13 Mayıs 2017 Cumartesi

KIBRISLI RUMLARIN ENOSİS SORUNU VE KIBRISLI TÜRKLERLE SİYASAL İŞBİRLİĞİ (1902-1941)


Kıbrıs’ta yaşayan iki ana etnik-ulusal toplum olan Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerin, Osmanlı yönetimi altında iken, ağır vergi yüküne ve baskılara karşı bazen birlikte ayaklandıkları bilinmektedir. 1878’de başlayan İngiliz yönetimi altında da, Türk üyeler Kavanin Meclisi’nde, Rum üyelerin enosis konusunu gündeme getirmedikleri zamanlarda, birlikte hareket ederek, ada halkının genel çıkarlarını savunurlar. Bunun örnekleri 1902 yılı içinde iki defa görülür. Nisan 1902’de, üç Türk üyeden ikisi (Hafız Ziyai ile Ahmet Derviş), Rum üyeler tarafından dile getirilen, Meclis yetkilerinin genişletilmesi ve egemen güç olan İngiltere’nin veto hakkının kaldırılması taleplerini destekler. Haziran 1902’de, Rum üye Yorgo Şagalli’nin enosis emelinden söz etmiş olmasına rağmen, yine Ziyai ve Derviş Efendiler, İngiltere tarafından Osmanlı hükümetine her yıl ödenen 92,800 sterlin tutarındaki “Haraç”ın (Tribute) Kıbrıs bütçesinden alınmamasını isteyen Rumlarla birlikte oy kullanırlar. İlginçtir, her iki olaydan sonra da, İngiliz yöneticiler, muhalifleri kışkırtır ve “Mebuslarımız adayı Yunanistan’a vermek için Rumlarla birlik yaptılar” söylentisi yayılır.  

Kavanin Meclisi’nin 7 Mayıs 1903 tarihli oturumunda Kıbrıslı Rum üyelerin yeniden enosis emelinden söz etmeleri üzerine, Derviş Efendi, 18 Haziran 1903 tarihli oturumda Meclis’e bir karar tasarısı sunarak, İngiltere’nin adadan ayrılması halinde adanın geri Türkiye’ye verilmesini talep eder. Kıbrıslı Türkler, bu politika değişikliğinden sonra, Kıbrıslı Rumlarla adanın ihtiyaçlarına yönelik işbirliği yapma politikasından uzaklaşır ve Kıbrıs’ın siyasal statüsünde değişiklik yapılması önerilerine hep karşı dururlar.[1] Bu dönemde iki toplum arasında enosis sorunu yüzünden meydana gelen çeşitli olaylar, resmi Kıbrıs Türk tarih yazıcıları tarafından ayrıntılı olarak ele alındığı için burada anlatılmayacaktır.[2]

Resmi tarih kitaplarında yer verilmeyen bir başka işbirliği, 13 Nisan 1924’de Lefkonuk’ta düzenlenen ilk tarım kongresindedir. Bu toplantıya Kıbrıslı Türk çiftçiler de katılacağı için enosis sorununun gündeme alınmamasının önceden kararlaştırılmış olması dikkate değer. Avukat Kiryakos Rossidis, adanın her yanından 250 Kıbrıslı Rum ve 65 Kıbrıslı Türk temsilciyi bir araya toplamayı başarır. Kongrenin sonuç bildirisinde, Aşar Vergisi’nin kaldırılması ve acilen bir Ziraat Bankası’nın kurulması istenir. Seçilen yürütme komitesinde 12 Kıbrıslı Rum ve 6 Kıbrıslı Türk vardır.[3] Bu Kıbrıslı Türkler şunlardır: Yenağralı Hoca Hakkı, Dedezade Asım, Galatya’dan Ali Fehmi, Baf’tan Teralı Faik, Bodamyalı A. Ratib Bey. Komitenin daha sonra kaleme aldığı tüzük, Türkçe olarak basılarak, adadaki bütün Türk köylerine dağıtılır. Yürütme Komitesi’nin Aralık 1924’de yapılan ikinci toplantısında bir Çiftçi Partisi’nin kurulması konusu tartışılır, ama İngiliz yönetiminin ilgisizliği ve kurucuların kişisel görüş ayrılıkları yüzünden bu parti kurulamaz.[4]

Kıbrıslı Türklerin toplum sorunlarını çözmeye yönelik olarak 7 Haziran 1924’de Mağusa’da oluşturdukları “Kıbrıs Türk Cemaat-ı İslâmiyesi” adlı bir örgüt ile 1 Mayıs 1931’de Lefkoşa’da toplanan “Kıbrıs Türk Milli Kongresi”, sonuç vermeyen iki siyasal girişim olarak burada kaydedilmelidir. 

1 Ocak 1925’de ilk sayısı yayımlanan komünist “Neos Antropos” gazetesi ile “Birlik” adlı Kıbrıs Türk gazetesi arasında bir iletişimin olduğunu biliyoruz. Bu yıllarda Kıbrıslı Türk işçiler, Leymosun’daki Amele Merkezi’nde Rumlarla birlikte örgütlenmiş olup, Merkez’in tüzüğü Türkçeye çevrilmiştir. 1927 yılında burada yapılan 1 Mayıs kutlamasında Ali Feruzi adlı bir Kıbrıslı Türk işçi de konuşma yapanlardandır.

Lefkoşa’daki Amele Kulübü tüzüğünün de 1931’de Türkçe olarak 500 adet basıldığını belirtelim. Bu kulübün 1920’den beri başkanı olan Yorgo Hacıpavlu, 1925’de “Laiki” adlı kendi gazetesini yayımlamaya başlar. Seçim programında hükümet ve Kıbrıslı Türklerle işbirliğini savunmakta; Haraç ve Aşar Vergisi’nin kaldırılması gibi yerel ihtiyaçların karşılanmasını, daha özgürlükçü bir anayasanın getirilmesini istemektedir.[5]

Kıbrıs 1925’de Taç Kolonisi ilan edilir. Meclis’teki Kıbrıslı Rum üye sayısı 9’dan 12’ye çıkarılırken, Kıbrıslı Türk üye sayısı 3 olarak kalır. Fakat atanan İngiliz üye sayısı 6’dan 9’a çıkarıldığından, denge korunmuş olur. Ekim 1925’de yapılan seçimlerde ılımlı Rum adaylar başarı kazanırken, 6 aşırı enosisçi adaydan ancak bir tanesi seçilir. Rum üyelerden üçü ise, ilk defa emekçilerden yana bir programla seçilir.

14 Ağustos 1926’da yapılan gizli bir toplantıda 20 Kıbrıslı Rum tarafından kurulan Kıbrıs Komünist Partisi (KKP)’nin kurucuları arasında herhangi bir Kıbrıslı Türk yoktur, ama partinin atletizm kulübünde 12 Kıbrıslı Türk üye vardır. Ayrıca İnşaat İşçileri Birliği’ndeki Kıbrıslı Türk üyeler de sınıf kardeşleriyle birlikte grevlere katılmaktadır ve Leymosun’dan Kemal Ahmet adlı bir Kıbrıslı Türkün KKP Merkez Komitesi’nin üyesi olduğu biliniyor.[6]

“Neos Anthropos”, 8 Ocak 1927 tarihli sayısında şunları yazar: “Milli restorasyon sadece yabancı boyunduruğundan kurtulduktan sonra sağlanabilir. Burjuva veya proletarya, Rum veya Türk olsun, ister Yunanistan’ı, ister özerkliği isteyen, bütün Britanya aleyhtarı unsurlar, yabancı yönetime karşı işbirliği yapmalıdır.”

KKP’nin 1. Kongresi, “Sosyalist Balkan Federasyonu” çerçevesinde “Bağımsız Kıbrıs” hedefini belirler. Bu görüşün, Yunanistan’la birleşmek isteyen Kıbrıslı Rum milliyetçiler tarafından rağbet görmemesi ve tartışmaların artması üzerine, KKP, 1927 yılında sırf bu konuyu görüşmek ve politik çizgisini değiştirmek üzere, ilk olağanüstü kongresini toplar. Ne var ki, enosis konusunda açık bir tavır belirlemez. Çünkü örnek aldığı SBKP, enosise karşıdır ve bunu açıkça kınamaktan kaçınmaktadır.

Kavanin Meclisi’ndeki Rum ve Türk üyeler, Haraçla ilgili maddenin bütçe tasarısından çıkarılmaması üzerine 1927’de hep birlikte red oyu kullanırlar. Bunun üzerine, adaya yeni atanmış olan Vali Ronald Storrs, bütçeyi bir Emirname ile yürürlüğe koymak zorunda kalır. İngiltere, kısa bir süre sonra, Haraç’ı kaldırır.

Meclis’te oluşan bu işbirliğinin devamı konusunda “Nea Laiki” gazetesinin 23 Eylül 1927 tarihli sayısında bir makale yayımlayan Hacıpavlu, “sadece Türklerle işbirliği yaparsak ileriye gidebiliriz” diye yazar. Yorgo Hacıpavlu, 3 ay sonra aynı gazetenin 23 Aralık 1927 tarihli sayısında, şu görüşleri dile getirir:

“Kavanin Meclisi’nde güçlü bir Rum-Türk işbirliği için gerekli ön koşullar yoktur. Ancak, Türk toplumunun dinsel vakıf mallarını yönetmekte olan Evkaf ile cami ve okulların bakımını sağlayan Hükümetin, bu toplum üzerindeki güçlü etkisini durdurması halinde, gerçekten halkçı olan Türk temsilcilerinin Meclis’e girebileceğine inanmaktayım. Evkaf’ın vesayetinden kurtulmak isteyen ilerici Türkler vardır, ama gerici unsurların muhalefeti ile onların çabaları akamete uğramaktadır. Bu nedenle ilerici Türklerin iktidara gelmesine yardımcı olmak bir görevdir. Çünkü sadece onlar, hükümetin gizli anahtarı olmayı reddedebilirler.”

Hacıpavlu bu makalesinde daha da ileri giderek, Türkçe el ilanları basılmasını ve Kavanin Meclisi’nde yapılan görüşmelerde Türk üyelerin ne kadar az rol oynadıklarının ve yerli çıkarların savunulmasında nasıl başarısız kaldıklarının Türk toplumuna teşhir edilmesini önermekteydi.[7] 

1928 yılında Kıbrıs’ta İngiliz sömürge yönetiminin 50. yıldönümü nedeniyle yayımlanan KKP Manifestosu’nda, adaya özerklik verilmesi talep edilir. Kıbrıslı Rumlardan oluşan bir heyet, 1929 yılı içinde Londra’ya giderek, İngiliz İşçi Partisi Hükümeti’nden, adanın Yunanistan’la birleşmesini talep eder. O sırada, Yunanistan ve Kıbrıs Komünist Partilerinin enosise açıkça karşı oldukları bilinmektedir.

KKP, Haziran 1930’da yapılan Kavanin Meclisi seçimlerine “özerklik” sloganı ile katılır ve oyların %15 kadarını toplar, ama milletvekili çıkaramaz. Bu seçimler sırasında, Kıbrıslı Rum aday Hacıpavlu’nun, Evkaf’ın Türk delegesi Münir Bey’in karşısındaki Kemalist aday olan Necati Bey’in seçim kampanyasını desteklediğini görmekteyiz. Necati Bey, Kıbrıs’taki Türkiye Konsolosu Asaf Bey tarafından da desteklenmektedir Nitekim Meclis üyeliğini büyük bir başarı ile kazanır.   

1895’de kabul edilmiş olan eğitim yasası ile Kıbrıs’ta daha çok Yunanistan ve Türkiye’deki eğitim müfredatı izlenmiş ve adaya özgü bir sistem kurulmamıştı. 1930’da Türkiye’deki eğitim sisteminde yapılan değişiklikler, aynen Kıbrıs Türk okullarına taşınır ve 23 Nisan ile 29 Ekim, milli günler olarak kutlanmaya başlanır. Gazeteler aracılığıyla tohumları ekilen Türk milliyetçiliği, toplum liderliğini Evkafçı-İngilizci ve Halkçı-Milliyetçi olarak ikiye böler. 

13 Haziran 1930 tarihli Neos Antropos’ta yer alan Ahmet Fethullah imzalı bir makalede, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerin ortak bir örgüt kurması gerektiği belirtilir.[8] Nitekim bir yıl sonraki polis raporları, sadece Kıbrıslı Türklerden oluşan bir komünist yapıdan söz etmektedir. Bu örgütün ileri gelenleri olarak dellâl Salim Aziz Bulli ile bakkal Ahmet Hulûsi’nin[9] ve ayrıca avukat kâtibi Osman Vehbi[10] ile Terzi Naim Hoca’nın adlarını biliyoruz.

Kıbrıslı Rumlar ise, enosisçi-milliyetçiler ile komünistler olarak iki kampa ayrılmıştır.  25 Mart 1931’deki kutlamalar sırasında meydana gelen çatışmalardan sonra, Lefkoşa’da 5, Leymosun’da 25 komünist tutuklanır. Polis kayıtlarına göre, adadaki komünistlerin sayısı son 6 ayda 181’den 365’e yükselmiştir ve yaptıkları toplantılar çok kalabalık olmaktadır.  

Halkçı Necati, Kavanin Meclisi’nde Kıbrıs’ın Anadolu’nun bir parçası olduğundan söz ederken, yine bir Kıbrıslı Türk milletvekili olan İngiliz yanlısı Dr. Eyyub, Evkaf yanlısı “Hakikat” gazetesinde çıkan makalelerinde, her iki memleketin farklı yönetim ve sosyal yapılara sahip olmalarına rağmen, milliyetçilerin Türkiye’de yapılan her fiil ve hareketi taklit etmek istediklerinden şikâyet etmektedir.[11] Aynı Dr. Eyyub, Mayıs 1930’da Kavanin Meclisi’nde yeni Belediye Yasası’nın görüşülmesi sırasında, Belediye Başkan Yardımcılarının Türk üyeler arasından seçilmesini önererek, Rum milletvekillerinin tepkisine yol açar. Hacıpavlu, ona şu yanıtı verir: “Sayın üye, böylece, bir teneke dolusu zeytin yağını almak için, tek bir zeytin önermektedir.” Kakoyannis ise şöyle konuşur: “Dr. Eyyub’un önerisi kabul edilirse, azınlığa daha çok haklar verilmiş olacaktır. Çünkü Türkler, halen Belediye Başkanı makamına da seçilme hakkına sahiptirler.”[12]   

Halkçı Necati Bey, 28 Nisan 1931 günü Gümrük Vergisi ve Gelirleri Yasa Tasarısı’nın oylanması sırasında, diğer iki Kıbrıslı Türk üyenin katılmadığı bu oturumda, Kıbrıslı Rum üyelerle birlikte olumsuz oy kullanınca, Kıbrıslı Türk üyelerin 1878’den beri Sömürge Yönetimine sağladığı otomatik destek ortadan kalkar. Bu, 1927’deki Bütçe Tasarısı’nın Kavanin Meclisi’ndeki oylamasında görülen Türkler ile Rumların birlikte karşı oy kullanmaları olayından sonra yaşanan yeni bir işbirliği örneği idi. Bu duruma çok öfkelenen dönemin İngiliz valisi Ronald Storrs, Necati Bey’i, anılarında yazdığı şekilde, “Kavanin Meclisi’nin 13. Kıbrıslı Rum üyesi, o küçük Türk” diye nitelendirir.[13]

Lefkoşa’da dağıtılan 28 Temmuz 1931 tarihli ve Türkçe bir bildiride, Hacıpavlu ve Mihailidis, yalancı işçi dostları olarak ilan edilmekte ve “Filergadon” ve “Panergadigi” derneklerine kayıtlı olan işçilerin buralardan ayrılıp, kendi derneklerine üye olmaları istenmektedir. Çağrıda yer alan 17 imzadan 2’si, terzi Mehmet Hüseyin ile kumaş boyacısı Mehmet Emin İbrahim’e aittir. 13 Ağustos 1931 tarihli Söz gazetesinde çıkan “Sürüden ayrılanı kurt yer” başlıklı makale, Lefkoşa’da bazı Kıbrıslı Türklerin esnafı bolşevikliğe davet ettiğinden şikâyet edilmektedir.  

İngiliz Sömürge Yönetimi, Necati Bey’in Rumlarla birlikte oy kullanması sonucu Meclisten geçemeyen yasayı zorla uygulamak isteyince, Kıbrıslı Rumlar, Ekim 1931’deki enosis yanlısı milliyetçi eylemlerini başlatırlar ve Vali Storrs’un konağını yakarlar. KKP, bu dönemde Kilise'nin enosis propagandasına karşıdır ve parti kararına göre, taraftarlar toplantılara katılır, ama enosis yerine özerklik talebini dile getirir. İngiliz Sömürge Yönetimi, bu eylemleri fırsat bilerek, Kavanin Meclisi’ni kapatır ve anayasayı yürürlükten kaldırarak, bütün siyasi faaliyetleri yasaklar. Böylece, 1941’e kadar sürecek ve yeni dönemin valisinin adı ile anılacak olan Palmer-okrasi denen bir baskı dönemi başlamış olur. Bu dönemde de siyasi işbirliği olanakları bulunur. 

Kıbrıs Türk gazetesi “Ses”, 18 Haziran 1937 günü “Siyasi Cemiyet” başlığı altında, “Eleftheria” adlı Rumca gazeteden aktardığı bir haberde, Lefkoşa yanında diğer kasabalarda da şubeleri olacak olan ve Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler tarafından kurulmuş ortak siyasi bir cemiyetin, adaya özerklik verilmesini desteklemekte olduğunu duyurur. Tanınmış Lefkoşalı avukat Yannis Kleridis, bu siyasi cemiyetin önderi olup, sabık Kavanin Meclisi üyesi M. Hami, Larnaka Belediye azası ve avukat Bay Celal Şefik, Leymosun Belediye azası ve diş doktoru Bay Nazif (Denizer), kendi kasabalarında bu cemiyetin oluşumuna katılan Kıbrıs Türk ileri gelenleri arasındadır.

Necati Bey’in 5 ve 12 Haziran 1937 tarihli Söz gazetelerinde yayımlanan “Muhtar İdareye Meylimizin Hakiki Sebebleri Nelerdir?” başlıklı makale dizisinin, gazetenin direktörü M. Remzi Okan tarafından durdurulması ise ilginç bir gelişmedir. Tepki gösteren bir başka yayın organı da “Ses”tir. Bu gazetenin 25 Haziran 1937 tarihli nüshasında yer alan ve “Türk-İngiliz elbirliği yerine, Türk-Rum siyaset ve kültür birliği mi başlıyor?” başlıklı makalede, kapatılmış olan Kavanin Meclisi’nin eski üyelerinden olan M. Hami’nin adı geçen siyasi cemiyete katılımı eleştirilir.
Kemalist Türk milliyetçiliğini savunan Kıbrıs Türk gazetelerinden olan “Ses”te çıkan bu başyazı ile “Söz” gazetesinin tutumu, o günlerde egemen olan Kıbrıs Türk düşüncesi hakkında bize iyi bir fikir vermektedir.
1937 yılında Londra’daki Kıbrıslı komünistler tarafından “Kıbrıs için Özerklik Komitesi” kurulur. Aynı komite Kıbrıs’tan gelen ve 200 kişinin imzasını taşıyan ve temelli anayasa değişiklik önerilerini içeren bir memorandumu, 1939’da Sömürgeler Bakanlığı’na sunar, ama kabul görmez.
Bu gelişmelerden hemen sonra, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler, İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin safında çeşitli cephelerde savaşıp hizmet verirken, ülke içindeki zor ekonomik koşullara karşı, ortak sendikalarda örgütlenirler. Enosis sorunu yüzünden ortak sendikalardan ilk kopuş, 1942 yılının sonunda “Kıbrıs Türk Marangozlar Sendikası”nın kurulmasıyla olur. Daha sonraki büyük kopuş, 1945’de olur. Bu noktada, 1941’de kurulan Kıbrıs Emekçi Halkının İlerici Partisi (AKEL)’nin enosis politikasının, Kıbrıslı Türklerle siyasal işbirliği için en büyük engeli oluşturduğu da vurgulanmalıdır.

(Bu bildiri, Lefkoşa’daki Dayanışma Evi’nde 13 Mayıs 2017 günü “Sol ve Kıbrıs Sorunu” grubu tarafından düzenlenen “İkinci Yıllık Konferans 2017’de okundu.)   




[1] Bkz. An, Ahmet, Kıbrıs Türk Liderliğinin Oluşması (1900-1942), Lefkoşa 1997, s.14-15 
[2] 1895-1907 yılları arasındaki protesto mektupları için bkz. Osman Örek, History Speaks, Nicosia, March 1971, ayrıca Sabahattin İsmail, İngiliz Yönetiminde Türk-Rum İlişkileri ve İlk Türk-Rum Kavgaları, Lefkoşa 1997, 394s., Ahmet C. Gazioğlunun iki kitabı, Enosis Çemberinde Türkler (1878-1952), Lefkoşa 1996, 505s. ve Enosise Karşı Taksim ve Eşit Egemenlik (1951-1959), Lefkoşa 1998, 472s.
[3] Eleftheria, 16 Nisan 1924'den aktaran Y. Katsourides, Kıbrıs Komünist Partisi Tarihi, Lefkoşa 2014, agy, s.129
[4] An, Ahmet, İşçi Sınıfının Geçmişteki Güzel İşbirliği Günleri, Afrika gazetesi, 23-26 Kasım 2005
[5] Georghallides, G.S., Cyprus and the Governorship of Sir Ronald Storrs, Nicosia 1985den aktaran A.An, Kıbrıs Türk Liderliğinin Oluşması (1900-1942), Lefkoşa 1997, s. 88-89
[7] Georghallides, G.S., Cyprus and the Governorship of Sir Ronald Storrs, Nicosia 1985den aktaran A.An, Kıbrıs Türk Liderliğinin Oluşması (1900-1942), Lefkoşa 1997, s.98-99
[8] Neos Antropos, 13 Haziran 1930dan aktaran Katsourides, agy, s.185
[9] Nevzat, Altay, Nationalism amongst the Turks of Cyprus: The First Wave,
   University of Oulu, Finland, 2005, s.328-329
[10] Mapolar, H.A., Aslar: Bir Devre Adını Yazanlar, Lefkoşa 2016, s.85
[11] An, Ahmet, Kıbrıs Türk Liderliğinin Oluşumu (1900-1942), Lefkoşa 1997, s. 149 ve 165
[12] agy, s. 113
[13] Orientations, London 1943, p.502 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder