12 Şubat 2017 Pazar

YİNE Mİ TÜRKTEN TÜRKE?


Adamızın güneyinde şap hastalığı var bahanesiyle, ateşkes hattı üzerindeki geçiş kapılarında Kıbrıslı Türk yurttaşlarımıza her türlü eziyeti yapan ve Rum tarafından alınmış eşyaları müsadere edip, vergiye tabi tutan günümüz Kıbrıs Türk liderliğinin bu davranışı, bizi yıllar öncesine götürdü.
50 yıl kadar önce İngiliz-Amerikan emperyalizminin adamızı taksim etme politikasının ekonomik alt yapısını oluşturmak üzere denenen ve Kıbrıs Türk liderliğinin yer altı örgütü TMT eliyle yürütülen ayrı bir Türk çarşısı yaratma çalışmalarını arşivlerimizi tarayarak, sizler için anımsatmak istedik. İşte o günler ve bugünler için çıkarılacak dersler:

TÜRKTEN TÜRKE KAMPANYASI BAŞLIYOR
            Bozkurt gazetesinin 8 Eylül 1958 tarihli nüshasında belirtildiğine göre, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu ile birlikte “Dün Tüccarlar Derneğinde yapılan mühim toplantı”da, Rauf Denktaş “Türk tüccarların ithal etmekte oldukları eşyaların daima ve her yerde tercih edilmesini tavsiye etmiş ve Türk tüccarlarının halkımız tarafından desteklenmesinin milli bir vazife olduğunu hazır bulunanlara bir defa daha hatırlatmıştır.”
            Halkın Sesi gazetesinin 9 Eylül 1958 tarihli nüshasında yer alan “Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu” imzalı ve “İktisadi Kalkınma Kampanyamız” başlıklı bir yazıda, “Türkten Türke Kampanyası” başlatılmaktaydı.
            Aynı tarihli Halkın Sesi gazetesinde Rauf Raif Denktaş tarafından verilen bilgiye göre, Ekim 1957’den bu yana federasyona yapılan bağışlar 18.000 lirayı aşmış olup, federasyonun yaptığı yardımlar ise 12.000 lira kadardı.
            Bozkurt, 15 Eylül 1958 tarihli nüshasında da Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun 7 Eylül’de Larnaka’da yaptığı toplantıda aldığı kararları yayımlamaktaydı. 
            17 Eylül 1958 tarihli Bozkurt gazetesinin sağ alt köşesinde yer alan “Federasyon Ticaret Köşesi”nde şöyle denmekteydi:
            “Bizde var mı? Demeyiniz. Herşeyimizi getirebiliriz...Her yerde, her zaman Türk sermayesini, Türk işçisini, Türk malını tercih ediniz. Yarın bizimdir.”
            19 Eylül 1958 tarihli Bozkurt gazetesi ise, 7 Eylül 1958 günü Tüccarlar Derneğinde, Federasyon ile yapılan müşterek toplantıda alınan kararlar çerçevesinde oluşan Çarşı Murakabe Komisyonu’nun kararlarını duyurmaktaydı. İlk kararda şöyle denmekteydi:
            “Kıbrıs’ta Türkler tarafından imal, ithal ve istihsal edilen bütün maddeler, Türkler tarafından istihlâk edilecektir... Mal listeleri Çarşı Murakabe Komisyonu’na iletilsin.”
             
AYRI TÜRK TİCARET ODASI DA KURULDU
            Halkın Sesi gazetesi 17 Ekim 1958 tarihli nüshasında şöyle yazmaktaydı:
            “Dünkü Ethnos, “Küçük, şimdi de ticaretin taksim edilmesini istiyor” başlığı altında, Dr. Küçük’ün 13 Ekim 1958 tarihli Halkın Sesi’nde çıkan “İcbar edilmemeliyiz” başlıklı başmakalesinin bir hülasasını vermektedir.”
            Halkın Sesi gazetesinin 19 Ekim 1958 tarihli nüshasında şu manşet kullanılmaktaydı:
            “Ticari sahada da hürriyete kavuştuk. Türk Ticaret Odası dün kuruldu. Kıbrıs Rumunun bize vasıta olmasına ihtiyaç yok.”
            Bozkurt gazetesi ise 19 Ekim 1958 tarihli nüshasında, “Hür bir cemaat olarak yaşamak için bir adım daha attık. Kıbrıs Türk Ticaret Odası dün yapılan bir toplantıda fiilen kuruldu” haberini vermekteydi. Seçilen geçici komisyonda şu kişiler yer almaktaydı: Kemal Rüstem, Şükrü Veysi, Halit Dedezade, Hüseyin İrfan, Salim Aziz ve Mehmet Atai. Ticaret Odasının yıllık aidatı 6.000 lira olarak belirlenirken, ilk bağışlar olarak 239 lira toplanmıştı. Haberde belirtildiğine göre, ikinci toplantı 15 güne kadar yapılacaktı.
            Bozkurt gazetesi, 16 Kasım 1958 tarihli nüshasında “Evkaf Dairesi Salonunda yapılan dünkü toplantı” başlığı altında şu haberi vermekteydi:
            “Türk Ticaret Odasının anayasası müttefikan kabul edildi. Gizli oyla yapılan seçimlerde Oda’nın ilk İdare heyeti seçildi: Kemal Rüstem, Halit Dedezade, Ekrem Ferdi Sarper, Şükrü Veysi, Hüseyin İrfan, Ahmet Raşid ve Esat Ahmet. İbrahim Orhan ile Dündar Nişancı adlı iki bankacı ise seçimsiz olarak İdare Heyetine girmişlerdir.” 
            23 Kasım 1958 tarihli Bozkurt’ta ise, Kemal Rüstem’in Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanlığına, Şükrü Veysi’nin de Asbaşkanlığa getirildiği duyurulacaktı.
           
TÜRKTEN TÜRKE KAMPANYASI
            Bozkurt gazetesi, 26 Şubat 1959 tarihli nüshasında “Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanlığından” başlığı altında Başkan Rauf Raif Denktaş’ın şu duyurusunu yayımlamaktaydı:
            “Bugün ve her gün TÜRK SİGARALARINI tercih etmek, TÜRK İŞÇİSİNİ korumak, TÜRK SERMAYESİNİ desteklemek, HER TÜRKÜN VAZİFESİDİR.
            Yeni hayat şartları altında bütünlüğümüzü muhafaza etmek; cemiyet olarak kuvvetlenip dirilmek; hür ve mesut yaşamak için TÜRKTEN TÜRKE kampanyamıza hız vermek mecburiyetindeyiz...”
            Halkın Sesi gazetesi 8 Mart 1959 tarihli nüshasında, Ethniki gazetesinden “Leymosun’da TMT faaliyette-Rumlarla alış-veriş yapan üç Türk bakkalının dükkanları TMT tarafından kapatılmıştır” haberini verirken, Eleftheria’dan da şu haberi aktarmaktaydı: “Volkan da silahlarını teslim etmedi haberi, Amerika’da ilgi uyandırdı”.. Netice itibarıyle niçin Türklerin de EOKA gibi silahlarını teslim etmelerinin istenmediği ortaya çıkmaktadır.”

HARAVGİ: “İŞBİRLİĞİ YAPALIM”         
            Halkın Sesi, yine 15 Mart 1959 tarihli nüshasında, Haravgi’den de “Bütün tarafların kalkınması için işbirliği yapalım” başlıklı şu makaleyi aktarmaktaydı:
            “Kendi cemaatlerini iktisaden kalkındırmak hususunda Türk liderlerinin ihtirası, Rum cemaatını endişelendiren bir mesele değildir. Bizim şüphemizi mucip olan nokta “ayrı bir iktisadi varlık” tabiri arkasında iktisadi taksim temayüllerinin gizli olmasıdır. Rauf Denktaş, geçen Haziran ayından beri Kıbrıs’ta ayrı bir iktisadi hayatın bulunduğunu söylüyor ve bundan cesaret alıyor. Fakat bir kan dökülmesi neticesinde meydana gelen bu ayrılığın ne gibi müsbet ve faydalı neticeleri görülmüştür? Türk cemaatı arasında “bir refah” görülüyorsa bu, Rumlara karşı girişilen yıkıcı boykottan ileri gelmemektedir. Bu refah, fevkalade durumun, Türk cemaatının birçok fertlerine temin ettiği menfaatlerden ileri gelmiştir. Rauf Denktaş’ın bahsettiği ayrı iktisadi hayat, iyi değil, kötü bir misaldir ve Türklerin kendilerine de zarar getirmiştir.”

TİCARETTE AYRILIK TESCİL EDİLİYOR
            Halkın Sesi gazetesi, 15 Mayıs 1959 tarihli nüshasında yer alan “Kıbrıs Türk cemaatı ticari hürriyetine kavuştu- Türk Ticaret Odası dün mahalli hükümet tarafından resmen tanındı” başlıklı haberinde, Kıbrıs hükümeti Başmüşaviri John Reddaway ile görüşen Başkan Kemal Rüstem’in bu açıklamayı yaptığını duyurmaktaydı.
            Aynı tarihli Halkın Sesi gazetesinde yer alan bir haberde şöyle denmekteydi:
            “Dünkü Eleftheria gazetesi, “Sakin bir seferberlik” başlıklı bir başmakalesinde Kıbrıs Türklerinin iktisadi sahada açtığı “Türkten Türke” kampanyasını tenkid etmekte ve bu “yersiz” kampanyaya son verilmesi lazım geldiğini yazmaktadır! Gazeteye göre, iktisadi taksim Kıbrıs devletinin ve bilhassa Türk azınlığının menfaatleri ile kabili telif değildir...”

“TİCARET TAKSİM EDİLEMEZ”
            20 Mayıs 1959 tarihli Halkın Sesi gazetesi bir gün önceki Eleftheria’da yer alan “Ticaret taksim edilemez” başlıklı makaleden şunları aktarmaktaydı:
            “Türk dükkanlarından alış-veriş etmeleri için Türk müstehlikleri üzerinde manevi baskı kullanılmaktadır. Konstantinople’da münteşir “Vatan” gazetesinin itiraf etmek cesaretini gösterdiği gibi Kıbrıs Türk liderlerinin teşvik ettiği iktisadi taksimden faydalananlar yalnız Türk tüccarlarıdır... Rum gazetelerinin Baf muhabirlerine atfen verdikleri kısa bir habere göre, Baf’ta bir Türk teşkilatı, Rumlarla alış-veriş yapanlara muhtelif para cezaları kesmiştir. Aynı haberlere göre, diğer bazı Türkler, ki bunlar arasında ileri gelen kimseler de vardır, cezaya çarpılan Türkleri, kendilerine kesilen para cezasını ödememeğe teşvik etmektedirler.”

DENKTAŞ’IN “TÜRKTEN TÜRKE” ÇAĞRISI
            20 Mayıs 1959 tarihli Halkın Sesi gazetesinde yer alan Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu başkanı Rauf Raif Denktaş imzalı bir ilanda şu çağrıda bulunulmaktaydı:
            “Sebze müstahsilleri! Bilhassa sebze yetiştiren Türk köylerinde daha fazla ve vakitli sebze yetiştirmeniz ve yetiştirdiğiniz sebzeyi Türk Belediye pazarlarına makul fiatlarla sevketmeniz, dolayısiyle Türk’ten Türk’e kampanyamızı desteklemeniz cemaatımızın iktisadi bütünlüğü için elzemdir.”
            Halkın Sesi gazetesi de, 3 Haziran 1959 tarihli nüshasında şöyle yazmaktaydı:
            “Alithia’ya ne oluyor? Federasyonun açmış olduğu “Türkten Türke” Kampanyası her nedense son zamanlarda Rumca gazeteler tarafından tenkid edilmekte ve birçok mesnetsiz iddialar ileri sürülmektedir.”

BELEDİYE ÇARŞINDA DA AYRILIK
            14 Haziran 1959 tarihli Halkın Sesi gazetesinde yer alan Ethniki’den alınmış bir haberde şöyle denmekteydi:
            “Türkler yeni bir darbe ile Lefkoşa’daki Merkezi Belediye Pazarını %100 bir Türk pazarı haline getirmişlerdir. Geçen Cumartesi günü (6 Haziran) Türkler, Belediye pazarında bir yıldan beri kapalı duran Rum dükkanlarının kilitlerini kırıp içeri girmişler, her dükkanın döşemesini temizlemişler ve sonra da kapılarına yeni kilitler takarak anahtarlarını da kendileri muhafaza etmişlerdir...”

ANKARA’DAN MALİ YARDIM
            Bozkurt gazetesi 14 Haziran 1959 tarihli nüshasında, Kıbrıs Türklerinin Ankara’dan 50 milyon liralık (=2 milyon İngiliz lirası) iktisadi yardım istediklerini ve bu yardımın kalkınma işlerine tahsis edileceğini haber vermekteydi. 

TÜRKTEN TÜRKE KAMPANYASI ONAYLANMIYOR
            Bozkurt gazetesi, 27 Temmuz 1959 tarihli nüshasında, Rumca gazetelerin Denktaş’ın Ankara ziyareti ile ilgili olarak bazı haberlere yer verdiğini duyurmaktaydı. Bu haberlere göre, Türk hükümeti, Kıbrıs Türklerinin takip ettiği Türkten Türke Kampanyasını tasvip etmiyormuş. Bunun için de Denktaş’ı Ankara’ya çağırmış. Kendine ihtarlar yapılmış ve Türkten Türke kampanyasına son verilmesi için karar alınmış... Bozkurt gazetesi ise, bu haberlerin yalan olduğunu, bunların Türkleri parçalamak için çıkarıldığını kaydetmekteydi.

RUM BASININDAN DENKTAŞ’A ELEŞTİRİ
            Halkın Sesi gazetesi, 22 Mayıs 1960 tarihli nüshasında, 19 Mayıs günü bir konuşma yapan Rauf Denktaş’ın söylediklerini yorumlayan Ethniki’den şu alıntıyı yapmaktaydı:
            “Denktaş, Zürih Anlaşmasından sonra Türklerin taksimden hiç bahsetmediklerini söylüyor. Türklerin taksimden bahsetmelerine ne lüzum vardır? Türkler istedikleri coğrafi taksimin çok daha iyisini elde etmişlerdir. Maarif işleri, mahkemeler, belediyeler, kooperatifler ayrılmış, her şey taksim edilmiştir. Türkler, taksimin alasını elde ettiklerine göre taksimden bahsetmelerine ne lüzum vardır?”
            Bozkurt gazetesi de 24 Mayıs 1960 tarihli nüshasında Kipros gazetesinin aynı konudaki şu eleştirisini aktarmaktaydı:
            “Gençlik Bayramı münasebetiyle bir konuşma yapan Denktaş, 120 bin Türkün 400 bin Ruma ders vermeğe daima hazır olduğunu söylemiştir. Bu kültüre sahip bir zatın ağzından böyle sözler duyacağımızı ümit etmiyorduk. Denktaş ise pehlivanlık satmak istemiş, halbuki pehlivanların davul ve zurna refakatinde Kumarcılar Hanında toplandıklarını da unutmuştur...”

FEDERASYON’UN TÜRKTEN TÜRKE KAMPANYASI
            Bozkurt gazetesi 3 Haziran 1960 tarihli nüshasında, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’na yapılan bağış listelerini yayımlamayı sürdürürken, Federasyon’un aşağıdaki çağrısına yer vermekteydi:
            “Türküm, Türklüğüm ile övünürüm.
            Türk işçisini korumak için Türk mamulâtını arar, bulurum.
            Türk çarşısını, Türk imalatçısını, Türk Tüccarını desteklemeği vazife bilirim.
            Türk çarşısında, Türklerin imal ettiği veya ithal edip sattığı neler vardır, sorar öğrenirim:
            Türk makarnasını, Türk sabununu, Türk bahçesinin sebze ve meyvesini, Türk ayakkabılarını, Türk ayakkabı boyalarını, Türk kutu yiyeceklerini Türk yağlarını, Türk sigara ve kibritlerini, Türk serinletici ve esrikletici içkilerini, Türk piskotlarını, Türk piliçlerini, Türk peynirlerini, Türk demircisini, Türk makinistini, Türk temsilcisini, Türk işçi ve ustasını, Türk mannavını, Türk dondurmalarını, Türk plajlarını, Türk eğlence yerlerini, ziyaret eder, korur ve desteklerim.”


(Pozitif Detay, aylık magazin dergisi, Lefkoşa, Ocak 2008, Sayı:4)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder