11 Nisan 2018 Çarşamba

LEFKOŞA’NIN İLK DEFA 1956'DA İKİYE BÖLÜNMESİNE YOL AÇAN KIŞKIRTMA OLAYLARI


        Halkın Sesi ve Hürsöz gazeteleri, 15 Aralık 1955 tarihli nüshalarında, Kıbrıs Rum Komünist Partisi AKEL’in bir gün önce Ekselans Vali tarafından kanun dışı ilan edildiği haberini vermekteydiler. Buna göre AKEL’in gençlik örgütü AON, çiftçi örgütü EAK ve kadın örgütü PODY de yasaklanmaktaydı.
         16 Aralık 1955 tarihli Hürsöz ise, Neos Demokratis ve Aneksartitos gazeteleri ile birlikte haftalık Türkçe “İnkılâpçı” gazetesinin de bir yıl süre ile resmen kanun dışı ilan edildiğini haber vermekteydi. Aynı tarihli Hürsöz’de yazan Şafi Alper, “AKEL partisi söndü” başlığı altında, bu partiyi eleştirmekte ve “işçilerimizi istismar edip paralarını topluyordu” ifadesini kullanmaktaydı.     
         30 Aralık 1955 tarihli Halkın Sesi’nde ise şu haber yer almaktaydı:
         “Rum komünistleri dün yine grev ve nümayiş yaptılar... Bilindiği gibi 14 Aralıkta AKEL Partisi ile peyk teşekküllerinin kapatılması üzerine, 130 kadar komünist lideri tevkif edilerek Dikelya kampına sevkedilmişlerdir. Bunlar arasında iki Belediye Reisi, bazı Belediye azaları ve solcu sendika liderleri bulunmaktadır.”
         8 Ocak 1956 tarihli Hürsöz de “Rumca komünist gazetesi Embros dün kapatıldı. Zavalli Matbaasındaki odaları mühürlendi” haberini vermekteydi.

“İKTİSADİ BOYKOT”
         21 Ocak 1956 tarihli Hürsöz gazetesinde çıkan “Hürsöz” imzalı ve “İktisadi boykot” başlıklı makalede, bir haftadan beri, “Bazı maceraperest Rumların Türk esnafına karşı iktisadi boykot ablukasına giriştikleri esefle müşahade olunmaktadır” denmekteydi.

SCOTSMAN’IN HABERİ: ÜÇLÜ TAKSİM
         Halkın Sesi gazetesi ise, 28 Ocak 1956 tarihli nüshasında, Eleftheria’nın Scotsman’dan aktardığı bir haberi vermekteydi. Scotsman gazetesine göre, Kıbrıs meselesinin halli için bir plan hazırlanmış olup, bu plana göre, Kıbrıs adası üç bölgeye ayrılacaktı. İngiltere, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlara ait olacak bu bölgelerin oluşturulması için nüfus mübadelesi yapılacaktı. Böylece karşı tarafa geçmeler sonunda adada Türk ve Rum bölgeleri oluşacaktı.

“KOMÜNİSTLER HAKİM OLURSA...”
         Bozkurt gazetesi, 27 Şubat 1956 tarihli nüshasında, “Kıbrıs’ta idareye komünistler hakim olursa Türkiye, Kıbrıs’a asker çıkaracak” haberini vermekte ve Atina Radyosu’nun da aynı mealde bir haber yayınladığını duyurmaktaydı.

SERBEST BIRAKILAN SOLCULAR
         7 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesi, 14 Aralık 1955’de tevkif edilen 130 solcu arasında bulunan AKEL liderlerinden 9’unun (Gençlik ve çiftçi örgütünden) bir gün önce serbest bırakıldığını duyurmaktaydı.
         21 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesi de “AKEL Genel Sekreteri Papayuannu, tedavi için götürüldüğü hastaneden kaçtı” haberini vermekteydi.
 
ANTİ-KOMÜNİST TÜRK LİDERLİĞİ, SOLCU TÜRKLERİ HEDEF GÖSTERİYOR
         23 Nisan 1956 günü Lefkoşa’nın Türk semtinde iki Türk genci tedhişçiler tarafından öldürüldü. Bunlardan biri, Türk polis eri Nihat Vasıf’tı ve polis, onun öldüren iki kişinin bir Türk kızı tarafından yakalatıldığını duyurdu.
Öldürülen ikinci Türk, Ardath Sigara Fabrikası’nda gece bekçisi olarak çalışan Cüfer Ferhat’tı. Polis, evli, 2 çocuk sahibi ve karısı hamile olan Cüfer Ferhat’ın, yardımcı polis olan bir Türk tarafından öldürüldüğünü ve bu polisin tutuklandığını, hakkında dava okunacağını açıkladı. Yardımcı polis olan diğer üç Türk de fabrikada yağmacılık yapmakla itham edildi.
Ertesi gün, yani 24 Nisan’da, Türk gençleri, Lefkoşa’daki Ay Luka ve Ay Kasyano mahallelerindeki Rum evlerine ve Belediye Pazarı’ndaki Rum dükkanlarına hasar verdiler, yağmalar yapıp, yangınlar çıkardılar.  
Kıbrıs Türk liderliğine yakın basın organları, bu olayları sol eğilimli Kıbrıslı Türklerin yaptığını yazarak, onları hedef gösterdi.     
         Halkın Sesi gazetesi, 27 Nisan 1956 tarihli nüshasında, “Geçen akşam bazı TEK azaları tevkif edildi” başlıklı haberinde, solcu eğilimi ile bilinen “Türk Eğitim Kulübü” (TEK)’in yapılan araştırmalar sonucu bazı evraklarının müsadere edildiğini de duyurarak, şöyle yazmıştı:
         “Geçen gün sabahleyin Lefkoşa’nın bazı noktalarında çıkan bazı hadiselerde bu kulübün bazı azalarının rolü olduğundan şüphe edilmektedir... Liderlerinin bazıları kanundışı ilan edilmiş olan Rum Komünist Partisi AKEL’in paralı organları olduğundan şüphe ediliyor.”

LEFKOŞA BERLİN GİBİ İKİYE BÖLÜNDÜ
         27 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesinde, manşetten verilen şu haber yer almaktaydı:
         “Lefkoşa’da sokağa çıkma yasağı dün öğleden sonra 5’den itibaren bu sabah 4’e kadar tatbik edildi. Şehir, kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı.”
         Haberin devamında şöyle denmekteydi:
         “Yasağın kaldırıldığı 11 saat esnasında şehir, Batı ve Doğu Berlin gibi, Kuzey ve Güney Lefkoşa tarzında iki kısma ayrılmış, Baf kapısından Mağusa kapısına kadar devam eden sokak tamamen kapalı kalmıştır.”

“TEVKİF EDİLEN SOL TEMAYÜLLÜ TÜRKLER”
         27 Nisan 1956 tarihli Hürsöz gazetesi, “Lefkoşa’daki son hadiseleri müteakip bazı sol temayüllü Türkler dünden itibaren sorguya çekilmek üzere tevkif edilmişler ve polis merkezine götürülmüşlerdir” haberini vermekte ve merkezi hapishaneye götürülenlerin şimdilik yalnız Lefkoşa’da 32 kişi olduklarını duyurmaktaydı. Gazete, devamla, “Tahmin olunduğuna göre, kazalarda da sol temayüllü Türkler de tevkif olunacaklardır” diye yazmaktaydı.

“TÜRKLER ARASINDA KAVGA”
         27 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesinde yer alan ve Fileleftheros gazetesine atıfta bulunulan bir haberde şöyle denmekteydi:
         “Fileleftheros, Lefkoşa’daki Türk nümayişlerinden bahsederken, Türklerin kendi aralarında kavgaya tutuştuklarını iddia etmektedir. Gazetenin yazdığına göre, kavga şöyle başlamış: “Bazı mutedil ve soğukkanlı Türkler, Atatürk Meydanında toplanan nümayişçileri dağıtmak maksadıyle kendilerine nasihat vermeğe başlamışlar ve bu arada Rumların Türklere gücenerek iktisadi harp ilan etmeleri tehlikesine işaret etmişlerdir. Fakat nümayişçiler yapılan bu nasihati dinleyerek dağılacakları yerde, kendilerine nasihat edenlere hücum etmişler! Böylece Atatürk Meydanında Türkler kendi aralarında bir yumruk kavgasına başlamışlar! Bunun neticesi olarak da Hükümet tekrar örfi idare ilan etmek mecburiyetinde kalmış!

BÖLÜNEN LEFKOŞA’DA YER DEĞİŞTİRMELER
         Halkın Sesi gazetesi, 28 Nisan 1956 tarihli nüshasında şu haberi vermekteydi:
         “Lefkoşa’nın Türk mahallelerinde evi, yazıhanesi veya mağazası bulunan Rumlar bu mahallelerden uzaklaşmak için Rum semtlerinde yer aramağa başlamışlardır.”

ETHNOS’UN MAKALESİ
         29 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesi şöyle yazmaktaydı:
         “Ethnos gazetesi, Lefkoşa’daki Türk nümayişlerine temasla, “Ateşe petrol dökmek istemiyoruz. Bilakis, maksadımız iki cemaat arasındaki iyi münasebetleri iade etmektir. Çünkü birçok Türklerin, bu barbarca hareketleri tasvip etmediklerini biliyoruz. Bunun en iyi delili Ay Luka mahallesinde yaşayan Türklerin nümayişçilerin önüne geçmeleri ve bunların yapmak istedikleri her çeşit yakışıksız hareketlere mani olmalarıdır.
         Neyse olan olmuştur; bu gibi hadiselerin bir daha tekerrür etmiyeceğini ümit ederiz. Şimdi şuna işaret etmek istiyoruz ki birçok fakir Rumların evleri ya yakılmış veya tahrip edilmiştir ve bu fakir aileler malik oldukları birkaç eşyayı da kaybettikten sonra orta yerde kalmışlar, kısaca mahvolmuşlardır. Bizim kanaatımıza göre, bu fakir ailelerin uğradığı zararları tazmin etmek hükümetin bir vazifesidir.”
         Aynı tarihli Halkın Sesi’ndeki “İç haberler” köşesinde de şöyle denmekteydi:
         “İdare sekreteri Mr.Sykes’a bir mektup gönderen Kıbrıs Ticaret Odası Sekreteri Tavernaris, 23 ve 24 Nisanda yapılan tahribat hakkında tahkikat açılmasını, bu gibi hallerin tekerrürünü önlemek için tedbirler alınmasını ve zarara uğrayanların tazmin edilmelerini talep etmiştir.”

LİDERLİĞE YAKIN BASIN, KIŞKIRTMALARINI SÜRÜYOR
29 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi ise ihbar nitelikli yayınlarına devam etmişti:
         “Kanun dışı bir teşkilat ile alakalı olduklarından şüphelenilen solcu temayüllü 23 Türk, tevkif kanunu tahtinde Pile yakınlarındaki siyasi mevkuflar kampına sevk edilmişlerdir.”
         Bozkurt gazetesinin 30 Nisan 1956 tarihli nüshasında ayrıca şu haber yer almaktaydı:
         “Solcu İşçi Birlikleri Vali Harding’e gönderdikleri bir telgrafta, bazı Türk sendikalistlerin tevkif edilmelerini protesto etti.”
         Halkın Sesi gazetesi, 1 Mayıs 1956 tarihli nüshasında “Aziz Kıbrıs Türkü” başlıklı şu duyuruyu yayımlamaktaydı:
         “Kıbrıs davası her gün leyhimize doğru yürümekte, gaye ve maksadımıza bizi kolay eriştirecek emareler ortaya çıkmaktadır. Yalnız aramıza sokulan südü ve kanı bozuk bazı komünist uşakları, her ne pahasına olursa olsun, bu sağlam davamızı çürütmek ve eritmek için büyük gayretler sarfettiklerini anlıyoruz. Bunlar cemaati yanlış yola sevketmek için canla başla çalışıyor. Dikkatli olalım. Kötü niyetlerinin kimlere hizmet etmek olduğunu takdir et ve dikkatli ol.”
         Ahmet C.Gazioğlu da, aynı tarihli gazetede çıkan “Daima uyanık, daima hazır ve tahrikçilerden daima uzak” başlıklı makalesinde şöyle demekteydi:
         “Ankara’nın sesine ayak uydurmıyanlar, liderlerimizin gösterdiği yoldan sapanlar bizden değildir.”

TUTUKLU SOLCU TÜRKLER
Tutuklanan ilerici Türkler arasında bulunan Ahmet Sümer ile Derviş Ali Kavazoğlu, Cüfer Ferhat’ı öldürmekle suçlanmaktaydı. Tutuklulara çeşitli baskılar yapılmakta, suçlamaları kabul etmeleri istenmekte ve yerleri sürekli değiştirilmekteydi.
Bu baskıları protesto etmek ve uğradıkları haksız suçlamaları kamuoyuna duyurmak isteyen tutuklu solcu Türkler, açlık grevi yaptılar. Sendikacı Derviş Ali Kavazoğlu, “Eli nasırlı işçiler, ev, bina, dükkan inşa eder, ama yakıp yıkmaz, yağma yapmaz, hele hiç insan öldürmez” diyerek tepkisini göstermekteydi.
         Merkezi Cezaevi’nde kalan grubun başını Tabelacı Cahit çekiyordu. Bayramda mahkumlara birkaç defa Cuma namazını ve Bayram namazını o kıldırmış, diğer mahkumların da sempatisini kazanmıştı. Merkezi Cezaevi’ndeki 20 ilerici Kıbrıslı Türk adına Derviş Ali Kavazoğlu tarafından hazırlanan bir mektup, cezaevindeki mahkumların yardımıyla bütün gazetelere gönderildi, ama mektubu sadece Cyprus Mail ve Haravgi gazeteleri basmıştı. 3 Mayıs 1956 tarihli Haravgi’de yayımlanan mektubun tam metni şöyleydi:
"Bize atıfta bulunduğu anlaşılan ve 28 Nisan 1956 tarihli Cyprus Mail gazetesinde yer alan Dr.Küçük’ün açıklamalarını okuduk. Haber şöyledir:
“Bir Türk polisin öldürülmesi ardından meydana gelen Salı ve Çarşamba günlerindeki olaylar, durumu istismar eden komünistlerin işidir. Komünist eğilimli ve şimdi kapanmış bulunan toplum kulübünden gelmektedirler ve önde gelenlerinden yirmisi tutuklanmış bulunuyor.”
Şimdi Lefkoşa Merkez Hapishanesinde olan biz yirmi Türk mahpus, Dr. Küçük’ün gerçeklere aykırı olan bu açıklamalarını güçlü bir şekilde kınıyoruz. Barış içinde yanyana var olup, dostça yaşamanın, Kıbrıs’taki iki toplumun yararına olduğuna inanıyor ve bunda ısrar ediyoruz. Hükümetin kovuşturmalara başlaması ve kendimizi savunma hakkını bize vermesini talep ediyoruz.
Bu araştırmalar sayesinde, davanın hayret verici bir şekilde bulunamaması mümkün olacak ve olayların gerçek sorumlusu ortaya konmuş olacaktır

20 Türk mahpus adına
Derviş Ali Kavazoğlu”

         Delil yetersizliğinden serbest bırakılan solcu Kıbrıslı Türkler, Lefkoşa’nın üç milden fazla uzağına seyahat edememe ve geceleri sokağa çıkma yasağına tabi tutuldular. Her gün sabah ve akşam, en yakın polis karakoluna bildirim yapmak zorunda bırakılmışlardı.

“BOYKOT TEKRAR BAŞLADI”
         Yavuz, 4 Mayıs 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesindeki köşesinde çıkan “Boykot tekrar başladı” başlıklı makalesinde şöyle demekteydi:
         “Bundan birkaç ay evvel Rumlar tarafından Türk esnafı aleyhine açılan boykot, son günlerde gevşemeğe başlamış ve iki unsur arasında yapılan alış-veriş hareketleri normal bir hale gelmişti. Fakat Lefkoşada iki Türk gencinin gaddarca öldürülmesi üzerine yapılan nümayişlerden sonra, sönmüş olan boykotun tekrar alevlendiğini görüyoruz”
         12 Mayıs 1956 tarihli Hürsöz’de yer alan Kemal Artun imzalı makalede de Rumların Kıbrıs Türk cemaatına karşı sürdürdüğü iktisadi boykot eleştirilmekte ve “Birbirimizi himaye etmeliyiz” başlığı kullanılmaktaydı.

RUMLAR LEFKOŞA’NIN TAKSİMİNDEN ŞİKAYETÇİ
         Halkın Sesi gazetesinin 2 Haziran 1956 tarihli nüshasında şu haber yer almaktaydı:
         “Eleftheria’nın bir muhabiri, Lefkoşa’nın ikiye ayrılması ile ilgili olarak Ermu Caddesi, Belediye Pazarı ve Ay Kasyano mahallesindeki bazı Rumlarla konuşarak, şehrin ikiye ayrılması hakkında fikirlerini sormuştur. Ermu Caddesindeki bazı Rum mağaza sahipleri, bu önemli caddede ticaret hayatının kısa bir zamanda söneceğini iddia etmişlerdir. Bunlara göre, şehri ikiye ayıran hat, Arasta sokağından geçmeliydi. Belediye Pazarındaki Rum bakkallar, Türk tarafında kaldıklarından şikayet etmişler ve Rumların Belediye Pazarına gelemediklerini ve bu halin kendi işlerini sekteye uğratacağını söylemişlerdir. Ay Kasyano Rumları Türk tarafında kalmaktan duydukları teessür ve hayal sükûtunu izhar etmişlerdir. Gazetenin ilave ettiğine göre, Türk ve Rum mağaza sahiplerinden müteşekkil bir heyet Lefkoşa Komiserini ziyaret ederek, şehrin ikiye ayrılmasının tüccarlar için sebeb olacağı zararları izah edecekler ve tellerin kaldırılmasını isteyeceklerdir.”
         7 Haziran 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesindeki bir haberde de benzer şikayetler yer almaktaydı:
         “Rumlar, Lefkoşa’nın ikiye ayrılması hakkında şikayetlerine devam etmektedir. En çok üzerinde durdukları nokta, birçok Rum dükkan ve evlerinin Türk tarafında kalmış olmasıdır. Rumların isteği, Lefkoşa’yı ikiye ayıran hattın daha kuzeyden geçmesidir. Mesela hat Müftü Ziyai Efendi sokağından başlıyarak, Büyük Hamam, Ayasofya, Zühtüzade, Ay Yakovu, Büyük Konstantina, Çimiski ve Ay Spiridon sokaklarından geçmelidir.”
         8 Haziran 1956 tarihli Halkın Sesi’nde ise şöyle bir haber vardı:
         “Kıbrıs Ticaret ve Endüstri Federasyonu, Lefkoşa’nın ayrılmasına muhalif olduğunu açıklamıştır. Fakat ilgili makamlar Lefkoşa’nın ikiye ayrılmasında israr ederlerse, Federasyonun fikrine göre, hattın yeri değiştirilmeli ve Lefkoşa Belediyesinin gösterdiği yerlerden geçmelidir.”
         7 Haziran 1958’de Lefkoşa’daki Türk Haberler Merkezi’nde TMT tarafından patlatılan bomba olayından sonra başlatılan yeni kışkırtma eylemlerinin ardından, adanın başkenti yeniden ikiye bölünecek ve aynı hat, Aralık 1963 olaylarından sonra “Yeşil Hat” olarak anılacak, 1974 olaylarından sonra da bütün adayı ikiye bölen taksim çizgisini oluşturacaktır.

(Ahmet An, Lefkoşa, 11 Nisan 2018)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder