15 Ağustos 2015 Cumartesi

DAYANIŞMA CTP’LİLERLE Mİ, YOKSA CEPLERİNİ DOLDURAN PARTİ YÖNETİCİLERİYLE Mİ?


28 Mart 1986 günkü Yeni Düzen gazetesinde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (Kıbrıs Cumhuriyeti’ni mi, yoksa KKTC’yi mi benimsediği belli olmayan partinin) Mali Sekreteri Mehmet Civa’nın Londra’ya gittiği ve orada her yıl yapılan ve gelenekselleşen CTP ile dayanışma gecesine katılacağı duyuruluyordu. Atatürkçülüğün de son yıllarda fıcırığı çıkmış olacak ki, bu yıl bu konuda Londra’da konferans verilmiyor, sadece para toplama ile yetiniliyor.

Devletten aldığı parti yardımı ve 12 milletvekilinin maaşından yapılan kesintilerle yılda yaklaşık 24 milyon gelir sağlayan CTP’nin, her yıl düzenlediği piyango çekilişleriyle de üye ve sempatizanlarına “köşeyi dönme umudu” vererek, 20 milyon TL ek gelir sağladığı biliniyor. Üye aidatları, bağışlar ve “geleneksel” Londra katkılarıyla 50 milyon TL’sına varan yıllık gelir, herhalde ana muhalefet partisini ülkenin en güçlü halk örgütü durumuna getiriyor.

Öte yandan İleri Basımevi’nin birkaç yıl önce 8 milyon olan hesap açığının basımevi sorumlusunun sırtına yüklendiği hatırlardadır. Şimdilerde ise kapatılmış olan açıkların yeniden kabardığı ve bu kez 50 milyon TL’na vardığı söylentileri dolaşıyor. Emekçi halkın kitle partisi olduğunu öne süren CTP, acaba niçin sürekli açık veriyor? Hem siyasi, hem mali yönden? Muhalefeti, genel seçimlerden sonra “ana” boyutuna erişen bu en eski siyasal partimizin, sol muhalefet görevinin yanında, emekçi halkımızı bilinçlendirme görevini de ihmal ettiği gözlemlenmektedir. Politik, ekonomik ve ideolojik mücadele üçlüsünden, özellikle ideolojik alanda zig-zaglar çizip, “kurşuni” davranan CTP’nin bir düzen partisi haline geldiği ve “Yeni Düzen”i için mücadele vermekten cırladığı yaygın kanıdır. Dahası, tutarsız davrandıklarını kendi yöneticileri bile dost çevrelerinde kabul etmektedirler.

CTP yöneticilerinin sahipliğindeki İleri Basımevi’nin Müdürlüğüne atanan Güzelyurt milletvekili Mehmet Civa’nın, kendisine gösterişli bir “çalışma” odası hazırlayarak, 350 bin TL’lık masa-koltuk takımı aldığı, çiçeği burnunda CTP milletvekillerinin seçilir seçilmez sırayla yeni arabalar satın aldıkları göz önünde bulundurulursa, düzenin nimetlerinden yararlanmakla, bu muhalif “Yeni Düzen”cilerin ehlileştikleri anlaşılıyor.

Eleştirdikleri UBP-TKP koalisyonuna seçenek olarak ne sunduklarını kamuoyu merak etmektedir. UBP dışı partilerle bir koalisyon veya yeni seçim yasasıyla demokratik bir erken seçime ne diyorlar acaba? Yoksa yeni bir seçim masraflı ve tartışmalı mı olur? Zaten iç ve dış politikada, resmi ideolojiye bir seçenek sunmadıktan sonra, seçimleri kazanmışsın veya kaybetmişsin ne yazar. Ama olan, “CTP’ye umut bağlamış” emekçi halk kitlelerine oluyor. Onlara bunalımdan çıkış yolunu kim gösterecek? Halkı değil de, ceplerini ve kendi çıkarlarını düşünen sol sosyalistlerimiz, acaba ne zaman titreyip de kendilerine gelecekler? Yoksa yeni bir seçimde, halkın oylarıyla mı titretilecekler? Göreceğiz…


(“Süleyman K. Aktaşlı” imzasıyla, Söz dergisi, Sayı:26, 11 Nisan 1986)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder