12 Şubat 2017 Pazar

ABD PLANLARI, YENİ LİDERİMİZ VE SONRASI



ABD’nin talimatı ve İngiltere’nin gözetiminde hazırlanan Annan Planı, yarım yüzyıllık Kıbrıs sorununu güya çözmeyi amaçlamaktaydı, ama başarısızlıkla sonuçlandı. Özellikle Türk tarafı, “bir adım önde olma” taktiğini kullanarak, adamızın taksiminin yasallaşması için büyük bir hareketlilik yaşadı. Geriye dönüp baktığımız zaman, aşağıdaki alıntılarda da görüleceği gibi, halk muhalefetinin “yeni lider”lerle nasıl yönlendirildiği, hangi politikalar uğruna, var olan rejim karşıtı muhalefetin nasıl ehlileştirildiği ve halkın nasıl bir ihanete uğradığı daha iyi anlaşılmaktadır: 

ABD’NİN ÖNCÜLÜĞÜNDE
“ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Berlin’den Washington’a dönerken uçakta gazetecilerle gerçekleştirdiği sohbette, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın planıyla şimdi Kıbrıs’ta tarihi bir fırsatın elde edildiğini söyledi. Powell şöyle konuştu: “Şimdi ile Nisan ayında yapılacak referandum arasında, Kıbrıslıların, bunun bir daha gelmeyecek bir fırsat olduğunu anlamaları için çok çalışmalıyız. Bir B planı yok. Olan bu. Her iki taraf da ne tür çekincelere sahip olursa olsun, daha iyi bir düzenlemenin ortaya çıkması muhtemel değil. Gerçek şu ki, bu düzenleme kabul edilmezse, uzun bir zaman için her şey duracak. Bu yüzden hepimiz çok çalışıyor olacağız.” (Kıbrıs, 5.4.2004)
                                                            ***
RUM MÜLKÜNÜ YAĞMA İÇİN YEŞİL IŞIK 
ABD Kıbrıs Özel Temsilcisi Thomas Weston’un, 24 Nisan’da yapılacak referandumlar öncesinde Radikal gazetesi ile yaptığı söyleşiden: “Rumlar bu anlaşmaya hayır derse, kuzeydeki mülkiyet haklarını uzun bir süre tamamen unutmaya hazır olmalılar. Türk tarafının suçu olmayan bir sonuçtan dolayı Türk tarafının cezalandırılmasına izin vermeyeceğiz.” (Kıbrıs, 11.4.2004)
                                                            ***
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher’in, “referanduma ABD desteği” başlıklı açıklamasından: “Bizim görüşümüze göre, BM Genel Sekreterinin 31 Mart planından başka bir seçenek yoktur. Ya bu çözüm var veya çözüm yok...Çözüme ulaşma yönündeki bu fırsatın kaçırılmasının ciddi, tarihi ve geri dönülemez sonuçlarının, siyasi liderler ve Kıbrıs halkı tarafından tamamen hesaba katılacağını umuyoruz.” (Kıbrıs, 13.4.2004)

TALAT VE KKTC’YE DESTEK ABD’DEN
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Başbakan Mehmet Ali Talat’ı telefonla arayarak, Kıbrıs konusundaki çalışmalarından ve çözüm için ortaya koyduğu yapıcı çabalardan dolayı teşekkür etti. (Afrika, 14.4.2004)
                                                            ***
ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Özel Koordinatörü Thomas Weston, ABD’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımasının uzun vadede ihtimal dahilinde olduğunu söyledi. Weston, asıl önceliklerinin, Kıbrıslı Türkleri kısa vadede ekonomik izolasyondan kurtarmak olduğunu vurguladı.” (Kıbrıs, 29.4.2004)
                                                            ***
“Referandum Sonrası Kıbrıs” konulu panelde konuşan Weston, “KKTC’nin tanınmasını bir seçenek olarak görüyor musunuz?” sorusunu yanıtlarken, “Bütün seçenekleri değerlendiriyoruz. Tanınmanın gerçekten yaşayabilir bir seçenek olmadığı yönündeki yasal desteklerin aşınmakta olduğunu görüyorum. Bu yasal temeller, BM Güvenlik Konseyi’nde aşınmaya uğradı, AB içinde aşınmaya uğradı. Şu sırada içinde bulduğumuz durumla mücadele etmeye çalışırken alınan kararlarla aşınıyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Powell, bu hafta Reuters ajansına verdiği demeçte, KKTC’nin tanınması yönündeki bir soruya, “Henüz tanıma noktasına gelmedik” diyerek, tanımanın seçenek dışı olmadığı sinyalini vermişti. Daha sonra Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher’dan, Powell’in bu sözlerini açması istenmişti. Boucher, Türk tarafının tanınmasının seçenekler arasında olduğu görüşünü reddetmekten kaçınmıştı.” (Afrika, 1.5.2004)

ABD, YENİ LİDERİ İLAN EDİYOR
ABD yönetiminin üst düzeyde bir yetkilisi, KKTC’nin Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, UEFA ve İslam Konferansı Örgütü’nün de dahil olduğu uluslararası örgütlerde temsil edilmesini Washington’un tamamıyla desteklediğini bildirdi.
Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, A.A.’ya yaptığı açıklamada, “Washington’ın Kıbrıs Türk toplumu lideri olarak artık Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı değil, Başbakan Mehmet Ali Talat’ı kabul ettiğini” de söyledi. Yetkili, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın New York’ta BM’de önceki gün yapılan toplantıda bunun ilerisine de geçerek, Talat’a “Sayın Başbakan” diye hitap ettiğini kaydetti.” (Kıbrıs, 6.5. 2004)
“Weston, Rum kesiminde yayınlanan Filelefteros gazetesine verdiği demeçte, “Kıbrıslı Türkleri Mehmet Ali Talat temsil ediyor. Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk toplumunun eski lideridir” dedi.” (Kıbrıs, 24.5.2004)
“ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, Washington’ın Kıbrıslı Türklerin lideri olarak Başbakan Mehmet Ali Talat’ı tanıdığını bildirdi.” (Kıbrıs, 27.5.2004)
                                                            ***
“Washington’da Amerika’nın Sesi radyosunun düzenlediği bir basın toplantısında, Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri değerlendiren Weston, “ABD’nin Kuzey Kıbrıs’ın sıkıntılarını giderme yönünde AB ile tutarlı adımlar atacağını, ancak “tek taraflı” eylemlerde de bulunacağını söyledi. ABD’nin bu yöndeki somut adımları ne zaman atmayı planladığı yönündeki bir soru üzerine Weston, “Burada haftalardan bahsediyoruz, aylardan değil. Siyasi amacımız, Kuzey Kıbrıs’ın izolasyonunu bitirmektir” dedi.
Weston, Amerikan uçaklarının doğrudan doğruya Kuzey Kıbrıs’a uçuşu konusunun Amerikalı yetkililer tarafından şu sırada üzerinde çalışılan konu olduğunu bildirdi. Bunun yanı sıra Weston, ABD’nin Kuzey Kıbrıs’a doğrudan mali yardım yapmasının söz konusu olabileceğine işaret etti... Thomas Weston, Kıbrıs’ta çözüm olacaksa bunun Annan Planı’ndan daha farklı olmayacağını, ancak görünür gelecekte bir çözüm ihtimalini görmediklerini belirtti.” (Kıbrıs, 7.5.2004)

KKTC’Yİ NEDEN DESTEKLİYORLAR?
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, düzenlediği basın toplantısında, “Kuzeyde ‘evet’, güneyde ‘hayır’ kararı çıkarsa ne yaparsınız” sorusuna yanıt olarak, “Referandum sonuçlarını kesinlikle göz önüne alacağız. Kıbrıslı Türkleri açıkta, soğukta bırakmayacağız” dedi. (Kıbrıs, 16.4.04)
                                                            ***
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Adam Ereli: “ABD kökenli silahların Kuzey Kıbrıs’ta Türk Ordusu’nun komuta ve kontrolündeki varlığı, ABD yasaları açısından herhangi bir sorun oluşturmuyor.” (29.7.2004)
                                                            ***
“ABD Kıbrıs Özel temsilcisi Thomas Weston, KKTC’nin New York Temsilcisi Reşat Çağlar’ı ofisinde ziyaret etti. Toplantı ile ilgili olarak bilgi veren A.A.’nın haberine göre ABD, bir süre önce Kıbrıslı Türklere verdiği vizeyi 2 yıla çıkarması ve çok girişli olarak düzenlemesinin ardından, önceki gün de vatandaşlarının dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, “turist pasaportuyla KKTC’ye doğrudan gidebilecekleri” talimatını verdi.
Irak’taki 130 bin Amerikan askerinin yanı sıra bölgedeki resmi görevli Amerikalıların sayısı düşünüldüğünde, KKTC’ye gelmesi olası Amerikalı turistin sayısına dikkat çekiliyor. Bu potansiyelin değerlendirilmesi için turizm acente ve tur operatörlerinin hemen harekete geçmesinin gerekliliğine işaret ediliyor. “ (Kıbrıs, 10.6.2004)
                                                            ***
“Zaman gazetesinin sorularını cevaplandıran Weston, İslam Konferansı Örgütü’nün ‘Kıbrıs Türk cemaatini’ nasıl isimlendireceğine kendisinin karar vereceğini söyleyerek, Kıbrıs Türk Devleti tabirine de hiçbir itirazlarının olmadığını vurguladı.” (Zaman, 11.6.2004)
                                                           
KUTLAMA, YARDIM VE BİR İTİRAF
“ABD Dışişleri Bakanı Condoleza Rice, genel seçimlerdeki başarıdan dolayı CTP Genel Başbakan Mehmet Ali Talat’a gönderdiği sözlü kutlama mesajında “üzerinize almış olduğunuz liderlik sorumluluklarını kutluyoruz... İzolasyonların azaltılması yönünde Kuzey’de ileri adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi. (Kıbrıs, 19.5.2005)
                                                            ***
“ABD Büyükelçisi Michael Klosson, ABD Büyükelçiliği’nin KKTC’deki ofisinde bir basın toplantısı düzenleyerek, 30.5 milyon dolarlık Ekonomik Büyüme İçin Kıbrıs Ortaklığı(CYPEG) programı hakkında bilgi verdi.” (Kıbrıs, 12.2.2005)
                                                            ***
“ABD Dışişleri Bakanlığı eski koordinatörü Thomas Weston,  NTV’ye konuştu: “En başa dönecek olursak, bence Kıbrıs’la ilgili en önemli değişim Türk tarafındaki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle değil, onun bir buçuk yıl öncesinde yaşanmıştır...Ben de oradaydım. Adadayken yine büyük bir gösteri olmuştu. Ben elçiliğimize, bu gösteriyi Kıbrıslı Türklerin duruşunda önemli bir değişiklik olduğunun habercisi olarak ilettim. Büyük bir kalabalık toplanacağı haber veriliyordu. Siyasi hava Türklerin birleşme konusunda istekli olduğunu gösteriyordu. Büyükelçimize gidip bunu gözlemlemek istediğimi anlattım. Oraya gittiğimde atmosfer gerçekten de çok şaşırtıcıydı. AB yanlısı, çözüm yanlısı en kalabalık, en coşkulu gösteriydi. Türk bayrakları, KKTC bayrakları bir aradaydı. AB bayrakları da vardı ve hatta AKP bayraklarını görüyordum, hani şu sembolü ampul olan. Bu kuzey Lefkoşa’da gerçekleşen en büyük açık hava toplantısıydı... Konuşmacı da, galiba Talat’tı, şunları söylemeye başladı: “Biz burada çözümden yanayız, AB’ye girmek istiyoruz. İşte bizim gibi düşünenlerden, çözümden yana olanlardan biri daha yanımızda” dedi. Ve umulmadık biçimde bağırmaya başladı, “Sayın büyükelçi de burada, bizim yanımızda”. Çok büyük bir coşku oldu, herkes alkışladı, ama ben şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Halbuki orada sadece gözlemci sıfatıyla bulunuyordum ve doğal olarak diplomat kimliğime kimseye ben şunu veya bunu destekliyorum demem mümkün değildi. Zaten meslek hayatım boyunca böyle bir şey yapmış değilim. Şimdi ise emekliye ayrılmış bir diplomat olarak konuşuyorum.” (Kıbrıs, 21.7.2005)
                                                            ***
“Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın ABD’ye cumhurbaşkanı sıfatıyla değil, lider sıfatıyla davet edildiğini ifade ederek, ancak bunun da büyük bir adım olduğunu söyledi. (Kıbrıs, 16.10.2005)
                                                            ***
“İHA’nın haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya Bölgesinden Sorumlu Müsteşarı Matthew Bryza, ABD’nin direkt para yardımıyla Kuzey Kıbrıs’taki küçük çaplı sanayii kalkındırmayı amaçladığını ve Kuzey’den ABD’ye tarım ithalatı başlatmak istediklerini söyledi. Bryza, bu adımların ABD kanunları nedeniyle zaman alabileceğini belirtti.” (Kıbrıs, 5.11.2005)

GELECEKLE İLGİLİ ÖNGÖRÜLER
New York’ta bulunan KKTC Dışişleri Bakanı Turgay Avcı ile görüşen ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar yardımcısı Matthew Bryza şöyle konuştu: “Siz yeter ki bir adım önde olma politikasını terk etmeyin. Bu politikayı devam ettirdiğiniz sürece, biz de izolasyonların kaldırılması yönündeki girişimlerimize devam edeceğiz... Biz, AB ülkelerini de izolasyonların kaldırılması yönünde teşvik ediyoruz.” (Cyprus Dialogue, 5.10.2007)
                                                            ***
“ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ile Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Henry Barkey, (9 Ekim 2007 tarihli) Wall Street Journal gazetesinde yayınladıkları “Kıbrıs sabotajı” başlıklı makalede, Türkiye’nin bu aşamada limanlarını Kıbrıslı Rumlara açmama yaklaşımını sürdürmesini tavsiye ederken, Kıbrıs Rum toplumu lideri Tasos Papadopulos ve AB’nin gerçek müzakereler için hazır olmaması halinde, Erdoğan’ın önünde çeşitli seçeneklerin olduğu belirtildi. Bu seçenekler, “Kuzey Kıbrıs’ı güçlendirmek içim ciddi bir ekonomik kalkınma programı, KKTC’nin İslam dünyasınca tanınmasını sağlama çabası ve ‘nükleer seçenek’ olarak adlandırılan Kuzey Kıbrıs’ın gelecek statüsü konusunda bağımsızlık ve ilhak alternatiflerini de içeren bir referandum düzenlemek” olarak sıralandı.” (Kıbrıs, 10.10.2007)
                                                            ***
Gazeteci İbrahim Sarı’nın, gazeteci-yazar Hakan Yılmaz Çebi ile yaptığı bir söyleşiden:
- Siz bir ara MPL Televizyonu “Hazır Kıta” programınızda Şenol Sakınmaz’la Kıbrıs üzerine konuşurken, Sayın Sakınmaz, Kıbrıs’ta Artemis Otel adı altında sözde turistik bir otelmiş gibi ABD askerlerine Ortadoğu’da ve muhtemel Kafkaslar ve Balkanlarda çıkacak savaşlar sırasında bu askerlere aslında dinlenme rehabilitasyon merkezleri yapıldığına dikkat çekmişti” 
- Eyvallah Sayın Sarı, siz anladınız onu (Gülüşmeler). Latife oldu, ama konu pek ciddi. Tıpkı orada planladığımız gibi, bunlar bölgedeki kendi ajanlarına öncelikli olarak rehabilitasyon merkezleri kuruyorlar. Ayrıca bölge insanının tabiatı üzerinde oynamak için mutlaka o insanlara para kazandırıp, sonra harcatmak gerekir. Misyonsuz para kazanan insan, bu parayı zevkinde harcamak ister. Bu ülke kaynaklarını tekelinde tutan gayri milli unsurlar, öyle bir psikolojik deney fareleri gibi halkın üzerinde oynuyorlar ki; önce insanları aç bırakıyorlar, sonra doyuruyorlar, sonra da ‘bakın bu tokluğu yaşamak istiyorsanız, öpeceğiniz eli bileceksiniz’ deyip, önce insanların nefislerine kendilerini itaat ettiriyorlar. Bu amaçla da Trabzon’da Artemis Oteller kuruyorlar. Burası bir enerji merkezi, bu merkezi kontrole almak sadece iktisadi bir yapılanmayla olmaz. Bunun psikolojik, sosyolojik, kültürel, dini boyutları var. Bunları bir merkezden birbirini destekleyen bir plan dahilinde hareket ettirmezseniz, kalıcı olamazsınız. Bu da balonlarını patlatacak bir “hazır Kıta”nın daha erken davranmasına sebep olur!..” (İsrail’in Trabzon İlgisi, netpano.com, 22.1.2008)        

(Pozitif Detay, aylık magazin dergisi, Lefkoşa, Şubat 2008, Sayı:5)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder