7 Aralık 2016 Çarşamba

BAĞIMSIZ VE FEDERAL KIBRIS İÇİN İLK İKİ TOPLUMLU HAREKET

"BAĞIMSIZ VE FEDERAL KIBRIS İÇİN TEMAS GRUBU" KURUCULARI:

Kıbrıslı Rumlar:
1.Kostis Ahniotis – Endos ton Tihon (Surlar içi) Dergisi yayın yönetmeni
2.Dr. Hristos İlyadis – Sosyolog
3.Dr. Yannis Yuannu – Yunan Dili ve Edebiyatı Uzmanı
4.Hristina Valanidu – Kıbrıs Rum Kadın Hareketi (POGO) eski yöneticisi
5.Hristakis Yorgiyu Kıbrıs Rum Gençlik Hareketi (EDON) eski yöneticisi
6.Zinonas Pofaitis – Ekonomist
7.Zenon Stavrinidis – Gazeteci, Leeds Üniversitesi öğretim görevlisi
8.Themos Dimitriyu – Sosyalist Ekfrasi dergisi yazarı
9.Panikos Hrisanthu – Film yönetmeni

Kıbrıslı Türkler:
1.Hürrem Tulga – Özgürlük Dergisi yayın yönetmeni
2.Kemal Aktunç – Yazar, gazeteci
3.Bektaş Göze – KTMMOB Başkanı
4.Arif Hasan Tahsin – KTÖS Eski Genel Başkanı, Söz gazetesi yayımcısı ve başyazarı
5.Neşe Yaşın – Şair, sosyolog
6.Niyazi Kızılyürek – Araştırmacı (Almanya’dan)
7.Dr. Ahmet Cavit An – Araştırmacı
8.Ulus Irkad – Yazar
9.Aydın Mehmet Ali – Yazar (Londra’dan)
10.Dr. İbrahim Aziz- Ziraat Mühendisi, AKEL eski üyesi (Kıbrıs Rum kesiminden)
11.Hasan Erçakıca – Yeni Düzen gazetesi Yazı işleri müdürü

GÖRÜŞ VE TEMEL İLKELER
1. Geleceğimizden kaygılıyız
    Her Kıbrıslı yurttaş bugün, bu ülkenin geleceği hakkında büyük bir kaygı içinde bulunuyor.
 Yakın tarihimizin trajik olaylarını, silahlı ve kanlı çatışmaları, halkın zorla yer değiştirmesinin, insanların büyük acısını ve ülkemizin taksim edilmesini birlikte yaşadık.
  Yıllardır bu zora dayalı ayrılığın sonuçları olan yerlerimizden sökülmüşlüğü, belirsizliği, Kıbrıslı Türk ve Rum yurttaşlar arasında temas ve iletişim yokluğunu, hepimiz yaşıyoruz.
  Buna ek olarak, yaşamın ikiye bölünmüş halde örgütlenmiş olması, öteki toplumun “yokluğunun” giderek kabul edilmesine ve bu yokluğun doğal bir durum gibi görülmesine yol açıyor. Yeni kuşaklar bugün öteki toplumu “düşman” gösteren ve karşı tarafın cinayetleri abartılırken, kendi tarafının cinayetlerini küçümseyen bir anlayışla yetiştiriliyor.

2. Ortak sorumluluklarımızın bilincindeyiz
  Sorunumuzun ve acılarımızın kökleri ve nedenlerinin derin ve karmaşık olduğunu her Kıbrıslı yurttaşın çok iyi bildiğine inanıyoruz. Kuşkusuz, bugünkü duruma saplanmamızda sorumluluğun büyük bir bölümü yabancılara, yabancı çıkar ve müdahalelere düşüyor.
   Bununla beraber, bizim ortak payımıza düşen suç ve sorumluluğu, her samimi Kıbrıslının kabul ettiğine de inanıyoruz. Kendi iç çelişkilerimiz ve toplumsal yaşamımızdaki zayıflıklar dıştan müdahaleleri olanaklı kılmıştır.  
  Ortak hedeflerin olmayışı, sömürge yönetimine karşı ortak kurtuluş mücadelesi yerine, Türklerle Rumlar arasında zıtlığın var olması, özgür ve demokratik bir ortak gelecek kurma olasılığını ortadan kaldırmış oldu.
  Bütün bunların sonucu olarak da, Türklerle Rumlar arasında bölünmeyi, zıddiyeti ve kuşkuları kurumlaştıran empoze edilmiş bir anayasa ve “sakat” bağımsızlık ortaya çıktı. En son darbe ise, ayrılıkçı ideolojileri (Enosis ve Taksim) kolaylıkla bozulabilen bağımsızlığın kurulmasından sonra da sürdürmekle geldi.

3. Geçmişteki şiddeti ve ayrılıkçı ideolojileri kınayıp, mahkûm edelim
   Tüm Kıbrıslı yurttaşların, dış müdahalelere bir son verilmesi ve kendi yazgımızı, kendi geleceğimizi kendimizin belirlemesi gerektiği konusunda anlaşmaları gerekiyor.
  Ancak, sadece bu yeterli değildir. Ortak bir geleceğe doğru ortak hedeflerle ilerleyebilmemiz için her şeyden önce, bizi geçmişte ayıran her şeyi belirleyip, kınamakla işe başlamalıyız.
  Her toplumun geçmişte diğerine karşı uyguladığı şiddeti kabul etmesi ve geriye dönüşsüz olarak kınanmasının artık zamanı gelmiştir. Şiddetin kurbanı olan sıradan yurttaş için şiddet, hangi taraftan gelmişse gelsin, aynı derecede acı verdi ve aynı üzüntüye neden oldu.
  Her toplumun kendi ayrılıkçı ideolojisinin sonuçlarını kabul etmesi ve kınamasının artık zamanı gelmiştir. Bugün için istenen halkı bölüp ayıran değil, birleştiren bir ideolojidir. Ortak mücadelenin temelini oluşturabilecek bir ideoloji.
  Kan ve şiddet dolu geçmişimizden arınmamız, anlaşma ve barışmaya doğru içtenlikle ilerlememiz, ortak ve barışçı bir gelecek kurmamız için tek yol budur.

4. Ortak geleceğimiz Federasyondadır.
  Ayrılığı ve yarışmacılığı sürdürmek ortak çıkarlarımıza değil, Kıbrıs’ın bağımsızlığını reddedenlere hizmet eder.
    Birleşmiş bir ülkede ortak gelecek için mücadele, duygusallık veya ütopya değildir. Aksine temel, kaçınılmaz, tarihsel ve siyasal bir gereksinimdir. Varoluş sorunudur.
    Ortak bir ülkede Kıbrıslı Türkler ve Rumlar varoluşlarını karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde sürdürebilirler.
    Tüm Kıbrıslı yurttaşların, federal ve birleşik bir Kıbrıs’ta özgürlük, demokrasi ve güvenlik koşulları altında yaşama hakkı vardır.
   Günümüz koşullarında federal çözüm şekli, Kıbrıs’ın bağımsızlığı için tek güvencedir. Federasyon, salt gereklilikten türeyen bir çözüm şekli olarak düşünülmemelidir. Çünkü adil, barışçı ve ortak geleceğimiz için tek umudumuzdur.
     Federasyon uygulamada şiddet ve kan dolu tarihimizden kaynaklanan ve Kıbrıslı Türklerle Rumları birbirinden ayıran duvarları aşabilen bir çözüm şeklidir.
    Federal bir çözüm arayışı, ortak geleceğe giden yolda ortak bir hedefi oluşturuyor. Sürekli ayrılık ve yabancılaşmayı dışlayan ve her iki toplumun bir ölçüde özerkliğini ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin birleşik karakterini güvence altına alacak olan bir gelecek.
  Şimdi mücadelesini vermemiz gereken gelecekteki federasyon, adalet ve yaşayabilirlik ilkeleri üzerinde kurulmalıdır. Her Kıbrıslının soy, etnik kimlik, din, cinsiyet veya rengine bakılmaksızın demokratik bir düzende yaşama hakkını güvence altına almalı ve tüm yurttaşların güvenliğini garanti ederek, fırsat eşitliği sağlamalıdır.
    Federasyon bize başkaları tarafından sunulacak ve tüm sorunlarımızı otomatik olarak çözecek olan sihirli bir formül değildir. Hiçbir sistem veya anayasa kendiliğinden geleceğimizi güven altına alamaz. En önemli faktör, yurttaşların iyi niyetidir. Federasyon tüm Kıbrıslıların hep birlikte girişecekleri ortak bir çaba içinde kolektif kararlılığımızın bir ifadesi olarak değerlendirilmelidir.

5. Yurttaşların harekete geçirilmesi kaçınılmazdır
   Şimdiki tıkanıklığın devamından doğacak tehlikeler artık çok belirgindir. Güvensizlik ve şovenizmin yanı sıra, kolay ve yüzeysel olan sahte yurtseverliğin her iki tarafta yeniden canlandırılması, bugünkü tıkanıklığın sonuçlarıdır.
  Güvensizliğe, fanatizme ve şovenizme karşı mücadele, önümüzde duran ivedi bir gereksinimdir.
    Her Kıbrıslı, ortak geleceğimiz olan federasyona giden yolda, her iki toplumda uğraşları boşa çıkartmaya çalışan gerici güçlere karşı mücadele vermelidir. Bağımsızlık, demokrasi ve ortak barışçı bir gelecek, ancak tüm Kıbrıslı yurttaşların aktif siyasal katılımı ile kazanılabilir.
     Yurttaşların harekete geçirilmesi, Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasındaki diyalog, herhangi bir resmi yöntem ve işlemin ötesinde ve ondan bağımsız olarak bilinçli siyasal bir tercih ve eylem haline gelmelidir.
     Ortak geleceğimiz için umarsız bekleyiş yerine, siyasal yaşama aktif biçimde katılmamız kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.

İrtibat adresi: Dr. Ahmet Cavit, P.O.Box 623, LEFKOŞA

(Birlik, aylık siyasi dergi, İstanbul, Ekim 1991, Sayı:11)


BU BLOG İÇİN BİLGİ NOTU:  “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”nun ilk kuruluş toplantısı, 23 ve 24 Eylül 1989’da Lefkoşa’daki Lidra Palas Otelinde, 25 Kıbrıslı Türk ve 36 Kıbrıslı Rumun katılımı ile gerçekleştirildi. Katılımcılar, Kıbrıs’ta iki toplum arasında yakınlaşma ve daha fazla temas yapılmasının yollarını tartıştılar. Toplantının ortak basın bildirisi, hem Kıbrıs Türk, hem de Kıbrıs Rum basınında yayımlandı ve toplantı KRYK-TV’de birinci haber olarak verildi. Hareketin İkinci Toplantısı, 20-21 Ocak 1990’da yapıldı ve katılımcılar aşağıdaki görüş ve temel ilkeleri onayladılar ve bu, daha sonra Rumca, Türkçe ve İngilizce dillerinde bir el ilanı şeklinde yayımlandı. 
Hareketin etkinliklerinin ayrıntılı bir dökümü için lütfen şunları okuyunuz: