12 Şubat 2017 Pazar

YOK OLUŞU NASIL HIZLANDIRDILAR?


          Kıbrıs Türk liderliğinin taksimci politikalarına karşı çıkıp, yıllarca “Yeni Düzen” için mücadele vermiş olan Cumhuriyetçi Türk Partisi, 1990’larla birlikte başkalaşım sürecini atlattıktan sonra, önce koalisyon hükümetine ortak yapıldı, sonra da toplum liderliği onun Genel Başkanına teslim edildi.
Partinin ideologlarından Hasan Erçakıca, yıllar önce şu veciz sözleri kaleme almıştı: “Tutarlılık bir erdem olarak algılanagelmiştir. Oysa çağdaş dünya, o denli hızla değişmeye başlamıştır ki, tutarlılık bir erdem değil, bir zaaf olarak ortaya çıkmıştır. CTP bunu kavramış ve zaaflarından kurtulmayı başarmıştır. Dünün ‘en disiplinli ve en kararlı partisi’ bugün ‘en esnek ve en hoşgörülü parti’ olabilmeyi başarmışsa, bundan ders çıkarması gerekenler de olmalıdır. Bu dersler ne denli çabuk elde edilirse, toplumun kazancı da o oranda büyük olacaktır.” (Yeni Düzen, 21.1.1992)
            CTP’nin “Milli Politika”yı nasıl benimsediğini belgeleyen bir çalışmayı, haftalık Yeni Çağ gazetesinin 31 Aralık 1995 ve 7 Ocak 1996 tarihli nüshalarında kamuoyunun bilgisine getirmiş ve 14 Ocak 1996 tarihli yazımızda da şöyle yazmıştık: “Geçen iki yıl içinde DP-CTP koalisyon hükümetlerinde görev yapmış olan CTP’li bakanlar, çok konuşmuşlar, ama pek az iş başarabilmişlerdir. Geleneksel deyişle Denktaş’ın devletçiğinde hamam da aynı, tas da. Değişen yalnız tellaklar oluyor.”
                                    *          *          *                     
CTP Genel Başkanlığı’na getirilen Mehmet Ali Talat’ın önce Başbakan, daha sonra da Cumhurbaşkanı yapılmasından ardından, Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğüne getirilen Hasan Erçakıca, şimdilerde her gün Kıbrıs Rum siyaset adamlarına laf yetiştirmekle meşgul.
CTP takımı, daha 7 Kasım 1993’de gazeteleri “Yeni Düzen”in başlığını yeşile boyayıp, “başkalaşım” sürecini hızlandırırken, Hasan Erçakıca “Bir Dakika” başlıklı köşesinde şunları yazmaktaydı: “Papandreu ve Kliridis’in saldırgan politikalarına karşı ‘çözümü isteyen tarafın Türk tarafı olduğunu’ kanıtlayabilmek için, CTP’ye görev verilmesi yeterli olacaktır. Gerisini CTP Hükümeti ile Türkiye, büyük bir uyum içinde halledecektir. (24.11.1993)     “CTP, Türk hükümeti ile uyum içinde bunu başarabilecek tek partidir. (30.11.1993) “Bugünkü Türk hükümetinin izlediği politikayı uluslararası platformlarda en iyi şekilde götürebilecek parti CTP’dir.” (8.12.1993)
            Günümüz Kıbrıs Türk liderliğinin sözcüsü Erçakıca, bir yandan mesaisini bihakkın yerine getirirken, öte yandan da sahibi ve başyazarı olduğu “Free Birds”adlı yayımcılık şirketi eliyle çıkarmakta olduğu “Cyprus Observer”, “North Cyprus magazine”, “Turistik Kıbrıs”, “Caretta”, Ekonomi” gibi yayınlarla devletinin aydınlatma politikalarına büyük katkılarda bulunmaktadır.
            CTP’nin kızıldan yeşile dönüştüğü o yıllarda, partinin genel başkanı Özker Özgür de şu görüşteydi:             “Kıbrıs Türk toplumu güvenlik gereksinimlerine ve Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarına yanıt verildiği oranda Kıbrıs’taki statüko değişecek, Kıbrıs sorunu karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm sürecine girecektir.” (Yeni Düzen, 24.11.1993) Ama ne yazık ki Özgür’ün öngörüleri, “Özgür Kuşlar”ın yayıncısı kadar isabetli olamamıştı.
            CTP-Birleşik Güçler’in Cumhurbaşkanı adayı Mehmet Ali Talat, 17 Nisan 2005 seçimi öncesinde bir gazeteciyle yaptığı söyleşide şöyle demişti: “Bazı yazarlarda rastlarım, ‘Ankara böyle ister; Ankara bunu böyle hazırladı’ hatta bazıları ‘Talat, Ankara’nın piyonudur’ gibi şeyler söyler. Konu o değil. Konu esasen, Ankara’nın arzuları ve hedefleriyle, bizim arzu ve hedeflerimizin örtüşmesi söz konusudur. Geçmişte de Denktaş Bey’in arzu ve hedefleriyle o zamanki Ankara’nın arzu ve hedefleri örtüşüyordu. Dolayısıyla Ankara’nın duruşu Kıbrıs’taki siyasi iktidarların oluşumunda doğal ve doğru orantılı bir rol oynar. Bu çok doğal bir şeydir.” (Kıbrıs, 24.3.2005)
                                                *          *          *
            İngiliz ve Amerikan emperyalizminin adamızı taksim etme planlarını desteklemiş ve hayata geçirmiş olan Ankara ile “arzu ve hedefler”inin uyuştuğunu söyleyen Mehmet Ali Talat, istediği kadar “Ben ayrılıkçı değilim. Ayrıca siyasi kariyerimin başından beri yeniden birleşmeyi savundum” desin (Kıbrıs, 12.8.2005), uygulamada bunu kanıtlayamamıştır. İşte fikir ve zikrinin, başka başka olduğunu gösteren açıklamalarından bazı örnekler:
            “CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, devleti küçülten ve yalnızlığa terk edenlerin son günlerde sürekli olarak ‘devlete sahip çıkmaktan’ söz ettiklerini ve bu açıklamaları hayretle izlediğini belirterek, ‘Devlete nasıl sahip çıkıldığını herkese göstereceğiz’ dedi.” (Kıbrıs, 5.8.2003)
                                    *          *          *
            “(Politis gazetesi ile yaptığı söyleşide) Başka bir soruyu yanıtlayan Talat, KKTC’ye yerleşip burada yaşayan Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının insan haklarının, Rumların mülkiyet hakkından önce geldiğini söyledi.” (Kıbrıs, 25.8.2003)         
                                    *          *          *
“Referendumda iki taraftan birinde ‘hayır’ çıkma ihtimalini nasıl gördüğünün sorulması üzerine Başbakan Mehmet Ali Talat, bu ihtimali çok zayıf gördüğünü kaydetti. Talat, hangi tarafta ‘hayır’ oyu çıkması durumunda bunun o tarafın zararına olacağını da belirtti. Talat, bu süreçte, KKTC’yi AB’ye sokmak gibi bir görevle de karşı karşıya olduklarını ifade ederek, bu çerçevede bir koordinasyon merkezi oluşturduklarını ve Peker Turgut’u AB ile baş müzakereci olarak atadıklarını bildirdi.” (Kıbrıs, 27.2.2004)
                                    *          *          *
            “Başbakan Talat, Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Biz Rum yönetimine bağlı bir toplum değiliz. Bizim kendi kendini yöneten bir devletimiz var, kurumlarımız var. Dolayısıyla biz Rumların bir eki, Rumların bir yaması değiliz. Biz, kendi kendini yöneten bir halkız ve bunun tescil edilmesini istiyoruz.” (Kıbrıs, 4.6.2004)
                                    *          *          *
            “Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Medya Grubu’na önemli açıklamalarda bulundu. (...) Rum tarafının uzlaşmazlığını dünyaya defa defa göstererek, uluslararası hukuku lehimize etkileyebileceklerini belirten Talat, “Uluslararası hukuk Kuran-ı Kerim değil” ifadesini kullandı.” (Kıbrıs, 26.5.2005)
                                    *          *          *
            “Cumhurbaşkanı Talat, önceki akşam Kanal D televizyonunda yayımlanan “teke tek” programında şöyle konuştu: “Bugün Türk ordusu çekilirse ardından ne olacağını ben düşünemiyorum. Türk ordusunun adadan çekilmesini istemek demek, aklını peynir ekmekle yemek demektir, bugün için.” Talat, askerin çekilmesi ve mülklerin devrini önkoşul haline getirmenin, çözüm istememek olduğunu kaydetti.” (Yeni Düzen, 4.6.2005)
                                    *          *          *
“Cumhurbaşkanı Talat, dün sabah TAK muhabirine yeni Kıbrıs politikası hakkında açıklamalarda bulundu: “Bugün kaybedilmiş bir davayı yeniden oluşturup kazanmaya çalışıyoruz. Kolay iş değil yaptığımız, çünkü kaybedilmiştir. Kıbrıs artık AB üyesi ve onu Kıbrıs Rum hükümeti temsil ediyor. Buna karşı mücadele uzun soluklu mücadele olacak. (...) Kıbrıs’ın kuzeyinde nüfus oranıyla mal sahipliği olduğunu düşünürsek, mallar yüzde 70-80 Rum malıysa, yüzde 20-25 ile kalkınma olmaz. O yüzden moratoryum bizim için söz konusu olmaz.” (Kıbrıs, 19.6.2005) 
                                    *          *          *
            Görüldüğü gibi Kıbrıs Türk liderliği, arkasını TC askeri ile nüfusuna dayamış, işgali altında tuttuğu Rum mallarını talan ederek, “kalkınma”sını sürdürüyor; “uzun soluklu mücadele”si ile uluslararası hukuka meydan okuyor, silah zoru ile taksim edilen “kuzey yarıyı AB’ye sokma” hayali ile yaşayarak, Cenevre Sözleşmesine aykırı olarak adaya yerleştirilenlerin sözümona “insan hakları”nı savunur görünüyor; ustalarının “arzu ve hedefleri”nden şaşmamak için de, tutarlı olmayı zaaf addedenleri sarayda besliyor!   

(Pozitif Detay, aylık magazin dergisi, Lefkoşa, Kasım 2007, Sayı:2)

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder