"BAĞIMSIZ VE FEDERAL KIBRIS İÇİN TEMAS GRUBU" KURUCULARI:
Kıbrıslı Rumlar:
1.Kostis Ahniotis –
Endos ton Tihon (Surlar içi) Dergisi yayın yönetmeni
2.Dr. Hristos İlyadis –
Sosyolog
3.Dr. Yannis Yuannu –
Yunan Dili ve Edebiyatı Uzmanı
4.Hristina Valanidu –
Kıbrıs Rum Kadın Hareketi (POGO) eski yöneticisi
5.Hristakis Yorgiyu
Kıbrıs Rum Gençlik Hareketi (EDON) eski yöneticisi
6.Zinonas Pofaitis –
Ekonomist
7.Zenon Stavrinidis –
Gazeteci, Leeds Üniversitesi öğretim görevlisi
8.Themos Dimitriyu –
Sosyalist Ekfrasi dergisi yazarı
9.Panikos Hrisanthu –
Film yönetmeni
Kıbrıslı Türkler:
1.Hürrem Tulga –
Özgürlük Dergisi yayın yönetmeni
2.Kemal Aktunç – Yazar,
gazeteci
3.Bektaş Göze – KTMMOB
Başkanı
4.Arif Hasan Tahsin –
KTÖS Eski Genel Başkanı, Söz gazetesi yayımcısı ve başyazarı
5.Neşe Yaşın – Şair,
sosyolog
6.Niyazi Kızılyürek –
Araştırmacı (Almanya’dan)
7.Dr. Ahmet Cavit An –
Araştırmacı
8.Ulus Irkad – Yazar
9.Aydın Mehmet Ali –
Yazar (Londra’dan)
10.Dr. İbrahim Aziz-
Ziraat Mühendisi, AKEL eski üyesi (Kıbrıs Rum kesiminden)
11.Hasan Erçakıca –
Yeni Düzen gazetesi Yazı işleri müdürü
GÖRÜŞ VE TEMEL İLKELER
1. Geleceğimizden
kaygılıyız
Her
Kıbrıslı yurttaş bugün, bu ülkenin geleceği hakkında büyük bir kaygı içinde
bulunuyor.
Yakın
tarihimizin trajik olaylarını, silahlı ve kanlı çatışmaları, halkın zorla yer
değiştirmesinin, insanların büyük acısını ve ülkemizin taksim edilmesini
birlikte yaşadık.
Yıllardır bu zora dayalı ayrılığın sonuçları
olan yerlerimizden sökülmüşlüğü, belirsizliği, Kıbrıslı Türk ve Rum yurttaşlar
arasında temas ve iletişim yokluğunu, hepimiz yaşıyoruz.
Buna
ek olarak, yaşamın ikiye bölünmüş halde örgütlenmiş olması, öteki toplumun
“yokluğunun” giderek kabul edilmesine ve bu yokluğun doğal bir durum gibi
görülmesine yol açıyor. Yeni kuşaklar bugün öteki toplumu “düşman” gösteren ve
karşı tarafın cinayetleri abartılırken, kendi tarafının cinayetlerini
küçümseyen bir anlayışla yetiştiriliyor.
2. Ortak
sorumluluklarımızın bilincindeyiz
Sorunumuzun ve acılarımızın kökleri ve
nedenlerinin derin ve karmaşık olduğunu her Kıbrıslı yurttaşın çok iyi
bildiğine inanıyoruz. Kuşkusuz, bugünkü duruma saplanmamızda sorumluluğun büyük
bir bölümü yabancılara, yabancı çıkar ve müdahalelere düşüyor.
Bununla beraber, bizim ortak payımıza düşen
suç ve sorumluluğu, her samimi Kıbrıslının kabul ettiğine de inanıyoruz. Kendi
iç çelişkilerimiz ve toplumsal yaşamımızdaki zayıflıklar dıştan müdahaleleri
olanaklı kılmıştır.
Ortak hedeflerin olmayışı, sömürge
yönetimine karşı ortak kurtuluş mücadelesi yerine, Türklerle Rumlar arasında
zıtlığın var olması, özgür ve demokratik bir ortak gelecek kurma olasılığını
ortadan kaldırmış oldu.
Bütün bunların sonucu olarak da, Türklerle
Rumlar arasında bölünmeyi, zıddiyeti ve kuşkuları kurumlaştıran empoze edilmiş
bir anayasa ve “sakat” bağımsızlık ortaya çıktı. En son darbe ise, ayrılıkçı
ideolojileri (Enosis ve Taksim) kolaylıkla bozulabilen bağımsızlığın
kurulmasından sonra da sürdürmekle geldi.
3. Geçmişteki şiddeti
ve ayrılıkçı ideolojileri kınayıp, mahkûm edelim
Tüm Kıbrıslı yurttaşların, dış müdahalelere
bir son verilmesi ve kendi yazgımızı, kendi geleceğimizi kendimizin belirlemesi
gerektiği konusunda anlaşmaları gerekiyor.
Ancak, sadece bu yeterli değildir. Ortak
bir geleceğe doğru ortak hedeflerle ilerleyebilmemiz için her şeyden önce, bizi
geçmişte ayıran her şeyi belirleyip, kınamakla işe başlamalıyız.
Her toplumun geçmişte diğerine karşı
uyguladığı şiddeti kabul etmesi ve geriye dönüşsüz olarak kınanmasının artık
zamanı gelmiştir. Şiddetin kurbanı olan sıradan yurttaş için şiddet, hangi
taraftan gelmişse gelsin, aynı derecede acı verdi ve aynı üzüntüye neden oldu.
Her toplumun kendi ayrılıkçı ideolojisinin
sonuçlarını kabul etmesi ve kınamasının artık zamanı gelmiştir. Bugün için
istenen halkı bölüp ayıran değil, birleştiren bir ideolojidir. Ortak
mücadelenin temelini oluşturabilecek bir ideoloji.
Kan ve şiddet dolu geçmişimizden arınmamız,
anlaşma ve barışmaya doğru içtenlikle ilerlememiz, ortak ve barışçı bir gelecek
kurmamız için tek yol budur.
4. Ortak geleceğimiz
Federasyondadır.
Ayrılığı ve yarışmacılığı sürdürmek ortak
çıkarlarımıza değil, Kıbrıs’ın bağımsızlığını reddedenlere hizmet eder.
Birleşmiş bir ülkede ortak gelecek için
mücadele, duygusallık veya ütopya değildir. Aksine temel, kaçınılmaz, tarihsel
ve siyasal bir gereksinimdir. Varoluş sorunudur.
Ortak bir ülkede Kıbrıslı Türkler ve Rumlar
varoluşlarını karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde sürdürebilirler.
Tüm Kıbrıslı yurttaşların, federal ve
birleşik bir Kıbrıs’ta özgürlük, demokrasi ve güvenlik koşulları altında yaşama
hakkı vardır.
Günümüz koşullarında federal çözüm şekli,
Kıbrıs’ın bağımsızlığı için tek güvencedir. Federasyon, salt gereklilikten
türeyen bir çözüm şekli olarak düşünülmemelidir. Çünkü adil, barışçı ve ortak
geleceğimiz için tek umudumuzdur.
Federasyon uygulamada şiddet ve kan dolu
tarihimizden kaynaklanan ve Kıbrıslı Türklerle Rumları birbirinden ayıran
duvarları aşabilen bir çözüm şeklidir.
Federal bir çözüm arayışı, ortak geleceğe
giden yolda ortak bir hedefi oluşturuyor. Sürekli ayrılık ve yabancılaşmayı dışlayan
ve her iki toplumun bir ölçüde özerkliğini ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin birleşik
karakterini güvence altına alacak olan bir gelecek.
Şimdi mücadelesini vermemiz gereken
gelecekteki federasyon, adalet ve yaşayabilirlik ilkeleri üzerinde kurulmalıdır.
Her Kıbrıslının soy, etnik kimlik, din, cinsiyet veya rengine bakılmaksızın
demokratik bir düzende yaşama hakkını güvence altına almalı ve tüm yurttaşların
güvenliğini garanti ederek, fırsat eşitliği sağlamalıdır.
Federasyon bize başkaları tarafından
sunulacak ve tüm sorunlarımızı otomatik olarak çözecek olan sihirli bir formül
değildir. Hiçbir sistem veya anayasa kendiliğinden geleceğimizi güven altına
alamaz. En önemli faktör, yurttaşların iyi niyetidir. Federasyon tüm
Kıbrıslıların hep birlikte girişecekleri ortak bir çaba içinde kolektif
kararlılığımızın bir ifadesi olarak değerlendirilmelidir.
5. Yurttaşların
harekete geçirilmesi kaçınılmazdır
Şimdiki tıkanıklığın devamından doğacak
tehlikeler artık çok belirgindir. Güvensizlik ve şovenizmin yanı sıra, kolay ve
yüzeysel olan sahte yurtseverliğin her iki tarafta yeniden canlandırılması,
bugünkü tıkanıklığın sonuçlarıdır.
Güvensizliğe, fanatizme ve şovenizme karşı
mücadele, önümüzde duran ivedi bir gereksinimdir.
Her
Kıbrıslı, ortak geleceğimiz olan federasyona giden yolda, her iki toplumda
uğraşları boşa çıkartmaya çalışan gerici güçlere karşı mücadele vermelidir.
Bağımsızlık, demokrasi ve ortak barışçı bir gelecek, ancak tüm Kıbrıslı
yurttaşların aktif siyasal katılımı ile kazanılabilir.
Yurttaşların harekete geçirilmesi, Kıbrıslı
Türk ve Rumlar arasındaki diyalog, herhangi bir resmi yöntem ve işlemin
ötesinde ve ondan bağımsız olarak bilinçli siyasal bir tercih ve eylem haline
gelmelidir.
Ortak
geleceğimiz için umarsız bekleyiş yerine, siyasal yaşama aktif biçimde
katılmamız kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.
İrtibat adresi: Dr.
Ahmet Cavit, P.O.Box 623, LEFKOŞA
(Birlik, aylık siyasi
dergi, İstanbul, Ekim 1991, Sayı:11)
BU BLOG İÇİN BİLGİ NOTU: “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas
Grubu”nun ilk kuruluş toplantısı, 23 ve 24 Eylül 1989’da Lefkoşa’daki Lidra
Palas Otelinde, 25 Kıbrıslı Türk ve 36 Kıbrıslı Rumun katılımı ile gerçekleştirildi.
Katılımcılar, Kıbrıs’ta iki toplum arasında yakınlaşma ve daha fazla temas
yapılmasının yollarını tartıştılar. Toplantının ortak basın bildirisi, hem
Kıbrıs Türk, hem de Kıbrıs Rum basınında yayımlandı ve toplantı KRYK-TV’de
birinci haber olarak verildi. Hareketin İkinci Toplantısı, 20-21 Ocak 1990’da
yapıldı ve katılımcılar aşağıdaki görüş ve temel ilkeleri onayladılar ve bu,
daha sonra Rumca, Türkçe ve İngilizce dillerinde bir el ilanı şeklinde
yayımlandı.
Hareketin etkinliklerinin ayrıntılı bir
dökümü için lütfen şunları okuyunuz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder