6 Aralık 2025 Cumartesi

KIBRIS’TA KONFEDERAL ÇÖZÜM VE CUMHURİYETÇİ TÜRK PARTİSİ’NİN TALEPLERİ

1974 yazındaki faşist Yunan darbesi ile onu izleyen Türk işgali sonucu bozulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması için yapılan toplumlararası görüşmelerde konfederal bir çözüm şekli, ilk defa Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş tarafından önerilmişti. Türkiye’nin işgali altındaki topraklarda 1985’de ilan edilen ayrılıkçı “KKTC” devletçiğinin ilk başkanı olarak seçilen Rauf Denktaş, yemin töreninden sonra yaptığı konuşmada, henüz açıklanmamış olan yeni BM çözüm önerilerini eleştirerek, şöyle demişti:

“Güneydeki Kıbrıslı Rumlarla bir federasyon veya konfederasyon kurulsa bile, en erken bir zamanda, güney komşularımızla ekonomik olarak yarışabilecek bir duruma gelmeliyiz.” Denktaş, barış çabalarının odak noktasını oluşturan federasyondan ayrı olarak, iki tarafı gevşek bir şekilde bağlayacak olan konfederasyonla ilgili olarak daha fazla bilgi vermemişti. [i]

Londra’da yayımlanmakta olan “The Times” gazetesinde o günlerde yer alan bir başyazıda ise, Denktaş’tan, BM Genel Sekreteri’nin hazırladığı yeni bütünlüklü taslağı kabul etmesi isteniyor ve Türk tarafının takındığı olumsuz tutumun son zamanlarda federasyondan çok, konfederasyona ağırlık veren açıklamalar ile uyum içinde olduğuna dikkat çekiliyordu. Milliyet gazetesi yazarı Sami Kohen de, Denktaş’ın BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar’a kesin olarak olumlu veya olumsuz bir yanıt vermeyeceğini ve ona “karşı öneriler”ini içeren bir belge göndereceğini daha önceden yazmıştı. Kohen’e göre Denktaş, Kıbrıs Türk tarafının tam eşitliğinin kabul edilmesini ve Cumhuriyet’in kuzey ile bir konfederasyon oluşturmasını isteyecek ve böylece top BM aracılığı ile Kıbrıs Rum tarafına atılmış olacaktı. [ii]

Alithia gazetesi yazarı Kassandros, BM Özel Temsilcisi Oscar Camilion’un himayesinde Kıbrıs Cumhurbaşkanı Vasiliu ile Kıbrıslı Türk Lider Denktaş arasında yapılacak ilk toplantının açılışına değinmekte ve Denktaş’ın federasyonla ilgili yorumlarının, federasyonun kanatlarını birleştirmek yerine, ayrılmasını sağlayacak ayrı iki varlığın bir konfederasyon oluşturmasını öngördüğünü yazmaktaydı. [iii] Vasiliyu, Kıbrıslı Türk Lider Denktaş’la yapacağı toplantıların yeni turuna başlamazdan önce “BBC World Service” programına verdiği bir demeçte, Kıbrıs Türk önerilerinin görüşmeler için bir temel oluşturamayacağını söyleyerek, şöyle diyordu:

“Biz federasyonu konuşmaktayız ve tek bir ülke söz konusudur. Kıbrıs Türk önerileri, iki ülkeden ve iki bağımsız devletten söz etmektedir. Bu temel üzerine görüşme yapamazsınız.” [iv]

Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Mart 1991’de Kiev’de gazetecilerle yaptığı sohbette söyledikleri ise ülkesinin Kıbrıs politikasını özetler nitelikteydi:

“Makul olanı yapmamız lazım. Bu hususta şimdiye kadar epey mesafe aldık. Beş kantondan bugün iki ayrı devlete, hatta federasyondan da gevşek olsun demeye geldik. Neredeyse konfederasyon lafını da söyledim ben. Ne kadar Rum olacakmış, bu konuşuluyor. Yüzdesi şu kadar, bunu geçmeyecek. Moratoryum var. Onu da kabul ettiler prensip itibarıyla, onu da biliyorum. En önemli taraf, bizim için orada Türkiye’nin varlığı lazım. Yani güvenlik bakımından varlığı lazım.” [v]

İngiltere Dışişleri Bakanlığı Commonwealth İşlerinden ve Denizaşırı Kalkınma’dan Sorumlu Müsteşar Barones Lynda Chalker’in 1993 yılında Kıbrıs’ı ziyareti sırasında Kıbrıs Haber Ajansı’na verdiği bir demeç, Kıbrıs sorunu için “konfederasyon”a dayalı bir çözüm şeklinin düşünülmekte olduğuna ilişkin iddiaları güçlendirmişti. Chalker, sözkonusu demecinde şöyle demişti:

“(Kıbrıs sorunu için) sadece tek bir çözüm şekli bulunduğuna inanmıyorum. Olası başka çözüm şekilleri de vardır. Yeter ki, önemli bir sorun olan toprak konusu çözümlenmiş olsun... Kuzeyde yapılacak olan seçimleri, federasyonu kabul edilemez bulanların kazanması halinde, BM’nin başka çözüm yolları üzerinde çalışması gerekecektir. Federasyon, tek çözüm şekli değildir; halen masada olan çözüm şekli budur... İki bağımsız devlet fikrine karşıyım. Bunun Kıbrıs’ın çıkarına olmayacağına inanıyorum. Özellikle Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlardan ayrılması, onlara yarar sağlamayacaktır... Konfederasyona gidilmesi, bunun için öne sürülecek şartlara bağlı olacaktır ve bunu Kıbrıs halkı birlikte hazırlamalıdır. Ama olumlu bir biçimde incelenmesi gereken çeşitli çözüm şekilleri vardır.” [vi]

Ortadoğu sorununu görüşmek üzere Mayıs 1974’de Lefkoşa’da ABD Dışişleri Bakanı Kissinger ile buluşan Sovyetler Birliği’nin Dışişleri Bakanı Andrei Gromiko da anılarında bize şu bilgileri aktarmıştı:

“(Kissinger) her ne kadar açık konuşmaktan kaçındıysa da Washington’un, Kıbrıs’ın biri Rumların, öteki de Türklerin olmak üzere iki ayrı devlet haline gelmesine taraftar olduğunu ima etti. Yani Kıbrıs’ta iki ayrı devlet istiyorlardı. [vii]

                                                                       ***

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın ilk defa Eylül 2024’de, “New York’taki BM Genel Kurulu’nda “Kıbrıslı Türklerin toplum lideri boşluğunu dolduracak” diye tanımladığı ve Sosyalist Enternasyonal toplantısında yaptığı konuşmada da gündeme getirdiği “4 Aşamalı Çözüm Planı”, ya da “5 Adımda Müzakere ve Çözüm” başlıklı önerileri ile CTP’nin konfederal, ya da gevşek yapılı bir federal birleşmeden yana olduğunu açıkladı. [viii]

16 Ocak 2025 tarihli Özgur Gazete Kıbrıs’ta yer alan “Erhürman: Coğrafi temelli federasyon modelinin sahibi Türk tarafıdır” başlıklı bir haberde, CTP Genel Başkanı, BM Arabulucusu Dr. Galo Plaza’nın 26 Mart 1965 tarihli raporunda Türk tarafının Kıbrıs uyuşmazlığında çözüm şekli olarak talep ettiği “coğrafi federasyon” tezine atıfta bulunarak, şöyle demekteydi:

“Bugüne kadar hangi Kıbrıslı Türk lider masaya oturmuşsa, gevşek federasyon yapısını savunmuş, federasyonu mümkün olduğunca konfederasyona yaklaştırmaya çalışırken, Kıbrıslı Rumlar ise bu yapıyı üniter devlete çekmeye çalışmıştır.”

Burada zamanın TC Başbakanı İsmet İnönü’nün 8 Eylül 1964 günü TBMM’de söylediği şu sözleri hatırlamakta yarar var:

“Muahede hükmü dahilinde bulunmak için resmi ağızdan taksim sözü ile değil, federasyon şekli ile münakaşaya başladık.”

Yukarıda sözü edilen Galo Plaza Raporu’nun 97. paragrafında şöyle denmekteydi:

“Kıbrıs Türk tarafı, coğrafi temele ve federal bir sisteme dayanan toplumların ayrılmasında ısrar etmektedir.”

Dr. Plaza, Türkiye Cumhuriyeti’nin de aynı görüşte olduğunu belirttikten sonra, 150. paragrafta Kıbrıs’ta federal bir rejimin kurulabilmesi için ayrı bölgelerin bulunması gerektiğini, ama bu temelin Kıbrıs’ta bulunmadığını kaydederek, Aralık 1963’ten sonra bu durumun değişmediğini, oluşan Türk enklavlarının ada yüzeyine dağılmış halde bulunmasına rağmen, hâlâ daha binlerce Kıbrıslı Türkün karma köylerde yaşamakta olduğunu vurguluyordu. Aynı raporun 154. Paragrafında belirtildiğine göre, Türk tarafının önerilerde sözünü ettiği federal hükümet şekli, aslında adanın taksimini (veya resmi deyişle coğrafi federasyonunu) öngörüyordu. Hatta taksim çizgisinin nerelerden geçeceği bile saptanmıştı.

                                                             ***

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, 1974 yazında faşist Yunan darbesi ve onu izleyen Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarını işgali ile adanın taksimini kalıcılaştıran resmi Türk tezine çok yaklaşan partisinin taleplerini şöyle sıralamaktadır:

“Bu defa masaya otururken 1. Siyasi eşitlik pazarlık konusu olmayacak. 2. Takvim belirlenecek. Masada on yıl boyunca aynı şeyleri konuşmayacağız. 3. Müzakereler sonuç odaklı olacak. Daha önce 50 defa konuşulup uzlaşılan konular tekrar masaya gelmeyecek. 4. Müzakerelerin sonunda masadan kalkılırsa, statükoya geri dönülmeyeceğine dair bir garanti verilecek”. [ix]

Erhürman, 19 Ekim 2025’de yapılacak olan KKTC Başkanlığı için adaylığını açıkladıktan sonra, yukarıdaki talepleri daha da açarak, şu şekilde somutlaştırmıştı:

Masadan kalktıktan sonra eşitlik için KKTC'nin AB üyesi olması, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tanınmasından vazgeçilmesi gerekiyor. Biz iki eşit kurucu devletten birinin sahibi olacağız. Bizim irademiz olmaksızın karar alınmayacak. Gevşek federasyonu savunuyorum. Ben bu modeli Türkiye ile konuştum, anlattım.” [x]

Hem 51 yıldan beri sürdürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Türk askeri işgali ile gerçekleştirilen oldu-bittilere, hem de 1949 Cenevre Sözleşmesi hilafına işgal edilmiş olan bölgeye taşınarak, yasadışı devletin “yurttaşı” yapılan Türkiyeli yerleşimcilere sahip çıkan Erhürman, Karpaz’da yaptığı bir seçim konuşmasında onlar için de şu taleplerde bulunmuştur:

“Türkiye kökenli insanlarımız Annan Planı’nda oy kullandılar. Uluslararası toplum bu oyu tanıdı. Rum tarafı da “Evet” deseydi, 45 bin Türkiye kökenli insanımız artı eşleri ve çocukları ertesi gün vatandaş olacaktı. Geriye kalanlar da AB’de daimi ikamet hakkına sahip olacaktı. Oyları kabul edilen insanlarımız Ercan’dan Atina’ya, Atina’dan Larnaka’ya gidebiliyor; Mağusa’dan iki buçuk mil kapısından geçip kahve içemiyor.” “Peki burada doğan Türkiye kökenli çocuklar nereden geldi? Yasadışı limandan mı girdi? İnsan hakları açısından bunların hepsinin o masada konuşulması gerekir. [xi]

Hatırlanacaktır, adanın birleşmesini sağlayacak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeni federal anayasası konusunda İsviçre’nin Crans Montana kasabasında yapılan toplumlararası görüşmeler, Temmuz 2017’nin ilk haftasında imza aşamasına çok yaklaşmış olmasına rağmen, “güvenlik” konusunda Türkiye’nin, adadaki son Türk askerin çekileceği tarihi vermemesi üzerine, anlaşmazlık çıkmış ve görüşmeler sona ermişti.

Crans Montana'dan sonra BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in hazırladığı rapor doğrultusunda “köprü öneri” olarak da adlandırılan 8 maddelik “İngiliz Planı”nda, “kurucu eşit egemen toplum devletleri”nin işbirliği öngörülmekteydi. [xii]

Zaten İngiliz “Economist” dergisinde daha önce çıkan bir habere göre, “ada birleştiğinde dahi, etnik çizgilerle bölünmüş gevşek bir federasyon olarak kalacağı değerlendirmesi” yer almıştı. [xiii]

Tufan Erhürman’ın “KKTC Başkan Adaylığı Kampanyası” sırasındaki açıklamalarından da görüleceği gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün üç garantöründen ikisi olan Birleşik Krallık ile Türkiye’nin, 1956’dan beri izledikleri adanın taksimi politikası, yukarıda aktarılan talepler göz önüne alındığında, artık Kıbrıslı Türklerin en büyük muhalefet partisi olan CTP tarafından da benimsenmiş bulunmaktadır. 

19 Ekim 2025 günü adamızın TC işgali altındaki bölgesinde yapılan Başkanlık seçimini en yakın rakibi Ersin Tatar’ın aldığı %35.81 oy oranı karşısında %62.76 oy oranı ile ilk turda CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman kazandı. Sayıları 218.313 olarak açıklanan seçmenlerin katılım oranı %64.87 idi. Toplam seçmen sayısının üçte birinin yerli Kıbrıslı Türkler, geriye kalan üçte ikisinin ise TC’li yerleşimcilerden oluştuğu tahmin edilmektedir. 

Ayrılıkçı “KKTC” devletçiğinin yeni başkanı Tufan Erhürman’ın Kıbrıs uyuşmazlığının çözüm modeli hakkında aşağıda kendi ağzından vereceğimiz alıntılar, yılların taksim savunucusu Rauf Denktaş’ın son bir türevi ile karşı karşıya olduğumuzu bize göstermektedir:

Rauf Raif Denktaş’tan Mustafa Akıncı’ya kadar Türk tarafının masada her zaman federasyon görüştüğünü söyleyen Erhürman, “Ama mümkün olduğunca KONFEDERASYONA BENZEDİ. Gevşek federasyon da denilebilir.[xiv]

1 Eylül 2025 gecesi Kumarcılar Hanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tufan Erhürman,  “dünyada bir sürü federasyon vardır, ama ADINA FEDERASYON DEĞİL SÜLEYMAN DA DENİLEBİLİR” dedi. (…) Bunca yıllık tecrübenin, merkezi yanı güçlü federasyonun gerçekçi olmadığını gösterdiğine işaret eden Erhürman, “Gevşek federasyon tanımı, masada hep görüşülen konfederasyona en yakın federasyon modelidir. (…) Erhürman: “GEVŞEK FEDERASYONU SAVUNUYORUM. BU MODELİ TÜRKİYE İLE KONUŞTUM, ANLATTIM." [xv]

Kendi çözüm modelinin İKİ EŞİT KURUCU DEVLETİN KENDİ YETKİLERİNİ EGEMEN BİÇİMDE KULLANDIĞI, iki bölgeli ve iki toplumlu, merkezdeki yetkilerin ise siyasi eşitlik temelinde paylaşıldığı bir mekanizma olduğunu belirten Erhürman, bunun adına federasyon mu, konfederasyon mu, başka bir şey mi dendiğinin önemli olmadığını, asıl önemli olanın içeriği olduğunu vurguladı. (…) Tatar’ın isimlere takıntılı olduğunu belirten Erhürman, “BELKİ DE İÇERİK KONUŞULSA AYNI ŞEYİ KONUŞTUĞUMUZU ANLAYACAĞIZ” dedi. Kendilerinin de İKİ EŞİT KURUCU DEVLETi savunduğunu söyleyen Erhürman, en temel farkın Tatar’ın modelinde Kıbrıslı Türklerin adanın tamamında sahip olabileceği tüm haklardan vazgeçmesi olduğunu vurguladı. [xvi]

“Ben iki buçuk dakikada anlatıyorum: Adına ister federasyon, ister konfederasyon deyin, mesele kelimeler değil. Bizim modelimiz; iki toplumun, iki bölgenin, siyasi eşitliğe dayalı bir yapıdır. Kelimelerin üstünde dans etmeyi bırakıp halkın çıkarını konuşmamız gerekiyor.” [xvii]

Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “iki devletli çözüm” söylemini eleştirerek, “İki devlet derken ortak yetki alanlarından hidrokarbon, enerji, vatandaşlık, güvenlik var. Ersin Bey buralarda ne yapmayı düşünüyor?” diye sordu. (…) Türkiye’nin etkisiyle ilgili soruya ise Erhürman şu yanıtı verdi: “Neden olsun? Türkiye Cumhuriyeti garantörlükten vazgeçmek istiyor mu? Enerji ve hidrokarbon üzerinde Kıbrıs Türk halkının söz hakkından vazgeçmesini talep etmiş olabilir mi? Türkiye doğal olarak iki devleti savunuyor. BENİM MODELİMDE KIBRIS TÜRK DEVLETİ VE KIBRIS RUM DEVLETİ VAR. Bunun ötesinde bir ‘iki devlet’ varsa Ersin Bey bunu açıklasın.” [xviii]  

("Sol ve Kıbrıs Sorunu" grubunun 6 Aralık 2025’de Lefkoşa'daki ara bölgede bulunan Dayanışma Evi'nde düzenlediği ve "Dünyada Tırmanan Barbarlık Ortamında Kıbrıs Sorunu" konulu 7. Yıllık Konferans’ta sunulan bildirinin tam metni)



[i] Cyprus Mail, 10 Temmuz 1985

[ii] Cyprus Mail, 17 Temmuz 1985

[iii] Cyprus Mail, 13 Eylül 1988

[iv] Cyprus Mail, 5 Mart 1989

[v] Cumhuriyet, 15 Mart 1991

[vi] Cyprus Mail, 10 Eylül 1993

[vii] Kirikas, 10 Haziran 1990 - 10 Temmuz 1985 ile 13 Şubat 1994 tarihleri arasında, basında yer alan “konfederasyon” çözüm şekliyle ilgili görüşler için şu kaynaklara bakılabilir: “Denktaş’ın görüşmecilikten istifası ve konfederasyon reçetesi” (Ahmet An),  Yeni Çağ gazetesi, 16 ve 23 Ağustos 1993, Sayı:140 ve Sayı:141 ile “Konfederasyon Dosyası” (Ertan Yüksel), Sosyalist Gözlem dergisi, Kasım 1994, Sayı:9

[viii] 21 Eylül 2024, Yenidüzen

[ix] 16 Ocak 2025, www.ozgurgazetekibris.com  ve Geleceğe İmza, www.tufanerhurman.org  

[xi] 16 Ağustos 2025

[xiii] Fileleftheros, 23 Nisan 2016

[xiv] 22 Ocak 2025, Hasan Erçakıca ile Kıbrıs Genç TV’de söyleşi

[xv] Yenidüzen, 2 Eylül 2025

[xvi] Gökhan Altıner ile söyleşiden, 11 Eylül 2025, kibrispostasi.com

[xvii] 8 Ekim 2025 – Haber ve ötesi, Muazzez Gazihan – haberkibris.com

[xviii] Hüseyin Ekmekçi ile söyleşiden, 17 Ekim 2025 – haberkibris.com