29 Haziran 2015 Pazartesi

CTP’Lİ LAFAZAN’A YANIT


           Yeni Düzen gazetesi yazarı Ferdi Sabit, “Aydın mı? Lafazan mı?” başlıklı ve 23 Haziran 1986 günü çıkan yazısında, Ortam’ın düzenlediği “Seçim Sonuçları ve Aydınlar” konulu açık oturuma katılanların dile getirdikleri görüşleri eleştirmeye çabaladı. Yazının esas muhatabı olan Sabahattin İsmail arkadaşımız, gerekli yanıtı ona Söz dergisinde vermiştir.
         26 Haziran 1986 tarihli Yeni Düzen’de ise Ferdi Sabit Bey, aynı başlığı kullanarak bu defa beni muhatap almış. Kendisinin ve partisinin hatalı politikalarını kamuoyu önünde ortaya koyup, tartışmış olmamız anlaşılan yapıcı eleştirileri sindiremeyecek denli aydın ve demokrat olan “partili” Ferdi Bey’i pek kızdırmış. Gözlerine girebilmemiz için “terbiyeli ve sevimli” yazı yazmamızı öğütleyen CTP milletvekili, sözünü ettiği yazılarda dile getirilen görüş ve saptamaları bir bir ele alıp, kendi karşı görüşlerini yazarak, seviyeli bir tartışma yürütmek yerine, ulu-orta saldırıya geçmeyi yeğlemiş. Her zamanki gibi.

         “Partiler dışı üç beş aydın ve demokrat”ın bir gazetenin verdiği olanaklarla görüşlerini duyurmasına içerleyen Ferdi Sabit Soyer Bey, “bazı insanlar kendilerini ülkemizde otorite zan ediyorlar” diye yazmış. Hatta “Profösor” edasında olduğumuzu öne sürüyor. Ama madem ki meydan sizin gibi “işçi sınıfı bilimi”ne inandığını söyleyen kurmaylarca boş bırakılmıştır, o halde “lafazanlık” yapmak bize düştü demektir. Hem biz bu “lafazanlığı” 1971’lerden beri sürdürüyoruz. Dahası “inandığı bile başkasına söyletmeye kalkmadan”, sizin partiniz gibi yıllarca savunduğunu bir gecede sandalye uğruna kıvırtıp, siyasi ahlakına leke sürdürtmeden sürdürüyoruz.

         Ferdi Sabit Bey’in “Sen devrimci hareketin gerilediğine inandığın bir hareketin giderilmesi için önce ve sonra hangi maddi ve manevi özverilerle mücadele ortaya koydun?” şeklindeki sorusuna yanıtım şudur: “15 yıldan beridir yazdıklarımı, araştırıp ortaya koyduklarımı benden iyi biliyorsun. Altını çize çize okuduklarını, hatta Yeni Düzen’de çıkan yazı ve çevirilerimi de. Söz dergisinde 37 haftadır sürdürdüğümüz barış mücadelemiz mi Kıbrıs Türk kamuoyuna mal olmuştur, yoksa CTP’nin Dünya Barış Yılı’nın 6. ayı dolarken henüz daha yükseltemediği barış mücadelesi mi? Ama siz zaten mühür elinize verildiği için, ancak uluslararası toplantılara katılarak, bu görevi “resmen” yerine getirmeye alışıksınız.

         Maddi özveriye gelince: Herhalde bunun yolu da, “terbiyeli ve seviyeli” yazılar yazarak CTP listesinden milletvekili seçilir seçilmez, derhal Avrupa’ya koşup dövizle araba satın almaktan geçmiyor. Ne de CTP piyango bileti satın almaktan. Ülkemdeki 4 yıllık meslek yaşamımdan kazandığımla, sizlerin “solcu politika esnafı” olmakla kazandığınız arasındaki farkı varsın yine kamuoyu yargılasın.

         Ülkemizin çeşitli deri ve gazetelerinde çeşitli isimler altında (ki anlaşılan bunu da sindiremiyorsunuz) veya isimsiz olarak yazdığım yazılarla toplumumuzu aydınlatma görevimi yeterince yerine getirmekte olduğum kanısındayım. Ama bu kanının CTP kurmaylarınca onaylanmasına da muhtaç değilim. Gerek uluslararası planda, gerekse ülkemizde sürdürülen keskin sınıf mücadelesi koşullarında bu “günah”ı işliyorsam ve CTP milletvekili Ferdi Bey tarafından “art niyetli sinici bir lafazan” olarak suçlanıyorsam ne mutlu bana! Sanayi Holding’in batma nedenleriyle ilgili inceleme yapma görevini bana değil de, burada örgütlü olan ve senin de Yönetim Kurulu üyesi olduğun Dev-İş’in Ekonomik Araştırmalar Dairesi’ne havale etseniz çok daha yerinde olurdu. Ferdi Sabit Bey’in kendisi acaba kaç araştırma yazısı hazırlayabilmiştir? Gazetenizde çeviri de olsa bunu yapanlara kapıyı göstermekten başka ne yaptınız?

         “İnceleme ve araştırma ruhum ve yapım” daha çok konuya “eğilme tenezzülünü göstermektedir.” Ne yazık ki bu yazıları ne sizin Yeni Düzen gazeteniz, ne de Nehir Yayınları’nız basma yürekliliğini gösterememiştir. İstersen o defterleri de açıp, burjuvazi önünde tartışırız.

         Ferdi Bey “Aydın ve demokrat olmak, başkalarının yaptığı hareketleri kenarda seyredip, sonra da eksik şuradadır, yanlış buradadır diye ahkâm kesmek değildir” diyor. Çiçeği burnunda milletvekilimiz sanırım henüz oynadığı oyunun kurallarını da bilmiyor. Futbol 11 kişiyle oynanır. Daha fazla oyuncuya gerek yoktur. Ancak başarısız takım değiştirilecekse, sahaya inmeye de hazırız.

        Perde gerisi yazarı, Ahmet An’ın aydınlattığı CTP kulisinde görülenlerden tedirgin olmuş ve şöyle yazıyor: “CTP’nin yaptıkları, yapmadıkları, eksiği, hatası. Onları tek bu ilgilendirir. Hani bu işi de dürüstçe yapsalar insanın yüreği yanmaz. En sahtekârca, en seviyesiz yaklaşımlarla anti-sovyetizme, anti-komünizme, en pespaye kalıntılarına sarılarak CTP’ye saldırıyorlar.” Soyer Bey bu cümle ile beni muhatap alıyorsa, yanıtım şudur: “Her şeyden önce CTP, ne zamandan beri Sovyetizm ve komünizm ile eşanlamlı politika üretmektedir? Sahtekâr ve seviyesiz demek kolaydır. Getirilen yapıcı eleştirilerden somut alıntı yapmadan lafazanlık yapmakla inandırıcı olunamaz. Anti-sovyetizme ve anti-komünizme gelince, bu da makalenin daha “bilimsel” olmasını sağlamak için yazının sonuna gelişigüzel ekelenmiş tuz-biberdir. Dikkat et senin dilini yakmasın. Bilenler seni de bilir, beni de. Hani şu karşı-eleştiri işini bu CTP yöneticileri dürüstçe yapsalar, insanın yüreği yanmaz!  

(Ortam gazetesi, 30 Haziran 1986)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder