27 Şubat 2016 Cumartesi

“BÜTÜN İNSAN HAKLARI, HERKES İÇİN”


           “Bütün İnsan Hakları, Herkes İçin” başlığı altında ve 10-12 Haziran 1993 tarihlerinde, Avustur­ya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen, Hükümet Dışı Örgütlerin (Non-governmental organizations=NGO’s) temsilcilerinin katıldığı uluslararası insan hakları toplantısı, dünya halklarının şikayet kürsüsü görevini yaptı.
25 yıl önce 1968’de Tahran’da yapılan Uluslararası İnsan Hakları Kon­feransı’ndan bu yana düzenlenen bu ikinci konferans, 14-25 Haziran 1993 tarihlerinde yer alırken, konferans öncesinde düzenlenen Hükümet Dışı Örgütler Forumu’nda iki binden fazla insan haklarıyla ilgilenen grup söz alıp, çeşitli insan hakları ihlallerini dile getirdiler.
1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden bu yana geçen süre içinde, insan hakları alanında önemli ilerlemelerin sağ­landığı bilinmektedir. Buna rağmen, yine de daha katedilecek çok yol var­dır. BM’ye bağlı İnsan Hakları Merkezi’nin kaydettiği verilere göre, dün­yamızda yaşayan 5.5 milyar insandan en azından yarısına yakın bir kısmı­nın temel ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve yurttaşlık hakları ya ciddi şekilde ihlal edilmekte veya bu haklardan mahrum bulunmaktadır.
Halen BM üyesi 45 ülkede siyasal cinayetler sistematik olarak yöneten­lerin baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Her ay, siyasal nedenlerle dünya çapında 20-30 bin insan hapsedilmekte, bunlardan bin-iki bin kadarı tutuklama sonrası ortadan kaybolmaktadır. Kadınlar mal gibi alınıp satıl­makta, sömürülmekte, savaş ganimeti olarak ırzlarına geçilmektedir. 17 milyondan fazla çocuk herhangi bir barınaktan yoksundur, 5 milyonu göçmen kamplarında yaşamaktadır. 1.5 milyarı sağlık bakımından yoksundur. Her yıl 14 milyon çocuk, 6 yaşına gelmeden ölmektedir.
 Eski Yugoslavya’da halk kıyımı ve kitlesel ırza geçme olayları yaşanmakta, Türkiye hapishanelerinde işkence yapılmakta, Portekiz’de 12 yaşındaki çocuklar ucuz işgücü olarak sömürülmekte, çoğu Avrupa ülkesinde çocuk pornografisi satılmakta, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde azınlıkların yasal hakları ayaklar altı­na alınmaktadır. Batı’nın sözümona örnek demokrasilerinde insan haklarına saldırılar ve polis keyfilikleri sürdürülmektedir. Dişsiz ve kağıttan kaplan olarak nitelendirilen BM Örgütü’nün aldığı çeşitli kararlar ve çağrı­lar, yaptığı konferanslar sürerken, temel insan haklarının sürekli olarak çiğnenmesi uygulamalarına devam edilmektedir.
BM İnsan Hakları Merkezi’ne 1993 yılı ortasına kadar olan süre içinde, insan hakları ihlallerine ilişkin olarak 125 binden fazla şikayet yapıldığı açıklanmış ve bu rakamın 1992’dekilere kıyasla üç katına yaklaştığı belirtilmiştir.
BM Genel Kurulu, 18 Aralık 1990’da kabul ettiği bir kararda, Haziran 1993’de Viyana’da toplanan bu ikinci insan hakları konferansının amaçlarını şöyle belirlemişti:
1. 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünden bu yana insan hakları alanında kaydedilen ilerlemenin gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi,
2.  Kalkınma, demokrasi ve insan haklarından evrensel olarak yararlanılması konuları arasındaki bağlantının incelenmesi,
3.  BM yöntem ve araçlarının etkinliğinin değerlendirilmesi,
4.  BM İnsan Hakları çalışanlarına uygun mali ve diğer kaynakların sağ­lanması için yollar önerilmesi.
Viyana Konferansı öncesinde üç kıtada yer alan Hükümet Dışı Örgütler’in hazırlık toplantılarında üzerinde karara varılan en önemli husus, BM’ nin insan hakları konusundaki fonlarını iki kat artırması ve BM’nin in­san haklarıyla ilgilenen bir Yüksek Komiserlik ile bir Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi’ni oluşturması olmuştur. Aynı husus, 10-12 Haziran’da yapılan Viyana toplantısında bir kez daha talep edilmiştir.
Toplantı süresince 5 ana ve 6 yan çalışma grubunda aşağıdaki konular­da bilgi alış verişinde bulunulmuş ve tavsiye kararları alınmıştır:
1.İnsan hakları alanında yapılan çalışmalardaki ilerleme, BM Standard ları ile mekanizmalarının genel olarak etkinliği ve HDÖ’lerin daha fazla katılımı konularının genel değerlendirilmesi,
2.Yerli halkların haklarının bugünkü durumunun değerlendirilmesi,
3. Kadın haklarının korunmasında bugünkü durumun gelişimi,
4. Kuzey ile güney arasında dayanışmanın gerekliliği konusunda bilin­cin yaratılması ve halk katılımının geliştirilmasinde HDÖ’lerin rolüne özel dikkat gösterilerek, insan hakları, kalkınma ve demokrasi arasında­ki ilişkinin incelenmesi,
5. Azınlıklar üzerindeki etkileri başta olmak üzere, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, etnik şiddet ve dinsel hoşgörüsüzlük sonucu, insan haklarının çiğnenmesi konularında günümüzdeki eğilimlerin incelenmesi.

Yan çalışma grupları:
1. Militer, paramiliter, polis ve siyasal baskılar, kayıplar, ortadan kaybolmalar, işkence, yabancı işgal ve insan hakları,
2. Çocuk ve gene insanların hakları,
3. Zorla tehcir, yer değiştirme ve barınma hakları,
4. Kast sistemi, kölelik ve BM’nin rolü,
5. Özürlü kişilerin hakları,
6. Viyana ötesi: İnsan Hakları Hareketi’nin oluşturulması.

“Kıbrıs’ta İnsan Haklarının Korunması için Uluslararası Dernek” adlı örgüt adına BM çağrılısı olarak katıldığım bu İnsan Haklarıyla ilgili Hükümet Dışı Örgütler Forumu’nda iki gün süreyle 1. yan çalışma grubunda görev yaptım. Kıbrıs’ta 1974’den beri Türkiye tarafından sürdürülen ya­bancı işgal sonucu ihlal edilen insan hakları üzerinde genel bilgiler ve özel olarak “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu’nun çalışmaları­na konan yasaklar üzerinde, 25 ülkeden gelen HDÖ temsilcilerine bilgiler verdim. Aynı dernek adına foruma katılan bir diğer Rum arkadaş kayıp kişiler hakkında, bir başka Rum insan hakları örgütü adına katılan iki ki­şi de Karpaz’da yaşayan Rumlar ve genel olarak yabancı işgal sonucu çiğ­nenen insan hakları konularında aydınlatıcı bilgiler verdiler.
Çalışma Grubu’nun raporunda insan haklarını ihlal eden BM üyesi 22 ülkenin adının geçmesine rağmen, Forum Sonuç Bildirisinde genel tavsiyelere yer verilmesinin plenum toplantısında protesto edilmesi ilginçti.


(imzasız, haftalık Yeni Çağ gazetesi, 21 Haziran 1993, Sayı:131) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder