18 Aralık 2015 Cuma

KOMŞUDA PİŞSE, BİZE DE DÜŞSE: GENEL SAĞLIK SİGORTASI

Nedeni bilinmez. Siyasete atılmanın ve bakan koltuğuna oturmanın verdiği hızdan mı olacak, nedir, bizdeki sağlık bakanları göreve geldikleri zaman, pek parlak vaadler yaparak işe başlarlar. Aylarca kendilerini ziyaret eden heyetlerle görüş alış-verişinde bulunurlar. Zamanla görevlerinin ne kadar zor olduğunu anlarlar ve verdikleri sözler gazete sayfalarında birer anı olarak kalır.
Dr. Mustafa Erbilen, Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin Yönetim Kurulu üyeliğinden Sağlık Bakanlığı’na geçince, en azından kamu görevlisi hekimlerin öğleden sonra özel klinik çalıştırmamalarını sağlama yönünde bazı girişimlerde bulundu, ama Denktaş’ın ve diğer etkililerin hışmına uğradı. Devlet Başkanı olacak adam “Kebapçı dükkanı  mı kapatıyorsun?” diyerek, yasadışı özel kliniklerin kapatılması kararına karşı çıkınca, ardından TIP-İŞ kazan kaldırdı; günlerce greve gidildi, hasta bakılmadı. Doktor olan Başbakan Eroğlu araya girerek, yeni bu düzenlemeye gidileceğini duyurmuşsa da, o gün bugündür hiçbir değişiklik olmadı. Böyle gelmiş, böyle gider düzeni sürdürüldü.

VERİLEN SÖZ TUTULMADI
Dr. Ertuğrul Hasipoğlu, son seçimlerden sonra UBP hükümeti­nin yeni Sağlık Bakanı olarak koltuğuna oturur oturmaz, o da yıllardır, Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin sosyal sigortalı hasta­ların özel hekimlerde de muayene ve tedavi olabilmeleri için yaptığı talebi hayata geçireceğini açık­ladı. “Sağlık hizmetlerinde reform” başlığı altında duyurulduğuna göre, 1 Ocak 1991 tarihinden itibaren sosyal sigortalı olan hastalar, dilediği doktora giderek, muayene olabilecek ve ilaçlarını piyasadaki eczanelerden alabilecekti. (Kıbrıs, 20.8.1990) Başbakan Dr. Eroğlu’nun bir basın toplantısında açıkladığına göre, devlet, sağlık konusunda yılda altı milyar ilaç parası, yurt dışına tedaviye gönderilen vatandaşlara da altı milyar tedavi parası harcıyordu. (Kıbrıs, 4.9.1990) Demek ki sağlık konusundaki savurganlık ve sağlıksız sağlık politikası, devletin sağlık alanında ne kadar beceriksiz kaldığını ortaya koyuyordu. Dr. Hasipoğlu, “Sağlık reformunu gerçekleştiremezsem istifa ederim” demişti. (Kıbrıs, 26.9.1990), ama göreve geldiğinden bu yana geçen 8-9 aylık süre içinde bir arpa boyu yol da alınamamıştı.

SAĞLIK ŞURASI GÖSTERMELİK Mİ?
Basında çıkan son haberlerden öğrendiğimize göre, Çalışma ve Sağlık Bakanı Dr. E. Hasipoğlu, 7 Mart 1991 Perşembe günü 1. Sağlık Şurası’nı topluyormuş. Cafcaflı konuşmaların yapılmasmdan sonra, konu komisyonlara havale edilecekmiş. 1. Komisyonda Genel Sağlık Sigortası ve sağlıkla ilgili çalışmalar - Finansman (Döner sermaye dahil), 2. Komisyonda Temel Sağlık Hizmetleri Kuruluş Organizasyonu ve 3. Komisyonda Yataklı Tedavi Kurumları Kuruluş Organizasyonu görüşülecek. 11, 12 ve 13 Mart günleri mesai saatlerinde çalışacak olan bu komisyonlar, inşallah kangrenleşmiş sağlık sorunlarına köklü bir tedavi bulurlar. Memur zihniyetine göre düzenlenmiş olan komisyonların çalışma saatlerinde, ne yazık ki serbest çalışan hekimlerin işyerlerini kapatarak toplantılara katılmaları imkansız denecek kadar zor. Halbuki akşam saatleri veya hafta sonu yapılacak toplantılarda, özel kesime sağlık hizmeti veren hekimlerin de katkıda bulunmaları sağlanabilirdi. Çünkü 155 kamu görevlisi hekime karşılık, sadece serbest çalışan hekim sayımız 200’ün üzerindedir (1991 Yılı Programı, Taslak, Eylül 1990, s. 262). Ama bu ülkede, nedense, sağlık planlaması yapılırken serbest çalışan hekimler hep dışlanmakta ve onların görüşleri­ne hiç başvurulmamaktadır. Nitekim 1. Sağlık Şurası’na Serbest Çalı­şan Hekimler Birliğini temsil etmek üzere üç kişi çağrılmıştır ve sözü edilen çalışma saatleri içinde bu toplantılara katılmak pratik olarak mümkün değildir. Bakanlığın konu ile ilgili taslak, hazırlanmış öneriler ve diğer istatistiki bilgilerine ulaşmak, özel kesimde çalışan hekimler için atom sırrını elde etmek kadar güçtür. Bu konuda yıllardır yaptığımız temaslarda ne yazık ki olumlu bir sonuç alınmış değil­dir. Yakında bilgisayar sistemine geçeceğiyle öğünen Devlet Hastanesi’nde hasta dosyalarında hiçbir bilimsel veri, bulgu veya epikriz bulunmaması, uluslararası hastalık kodifikasyonuna henüz geçilmemiş olması, teşhis ve tedavideki yetersizlikler, konunun bir başka yönünü oluşturmaktadır.

RUM MESLEKTAŞLARLA TEMAS ENGELLENİYOR
Burnumuzun dibindeki Kıbrıs Rum toplumunun bu doğrultuda hayli yol katettiğini basın-yayın organlarından izleyebiliyoruz. Ne acıdır ki, iki toplum arasındaki sağlık alanındaki temaslar, devlet tekeline alınmış bulunmakta olup, serbest çalışan hekimlerin Kıbrıslı Rum meslektaşlarıyla temas etmelerine her türlü engel çıkarılmaktadır. 18 Aralık 1989 tari­hinde Rum ve Türk hekimlerin birlikte oluşturdukları “Tıp Mesleğine Mensup Kıbrıslıların İşbirliği Komitesi”nin Rum üyelerinin, Türk kesimindeki hastaneleri zi­yaretine, binbir zorlukla, 15 Ocak 1990 tarihinde izin veren Türk yetkililer, Türk hekimlerin Rum kesimindeki sağlık kuruluşlarını ziyaret etme başvurularını yanıtsız bırakmışlardır. 18 Mart 1990 ve 12 Mayıs 1990 tarihleri için izin vermeyen Bakanlık, ilk ziyaretin yıldönümü olan 15 Ocak 1991 günü için de izin vermemiş ve 5 özel hekime ek olarak çağrı alan 5 devlet hekimini Sağlık Bakanı Dr. Hasipoğlu bizzat arayarak, bu ziyarete katılmamaları için onları uyarmıştır! Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin bu kez sadece 5 özel kesim hekimi için yaptığı 21 Şubat 1991 tarihli güneye geçiş izin başvurusuna ise henüz bir yanıt alınamamıştır.

KIBRIS CUMHURİYETİ GENEL SAĞLIK PLANI’NIN TEMEL İLKELERİ
Görüleceği gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde başıbozuk bir sağlık politikası ve vaadler zinciri sürüp giderken, Kıbrıs’ın güneyinde devlet, bütün yurttaşları kapsayacak bir sağlık sigortası planını geçtiğimiz hafta bir basın toplantısı yoluyla kamuoyunun tartışmasına açmıştır. Elde ettiğimiz bilgilere göre, Rum Sağlık Bakanı Dr. Papayorgiyu, hükümetinin sağlık alanında daha iyi ve daha kaliteli bir hizmet sunmayı amaç­ladığını ve bunun için de genel bir sağlık planı hazırladığını vur­gulamıştır. Sağlık Bakanı ilgili tüm örgütlerin, sendikaların ve işverenlerin görüşlerine açılan planın, 1991 yılı içinde son şeklini almasını düşündüklerini söyledi. Bakan, sağlık sigortasına ilişkin çalışmaların tarihçesine de deği­nerek, bu çalışmaların 1966 yılında başlatıldığını, ancak bir türlü tamamlanamadığını belirtti. Plânın hayata geçirilmesinin hızlandırılmasını sağlamak ama­cıyla bir komite kurulduğunu açıklayan Bakan, Komite’ye Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Plânlama Dairesi’nin katıldığını, bu komitenin ilgili diğer örgüt­lerle temas halinde çalışacağını söyledi. Tüm bu çalışmaların sonucunda 1991 yılı sonuna kadar Genel Sağlık Plânı son şeklini almış olacak. Bakan Papayorgiyu, Sağlık Sigortası’nın genel ilkelerini de şöyle sıralıyordu:
1. Plan, bütünsel olacak ve bütün vatandaşları kapsayacak. İşgal edilmiş bölgede yaşayan Kıbrıslı Türkler, bu plana dahil olabilecek. Fakir, çok yaşlı ve gereksinimi olan kesimler, bu plan kapsamında olacak.
2. Sağlık Sigortası, Sosyal Sigorta genel ilkelerine dayanacak, zorunlu olacak ve ailenin çalışan ve onlara bağımlı olan tüm üyelerine tüm alanlarda sağlık hiz­meti sunacak.
3. Sağlık Sigortasının uygulana­bilmesi için Özel Sağlık Fonu oluşturulacak, Fon’a hükümet, işverenler ve çalışanlar katkıda bulunacak.
4. Bu fon, kendi bütçesine, gelir ve giderlerine sahip olacak. Devlet ve özel sektörden hizmet
satın alacak.
5. Bir doktordan diğer doktora veya uzmana aktarılmak için doktor kağıdı gerekecek ve devlet hastanesi ile özel klinik arasında seçim yapma özgürlüğü olacak.
6. Sağlık Sigortası, üç kişilik bir komite tarafından yönetilecek. Komiteye bir devlet, bir işveren, bir de işçi temsilcisi katılacak. Komite başkanlığı, her yıl üç üyeden birinin başkanlığı yürüt­mesi temelinde olacak.
7. Bazı sağlık hizmetleri, devlet denetiminde olacak. Bunlar a) Sağlıkla ilgili bilgilendirme, Adli Tıp vs, b) Ruh Hastalıkları Servisleri, c) Diş Sağlığı Servis­leri.
8. Tarafların fona yaptığı katkılar, taraflar arasında yapılacak temaslar sonucunda belirlenecek.
9. Hak sahiplerinin faydalana­cağı haklar, ilk muayene için doktora gitme, ikinci ve üçüncü aşama tedavi için Genel Hastaneye gitme, doğum hizmetleri, diagnostik amaçlı röntgen ve diğer tahlil hizmetleri ve gerekli ilaçları almak şeklinde olacak.
10. Hizmetlerin gerektiğinden fazla kullanımını önlemek için hak sahibi ilaç, tahlil ve saire fiyatının bir bölümünü ödeyecek­tir.
Rum Sağlık Bakanı Papayorgiyu yaptığı açıklamada, Sağlık Sigor­tası Plânı’nın özel sektörün de yararına olacağını, bunun için özel sektörün plâna karşı çıkaca­ğını zannetmediğini söyledi. Bakan ayrıca, Sağlık hizmetlerinin tica­rete dönüşmesinin önlenmesi için denetleme organlarının da kurulacağını söyledi.

BİZDEKİ “SAĞLIK FONU” NE ZAMAN OLUŞACAK?
Doğrudan temas kurma olana­ğını elde edemediğimiz için, KRYK’deki bir programdan banda kaydederek, yukarıya aktardığımız Genel Sağlık Plânı, Sosyal Sigorta Sisteminden bu yana Kıbrıslı çalışanlarm en büyük sosyal ka­zanımı olacaktır. Bizdeki Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlık Fonu” oluş­turma çalışmalarının hangi düzey­de olduğuna ilişkin herhangi bir bilgimiz yoktur. Dr. Hasipoğlu ile Serbest Çalışan Hekimler Birliği olarak 12 Temmuz 1990’da yaptığımız bir görüşmede, bize yasanın Ekim 1990’a kadar çıkarılacağından söz etmişti! Kendisine sunduğumuz konuyla ilgili Genel Kurul kararımız ve önerilerimiz, hasıraltı edilmişe benziyor. Kaldı ki, Bakan­lık bu konuda hiçbir ön çalışma yapmamış ve fizibilite raporu hazırlamamıştır.
İşte size Rum kesiminde kurulması plânlanan sistemin ilkeleri, hiç olmazsa onu örnek alın. Bize de “komşuda pişse, bize de düşse” demek kalıyor.

(Ortam gazetesi, 7 ve 8 Mart 1991)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder