31 Ağustos 2014 Pazar

EMPERYALİZM, KIBRIS CUMHURİYETİ’Nİ ORTADAN KALDIRMA PLANLARINDAN VAZGEÇMİYOR


Emperyalist güçlerin, Kıbrıs halkının İngiliz sömürge yönetiminden kurtulduğu 1960 yılından bu yana, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak için sürekli olarak çaba gösterdikleri bilinmektedir. Aynı güçlerin adayı tekrar kendi denetimleri altına sokup, NATO’nun Ortadoğu’daki saldırgan politikasında bir sıçrama tahtası olarak kullanma isteklerinden vazgeçmedikleri, geçtiğimiz ay içinde ortaya çıkarılan yeni bir komplo hareketi ile bir kez daha doğrulanmıştır.
NATO’cu çevreler, dört yıldır kuzey bölümünü işgalleri altında tuttukları Kıbrıs adasında, eski Acheson Planı’na uygun olarak ikili enosisi gerçekleştirmek ve böylelikle sorunu bir an önce “çözümlemek” amacı ile Kıbrıs Cumhurbaşkanı Kipriyanu’nun devrilmesini hedef almışlardı. Hükümet sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, darbe teşebbüsü, bir grup eski EOKA-B üyesi ile faşist güçleri destekleyip, finanse eden bazı Batı Alman çevreleri tarafından düzenlenmişti. Nitekim darbe teşebbüsü ile ilişkisi olduğu saptanan Federal Almanya’nın Lefkoşa’daki eski elçi yardımcısı Paul Kurbjuhn, Kıbrıs’ın içişlerine karıştığı nedeniyle derhal sınırdışı edilmiştir. Alman diplomat, bu yılın başlarında görevinden ayrıldığı halde, yurduna dönmemiş, Kıbrıs’ta kalarak yıkıcı faaliyetlerine devam etmişti. Yapılan açıklamada ayrıca Kurbjuhn’un yabancı politikacılar ve çeşitli haberalma servisleri ile yakın ilişkide bulunduğu bildirilmiştir.

Atina’da yayımlanan Kathimerini gazetesi ise, darbe teşebbüsünün gerici Alman Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU)’nin ileri gelen çevreleri tarafından finanse edildiğini yazmıştır.
Hatırlanacağı gibi Makaryos da, 1977 yılı Şubat ayında bir Yunan gazetesinde çıkan demecinde, federal Almanya Başkanı Schmidt’in kendisi ile yaptığı bir görüşme sırasında Cumhurbaşkanlığı görevinden çekilmesini ve sadece dini görevi ile uğraşmasının daha doğru olacağını söylemekten kaçınmadığını açıklamıştı.

Kıbrıs sorununa, emperyalist güçlerin bölgedeki çıkarlarına uygun bir “çözüm” bulmayı amaçlayan yıkıcı faaliyetlere Alman neo-nazileri yanında İsrail Siyonistlerinin de destek oldukları, son komplo olayında ortaya çıkmıştır. Sağcı bir Rum futbol takımını çalıştırmakta olan İsrailli ajanın, Alman diplomat ile ilişkide olduğu saptanmış ve o da aynı şekilde sınırdışı edilmiştir.
Bu yılın Nisan ayı içinde Kıbrıs polisi tarafından ele geçirilen suikast ve saldırı planları ile ilgili olarak bir açıklamada bulunan AKEL Genel Sekreteri Papayuannu, daha o zaman, bu planların gerisinde Alman ve İsrailli ajanlar ile cunta kalıntılarının olabileceğini belirtmiş, 14. Parti Kongresi’nde yaptığı konuşmada ise, ABD ve NATO’nun hâlâ Acheson Planı’na uygun olarak ikili enosisi amaçladığını bir kez daha dile getirmişti. 

Kıbrıs sorununun barışçı bir şekilde çözümlenmesini engelleyen emperyalist güçlere Alman neo-nazi ve intikamcılarının katılması, yeni bir olay değildir. 1960 yılında bağımsızlığın ilanından sonra EOKA’cı Rum faşistler İngiliz askeri üsleri üzerinden silahlandırılırken, TMT’ye mensup Türk faşistler de Bonn’daki Hitler generallerinden Gehlen’in “Bundes Nachrichten Dienst”i tarafından silah, cephane ve para yardımı ile 1963 olaylarına hazırlanıyordu.
Faşist Alman ve Türk gizli servisleri arasındaki “yakın işbirliği”, daha 1943 yazında SS Dış Ülkeler Casusluk Dairesi Başkanı Walter Schellenberg ile Türk askeri gizli servisi şefi arasında imzalanan anlaşmada şekillendirilmişti.

1964 yılı başında Kıbrıs hükümeti istihbarat kaynaklarının eline geçen bir belgeye göre, Ağustos 1962’de Kiel’den yüklenmiş bir gemi Mağusa’daki bir İngiliz askeri bölgesine, her biri en az yarım ton ağırlığında olan 45 büyük kasa içinde silah ve cephane getirmişti. Nitekim 1963 çarpışmalarında TMT üyelerinin Batı Alman malı silah ve mermi kullandıkları saptanmıştır.
Aradan geçen 15 yıl içinde emperyalist güçler, yıkıcı emellerinden vazgeçmemişlerdir. AKEL Genel Sekreteri Papayuannu, 1974 yazında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makaryos’a karşı düzenlenen CIA damgalı darbe girişiminin dördüncü yıldönümü nedeniyle Lefkoşa’da düzenlenen yığınsal mitingde yaptığı konuşmada da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünü yıkmaya yönelik komploların devam ettiğini söyleyerek, halkı uyanık olmaya çağırmıştır.

Öte yandan emperyalistlerin adayı taksim etme planlarına hizmet eden kukla KTFD’nin başı Denktaş ise, ABD Başkanı Carter’den aldığı direktiflerle barış meleği kılığına girmekte, sorunun “çözümü” yolunda “yeni öneriler” getirmektedir. Ambargo görüşmeleri öncesinde yapılan ve Maraş’ın BM yönetiminde 35 bin Rum göçmeni için yerleşime açılması ile ilgili öneri, gerici güçler ile cunta kalıntılarının desteklediği Kleridis’in emperyalist planlara karşı direnen Rum demokrasi cephesini bölme çabaları, ortaya çıkarılan son darbe teşebbüsü, Yunanistan’daki gerici çevrelerin ikili enosis üzerinde yayın yapmaları, hep emperyalist ve NATO’cu “çözüm planları”nın birer parçasını oluşturmaktadır.
Fakat Kıbrıs’ın bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü, üs ve askerden arındırılması için mücadele vermekte olan barış ve demokrasi güçleri, her türlü emperyalist çözüm formülüne karşı durmaktadır. Başta Sovyetler Birliği olmak üzere diğer sosyalist ülkeler, dünyanın öteki ilerici ve anti-emperyalist güçleri, Kıbrıs halkının haklı mücadelesi ile politik, moral ve maddi dayanışma içindedir. Sonunda Kıbrıslılar kazanacaktır.

(Bu yazı, İstanbul’da yayımlanan sosyalist Kitle dergisinin 8 Ağustos 1978 tarihli nüshasında-Sayı:222- imzasız olarak yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder