Alternatif
Yazın’ın 8. sayısında yer alan Derviş Okan’ın “Kimlik Arayışı” başlıklı
yazısında dile getirilen bazı görüşlerin daha da açılması ve yanlış anlamalara
engel olunması için kısa da olsa bazı noktalara değinmek ihtiyacını duydum:
“Tüm
ilerici görüntüsüne rağmen aslında tutucu ve gerici olan Kıbrıslılık Kimliği”
tanımlaması, bana göre yanlış bir saptamadır. Burada kastedilen belli siyasi
parti mensuplarının hatalı yaklaşımları ise, bu açıkça ortaya konmalıdır. Yoksa,
bu konuda daha önce makaleler yazmış bağımsız bir kişi olarak bana söz
düşmektedir ve tartışmayı zenginleştirmek istiyorum.
Kıbrıs
adasının ayrı tarih ve coğrafyasından kaynaklanan, kendisine ait bir Kıbrıslı
kimliği yani onu diğer yerlerden ayrı kılan özellikleri bulunduğu
tartışılmazdır. Ama bu kimliğin, gerek kendi içinde yaşayan etnik-ulusal
toplumlar arasında, gerekse dıştaki başka kimliklerle benzeşen ve ayrışan
yanları olduğu da kabul edilmelidir.
Kimlik
sorunu tartışılırken, kişisel ve toplumsal kimlik ayrımı, ya da siyasal ve
kültürel kimlik ayrımı birbirine karıştırılmamalıdır. Kaldı ki sınıfsal kimlik
tamamen, ayrı bir kategoriyi oluşturmaktadır. O nedenle Derviş Okan’ın da
değindiği ilkel, feodal ve kapitalist dönemlere ait kimlikler incelenirken, her
dönemin kimlik özellikleri, o dönemim verili koşulları içinde
değerlendirilmelidir ve olumlu özellikler, yeni kimlik içine alınıp, yeniden
yoğrulmalıdır.
Kimliğin
bir ifade aracı olan sanatın üretilmesinde, ilk basamak olarak sanatçının kendi
kişisel kimliğini belirlemesi ve ondan hareketle evrensel kimliği yakalaması
gerekmektedir. Geçmiş dönemlere ait kimlik özellikleri reddedilerek, yeni
kimlikler oluşturulamaz. Kıbrıs’ın geçmiş tarihi, onun kültürünü
oluşturmaktadır. O nedenle bir sanatçının veya yazarın, kişisel ve toplumsal
bir tarih bilincine sahip olması zorunludur. Kişisel kimliğin oluşmasında tarih
bilincinin önemi büyüktür. Aydınların, içinden çıktıkları toplumun bellekleri
olmaları gerektiği de unutulmamalıdır. Tarih kültürümüzün altında Kıbrıs'ın coğrafyası
yatmaktadır.
Geçmiş
dönemlerdeki kimliğimiz, özellikle 1974’den sonra Türkiye’den yoğun olarak
aktarılan siyasal ve kültürel kimlikle bir çatışmaya girmiştir. Türkiye kültürü
ile Kıbrıs Türk kültürünün bu yakın ilişkisi sonucu, kendi kültürümüz ve kimliğimiz
değişime uğramakta ve hatta bütünüyle kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya
kalmaktadır. Var olan Kıbrıslı kimliğimiz mi korunup geliştirilecek, yoksa
Türkiyeli kimliğin bir parçası haline mi geleceğiz?
İşte
esas sorun, öncelikle kendi tarih ve coğrafyamızdan kaynaklanan Kıbrıslı
kimliğimize sahip çıkmak ve onu yitirmeden, dinamik bir yapı içinde
evrenselleştirebilmektir. Sınıf mücadelesinin yükseldiği oranda, bu kimliğin
sınıfsal karakteri kendini gösterecektir.
Konuyla
ilgili diğer makalelerim:
1.
Kültürel geçmişimizin araştırılması ve kültürel kimlik tartışmaları, Kıbrıs
Postası gazetesi, 4 ve 5 Nisan 1988
2.
“Edebiyatta Kıbrıslı Türk Kimliği” kitabının eleştirisi, Kıbrıs Postası
gazetesi, 19 Haziran 1988
3.
Kıbrıslı’nın Kimliği, Görüş dergisi (İstanbul), Ekim 1989
4.
Kıbrıslılık ve Kıbrıs Türk Kimliği, Özgürlük dergisi, Kasım 1989
5.
Kıbrıslılık bilincinin geliştirilmesi üzerine notlar (46 yazılık dizi), ilk 4
yazı Söz gazetesinde (23 Ekim-4 Aralık 1987), diğerleri haftalık Demokrat
gazetesinde (4 Ocak-22 Kasım 1989) yayımlanmıştır.
(Alternatif
Yazın’da yer verilmeyen bu yazı, haftalık Yeniçağ gazetesinin 29 Ağustos 1994
tarihli nüshasında yayımlandı.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder