1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması
ardından onu tanıyan ilk ülkelerden biri olan Sovyetler Birliği’nin Kıbrıs’la
ilgisi aslında pek eskilere dayanmaktadır. AKEL Genel Sekreteri E.
Papayuannu’nun bir açıklamasına göre, Kıbrıs komünistlerinin partisi olan AKEL
ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin ilişki kurması bile, ancak 1957
yılında olmuştur. (Bkz. World Marxist Review, Aralık 1972)
KIBRIS TÜRK-SOVYET İLİŞKİLERİNDEN BİR ANI
Sovyetler Birliği ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında
1960-1963 yıllarında başlayan diplomatik, ekonomik ve kültürel ilişkiler,
Sovyet ve Kıbrs halkları arasındaki dostluğun temelini atmıştır. Örneğin uzaya
çıkan ilk insan olan Sovyet havacısı Binbaşı Yuri Gagarin, 1962 yılının Şubat
ayında Kıbrıs’ı ziyaret ederek, adamızda üç gün konuk edilmişti. Bu ziyaretle
ilgili olarak zamanın önde gelen yerel gazetelerinden Cumhuriyet’te, gazetenin
muhabiri İlhan Gündüz (Haşmet M. Gürkan’ın takma adıydı) şunları yazmıştı:
“Perşembe günü Cumhurbaşkanı’nın şerefine verdiği
öğle yemeğinde hazır bulunan Binbaşı Gagarin, Cuma gecesi Çetinkaya lokalinde
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük tarafından Türk cemaatı namına kabul
edilmiştir. Bu münasebetle bir çay partisi verilmişti. Saat 6’da Çetinkaya’ya
gelen Sovyet Feza Yolcusu, burada tezahüratlarla karşılanmış ve salonu dolduran
halk, Dr. Küçük ile Binbaşı Gagarin’in yaptıkları konuşmaları ilgiyle takip
etmiştir.
Konuşmasına “ilk Sovyet Astronotu Sayın Yuri Gagarin’i
aramızda görmekle ve kendisine Kıbrıs Türk cemaatı adına “adamıza hoş geldiniz”
demekle büyük bir memnuniyet duymaktayım” diyerek başlayan Dr. Küçük, Kıbrıs
Türk Cemaatinin feza araştırmalarını ve bu uğurda yapılan denemeleri büyük
takdir ve hayranlıkla takip ettiğini söylemiş ve bütün gayretlerin, dünya
insanlığının refah ve saadetine hızmet edecek müspet çalışmalara yönelmesi
temennisini izhar etmiştir. Sovyetlerin feza çalışmalarında büyük gayretler
gösterdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı, konuşmasına devamla bu
hayretlerin mükafatının alındığını, Sovyet ilim adamlarının dünyanın takdirini
kazandığını ifade etmiş ve gösterdiği fedakarlık, metanet ve cesaretten dolayı
Binbaşı Gagarin’i tebrik etmiştir.
Binbaşı Gagarin, Cumhurbaşkanı Yardımcısının
konuşmasına verdiği cevapta, Kıbrıs Türk cemaatı mümessillerinin kendisine
gösterdikleri hüsnü kabule teşekkür etmiş ve Kıbrıs’ı ziyaretten duyduğu
memnuniyeti ifade ile Sovyetler Birliği halkının Kıbrıs halkına, Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin terakki ve refahını temin yolunda sarfetmekte olduğu
gayretlerinde muvaffakiyetler dilediğini belirtmiştir. Feza uçuşunu ilk olarak
yapmaktan bahtiyarlık duyduğunu söyliyen Binbaşı Gagarin, “Bu uçuşu sulh, ilmin
terakkisi ve fezanın sulhçu gayeler için incelenmesi namına yaptım” demiş ve
feza çalışmalarında çok gayretler sarfedilmesi icap ettiğini sözlerine ilave
etmiştir.” (Cumhuriyet gazetesi, 19 Şubat 1962, s.4)
Sovyetler Birliği’nin Kıbrıs’a olan ilgisi, Aralık
1963 bunalımından sonra daha da artmıştır. Nitekim Kıbrıs’ı konu olan Sovyet
kitaplarının yayımlanması da bu döneme rastlamaktadır. (1958 yılına ait
Eleftherios Dzelepy’nin “Pravda o Kipre” adlı çalışması, “Moskva: Nedvo
niostranioy” yayını olarak çıkmışsa da, bu konuda ayrıntılı bilgi elde
edemedik. Bir Sovyet yazarından çok, bir Yunanlı yazarın eseri olduğunu tahmin
etmekteyiz.)
İLK KİTAP
Hakkında bilgi edinebildiğimiz Kıbrıs’la ilgili ilk
Sovyet kitabı, S.M.Leonidov tarafından kaleme alınmıştır. “Kipr v borbe za
nezavisimost” (Bağımsızlığı için mücadele eden Kıbrıs) başlıklı kitap, 1963 yılında
Dışişleri Enstitüsü’nün bir yayını olarak Moskova’da 140 sayfa halinde
basılmış. Kitapta yer alan bölüm başlıkları şöyle:
Kıbrıs’ın Britanya tarafından işgal edilmesinin
nedenleri, İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Kıbrıs’taki milliyetçi mücadele,
Kıbrıs sorunu ve onun uluslararası bir sorun haline dönüşmesi, Kıbrıs sorununun
çözümlenmesine NATO’nun müdahalesi, Kıbrıs’ın bağımsızlık mücadelesinde yeni
dönem. Bu son bölüm, 1960’lı yılların ilk yarısını kapsamaktadır.
Leonidov’a göre, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını
sağlayan Londra Anlaşması, en az iki ana konuyu çözümleyememiştir. Bunlardan
biri, Kıbrıs’ın NATO ile olan bağları, ötekisi de Kıbrıslı Türklerle Rumlar
arasındaki ilişkilerin durumudur. Sovyet yazar, bu kitabında Kıbrıslıların emperyalist
boyunduruktan kurtulmak için ulusal kurtuluş mücadelesini sürdürdüklerini
belirtirken, Kıbrıslı Türklerle Rumlar arasındaki anlaşmazlığa ülkesinin nasıl
baktığını belirgin olarak ortaya koymamaktadır. 1960’lı yılların başında,
Kıbrıslı Rumlar ile Yunanlıların ortaya çıkan yeni durumdan memnun
olmadıklarını ve değişiklik istediklerini (s.95) yazan Leonidov, onların bu
isteğini desteklemektedir.
Yazarın Türk tarafına yaklaşımı ise farklıdır.
Türkiye’yi NATO’ya üyeliği nedeniyle ve Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin korunması
için enerjik bir çaba gösterdiği için suçlamaktadır. (s.111) Oysa ki Yunanistan
da bir NATO üyesidir ve benzer konumlardan hareket etmektedir. Rumların AKEL
partisinin, Yunanistan’ın NATO’dan ayrılmasını talep etmesi, bu görüş için dayanak
noktası oluşturamaz.
1964’DE ÜÇ AYRI KİTAP
1964 yılı içinde Sovyetler Birliği’nde Kıbrıs
üzerine üç ayrı kitabın yayımlandığına tanık olmaktayız. Üç ayrı yayınevinin
bastırdığı bu kitaplar, bu ülkede Kıbrıs’a ve adanın geleceğine ilişkin ilginin
artmış olduğunu göstermektedir. Farklı konuları işlemelerine rağmen, birbirini
tamamlayan bu üç kitaba kısaca değinelim. (İçerikleri hakkında bilgi veren bu
kitaplarla ilgili olarak yararlanılan kaynak: “Some Soviet Works on Cyprus”,
Jacob M. Landau, Middle Eastern Studies, London, October 1975, s.302-305)
İlk kitap M. P. Pobedina’nın “Respublika Kipr”
(Kıbrıs Cumhuriyeti) başlıklı rehber kitabıdır. Adanın tarihi, siyasal
partileri, günlük hayatı, su kaynakları, dağları, kasaba ve köyleri, sanayi,
ulaşım, diğer ülkelerle olan ticari ilişkileri ve ekonomik kalkınması için
hazırlanan Beş Yıllık Plan’dan söz etmektedir. Kitap, Kıbrıs’taki dağlardan
güzel manzaralar ve tarihi yerlerin görüntülerini aktaran çok sayıda resimle
süslenmiştir. Prosveşçeniye Yayınevi’nin 1964 yılında Moskova’da bastırdığı bu
kitap, 72 sayfadır.
SOVYET GAZETECİSİNİN KIBRIS GEZİSİ NOTLARI
1964 yılına ait ikinci kitap, Sovyet gazetecisi A.
Romanov’un 1962 yılında Kıbrıs’a yaptığı gezi izlenimlerinden oluşmuştur. Adı
şöyle: “Puteşestviye na ostrov Kipr: Zapiski dzurnalista” (Kıbrıs adasına bir
gezi: Bir gazetecinin notları). 68 sayfalık kitap, Moskova’da Politik Edebiyat
Yayınevi’nce bastırılmış. Kıbrıs’taki çeşitli tarihi yerler ve ilgi uyandıran
diğer bölgelere yaptığı gezileri, dikkatli bir gözlem ve duygusal bir anlatımla
dile getiren Romanov, kitapta ayrıca AKEL Genel Sekreteri Papayuannu ile
buluşmasını ve partinin çalışmalarını da anlatmaktadır. Sovyet gazetecisi,
AKEL’in 1926’da kurulmuş olan Kıbrıs Komünist Partisi’nin devamcısı olduğunu
belirtmekte ve partinin son kongresinin Eylül 1959’da gizli olarak, 6 bin kadar
üyeyi temsilen 200’den fazla delege ile toplandığını yazmaktadır. Yazara göre,
Aralık 1959’da yeniden yasal olarak çalışmasına izin verilen parti, 3 yıl içinde
gelişerek, Mart 1962’de üye sayısını 10,432’ye çıkarmıştır. Bu üyelerin yüzde
65.5’i işçi, yüzde 10.8’i köylü, yüzde 9.5’i orta sınıf, yüzde 14.2’si
diğerleri olarak verilmektedir. (s.29-31)
KONDRATYEV’İN KİTABI
1964’de Moskova’da yayımlanan Kıbrıs’la ilgili
üçüncü kitap, diğerlerinden içerik yönünden çok farklı olup, Pobedina’nınki
gibi “Kıbrıs Cumhuriyeti” (Respublika Kipr) başlığını taşımaktadır. V.
Kondratyev’in hazırladığı kitap, Znaniye Yayınevi tarafından 32 sayfa halinde,
7. Uluslararası Dizi’nin 22. Kitabı olarak basılmıştır. Kıbrıs’taki olayları,
süregelen anti-emperyalist mücadelenin bir parçası olarak gösteren ve Kıbrıs
sorunundaki iç etkenlere atıfta bulunmayan bu kitaptaki bölümler şöyle
sıralanmıştır:
Bağımsızlıktaki sahtelik, Sömürgeciliğin mirası,
Halklar arasında barış ve dostluk isteyen Kıbrıslılar, Kıbrıs’a karşı NATO’nun
komplosu, Kıbrıs halkı egemenliğini savunuyor, Sömürgecilerin yeni manevraları,
Sovyet halkı Kıbrıs’ın tam bağımsızlığını istiyor.
Kitabın sonunda Pravda gazetesinden aktarılmış 1964
yılına ait ve Kıbrıs’la ilgili NATO, ABD ve Büyük Britanya’nın saldırgan
emellerini kınayan, resmi haber ajansı TASS’ın bir açıklaması ve Sovyet
Hükümeti’nin bir duyurusu yer alıyor. Duyuruda Kıbrıslı Türk ve Rumlara
Sovyetler Birliği’nin sempati ve desteğinin güvencesi verilmektedir. Bu kitapta
da Kıbrıs sorununu oluşturan somut olaylara çok az değinilmekte, iç etkenlerden
çok, emperyalizmin, yani dış etkenlerin komplo ve eylemlerinden söz
edilmektedir.
URAZOVA’NIN “KIBRIS”I
Kıbrıs’ın tarihi ve politik durumuyla ilgilenen bu
kitaplardan sonra, 1966 yılında yayımlanan bir başkasına göz atalım. E.
Urazova’nın “Kipr” (Kıbrıs) başlıklı bu kitabı, 152 sayfa olarak Moskova’da
Mysl Yayınevi’nce bastırılmış. “Gelişmekte olan ülkelerin sosyo-ekonomik sorunları”
dizisinden çıkan kitapta, adadaki sosyal durumdan çok, ekonomik ve mali durum
incelenmiştir. Kıbrıs’ın tarihi ile ilgili bir bölümden sonra, Kıbrıs
ekonomisinin genel özellikleri, tarım, sanayi ve yabancı sermayenin durumu, dış
ticaret ve mali durum, işçiler ve işçi mücadelesinin durumu ele alınmaktadır.
Daha çok İngilizce, ama bu arada Rusça ve Almanca kaynaklardan yararlanılarak
hazırlanmış birçok tablo verilmektedir. İstatistiki bilgilerin eskimiş olmasına
rağmen, Kıbrıs ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı sonundan başlayarak, 20 yıl
içinde nasıl bir gelişme gösterdiğini anlamada yararlı bir kaynak olan bu
kitabın, 1969 yılında genişletilmiş bir ikinci baskısı yayımlanmıştır.
9 YIL SONRA ÇIKAN EN KAPSAMLI ÇALIŞMA
1974 öncesinde Sovyetler Birliği’nde yayımlanmış en
kapsamlı Kıbrıs kitabı olan bu kitap, 258 sayfadır. Başkanlığını
R.P.Kornienko’nun yaptığı ve E.İ.Urazova ile K.A.Şemenkov’dan oluşan bir yayın
kurulu tarafından hazırlanan ve “Kipr” (Kıbrıs) adı verilen bu kitap, “Akad.
Nauk.SSR, Inst. Vostokovedeniya” (Bilim Yayınları) adına bastırılmıştır. Adanın
tarihsel, coğrafik, ekonomik ve siyasal konumuyla ilgili genel bilgileri içeren
bu kitapta, milattan önce 5,800 yılından başlatılan ada tarihi içinde, 1968
yılına kadar geçen önemli olaylar anlatılmaktadır. Kitabın ana ve yan bölümleri
şöyledir:
Önsöz, Ülke ve nüfus (Coğrafik konumu, nüfus,
diller, dinler, kentler), Ekonomi (Genel bakış, tarım, sanayi, ulaşım ve
bayındırlık, dış ticaret, turizm, finans), Tarihsel konumu (Antik devir, Ortaçağ,
Yeniçağ, Günümüzde Kıbrıs), Devletin yapısı ve sosyal kurumlar (Devletin
yapısı, silahlı güçler, işçi hareketi ve siyasal partiler, sendikal ve
kooperatif hareketi, sosyal örgütler), Kültür (Eğitim, kütüphaneler, müzeler,
basın, radyo ve televizyon, edebiyat, güzel sanatlar, örf ve adetler, müzik,
sağlık, spor). Bu kitaptan alınmış ilginç bölümler, Moskova’da eğitim görmüş
Kıbrıslı Türk gazeteci Şener Levent tarafından, Kıbrıs Postası gazetesinin 2-7
Kasım 1985 tarihli sayılarında Türkçe olarak özetlenmiştir.
KIBRIS’LA İNGİLTERE’NİN İLİŞKİLERİ NASIL BAŞLADI?
1974 yılında yine Nauka (Bilim) Yayınevi tarafından
çıkarılmış olan bir başka kitapta ise, İngilizlerin Kıbrıs adasını ele
geçirmesi anlatılmaktadır. 283 sayfalık kitabı yazan O.B.Shparo, başlığı ise
şöyle: “Zakhvat Kipra Angliyey” (İngiltere’nin Kıbrıs’ı Alması). İngilizlerin
Kıbrıs’ı Osmanlıların elinden alması konusunu Rusça olarak işleyen kitap
uzunluğundaki bu ilk araştırma kitabındaki bölümler şu şekilde sıralanmış:
Uzun erimli politika, Barışçılık maskesi altında,
Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki İngiliz entrikaları, İstanbul’da bir komedi,
“Fırsatçı” bir tarafsızlık, Silahlı tarafsızlık, 30 Mayıs 1878 İngiliz-Rus Protokolu,
Kıbrıs Analaşması’na doğru, Berlin Kongresi sırasında İngiliz politikası,
Kıbrıs Anlaşması, Kıbrıs’ta İngiliz yönetimi.
Shparo’nun kitabının sonuna eklediği
bibliyografyadan anlaşıldığına göre, bu eserin hazırlanmasında şimdiye kadar
hiçbir yerde yayımlanmamış olan Çarlık dönemi Rus Dışişleri Arşivlerinden ve
Türkçe-Rumca ve diğer bazı dillerde basılmış kitaplardan yararlanılmış. Daha
önceki bazı araştırmalarda dile getirilen bir görüşün aksine, bu kitapta, Büyük
Britanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğünü korumaya çalışmadığı ve onu
parçalamak istediği belirtilmektedir. Bu görüştem hareket eden yazar, Büyük
Britanya’nın Kıbrıs adasını işgal etmesini, Mısır’ı ve Orta Doğu’nun diğer
yörelerini ele geçirmeye yönelik kapsamlı bir plan çerçevesinde atılmış
stratejik bir adım olarak nitelemektedir. Harekatın esas ipleri, Disraeli ve
Salisbury’nin elinde olup, İngiliz ticaret ve mali burjuva çevrelerinden destek
görmüşlerdir. Kullandıkları ana araç, iki yüzlü diplomasi olmuştur. İkili
oynayan İngiliz politikacıları, Osmanlı İmparatorluğu’nun belli bazı yörelerini
parçalamayı hedeflerken, Rusya’nın yayılmacılığını önlemek için Balkanlardaki
Osmanlı topraklarının da korunmasına çalışmışlardır. Kitabın sonunda yer alan
ve 1878’de Kıbrıs’ta başlayan İngiliz yönetimiyle ilgili bölümde, Kıbrıs’ın
Büyük Britanya tarafından ele geçirilmesinde rol oynayan en büyük faktörün,
adanın önemli bir askeri üs olarak kullanılması olduğu çeşitli örneklerle
anlatılmaktadır.
KIBRISLI TÜRK ŞAİRLERDEN SÖZ ETMEYEN BİR ANTOLOJİ
Sovyetler Birliği’nde Rusça olarak basılmış
Kıbrıs’la ilgili kitaplardan bir tanesi de bir şiir antolojisidir. “Melodiye
poety Kipra” (Kıbrıs’ın genç şairleri) başlıklı kitap, 1971 yılında 136 sayfa
halinde Moskova’daki Molodoya Gvardiya
Yayınevi’nce bastırılmış. “Dünyanın genç şairleri” dizisinden çıkan bu kitap,
bazı şiirlerin Rumcadan Rusçaya çevirisini de yapmış olan D.Dimitriyev
tarafından hazırlanmıştır. 4’ü kadın olan 22 tane Kıbrıslı Rum şairin 1 veya 11
şiir örneğiyle temsil edildiği bu kitaptaki toplam 89 şiir, çok çeşitli
konuları ve farklı biçemleri yansıtmaktadır. Kıbrıs adasına olan sevgi, doğa
güzelliklerinin yansıtılması yanında, sık sık savaş konusu dile
getirilmektedir. Bu arada Hiroşima’nın bombalanması, Garcia Lorca’nın ve Patrice
Lumumba’nın ölümleri gibi olaylara değinilmekte, hatta İsa’yı öven şiirlere
bile yer verilmektedir.
Kitapta hiçbir Kıbrıslı Türk şaire yer ayrılmaması,
Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türk şair yokmuş izlenimini vermekte ve bu da Dimitriyev’in
antolojisinin en büyük eksikliğini veya hatasını oluşturmaktadır. Oysa yukarıda
sözünü ettiğimiz ve bir yayın kurulu tarafından hazırlanan “Kıbrıs” kitabında,
hiç olmazsa Kıbrıslı Türk ressamlardan ve Kıbrıs Türk basınından söz
ediliyordu. (Bkz. Şener Levent’in yazı dizisi, Kıbrıs Postası gazetesi, 5 Kasım
1985) Bu kitaptaki edebiyat ve müzik bölümlerinde Rum sanatçılara geniş bir yer
ayrılmasına karşın, Türk sanatçılara değinilmemesine Levent de dikkat
çekmektedir.
BİR DEĞERLENDİRME
Şener Levent, “Sovyet Kaynaklarında Türkiye ve
Kıbrıs” adını verdiği yazı dizisinin sonunda şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
“Yazı dizisinden de anlaşılacağı gibi, Sovyetler,
adada iki ulusal toplumun varlığını kabul etmelerine karşın, yine de ikisini
birden tek halk saymakta. Bu yaklaşım ise, iki toplumun ayrı ayrı self-determinasyon hakkı olduğu
gerçeğini benimsemez. Tek halk-tek self-determinasyon görüşünü savunur sadece.
Sovyetler, Rumların, hatta AKEL’in bile enosis için
mücadele ettiğini ve tarihi boyunca adayı hep Yunanistan’a bağlamaya
çalıştıklarını teslim ederler. Ancak böyle olmasına karşın, Rumların
bağımsızlık mücadelesi verdiklerini söylerler nedense. Bir yandan AKEL, 1949’dan
beri enosisi savunan bir parti olarak gösterilir, diğer yandan da adanın
bağımsızlığını, 1960’ta kurulan cumhuriyeti vesaire sanki savunurmuş gibi
övülür.
Makarios da öyle. Hem enosisçiliği yadsınmaz, hem de
bağlantısızlık politikası göklere çıkarılır.
Sovyetlerin herşeyi NATO ve ABD’ye bağlama eğilimi,
adadaki enosis olgusunu yeterince değerlendiremeyişlerindeki en büyük
nedendir.” (Kıbrıs Postası, 7 Kasım 1985, s.5)
SOVYET DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDA AYRI BİR KIBRIS
MASASI YOK
Görüldüğü gibi Kıbrıs’la ilgili Sovyet kitaplarında,
daha çok Kıbrıslı Rumlara ait görüş ve gelişmelere ağırlık verilmekte, adada
yaşayan ikinci ana etnik-ulusal toplum olan Kıbrıslı Türklerin ekonomik, sosyal
ve kültürel etkinliklerinden çok az söz edilmektedir. Bunun nedeni, bize göre,
büyük ölçüde, Kıbrıs konusunda kitap hazırlayan Sovyet yazarlarının, Kıbrıslı
Türk araştırmacılarla ilişki içine girmemeleridir. Kaldı ki biz, Kıbrıs Türk
basın kaynaklarından da yeterince
yararlanılmadığına inanmaktayız. Örneğin Sovyet Kıbrıs uzmanlarının, bir süre
önce Söz gazetesinde 22 yazılık bir dizi halinde (8 Mayıs-16 Ekim 1987)
yayımlanmış olan “Emekçi Halk Hareketimizin Geçmişinden” başlıklı araştırmadan
haberdar olup olmadıklarını, Kıbrıs Türk halkının tarihiyle ilgili olarak Yeni
Kıbrıs dergisinde çıkmakta olan çeşitli araştırma yazılarını ve diğer son çıkan
araştırma kitaplarını izleyip izlemediklerini merak etmekteyiz. Çünkü Kıbrıs
politikasının izlenmesinde bile, Sovyet Dışişleri Bakanlığı’ndaki Kıbrıs
Masası’nın, Yunanistan Masası’yla birlikte çalıştığı bilinmektedir. 1988 yılı
başında Sovyetler Birliği’ni ziyaret etmiş olan Sevgül Uludağ’ın şu
değerlendirmesi konumuza ışık tutmaktadır:
“Sovyet Dışişleri Bakanlığı’na gittiğimizde,
beklenmedik bir durumla karşılaştık: Kıbrıs Masası, aslında “Kıbrıs-Yunanistan
Masası”ydı. Resmi adı “Kıbrıs-Yunanistan Masası” olan bu masa, genellikle
Kıbrıs’ın güneyine hasredilmişti ve Kıbrıs Türk toplumunun bu masada tuttuğu
yer çok küçüktü.
Aynı durum, daha sonra görüştüğümüz ve bu nedenle
yoğun olarak tartıştığımız zaman zaman havanın da iyice gerginleştiği Halklarla
Dostluk Komitesi’nde de geçerliydi. Burda oluşturulmuş bulunan Sovyet-Kıbrıs
Dostluk Cemiyeti’nin Başkan Yardımcısı Marina Ritova, “Kıbrıs” derken,
Kıbrıs’ın güneyinden söz ediyordu. Sovyet-Kıbrıs Dostluk Cemiyeti de, Kıbrıs’ın
güneyine şamildi. Yani, Kıbrıs Türk liderliğinin yıllardan beri izleyegeldiği
olumsuz politikalar ve yarattığı oldu-bittiler nedeniyle, Kıbrıs Türk toplumu,
bu masada da yer alamıyordu.” (S.Uludağ, Sovyetler Birliği’nde Kıbrıs’ı
tartıştık, Yeni Düzen gazetesi, 11 Şubat 1988, s.4)
SONUÇ
Özetlersek, Kıbrıs’la ilgili Sovyet kitaplarında,
Kıbrıslı Türklerden ve onların politik, ekonomik, sosyal ve kültürel
yaşamlarından yeterince söz edilmediği görülmektedir. Bu eksikliğin
giderilebilmesi için, Sovyet Kıbrıs uzmanlarının Kıbrıslı Türk araştırmacılarla
temas kurmaları ve Kıbrıs Türk basınını daha yakından izlemeleri gerekmektedir.
Böylelikle Kıbrıs hakkında yapılan değerlendirmeler daha eksiksiz ve daha
gerçekçi olacaktır. Yazımızı bitirirken, varlığından haberdar olduğumuz, ama
içerikleri hakkında ayrıntılı bilgi edinemediğimiz Kıbrıs’la ilgili diğer
Sovyet kitaplarının bir listesini veriyoruz:
1. D.Volsky
/ V.Kudryavtsev, Collusion against Cyprus, Novosti Press, Moscow 1975, 54s.
2. Vitaliy
Mihayloviç Menşikov, Stratejik Yol Kavşağında, Moskva: Izd. Mezdunarodnye
Otnoseniya, 1975, 213s.
3. B.M.Potşıveriya,
İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Türk Dış Politikası, Moskva: Akademiya Nauka
SSR, 1976, 306s. (Türkiye’nin dış politikasının değişmesinde Kıbrıs sorununun
rolüne değinilmektedir.) Aynı yazarın 1966 yılında yayımlanmış bir de “Türkiye
ve Kıbrıs Sorunu” başlıklı kitabı vardır.
4. V.N.Guseva
/ Tiurina Lorisa Gavrilovna, Kıbrıs Sorunu: Rusça ve yabancı dillerde
yayımlanmış kitap ve dergilerin listesi 1967-1976, Moskva: Akademiya Nauk SSR,
1977
5. V.A.Şmarov,
NATO’nun Akdeniz Politikasında Kıbrıs, Moskva 1982
6. V.F.Petrovsy
/ N.F.Çernov (Ed.), ABD Militarizmi: Savaş Makinası, Askeri Bloklar, Üsler, Saldırı
Paktları, Moskva: Politizdat 1985, 368s. (Geçitkale ve Girne limanlarıyla
ilgili iddialara yer verilmektedir.)
7. V.A.Şmarov,
Emperyalizmin Doğu Akdeniz’deki Politikasının Özellikleri, Moskva: Akademiya
Nauk SSSR, 1986, 256s. (Ege ve Kıbrıs sorunlarını işleyen bölümleri vardır.)
8. E.İ.Urazova
/ V.A.Şmarov, Kıbrıs, Moska: Akademiya Nauk SSSR, 1986 (1969’da Kornienko başkanlığında
bir yayın kurulu tarafından yayımlanmış başvuru kitabının genişletilmiş ikinci
baskısıdır.)
(Yeni Kıbrıs dergisinin Ağustos-Eylül 1988 tarihli
sayısında yayımlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder