1974 yazındaki faşist Yunan darbesi ile onu izleyen Türk işgali sonucu bozulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması için yapılan toplumlararası görüşmelerde konfederal bir çözüm şekli, ilk defa Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş tarafından önerilmişti. Türkiye’nin işgali altındaki topraklarda 1985’de ilan edilen ayrılıkçı “KKTC” devletçiğinin ilk başkanı olarak seçilen Rauf Denktaş, yemin töreninden sonra yaptığı konuşmada, henüz açıklanmamış olan yeni BM çözüm önerilerini eleştirerek, şöyle demişti:
“Güneydeki
Kıbrıslı Rumlarla bir federasyon veya konfederasyon kurulsa bile, en erken bir
zamanda, güney komşularımızla ekonomik olarak yarışabilecek bir duruma
gelmeliyiz.” Denktaş, barış çabalarının odak noktasını oluşturan federasyondan
ayrı olarak, iki tarafı gevşek bir şekilde bağlayacak olan konfederasyonla
ilgili olarak daha fazla bilgi vermemişti. [i]
Londra’da yayımlanmakta olan “The Times” gazetesinde
o günlerde yer alan bir başyazıda ise, Denktaş’tan, BM Genel Sekreteri’nin
hazırladığı yeni bütünlüklü taslağı kabul etmesi isteniyor ve Türk tarafının
takındığı olumsuz tutumun son zamanlarda federasyondan çok, konfederasyona
ağırlık veren açıklamalar ile uyum içinde olduğuna dikkat çekiliyordu. Milliyet
gazetesi yazarı Sami Kohen de, Denktaş’ın BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar’a
kesin olarak olumlu veya olumsuz bir yanıt vermeyeceğini ve ona “karşı
öneriler”ini içeren bir belge göndereceğini daha önceden yazmıştı. Kohen’e göre
Denktaş, Kıbrıs Türk tarafının tam eşitliğinin kabul edilmesini ve
Cumhuriyet’in kuzey ile bir konfederasyon oluşturmasını isteyecek ve böylece
top BM aracılığı ile Kıbrıs Rum tarafına atılmış olacaktı. [ii]
Alithia gazetesi yazarı Kassandros, BM Özel
Temsilcisi Oscar Camilion’un himayesinde Kıbrıs Cumhurbaşkanı Vasiliu ile
Kıbrıslı Türk Lider Denktaş arasında yapılacak ilk toplantının açılışına
değinmekte ve Denktaş’ın federasyonla ilgili yorumlarının, federasyonun
kanatlarını birleştirmek yerine, ayrılmasını sağlayacak ayrı iki varlığın bir
konfederasyon oluşturmasını öngördüğünü yazmaktaydı. [iii]
Vasiliyu, Kıbrıslı Türk Lider Denktaş’la yapacağı toplantıların yeni turuna
başlamazdan önce “BBC World Service” programına verdiği bir demeçte, Kıbrıs
Türk önerilerinin görüşmeler için bir temel oluşturamayacağını söyleyerek,
şöyle diyordu:
“Biz
federasyonu konuşmaktayız ve tek bir ülke söz konusudur. Kıbrıs Türk önerileri,
iki ülkeden ve iki bağımsız devletten söz etmektedir. Bu temel üzerine görüşme
yapamazsınız.” [iv]
Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Mart 1991’de
Kiev’de gazetecilerle yaptığı sohbette söyledikleri ise ülkesinin Kıbrıs
politikasını özetler nitelikteydi:
“Makul
olanı yapmamız lazım. Bu hususta şimdiye kadar epey mesafe aldık. Beş kantondan
bugün iki ayrı devlete, hatta federasyondan da gevşek olsun demeye geldik.
Neredeyse konfederasyon lafını da söyledim ben. Ne kadar Rum olacakmış, bu
konuşuluyor. Yüzdesi şu kadar, bunu geçmeyecek. Moratoryum var. Onu da kabul
ettiler prensip itibarıyla, onu da biliyorum. En önemli taraf, bizim için orada
Türkiye’nin varlığı lazım. Yani güvenlik bakımından varlığı lazım.”
[v]
İngiltere Dışişleri Bakanlığı Commonwealth
İşlerinden ve Denizaşırı Kalkınma’dan Sorumlu Müsteşar Barones Lynda Chalker’in
1993 yılında Kıbrıs’ı ziyareti sırasında Kıbrıs Haber Ajansı’na verdiği bir demeç,
Kıbrıs sorunu için “konfederasyon”a dayalı bir çözüm şeklinin düşünülmekte
olduğuna ilişkin iddiaları güçlendirmişti. Chalker, sözkonusu demecinde şöyle
demişti:
“(Kıbrıs
sorunu için) sadece tek bir çözüm şekli bulunduğuna inanmıyorum. Olası başka çözüm
şekilleri de vardır. Yeter ki, önemli bir sorun olan toprak konusu çözümlenmiş
olsun... Kuzeyde yapılacak olan seçimleri, federasyonu kabul edilemez
bulanların kazanması halinde, BM’nin başka çözüm yolları üzerinde çalışması
gerekecektir. Federasyon, tek çözüm şekli değildir; halen masada olan çözüm
şekli budur... İki bağımsız devlet fikrine karşıyım. Bunun Kıbrıs’ın çıkarına
olmayacağına inanıyorum. Özellikle Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlardan
ayrılması, onlara yarar sağlamayacaktır... Konfederasyona gidilmesi, bunun için
öne sürülecek şartlara bağlı olacaktır ve bunu Kıbrıs halkı birlikte
hazırlamalıdır. Ama olumlu bir biçimde incelenmesi gereken çeşitli çözüm
şekilleri vardır.” [vi]
Ortadoğu sorununu görüşmek üzere Mayıs 1974’de
Lefkoşa’da ABD Dışişleri Bakanı Kissinger ile buluşan Sovyetler Birliği’nin
Dışişleri Bakanı Andrei Gromiko da anılarında bize şu bilgileri aktarmıştı:
“(Kissinger)
her ne kadar açık konuşmaktan kaçındıysa da Washington’un, Kıbrıs’ın biri
Rumların, öteki de Türklerin olmak üzere iki ayrı devlet haline gelmesine
taraftar olduğunu ima etti. Yani Kıbrıs’ta iki ayrı devlet istiyorlardı.
[vii]
***
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan
Erhürman’ın ilk defa Eylül 2024’de, “New York’taki BM Genel Kurulu’nda
“Kıbrıslı Türklerin toplum lideri boşluğunu dolduracak” diye tanımladığı ve
Sosyalist Enternasyonal toplantısında yaptığı konuşmada da gündeme getirdiği “4
Aşamalı Çözüm Planı”, ya da “5 Adımda Müzakere ve Çözüm” başlıklı önerileri ile
CTP’nin konfederal, ya da gevşek yapılı bir federal birleşmeden yana olduğunu
açıkladı. [viii]
16 Ocak 2025 tarihli Özgur Gazete Kıbrıs’ta yer alan
“Erhürman: Coğrafi temelli federasyon modelinin sahibi Türk tarafıdır” başlıklı
bir haberde, CTP Genel Başkanı, BM Arabulucusu Dr. Galo Plaza’nın 26 Mart 1965
tarihli raporunda Türk tarafının Kıbrıs uyuşmazlığında çözüm şekli olarak talep
ettiği “coğrafi federasyon” tezine atıfta bulunarak, şöyle demekteydi:
“Bugüne
kadar hangi Kıbrıslı Türk lider masaya oturmuşsa, gevşek federasyon yapısını
savunmuş, federasyonu mümkün olduğunca konfederasyona yaklaştırmaya çalışırken,
Kıbrıslı Rumlar ise bu yapıyı üniter devlete çekmeye çalışmıştır.”
Burada zamanın TC Başbakanı İsmet İnönü’nün 8 Eylül
1964 günü TBMM’de söylediği şu sözleri hatırlamakta yarar var:
“Muahede
hükmü dahilinde bulunmak için resmi ağızdan taksim sözü ile değil, federasyon
şekli ile münakaşaya başladık.”
Yukarıda sözü edilen Galo Plaza Raporu’nun 97.
paragrafında şöyle denmekteydi:
“Kıbrıs Türk tarafı, coğrafi temele ve federal bir
sisteme dayanan toplumların ayrılmasında ısrar etmektedir.”
Dr. Plaza, Türkiye Cumhuriyeti’nin de aynı görüşte
olduğunu belirttikten sonra, 150. paragrafta Kıbrıs’ta federal bir rejimin
kurulabilmesi için ayrı bölgelerin bulunması gerektiğini, ama bu temelin
Kıbrıs’ta bulunmadığını kaydederek, Aralık 1963’ten sonra bu durumun
değişmediğini, oluşan Türk enklavlarının ada yüzeyine dağılmış halde
bulunmasına rağmen, hâlâ daha binlerce Kıbrıslı Türkün karma köylerde yaşamakta
olduğunu vurguluyordu. Aynı raporun 154. Paragrafında belirtildiğine göre, Türk
tarafının önerilerde sözünü ettiği federal hükümet şekli, aslında adanın
taksimini (veya resmi deyişle coğrafi federasyonunu) öngörüyordu. Hatta taksim
çizgisinin nerelerden geçeceği bile saptanmıştı.
***
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, 1974 yazında
faşist Yunan darbesi ve onu izleyen Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarını
işgali ile adanın taksimini kalıcılaştıran resmi Türk tezine çok yaklaşan partisinin
taleplerini şöyle sıralamaktadır:
“Bu
defa masaya otururken 1. Siyasi eşitlik pazarlık konusu olmayacak. 2. Takvim
belirlenecek. Masada on yıl boyunca aynı şeyleri konuşmayacağız. 3. Müzakereler
sonuç odaklı olacak. Daha önce 50 defa konuşulup uzlaşılan konular tekrar
masaya gelmeyecek. 4. Müzakerelerin sonunda masadan kalkılırsa, statükoya geri
dönülmeyeceğine dair bir garanti verilecek”. [ix]
Erhürman, 19 Ekim 2025’de yapılacak olan KKTC
Başkanlığı için adaylığını açıkladıktan sonra, yukarıdaki talepleri daha da
açarak, şu şekilde somutlaştırmıştı:
“Masadan
kalktıktan sonra eşitlik için KKTC'nin AB üyesi olması, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin
tanınmasından vazgeçilmesi gerekiyor. Biz iki eşit kurucu devletten birinin
sahibi olacağız. Bizim irademiz olmaksızın karar alınmayacak. Gevşek
federasyonu savunuyorum. Ben bu modeli Türkiye ile konuştum, anlattım.” [x]
Hem 51 yıldan beri sürdürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki
Türk askeri işgali ile gerçekleştirilen oldu-bittilere, hem de 1949 Cenevre
Sözleşmesi hilafına işgal edilmiş olan bölgeye taşınarak, yasadışı devletin
“yurttaşı” yapılan Türkiyeli yerleşimcilere sahip çıkan Erhürman, Karpaz’da
yaptığı bir seçim konuşmasında onlar için de şu taleplerde bulunmuştur:
“Türkiye
kökenli insanlarımız Annan Planı’nda oy kullandılar. Uluslararası toplum bu oyu
tanıdı. Rum tarafı da “Evet” deseydi, 45 bin Türkiye kökenli insanımız artı
eşleri ve çocukları ertesi gün vatandaş olacaktı. Geriye kalanlar da AB’de
daimi ikamet hakkına sahip olacaktı. Oyları kabul edilen insanlarımız Ercan’dan
Atina’ya, Atina’dan Larnaka’ya gidebiliyor; Mağusa’dan iki buçuk mil kapısından
geçip kahve içemiyor.” “Peki burada doğan Türkiye kökenli çocuklar nereden
geldi? Yasadışı limandan mı girdi? İnsan hakları açısından bunların hepsinin o
masada konuşulması gerekir. [xi]
Hatırlanacaktır, adanın birleşmesini sağlayacak
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeni federal anayasası konusunda İsviçre’nin Crans
Montana kasabasında yapılan toplumlararası görüşmeler, Temmuz 2017’nin ilk
haftasında imza aşamasına çok yaklaşmış olmasına rağmen, “güvenlik” konusunda
Türkiye’nin, adadaki son Türk askerin çekileceği tarihi vermemesi üzerine,
anlaşmazlık çıkmış ve görüşmeler sona ermişti.
Crans Montana'dan sonra BM Genel Sekreteri Antonio
Guterres'in hazırladığı rapor doğrultusunda “köprü öneri” olarak da
adlandırılan 8 maddelik “İngiliz Planı”nda, “kurucu eşit egemen toplum
devletleri”nin işbirliği öngörülmekteydi. [xii]
Zaten İngiliz “Economist” dergisinde daha önce çıkan
bir habere göre, “ada birleştiğinde dahi, etnik çizgilerle bölünmüş gevşek bir
federasyon olarak kalacağı değerlendirmesi” yer almıştı. [xiii]
Tufan Erhürman’ın “KKTC Başkan Adaylığı Kampanyası”
sırasındaki açıklamalarından da görüleceği gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak
bütünlüğünün üç garantöründen ikisi olan Birleşik Krallık ile Türkiye’nin,
1956’dan beri izledikleri adanın taksimi politikası, yukarıda aktarılan
talepler göz önüne alındığında, artık Kıbrıslı Türklerin en büyük muhalefet
partisi olan CTP tarafından da benimsenmiş bulunmaktadır.
19 Ekim 2025 günü adamızın TC işgali altındaki
bölgesinde yapılan Başkanlık seçimini en yakın rakibi Ersin Tatar’ın aldığı
%35.81 oy oranı karşısında %62.76 oy oranı ile ilk turda CTP Genel Başkanı
Tufan Erhürman kazandı. Sayıları 218.313 olarak açıklanan seçmenlerin katılım
oranı %64.87 idi. Toplam seçmen sayısının üçte birinin yerli Kıbrıslı Türkler,
geriye kalan üçte ikisinin ise TC’li yerleşimcilerden oluştuğu tahmin
edilmektedir.
Ayrılıkçı “KKTC” devletçiğinin yeni başkanı Tufan
Erhürman’ın Kıbrıs uyuşmazlığının çözüm modeli hakkında aşağıda kendi ağzından
vereceğimiz alıntılar, yılların taksim savunucusu Rauf Denktaş’ın son bir
türevi ile karşı karşıya olduğumuzu bize göstermektedir:
“Rauf Raif
Denktaş’tan Mustafa Akıncı’ya kadar Türk tarafının masada her zaman federasyon
görüştüğünü söyleyen Erhürman, “Ama mümkün olduğunca KONFEDERASYONA BENZEDİ.
Gevşek federasyon da denilebilir.” [xiv]
1 Eylül 2025 gecesi Kumarcılar Hanı’nda gazetecilerin
sorularını yanıtlayan Tufan Erhürman, “dünyada bir sürü federasyon vardır, ama ADINA FEDERASYON DEĞİL SÜLEYMAN
DA DENİLEBİLİR” dedi. (…) Bunca yıllık tecrübenin, merkezi yanı güçlü
federasyonun gerçekçi olmadığını gösterdiğine işaret eden Erhürman, “Gevşek federasyon tanımı, masada hep
görüşülen konfederasyona en yakın federasyon modelidir. (…) Erhürman: “GEVŞEK
FEDERASYONU SAVUNUYORUM. BU MODELİ TÜRKİYE İLE KONUŞTUM, ANLATTIM." [xv]
“Kendi çözüm
modelinin İKİ EŞİT KURUCU DEVLETİN KENDİ YETKİLERİNİ EGEMEN BİÇİMDE KULLANDIĞI,
iki bölgeli ve iki toplumlu, merkezdeki yetkilerin ise siyasi eşitlik temelinde
paylaşıldığı bir mekanizma olduğunu belirten Erhürman, bunun adına federasyon
mu, konfederasyon mu, başka bir şey mi dendiğinin önemli olmadığını, asıl
önemli olanın içeriği olduğunu vurguladı. (…) Tatar’ın isimlere takıntılı
olduğunu belirten Erhürman, “BELKİ DE İÇERİK KONUŞULSA AYNI ŞEYİ KONUŞTUĞUMUZU
ANLAYACAĞIZ” dedi. Kendilerinin de İKİ EŞİT KURUCU DEVLETi savunduğunu söyleyen
Erhürman, en temel farkın Tatar’ın modelinde Kıbrıslı Türklerin adanın
tamamında sahip olabileceği tüm haklardan vazgeçmesi olduğunu vurguladı. [xvi]
“Ben iki buçuk dakikada anlatıyorum:
Adına ister federasyon, ister konfederasyon deyin, mesele kelimeler değil.
Bizim modelimiz; iki toplumun, iki bölgenin, siyasi eşitliğe dayalı bir
yapıdır. Kelimelerin üstünde dans etmeyi bırakıp halkın çıkarını konuşmamız
gerekiyor.” [xvii]
Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “iki devletli
çözüm” söylemini eleştirerek, “İki devlet derken ortak yetki alanlarından
hidrokarbon, enerji, vatandaşlık, güvenlik var. Ersin Bey buralarda ne yapmayı
düşünüyor?” diye sordu. (…) Türkiye’nin etkisiyle ilgili soruya ise Erhürman şu
yanıtı verdi: “Neden olsun? Türkiye Cumhuriyeti garantörlükten vazgeçmek
istiyor mu? Enerji ve hidrokarbon üzerinde Kıbrıs Türk halkının söz hakkından
vazgeçmesini talep etmiş olabilir mi? Türkiye
doğal olarak iki devleti savunuyor. BENİM MODELİMDE KIBRIS TÜRK DEVLETİ VE
KIBRIS RUM DEVLETİ VAR. Bunun ötesinde bir ‘iki devlet’ varsa Ersin Bey bunu
açıklasın.” [xviii]
("Sol
ve Kıbrıs Sorunu" grubunun 6 Aralık 2025’de Lefkoşa'daki ara bölgede
bulunan Dayanışma Evi'nde düzenlediği ve "Dünyada Tırmanan Barbarlık
Ortamında Kıbrıs Sorunu" konulu 7. Yıllık Konferans’ta sunulan bildirinin
tam metni)
[i] Cyprus
Mail, 10 Temmuz 1985
[ii] Cyprus
Mail, 17 Temmuz 1985
[iii] Cyprus
Mail, 13 Eylül 1988
[iv] Cyprus
Mail, 5 Mart 1989
[v]
Cumhuriyet, 15 Mart 1991
[vi] Cyprus
Mail, 10 Eylül 1993
[vii] Kirikas,
10 Haziran 1990 - 10 Temmuz 1985 ile 13 Şubat 1994 tarihleri arasında, basında
yer alan “konfederasyon” çözüm şekliyle ilgili görüşler için şu kaynaklara
bakılabilir: “Denktaş’ın görüşmecilikten istifası ve konfederasyon reçetesi”
(Ahmet An), Yeni Çağ gazetesi, 16 ve 23
Ağustos 1993, Sayı:140 ve Sayı:141 ile “Konfederasyon Dosyası” (Ertan Yüksel),
Sosyalist Gözlem dergisi, Kasım 1994, Sayı:9
[viii] 21
Eylül 2024, Yenidüzen
[ix] 16 Ocak
2025, www.ozgurgazetekibris.com ve Geleceğe İmza, www.tufanerhurman.org
[x] 2 Eylül
2025 – www.yeniduzen.com/tek-turda-biter-186439h.htm
[xi] 16
Ağustos 2025
[xii]
Politis, 7 Şubat 2021 ve https://can-kibrisim.blogspot.com/2021/04/cenevreye-giderken-ingilterenin-planina.html
[xiii] Fileleftheros,
23 Nisan 2016
[xiv] 22
Ocak 2025, Hasan Erçakıca ile Kıbrıs Genç TV’de söyleşi
[xv]
Yenidüzen, 2 Eylül 2025
[xvi] Gökhan
Altıner ile söyleşiden, 11 Eylül 2025, kibrispostasi.com
[xvii] 8
Ekim 2025 – Haber ve ötesi, Muazzez Gazihan – haberkibris.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder