10 Aralık 2015 Perşembe

SÖMÜRGE DEVRİNİ ARATAN 26 YILLIK UYGULAMA


KKTC Kamu Görevlileri Yasası’nın 41. maddesinin açık hükmüne rağmen, devlet sağlık hizmetlerinde çalışan hekimlerin dışarıda da özel muayenehane çalıştırdıkları herkesçe bilinen yasadışı bir uygulamadır. Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin kurulduğu 9 Ocak 1978 tarihinden beri Başkan, Başbakan ve Sağlık Bakanlığı nezdinde yapmakta olduğu ve bu muayenehanelerin kapatılması doğrultusundaki girişimlerin hiç bir sonuç vermemesi, günümüzde daha da artan ekonomik bunalım koşullarında, serbest hekim olarak çalışmak durumunda olan genç uzmanlarımızı huzursuz etmeyi sürdürmektedir.
Bu konuda serbest olarak çalışan eski hekimler arasında yaptığımız bir araştırmada, söz konusu yasadışı durumun, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetindeki Türk Sağlık Bakanının dönemine kadar uzandığı ortaya çıkmıştır. O yılların yerel basın organlarında çıkan bildirileri, 26 yıl sonra da geçerliliğini koruduğundan ibretle okunması için yeniden kamuoyunun bilgisine getirmeyi yararlı gördük. Serbest çalışan hekimler “Yasaların uygulanmasına saygı gösterilmesi için yeniden İngiliz Sömürge yönetimi dönemine dönmemiz mi gerekmektedir?” diye sormaktadırlar:

“SERBEST TÜRK HEKİMLER, SAĞLIK BAKANINI TENKİD EDİYOR
Hekimler bu hususta bir de beyanname yayınladılar.
Serbest çalışan Türk hekimleri, hekimlik mesleğini ilgilendiren bir konudaki tutumundan dolayı Sağlık Bakanı Dr. Niyazi Manyera’yı tenkid etmektedirler. Şikâyet mevzuu olan husus, bazı hükümet doktorlarının hususi olarak dışarda hasta görmeleri ve bu duruma Bakanlığın bir türlü mani olmamasıdır. Dün sabah Lefkoşa’daki Türk Hekimler Birliği Lokalinde bir basın toplantısı tertipleyen serbest Türk hekimleri bu durumdan mütezarrır olduklarını, yaptıkları müteaddit müracaata rağmen, herhangi bir tedbir alınmadığını beyanla, durumu basın yoluyle genel efkâra aksettirmeye karar verdiklerini ifade etmişlerdir. Serbest hekimlerin belirttiğine göre, hükümette çalışan doktorların dışarda hasta kabul etmeleri kanunen men edilmiştir. Kanun hükümlerinin sömürge devrinde bile mükemmelen uygulandığını bildiren serbest hekimler, aynı kanunun Cumhuriyet devrinde ve bir Türk Bakanın idaresinde bir türlü tatbik mevkiine konmadığını, fakir halka hizmetle mükellef Hükümet hastahanelerinin bazı hükümet doktorlarına “hasta bulmak kanalı vazifesi”ni gördüğünü iddia etmişlerdir. Hiçbir Hükümet doktoru arkadaşlarına karşı şahsi garazları olmadığını tasrih eden serbest hekimler, “Biz prensipler camiası içindeki tesanüdü bozmak istidadını gösteren bu durumun düzeltilmesini” istemektedirler.
Bir saat kadar süren Basın toplantısında serbest hekimler son olarak, bu meselenin icabında Temsilciler Meclisine ya da Anayasa Mahkemesine kadar aksettirileceğini söylemişler ve bu uğurdaki mücadelelerine azimle devam edeceklerini katiyetle belirtmişlerdir.

BEYANNAME
Toplantıda basın mensuplarına serbest hekimlerin dilek ve şikâyetlerini özetliyen bir de beyanname verilmiştir.
Beyannamede “1. Hükümet doktorlarının kanunen ve resmen yasak olduğu halde bazılarının hususi klinik çalıştırdıkları tesbit edilmiştir. Bu Bakanlıkça da malûmdur.
2.  Sağlık Bakanına yapılan yazılı ve sözlü müteaddit müracaatlara rağmen, bilinmeyen bazı sebeplerden dolayı hususi klinik çalıştıran hükümet doktorlarına göz yummaktadır.
3. Hükümet hekimlerinin serbest doktorluk yapması, kanun nezdinde bir suç sayılmasına ve dışarıda çalışma hekimlerin menfaatına aykırı olmasına rağmen bunlara ilaveten en mühimi hükümet hastahanelerine müracaat eden hastalara hakkı ile bakılmasına mani olan bir duruma nedense bir türlü mani olunmuyor” denmektedir.
Demeç Sağlık Bakanının bu yanlış tutumunun sebebini somakta ve şöyle devam etmektedir:
“5. Sayın Sağlık Bakanı vazifesini yapmıyacak durumda ise medeni cesaretini kullanıp istifa etmelidir.
6. Haklarımızın korunması için Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Fazıl Küçük ve Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş’a müracaat edilmiştir.” (25 Eylül 1961)

TÜRK HÜKÜMET DOKTORLARININ AÇIKLAMASI
Kıbrıs Türk Doktorları 4 Ekim 1961 tarihinde Türk Hükümet memurları Lokalinde yaptıkları aylık toplantıda “Serbest Türk Hekimleri sözcüleri” tarafından bir müddet önce basın vasıtası ile haklarında serdedilen ithamlar mevzuunu görüşmüşler ve aşağıdaki hususlarda halk efkârını aydınlatmayı lûzumlu görmüşlerdir.
1. Hükümet servislerinde çalışan Türk doktorları, hastahane ve polikliniklerde vazifelerini hakkıyle yaptıklarına kanidirler.
Gazetede çıkan mesnetsiz, teessüfe şayan ithamlar hakikatlara aykırıdır.
2. İddia edildiği gibi daire saatleri dahilinde hükümet doktorlarının hususi hasta kabul ettiği varid değildir.
3. Basına serbest hekim arkadaşlar tarafından aksettirildiği gibi, hiçbir hükümet doktorunun hususi hasta görmeyeceği iddiası yanlıştır. Hükümet servisindeki doktorların, mevcut nizamlara uymak şartı ile hususi hasta görme hakları vardır.
Türk Hükümet Doktorları Odası (5.10.1961)

SERBEST HEKİMLERİN BİR CEVABI
Serbest Türk Hekimlerin, bazı hükümet doktorlarının dışarda hususi hasta görmelerine mani olunmadığını ileri sürmeleri üzerine, Türk Hükümet Doktorları Odasının bir açıklama neşrettiği malûmdur.
Serbest hekimler bu açıklamaya dün cevap vermişlerdir. Hükümet doktorlarının mesai saatlerinde hususi hasta görmedikleri iddiasına temas eden serbest hekimler, “mesai saati” tabiriyle ö.e. 8 ile ö.s. 12.30 arasındaki vaktin mi kastedildiğini sormakta ve Avrupa’da hem sabah, hem de öğleden sonra mesai olduğunu kaydetmektedirler. Serbest hekimlerin, “hükümet doktorları hastaları fena muayene ediyor” diye bir iddiada bulunmadıklarını tasrih eden cevapta devamla şöyle denilmektedir.
“3. Hükümet doktorlarının hükümet hastahanesi dışında hasta görmeleri kati suretle yasaktır. Mevcut kanunda hükümet doktorlarının, hükümet hastahanesi dışında ancak serbest çalışan bir doktor tarafından konsültasyona çağrıldıkları takdirde ve bahsedilen kanuna uyarak aldıkları ücrete makbuz kesmek şartı ile muayene yapabilecekleri sarih olarak ifade edilmiştir.
(a) Hakikat böyle iken beş aydan beridir hükümet hizmetine girdiği halde hususi kliniğini her gün saat 1’den itibaren, geceleri de dahi açık tutan, şimdiki mevkiini almak için epey de emek sarf eden bir meslektaşımız acaba hangi güce dayanarak hususi kliniğini çalıştırıyor ve bu müddet zarfında kaç konsültasyona çağrılmıştır?
(b) Diğer bir meslektaşımız ise rontgen, kardiyomat, ısı tedavisi yapan cihazlar ve labaratuvar ile mücahhaz bir hususi kliniği acaba hangi kanun esası dayanarak çalıştırabiliyor?
4. Bakanın gayretleri ile kurulan Türk Hükümet Doktorları Odası doktorları memur, serbest hekim, memnun edilenler ve edilmeyenler gibi guruplara ayırmıştır. O halde bu odanın kurucuları böyle kritik bir zamanda cemaatın elele vererek çalışmasını beklediği münevver bir zümreyi parçalamak suretiyle acaba hangi gayeye hizmet etmişlerdir?
Serbest Türk Hekimleri, 15.10.1961”

SONUÇ
Yukarıdaki haberleri okuduktan sonra insan sormadan edemiyor! Yöneticilerimiz acaba aradan geçen çeyrek yüzyıldan fazla bir süre içinde kendi yaptıkları yasaların uygulanması konusunda niçin bu kadar sorumsuzca tavır içinde olabiliyorlar?
Hükümet etmek demek, var olan yasaları uygulamak, devletin sorumlu bulunduğu görevlerini yerine getirmek demek değil mi? Meslektaşlar arasında yaratılmış bulunan ve kamu görevlilerinin leyhine, serbest çalışanların aleyhine çalışan bu dengesiz ayrıcalıklara bir an önce son vermek gerekmektedir. Bir kez daha ilgili yöneticileri, Kamu Görevlileri Yasası’nın 41. maddesini derhal uygulamaya çağırıyoruz.


(Kıbrıs Postası, 31 Ağustos 1987) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder