2017 yılında İsviçre’deki Crans Montana’da yapılan son toplumlararası görüşmelerin kesintiye uğramasından bu yana, tarafları yeniden bir araya getirmek için, gerek BM Genel Sekreterliği, gerekse ilgili diğer odaklar çaba harcıyor.
1960’daki
Garanti ve İttifak Antlaşmasına göre, Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin
bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünün garantörlüğünü üstlenmiş üç NATO
ülkesinden biri olan Yunanistan, 1974 yazında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a
karşı bir darbe düzenlemiş, ardında diğer garantör Türkiye, adanın üçte birini
işgal ederek, emperyalizmin 1956’dan beri planladığı şekilde ada ikiye taksim
edilmişti. Üçüncü garantör İngiltere ise, adadaki askeri üslerine dokunulmadığı
için bu duruma seyirci kalmıştı.
Türkiye,
1974'deki müdahale gerekçesini, 21 Aralık 1963 öncesi anayasal yapıya dönüş
talebi olarak bir ara öne çıkarmışsa da, bütün uygulamaları, zora dayalı ve
BM'nin kararlarına ters olarak kurdurduğu ayrılıkçı “KKTC” devletini,
toplumlararası görüşmelerde taraf yapma şeklinde olmuştur. Oysa siyasal açıdan
eşit olarak kabul edilen iki toplumun temsilcileri, 1977'den beri sürdürülmekte
olan görüşmelerde, yeni federal anayasa üzerinde anlaşmış olup, geriye
"güvenlik" ile ilgili anlaşmaya bağlı bazı son noktalar kalmıştır. Crans
Montana görüşmelerinden sonra basına yansıyan haberlere göre, Türkiye
"Kıbrıs Türk toplumunun güvenliği"ni öne sürerek, 1960'da
İngiltere'ye verildiği gibi ayrı bir "egemen askeri üs" elde etme ve
NATO'nun adamız üzerindeki kalıcılığını sürdürme peşindedir.
10
Şubat 2021 günü partisinin grup toplantısında konuşan TC Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan, “Kıbrıs'ta iki devletli çözüm dışında çözüm kalmamıştır, artık
federasyon mederasyon yok” şeklinde konuşmuş ve zamanın TC Başbakanı İsmet
İnönü’nün 8 Eylül 1964’de TBMM’de yaptığı “Muahade hükmü dahilinde bulunmak
için resmi ağızdan taksim sözü ile değil, federasyon şekli ile münakaşaya
başladık” şeklindeki ifadenin üzerindeki örtüyü kaldırmış olmaktadır. Oysa Kıbrıs
Cumhuriyeti Anayasasının 185. Maddesi de “Cumhuriyetin ülkesi bir bütün olup
bölünemez” ve “Kıbrıs’ın tamamen veya kısmen herhangi bir diğer devletle
birleşmesi veya ayrılıkçı bir bağımsızlık söz konusu olamaz” demektedir.
Türkiye, 1974’de zora dayalı olarak gerçekleştirdiği adanın taksimine yasal bir
kılıf bulmaya çalışırken, toplumlararası görüşmelerde temel alınan BM
parametrelerinin de dışına çıkmış bulunmaktadır.
İngiltere
Dışişleri Bakanlığı Siyasi Müdür Yardımcısı Ajay Sharma’nın 2020’nin Kasım
ayında Kıbrıs’a yaptığı iki ziyarette taraflara sunduğu görüşler, Kıbrıs Rum
tarafının son zamanlarda kabul edebilir göründüğü gevşek (desantralize)
federasyon ile yeni Kıbrıs Türk liderliğinin istediği “iki devlet” hedefleri arasında
köprü kurmayı hedeflemektedir. Bir başka deyişle, yasadışı “KKTC” ile BM üyesi
yasal Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin siyasal eşitliğine dayalı yeni bir
birliktelik kurulması istenmektedir. Bu arada Sharma’nın 2004’deki Annan Planı referandumu
sırasında, Ankara’da İngiltere Büyükelçisi olarak bulunduğunu ve çok iyi Türkçe
bildiğini de hatırlatalım. Lefkoşa’daki İngiliz Yüksek Komiseri Stephen Lillie
ile İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın her iki taraf ile yaptıkları
temaslarda ayrıntıları ile tartışılan yeni İngiliz Planı’nın 27-29 Nisan 2021
tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılacak olan gayri resmi konferansta
masada olması beklenmektedir. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderler ile üç
garantör NATO ülkesinden temsilcilerin katılacağı bu 5’li Konferansa, BM Genel
Sekreteri Antonio Guterres başkanlık edeceği için 5+1 Konferansı da
denmektedir.
Kıbrıs
Cumhuriyeti, 1 Mayıs 2004’den beri Avrupa Birliği (AB) üyesi olduğundan, bu
konferansa bir AB Temsilcisinin de katılmasını istemektedir. Türkiye ise, 5’li
Konferansa AB’nin katılmaması için çabalamaktadır. Öte yandan AB Konseyi’nin (eğer
bir kez daha ertelenmezse) 25-26 Mart 2021’de toplanarak, Türkiye’ye karşı
yaptırım kararı alması söz konusudur. Böyle bir kararın çıkmaması için 5’li
Konferanstan önce aranan formül, “gevşek federasyon” ile “iki devlet” arasında
bir “altın kesit” olarak nitelendirilmektedir. İngiltere, hazırladığı bu plan
ile, hem Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerini geliştirmesini sağlamak, hem de
ülkesinin AB üyeliği sonrasında diplomatik rolünü artırmak istemektedir.
Sekiz
maddeden oluşan ve taksimi “Egemen Toplum Devletleri” ardına saklayarak kabul
ettirmeyi amaçlayan İngiliz Planında ortaya konan görüşler, basına yansıdığı
kadarıyla şöyle özetlenebilir:
1.
Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960’da Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum toplumları tarafından
birlikte oluşturulmuştu. Şimdi Federal Kıbrıs Cumhuriyeti, 1974’deki
oldu-bittilerin kabulü ile iki ayrı “Egemen Toplum”a ait “Toplum Devletleri”
tarafından oluşturulacak. Kurulduktan sonra BM veya AB’ye yeniden başvurması
gerekmeyecektir. Bir başka deyişle, 1960’dan beri var olan Kıbrıs Cumhuriyeti
bu anlaşma ile lağvedilirken, bunun yerine konfederal yapıda iki devlet getirilecektir.
2.
Ortak “Federal Devlet”in, sadece belli alanlarda, örneğin dış politika,
ekonomi, güvenlik ve yurttaşlık gibi konularda yetkili olması öngörülmektedir.
Bakanlar Kurulu, 6 Kıbrıslı Rum ve 3 Kıbrıslı Türk Bakandan oluşacak ve Kurulun
eşit statüde iki eşbaşkanı olacaktır. Devleti törenlerde temsil edecek bir de
Başkan olabilir. Bakanlar Kurulu üyelerinin atanması için İngiltere iki yöntem
önermektedir: Ya Belçika federal modeli (Valon ve Flaman toplumları kendi bakanlarını
kendi atar), ya da Kuzey İrlanda modeli (Meclisteki siyasi partilerin seçimlerde
kazandıkları oy oranına göre atanır) ile olacaktır.
3.
Federal Yasama Meclisi, 36 temsilciden (24 Kıbrıslı Rum ve 12 Kıbrıslı Türk)
oluşacaktır. Azınlık olan tarafın haklarına zarar gelmemesi için çeşitli veto
mekanizmaları oluşturulacaktır.
4.
Merkezdeki Federal Hükümet’in yetkileri dışında kalan alanlarda, her bir “Toplum
Devleti”nin, başka devletler ile kendi anlaşmalarını imzalama hakkı olacaktır. Uluslararası
kuruluşlara üye olma yanında, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda gibi uluslararası
spor etkinliklerine katılma hakkına sahip olacaklardır.
5.
İki “Toplum Devleti”, uluslararası
ilişkiler ve AB ile ilgili konularda, kararların merkezdeki federal hükümet
tarafından alınmasına rıza gösterecektir. Eğer oy birliği sağlanamazsa, Kıbrıs,
uluslararası oylamada ve AB içindeki oylamalarda (3 yıldır Belçika’nın yaptığı
gibi) çekimser kalacaktır.
6.
Türk askerleri, çözüm anlaşmasının imzalandığı anda, olabildiğince en geniş şekilde
bölgeden çekilecektir. Türkiye, Garanti Antlaşmasındaki tek yanlı müdahale
talebini geri alacaktır. Az miktarda Yunan ve Türk askeri adada kalacak ve
garantiler 10 yıl boyunca devam edecektir. Ondan sonrası için herhangi bir
“gözden geçirme” maddesi yoktur.
7.
Toprak konusunda, Anastasiadis ile Akıncı’nın üzerinde anlaştığı haritaya göre,
Güzelyurt ve Maraş geri verilirken,
Kıbrıs Türk “Toplum Devleti”nin elinde kalacak olan toprak, adanın % 28.2 ile %
29.2’si arasında bir oranda olacaktır.
8.
Taşınmaz Mallar konusunda, Kıbrıslı Rumların mallarına olan duygusal bağın
kabul edilmesi de dahil, iade, tazmin ve takası içeren üçlü yaklaşım ve konunun
çözümlenmesinde şimdiye kadar varılmış olan ortak noktaların uygulanması
önerilmektedir.
İngiliz
Planı, oylamaya sunulur ve Kıbrıslı Rumlar HAYIR, Kıbrıslı Türkler EVET oyu
kullanırsa, Kıbrıslı Türklerin uluslararası toplumun onayı ile kendi
devletlerini yasal olarak kurmalarına olanak sağlanacaktır.
Kıbrıs
sorunu hakkında fikir belirtme konusunda suskunluğunu sürdüren Kıbrıs Türk
basınının aksine, Kıbrıs Rum basını tek haber kaynağı olarak öne çıkmaktadır.
Nitekim BM Genel Sekreteri Guterres'in Kıbrıs Rum tarafına, “Kıbrıslı Türklerin
siyasi eşitliğini ve kararlara aktif katılımını kabul etmezseniz konferansı
toplamayacağım” şeklinde mesaj gönderdiği; öte yandan Kıbrıslı Türklere de
“KKTC”nin tanınması konusuyla masaya gelmeye çalışacaksanız, konferansı
toplamam” mesajını ilettiği yazıldı. Ayrıca BM'nin Kıbrıs Türk tarafına,
KKTC'nin “zorla kurdurulan bir devlet” olduğunu söylediği ve bu yüzden de asla
tanınma olmayacağını açık dille ifade ettiği Politis gazetesinde yer alan bir
makalede dile getirilmiş bulunuyor.
(Sol
Gazete, Nisan 2021 , Sayı:2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder