2006 yılında kitaplaşmış olan “Kıbrıs Türk Toplumunun
Geri Kalmışlığı (1892-1962)” başlıklı çalışmamızda (Şadi Kültür ve Sanat
Yayınları, 254 sayfa), Kıbrıs Türk basınını tarayarak, neden ekonomik ve sosyal
açıdan geri kaldığımıza ilişkin bütün görüşleri kamuoyunun bilgisine
getirmiştik. Örneğin adanın taksim edilmesi fikri karşısında Alithia
gazetesinin Larnaka muhabiri şu görüşleri dile getirmekteydi:
“Bir istatistikten öğrendiğimize göre, Kıbrıs Türkleri
ada nüfusunun %18’ini teşkil etmekte ve arazinin %12’sine sahip
bulunmaktadırlar. Türkler bütçenin %27’sini aldıkları halde, ödedikleri
vergi nisbeti %4’tür... Kıbrıs’ın taksimi halinde Türkler, 30-40 sene
zarfında yok olacaklardır.” (aktaran Halkın Sesi, 19 Şubat 1957)
Halkın Sesi’nin 23 Kasım 1957 tarihli nüshasında yazan
Dr. Fazıl Küçük, şu görüşleri aktarmaktaydı:
“İngiliz
Vali: “Madem ki Türkler Kıbrıs bütçesine 1.5 milyon lira, Rumlar ise 12.5
milyon lira yardımda bulunuyorlar, nasıl oluyor da aradaki bu büyük farka
rağmen Türkler eşit hak talep ediyor?” Dr. Küçük: “Bunun ehemmiyeti yok, çünkü
Türkler fakirdir.”
8 Şubat 1958 tarihli Bozkurt da, Eleftheria’nın “Taksim”
başlıklı başmakalesinde şöyle dendiğini aktarmaktaydı:
“Türkler 19 Aralık 1956 tarihine kadar taksim kelimesini
bile akıllarına getirmemişlerdir. Fakat
o zaman bir Radcliffe projesi ortaya atıldı ve adaya yalnız bir
bütün olarak tatbikinin
mümkün olacağı ileri sürülmüştü. Şimdi
Türkler taksim istiyorlar. Bu azınlık, sabık Vali Harding’in adaya dönmesini
arzu ediyor. Türkler adadaki nüfusun %18’ini, bütçeye yapılan yardımın %5’i,
adadaki ekilebilen arazinin %13’ü ve adanın ticaretinin ancak %1’ini ellerinde
tutmaktadırlar. O halde nasıl taksim istiyorlar, biz bile anlamıyoruz.”
* * *
Kıbrıs’ta “komünizm tehdidinin arttığı” iddiasıyla
İngiltere’yi uyaran ABD, daha 1954 yazında New York Üniversitesi’nden Dr. Alexander
Melamid’i Kıbrıs’a göndererek, bir alan araştırması yaptırmış ve bu da Temmuz
1956’da “Geographical Review” dergisinde “Kıbrıs’ta toplumların coğrafik
dağılımı” başlığı altında yayımlanmıştı. Aynı uzman kişi, Mart 1960’da da “Taksim edilmiş Kıbrıs: Uygulamalı siyasal
coğrafyada bir sınıf çalışması” adlı makalesini yayımlayacaktır.
Bu arada 1956 yılının Haziran ayı başında ABD Başkanı
Eisenhover’in, Dışişleri Bakanı Dulles ile konuşurken, “Adanın taksim edilmesi
ve Kıbrıs Türklerinin kuzeye
kaydırılmasıyla uyuşmazlığın sona verilmesinin mümkün olabileceği”nden söz
ettiğini de anımsatalım. (Claude Nicolet, United States towards Cyprus:
1954-1974, Mannheim und Möhnesee 2001, s.92)
İngiliz-Amerikan emperyalizminin Doğu Akdeniz’deki bölücü
planlarının dile getirilmesi görevini İngiltere Sömürgeler Bakanı Lennox-Boyd
üstlenmiş ve Kıbrıs adasının taksim edilmesi fikri, 19 Aralık 1956’da Avam
Kamarasında onun yaptığı bir konuşmada, İngilizlerin
çift self-determinasyon hakkı görüşü maskesi altında (yani adada yaşayan
hem Rumlara, hem de Türklere ayrı ayrı kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesinin
uygulanması), İngiltere hükümetinin, eğer uluslararası stratejik durum buna
izin verirse ve muhtariyet (self-government) memnuniyet verici şekilde
çalışacak olursa, düşünebileceği muhtemel çözüm şekillerinden biri olarak
ortaya konmuştu. Emperyalizmin “böl-yönet” politikalarına alet olan
Türkiye’nin, Kıbrıs’ın taksimini talep eden politikasını resmen açıkladığı
tarih ise, 20 Aralık 1956’dır. Kıbrıs’taki İngiliz sömürge yönetimi ve Ankara
ile işbirliği halinde olan Kıbrıs Türk liderliği de, çok geçmeden “Ya taksim, ya ölüm” sloganlarını duvarlara
yazdırmaya başlayacaktı.
1 Nisan
1955’de EOKA tarafından başlatılan tedhiş hareketlerini bastırmak üzere kurulan
yardımcı polis (auxiliary police) gücünde, 1958 yılında yer alan 70 Kıbrıslı
Ruma karşılık, 1700 Kıbrıslı Türk ve komando birliğinde ise, sadece 542
Kıbrıslı Türk görev yapmaktaydı. EOKA’cılar İngiliz sömürgecilere karşı terör
eylemleri yaparken, sömürge rejimini savunmak ve bu uğurda can vermek Kıbrıslı
Türklere düşmüştü. Çünkü Kıbrıs Türk liderliği, işsiz olan gençliği bu yolla
istihdam ettirirken, ada halkına da en büyük kötülüğü yapmış ve iki toplumu
birbirine düşürerek, esaslı bir kışkırtmaya alet olmuştu.
Hürsöz gazetesi, 9 Şubat 1957 tarihli nüshasında şu
haberi aktarmaktaydı:
“Londra’da solcu bir gazete olarak tanınmış olan New Statesman
and Nation isimli bir İngiliz gazetesinde çıkan makalede, Adanın Türk ve Rum
bölgesi olarak ikiye ayrılmasını önlemek için, Türklerin hukukunun garanti
altına alınması gerektiğine işaret olunmakta ve bu garantiye Birleşmiş
Milletler’in de katılması teklif olunmaktadır... Gazeteye göre, taksim nüfus nakli ve ekonomik yaralar
açacak.”
Bir yanda Volkan ve TMT’nin, öte yanda da EOKA’nın
düzenlediği toplumlararası nefret operasyonları ise, ayrılığın kan ve gözyaşı
ile yazılmasına hizmet edecekti. Yıllar sonra bu yeraltı örgütlerinin “derin
devlet” ile bağlantıları açığa çıkacaktır.
***
“KAYBETTİKLERİMİZİ BİR
ÇIRPIDA KAZANMAK YOLUNDAYIZ”
16 Ekim 1958 tarihli Rumca Ethnos gazetesi “Küçük, şimdi
de ticaretin taksim edilmesini istiyor” başlığı altında Kıbrıslı Türk lider Dr.
Fazıl Küçük’ün kendi gazetesi olan Halkın Sesi’nde yapmakta olduğu yayınları
eleştirirken, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Raif Denktaş da,
Kurumun kuruluşunun yıldönümünde kaleme aldığı ve 3 Kasım 1958 tarihli Bozkurt
ile 4 Kasım 1958 tarihli Halkın Sesi gazetelerinde çıkan “Onuncu Yılda Ticaret”
başlıklı makalesinde şöyle demekteydi:
“1789-1794 senelerinde ada ticaretini elinde tutmuş olan
bir cemaatin oğullarıyız. Bu memlekete ilk sinemayı getirenler Türklerdir. Bugün
başkalarının elinde olan acenteliklerin %70’i bizimdi. 1914’den buraya, kaybettiklerimizi bir çırpıda kazanmak yolundayız.”
Halkın Sesi gazetesi 19 Ekim 1958 tarihli nüshasında
manşetten şu haberi duyurmaktaydı:
“Ticari sahada da hürriyete kavuştuk. Türk Ticaret
Odası dün kuruldu. Kıbrıs Rumunun biz vasıta olmasına ihtiyaç yok.”
“Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu”nun imzasını taşıyan
ve 9 Eylül 1958 tarihli Halkın Sesi gazetesinde yayımlanan “İktisadi Kalkınma
Kampanyamız” başlıklı yazı ile “Türkten
Türke Kampanyası” başlatılmıştı, ama Kıbrıs’ın birleşik ekonomisi, acaba
bir çırpıda bölünebilir miydi?
Halkın Sesi, 15 Mart 1959 tarihli nüshasında, Haravgi’de
çıkmış “Bütün tarafların kalkınması için işbirliği yapalım” başlıklı şu
makaleyi aktarmaktaydı:
“Kendi cemaatlerini iktisaden kalkındırmak hususunda Türk
liderlerinin ihtirası, Rum cemaatını endişelendiren bir mesele değildir. Bizim şüphemizi mucip olan nokta “ayrı bir
iktisadi varlık” tabiri arkasında iktisadi taksim temayüllerinin gizli olmasıdır.
Rauf Denktaş, geçen Haziran ayından beri Kıbrıs’ta ayrı bir iktisadi hayatın
bulunduğunu söylüyor ve bundan cesaret alıyor. Fakat bir kan dökülmesi
neticesinde meydana gelen bu ayrılığın ne gibi müsbet ve faydalı neticeleri
görülmüştür? Türk cemaatı arasında “bir refah” görülüyorsa bu, Rumlara
karşı girişilen yıkıcı boykottan ileri gelmemektedir. Bu refah, fevkalade
durumun, Türk cemaatının birçok fertlerine temin ettiği menfaatlerden ileri
gelmiştir. Rauf Denktaş’ın bahsettiği
ayrı iktisadi hayat, iyi değil, kötü bir misaldir ve Türklerin kendilerine de
zarar getirmiştir.”
CUMHURİYET KURULDUKTAN
SONRA
Kıbrıslı Türk diplomat Alaaddin Gülen’in yıllar sonra
yazdığına göre, “Kıbrıs’ta %20
nisbetindeki Türk azınlığın, %80 nisbetindeki Rum çoğunluğuna eşit hale
getirmek normal sayılacak bir olgu değildi” (Bellekte Kalanlar, Ankara
1998, s.244), ama TC Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu nasıl olduysa bunu
kabul ettirmişti!..
Halkın Sesi gazetesi 25 Aralık 1960 tarihli nüshasında şu
haberi aktarmaktaydı:
“Fileleftheros gazetesinin dün yayınladığı bir habere
göre, Kıbrıs Türk tüccarları, hariçteki
sanayi ve ticaret müesseselerine mektuplar göndererek, Kıbrıs ekonomisini
taksim edilmiş gibi göstermeğe ve ayrı acentelik istemeğe devam
etmektedirler... Kıbrıs Türklerinin adadaki sınai ve ticari faaliyetin ancak
%8’ini temsil ettiği artık anlaşılmış bulunmaktadır...”
ARALIK 1963 ÖNCESİ SON
DURUM
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin İstatistik ve Araştırma
Dairesi’nin verilerine göre, adada yaşamakta olan etnik toplumların Kıbrıs
ekonomisine olan katkıları (% olarak) şu şekildeydi:
Kıbrıslı Kıbrıslı
Kıbrıslı Yunan,
Rum Türk Ermeni İngiliz vd
Gelir vergisi (1958) 29.7 1.8 1.0
67.52
Toprak mülkiyeti (1960) 78.3 20.43 -
1.3
Tahıl üretimi (1963) 87.4 12.64 - -
Şarap üretimi (1962) 87 13 - -
Hayvancılık geliri
(1963) 86 13 - -
Üretimde çalışan kişiler(1962)
89.9
9.1 - 1.0
Madencilik (1962) 24.1 1.2 -
74.7
İthalat (1963) 78.7 3.2 5.3 12.8
İhracat (1963) 57.5 0.3 6.4 35.8
(Kaynak: Paschalis M. Kitromilides,
From Coexistence to Confrontation: The Dynamics of Ethnic Conflict in Cyprus,
“Cyprus Reviewed, Edited by Michael A. Attalides” içinde, Nicosia, 1977, s.61)
BM GENEL SEKRETERİ’NİN
RAPORU
“Kıbrıslı
Türklerin kendi kendilerini yalıtlama politikası, toplumu ters bir tarafa
yönlendirmiştir. Toplum liderliği, Kıbrıslı Türk nüfusun Kıbrıslı Rum
yurttaşlarıyla kişisel, ticari ve diğer temaslar kurmasını, yönetime ilişkin
konular veya göçmen iseler, kendi köylerine geri dönüp yerleşmeleri gibi
konularda cesaretsizlendirmektedir.” (11 Mart 1965 tarihli BM Genel
Sekreteri’nin Raporu)
(Pozitif Detay, aylık
magazin dergisi, Lefkoşa, Aralık 2007, Sayı:3)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder