyor, deliller toplanmıştır. Başlarına daha büyük bela açmasınlar. Biraz yavaşlasınlar. Üç buçuk kişi bizi Türkiye'den ayıramaz, bu mümkün değildir." (Kıbrıs/Yeni Demokrat, 21.7.)
***
Cenevre'de bulunan Rauf Denktaş'ın Hürriyet gazetesinin bir sorusuna yanıtı: "Çare rejim değişikliğidir. Başkanlık sistemine dönmektir. Bu küçük ülkede çok başlılık olmaz. Denktaş başkan olur diye reddettiler. Halka, davaya yazıktır. Açık ilan ediyorum. Başkanlık sistemine dönsünler, garanti veriyorum, girmeyeceğim. Ama birkaç kişi daha garanti vermeli. Bu iş böyle gitmez. 26 yılda neler kaybettik. Çok üzülüyorum." (Hürriyet, 24.7)
***
KKTC'de rejimin değişmesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı, kendisinin cunhurbaşkanı olmasının, bu değişikliğin şartı olmadığını belirtti. Denktaş şöyle konuştu: "Ben nedensem, cumhurbaşkanı olmamayı taahhüt ederim, ancak kimse sorumluluktan kaçtığımı zannetmesin. Mudiler bana faks çekerek, sorunlarını çözemiyorsam istifa edebileceğimi belirtmişler. Görevden kaçtım gibi bir anlam çıkarılmasın. Ben acil tedbirler alınması için çağrıda bulunuyorum. Türkiye de bir değişiklik ve fedakarlık istiyor kanısındayım." (Kıbrıs, 25.7.)
***
"KARA GÜN-Bankazedeler, sonunda patladı ve Cumhuriyet Meclisi'ni işgal ederek, her tarafı yakıp döküp, darmadağın etti; olaylara müdahale eden polis, mudiye "meydan dayağı" çekti...Polis, aralarında sendika başkanı ve parti yöneticilerinin de bulunduğu 60 kişiyi tutukladı. Tutuklamaların sabaha kadar sürmesi bekleniyordu." (Kıbrıs, 25.7.)
***
"Buharlaşan trilyonlar, 19 yaralı, 200 tutuklu ve binlerce acı...27-28 Ocak 1958'de, İngiliz valisinin askerleri bile, Ali Nihat'ın Çevik Birliği kadar acımasız ve insafsız değildi. Ankara şahinlerinin Kuzey Kıbrıs atağı! İMHA" (Avrupa, 25.7.)
***
"Vatan hainliği" edebiyatına devam. Hasipoğlu saçmaladı. Meclis Başkanı, dün düzenlediği basın toplantısında, mudi eylemini "Rum yanlısı partiler ve sendikaların kışkırtması" olarak değerlendirmek gafletine düştü. (Avrupa, 26.7.)
***
"KTÖS Genel Sekreteri Varol Öztuğ'dan ilginç iddia: "Mudi eylemine başkanlık sistemi talep eden provokatörler katıldı. Güvenlik güçleri gerekli önlemi almayarak, önce insanların Meclis'e girmesine fırsat verdi, sonra da bomba ve coplarla saldırıldı." (Birlik, 26.7.)
***
"Mudilerin mecliste yaptıkları eylemde, polisin gazetecilere yönelik tutumlarına gazeteciler tepki gösterdi. Gazeteciler, fotoğraf makinesi ve kamera bıraktı." (Halkın Sesi, 27.7.)
***
"Bankazedeler Eşgüdüm Komitesi Başkanı Avukat Ali Riza Görgün, dün bir basın toplantısı düzenledikten sonra, tutuklandı...Önceki gün yaşanan olayların ardından tutuklanan 54 kişi dava okunarak,rahatsızlanan 4 kişi de dava okunmak üzere kefaletle serbest bırakılmıştı. (Yeni Düzen, 27.7.) 


(“Derleyen: Hüseyin Erdoğan” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:56-57, Ekim-Kasım 2000)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder