4 Aralık 2015 Cuma

BİR MAYIS’IN 100. YILDÖNÜMÜ YAKLAŞIRKEN


1 Mayıs 1886 günü, işçi sınıfının ilk kez Amerika Birleşik Devletleri›nde genel greve başvurduğu gündür. ABD’nin Şikago kentindeki işçiler, yıllardır uğrunda mücadele verdikleri 8 saatlik işgünü hakkını elde etmek, ücret düşüklüğünü ve işçilerin birlik-dayanışma içinde olmalarının baskıyla önlenmesini protesto etmek için topluca genel greve gitmişlerdi. Aynı anda New York, Filadelfiya, San Fransisko ve Baltimor gibi diğer ABD kentlerinde de işçiler grevlere gitmişti. Toplam yarım milyona yakın sayıda işçinin grevi, Amerikan burjuvazisine korkulu günler yaşatmıştı.
3 Mayıs 1886 günü, polis ve silahlı grev kırıcılar, tabanca ve tüfeklerle McGormick-Harvester Fabrikası önündeki grevcilere saldırdılar ve 6 işçiyi öldürdüler. Ertesi gün Hay Market alanında toplanan grevci işçiler, katliam ve saldırıları protesto ettiler. İşçi önderi Albert Parsons, yaptığı konuşmada kapitalist sömürüyü dile getirerek, 8 saatlik işgünü mücadelesinin gerekçelerini vurguladı. Konuşmadan sonra işçiler dağılırken, bir provokatörün patlattığı bomba, 4 işçi ile 7 polisin derhal ölmesine yol açtı. Atlı polislerle kiralık katiller bu sırada işçiler üzerine ateş açtılar. Birçok işçi öldü veya yaralandı. Bunun ardından yüzlerce işçi tutuklandı ve işçi önderi Parsons ile arkadaşları, burjuvazi tarafından “ulusal güvenliği tehlikeye düşürmek ve kamu düzenini bozmak”la suçlandılar. İşadamları Derneği, Parsons’u ele geçirenlere 10 bin dolar ödül vereceğini duyurmasına rağmen, o kendiliğinden gidip teslim oldu. Çünkü suçsuzluğundan emindi.

ŞİKAGO’NUN 8 KURBANI
Yapılan düzmece mahkeme sonucu, “Şikago’un 8 kurbanı” diye anılan yiğit işçiler, ölüm cezasına çarptırıldılar. Üçünün cezası ömür boyu hapse çevrildi. Bir tanesi hücresinde ağzına dinamit konularak katledildi. Geriye kalan ve aralarında Parsons’un da bulunduğu 4 işçi önderi ise, idam kararının geri alınması için dilekçe verip, özür dilemeyi reddettiklerinden 11 Kasım 1877 günü idam edildiler. Parsons red gerekçesinde şöyle demişti: “Bütün dünya suçsuz olduğumu biliyor. Eğer asılırsam, cani olduğumdan değil, sosyalist olduğumdan asılacağım.”
ADLİ HATA KABUL EDİLİYOR
26 Haziran 1893 günü Illinois Valisi, 1 Mayıs mahkemesinin taraf tutularak yapıldığını, sanıkların polisleri öldürmediklerini ve asılan 4 işçinin adli bir hatanın kurbanı olduğunu belirterek, ömür boyu hapse mahkûm olmuş 3 işçinin affedildiğini açıkladı. Ama Amerikan işçi sınıfının 1 Mayıs 1886’da gösterdiği birlik ve dayanışma artık tarihe mal olmuştu. Amerikan Emek Federasyonu (AFL), 1888 yılında yaptığı toplantıda, 8 saatlik işgünü elde edilinceye kadar, 1 Mayıs 1890’dan başlayarak, her yılın 1 Mayıs gününde işçilerin gösteriler düzenlemesini kararlaştırdı. Aynı günlerde de 8 saatlik iş günü için ülke çapında gösterilere başladılar.

2. ENTERNASYONAL’İN KARARI
Sonunda 14-21 Temmuz 1889’da Paris’te toplanan 2. Enternasyonal’e katılan delegeler, işçi sınıfına karşı 1 Mayıs 1886’da ABD’de uygulanan bu katliamı anmak ve sınıf kardeşlerinin bu ilk genel grevini ölümsüzleştirmek için 1 Mayıs gününü, “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik ve Dayanışma Günü” ilan edilmesi kararını aldılar. Kararda şöyle deniyordu:
“Tesbit edilen tarihte, bütün ülkelerde ve bütün şehirlerde aynı zamanda uluslararası büyük gösteri yapılacak ve gösteri aracılığıyla emekçiler, 8 saatlik işgününün yasal olarak kabul edilmesi için resmi makamları zorlayacaklardır... Amerikan Emek Federasyonu 1 Mayıs 1890‹da böyle bir gösteri yapılması konusunda daha önceden karar vermiş olduğundan aynı tarih uluslararası gösterinin tarihi olarak kabul edilmiştir.”
Zaman içinde 8 saatlik işgünü hakkı, çeşitli ülkelerde resmen tanındı ve 1 Mayıs işçiler için tatil günü olarak kabul edildi. Her ülkede burjuvazi, bu tarihsel öneme haiz günün anlamını unutturmak için çeşitli yollara başvuruyor. “Bahar Bayramı” adını takıyor. Ama uluslararası işçi sınıfı hareketi, dünyanın dört bir yanında 1 Mayıs›ı şanına yakışır bir biçimde anarak, enternasyonal dayanışmasını dile getirmektedir. Bütün ülkelerin işçilerinin birliği, mücadelesi ve dayanışması, 1 Mayıs günlerinde doruk noktasına varıyor.

KIBRIS’TA 1 MAYIS’LAR
Kıbrıs işçi sınıfının örgütlenmeye başladığı 1920’li yıllardan başlayarak, 1932’de ilk sendika yasasının çıkması ile 84 üyeli ilk işçi sendikasının (kunduracılar tarafından) kurulmasından beri, 1 Mayıs’lar kutlanagelmektedir. “Enosis” konusu yüzünden çıkan anlaşmazlıklar, 27 Aralık 1942‹de ayrı milliyet esasına göre ilk Türk sendikasının (12 dülger tarafından) kurulmasına yol açmıştır. Ama Rum ve Türk işçiler 1 Mayıs’ı, 1958 yılındaki terör ve sindirme harekâtına kadar birlikte kutlamışlardır. 13 Kasın 1941‹de kurulan Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu (PEO), Kasım 1952’de Türk işçiler için merkezi bir büro oluşturmuştu.
1954'de 1500 Kıbrıs Türk işçisi PEO’da örgütlü iken, aynı yıl kurulan Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-Sen)’nda 740 işçi kayıtlı idi. 1958 teröründen sonra Kıbrıslı Türk işçiler PEO’dan kopmaya zorlandılar ve 1958'de 1,137 olan Türk-Sen’in üye sayısı 1959'da 4,829'a yükseldi. 1964'e gelindiğinde bu sayı 3,733'tü.
1968 yılından başlayarak Rum ve Türk işçilerin yeniden aynı işyerlerinde çalışmaya başlaması, 1974'de sona erdi. 30 Kasım 1976'da Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (Dev-İş)’nun kurulması ile Kıbrıs Türk işçisi yeniden sınıf temeline dayalı sendika hareketine kavuştu.
1977 yılında Dev-İş tarafından 1 Mayıs’ın yeniden kutlanmaya başlanması, günümüze kadar sürdürülmüştür. 1984 kayıtlarına göre Türk-Sen’de 11,809, Dev-İş’te 4,494 ve diğer sendikalarda 5,912 işçi üye olmak üzere toplam 22,215 örgütlü işçimiz bulunmaktadır. Bu yılın 1 Mayıs gösterisini daha yığınsal bir katılımla gerçekleştirmek hedefimiz olmalıdır.


(imzasız, Söz dergisi, 25 Nisan 1986, Sayı:28)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder