1948 yılında,
13 Ocak’tan 16 Mayıs’a kadar 125 gün süren Kıbrıslı maden işçilerinin şanlı
grevinin 68. yıldönümünü anmak üzere burada toplanmış bulunuyoruz. Grev ile
ilgili ayrıntılara geçmezden önce, o yıllarda Kıbrıslı emekçilerin örgüt
yapısına kısaca bakmakta yarar var.
Ada halkının
oluşturan iki ana etnik-ulusal topluma mensup emekçiler, 1942 yılına kadar
ortak çiftçi ve işçi kuruluşlarında örgütlenmişlerdi. Kıbrıslı Türk çiftçiler,
Kıbrıslı Rumların adayı Yunanistan’a bağlama (enosis) talepleri yüzünden, 30
Nisan 1943’de ortak örgüt Tüm Çiftçilerin Kıbrıs Birliği (PEK)’ten kopup,
Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği’ni oluşturdular. Kıbrıslı Türk işçiler de, 13
Ağustos 1944’de işçi sınıfının ortak örgütü olan Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu
(PEO)’dan ayrılarak, 1 Ağustos 1945’de Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu
çatısı altında birleştiler.
Kıbrıs Türk
İşçi Birlikleri Kurumu’na üye olan Lefke Madenciler Birliği ile PEO üyesi Maden
İşçileri Sendikası’na bağlı maden işçileri, 1945 yılı sonunda Lefke’de bulunan
Amerikan sermayeli Kıbrıs Maden Şirketi (CMC)’nin işyerlerinde çalışan maden
işçilerinin taleplerini görüşmek üzere toplandılar. Lefke’deki Çoronik’in
kahvesinde yapılan bu toplantıya Türk işçiler adına İrfan Süleyman ve Yusuf
Mustafa katılırken, Rum işçileri PEO’ya bağlı Maden İşçileri Sendikası’nın
Genel Sekreteri Pandelis Varnava, Avraam Hristu ve Hristos Morfitis temsil
etmekteydi.
Lefke Türk
Madenciler Birliği, maden işçilerinin taleplerini PEO’ya bağlı olan Maden
İşçileri Sendikası temsilcileri ile görüşmeyi kabul etmek için, önce, adanın
Yunanistan’a bağlanması talebinin gündeme getirilmeyeceğine ilişkin bir bildiri
yayımlaması şart koştu. Bunun kabul edilmemesi üzerine toplantı ertelendi ve
maden işçilerinin talepleri tartışılamadı.
Kıbrıs Türk
İşçi Birlikleri Kurumu adına Hasan Şaşmaz,
PEO Genel Sekreteri Andreas Ziartidis’e gönderdiği bir mektupta, iki
toplumun birbirinin ulusal duygularına ve kuruluşlarına saygı gösterilmesi
koşuluyla, ekonomik alanda ve grev girişimlerinde işbirliği yapabileceklerini
duyurdu. PEO, önce bu mektubu yanıtlamaktan kaçındı. Ama üç ay sonra, Ziartides
tarafından verilen resmi yanıtta, Türk İşçi Birlikleri ile işbirliği yapmaya
hazır oldukları bildirildi.
MADEN İŞÇİLERİNİN ORTAK 1 MAYIS
KUTLAMASI
Maden
işçileri, 1947 yılında ortak bir toplantı yaparak, Lefke-Mavrovuni (Karadağ)-Ksero
(Gemikonağı) yöresinde 1 Mayıs’ta işi, bir günlüğüne boykot ederek, birlikte
kutlama yapmayı kararlaştırdılar. Şirket yönetimi bu haberi öğrenince,
işyerlerine dağıttığı bildirilerde, 1 Mayıs’ta ocaklara yeterli sayıda işçi
inmemesi durumunda, işyerlerini üç günlüğüne kapatacağını duyurdu.
Türk ve Rum
maden işçilerinden oluşan ortak komite, yaptığı değerlendirmede, oybirliği ile
alınan karardan geri dönülmeyeceğini ve 1 Mayıs’ın bütün işçiler tarafından gün
boyunca kutlanacağını açıkladı. Nitekim 1 Mayıs 1947 günü, tek bir maden işçisi
bile madenlere inmedi.
Gerçekleştirilen
kutlama toplantıları ve geçit törenleri görülmeye değer ve duygulandırıcıydı. Lefke-Karadağ
yöresindeki maden ocaklarında 700’e yakın Kıbrıslı Türk işçi çalıştığından,
buradaki toplantılarda Kıbrıslı Türklerin katılımı daha da belirgindi. 2,000’e
yakın işçinin gerçekleştirdiği bu ortak eylem, çok önemliydi. Çünkü Kıbrıs işçi
hareketinde etnik-ulusal temele göre ayrılmış olan sendikaların, ilk kez
ortaklaşa düzenledikleri bu gösterilere, işçilerin eşleri ve çocukları da
katılmıştı. Kutlama yürüyüşü, Gemikonağı’ndan başlayıp, Lefke’deki maden
işçilerinin mahallesinden geçerek, Karadağ’daki sendika binaları önünde
sonlandırıldı. Yürüyüş sonunda ise, kaza yöneticisine verilmek üzere, işçilerin
taleplerini içeren bir bildiri onaylandı.
İşçi
sınıfının uluslararası dayanışma günü olan 1 Mayıs 1947’de, maden
işçilerinin işbaşı yapmaması üzerine,
Kıbrıs Maden Şirketi’nin Genel Müdürü Hendricks, tehditlerini gerçekleştirdi ve
işyerlerini üç gün süreyle kapattı. Sendikanın olayı protesto etmesine rağmen
lokavt, 5 Mayıs’a kadar sürdü. Maden ocaklarının açılmasından sonra da
ilişkiler gerginliğini korudu. Ama bu eylem, maden işçilerinin daha da
bilinçlenmesine, sendikalarına daha fazla sahip çıkmalarına ve hem
kendilerinin, hem de ailelerinin birbirlerine daha fazla kenetlenmelerine yol
açtı. Bu olayları izleyen 1948’deki büyük grev, bu tespiti doğrulayacaktı.
İŞÇİLERİN TALEPLERİ
Kıbrıs
Maden Şirketi’ne ait Lefke-Karadağ madeninde çalışan 2,000’e yakın işçi, 16
Aralık 1947 günü bağlı oldukları sendikalar aracılığıyla işverenden 23 maddede
toplanan bazı taleplerde bulundular. Bu taleplerin bazıları şunlardı: Örgütlenme
hakkı, daha az çalışma saati, daha yüksek yevmiye, daha fazla mesai ücreti,
tatil günlerinin 5’i ödenekli olmak üzere 7’den 13 güne çıkartılması, işçi
sınıflamasında değişikliğe yol açacak bir ücret artışı.
İş sözleşmesinde daha liberal ölçülerin
kullanılmasını da isteyen madencilerin bu taleplerini değerlendiren işveren
temsilcisi Harvery, bu talepleri reddetti. Onun görüşüne göre, son ücret
ayarlamasından bu yana hayat
pahalılığında hiçbir değişiklik olmamıştı ve bu talepler, işçi maliyetlerini
yüzde 25 oranında artıracaktı.
Hem
işveren, hem de işçi tarafı görüşlerinde diretiyor ve değişiklik yapmıyordu.
Madenlerde çalışan 700 kadar Türk işçisinin örgütlü olduğu Lefke Madenciler
Birliği’nin üyesi olduğu Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu adına Genel
Sekreter Aziz Tuncay ile Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu (PEO) adına Genel Sekreter
Andreas Ziartidis tarafından Lefkoşa’da 8 Ocak 1948 günü imzalanan işbirliği
protokolu sayesinde, iki işçi federasyonu arasında temas ve işbirliği
kolaylaştırıldı. Madenlerde, limanlarda, ulaşım, tekstil ve ayakkabı
alanlarında, fırınlarda, inşaatlarda, hükümet ve askeri işyerlerinde ve diğer
iş kollarında ortak grevler ve başka eylemler düzenlenmesine olanak sağlandı.
GREV BAŞLIYOR
Maden işçilerinin
ortaklaşa düzenledikleri toplantılardan sonra, 11 Ocak 1948 günü oybirliği ile
grev kararı alındı. İlk aşamada 5 günlük bir grev, 13 Ocak 1948’de başlatıldı.
Sağcı Rum İşçi Sendikaları Konfederasyonu (SEK), bu greve katılmama kararı aldı.
CMC Genel Müdürü Hendricks, Kıbrıs Türk
sendikalarının Rum solcu sendikaları ile greve katılmasını kınadı. Öte yandan
bazı Türk sendikaları aracılığı ile sürdürülen ve Türk maden işçilerinin, Rum
sınıf kardeşlerine karşı kullanılması ve taleplerden vazgeçilmesi çabaları ise bir sonuç vermedi.
5
günlük grev, AKEL’in desteklediği Lefkoşa’daki PEO Genel Merkezi ile
danışmalardan sonra, yerel sendikalar tarafından uzatıldı. Bunun üzerine CMC
Genel Müdürü, çalışmak isteyen işçilerin başvurması halinde, madenin
açılacağını duyuran 10 bin tane el ilanı dağıttırdı. Ama işçilerin birliği, bu
oyunu boşa çıkarttı. Sendika tarafından yapılan ve hükümetin anlaşmazlığa
müdahale etmesini isteyen çağrı reddedildi.
KIBRIS TÜRKLERİ DE GREVİ
DESTEKLİYOR.
Grevcilerle,
ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için Kıbrıslı Rum ve Türklerin büyük bir
çoğunluğu her hafta gönüllü olarak para ve yiyecek yardımı yapıyordu.
Grevcileri
desteklemek için düzenlenen çeşitli toplantı, miting ve konferanslara, örgüt
olarak Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türk Milli Partisi ile Halkın Sesi ve Hürsöz
gazeteleri katılmıştı.
4 Şubat 1948
günü Lefkoşa’da düzenlenen konferansı yöneten divanda Tabelacı Cahit, Türk İşçi
Birlikleri’nin temsilcisi olarak yer almış, Dr. Küçük de konuşmacı olarak
katılmıştı. Rum konuşmacılar arasında PEO Genel Sekreteri Andreas Ziartidis ile
maden işçilerinin lideri Pandelis Varnava
vardı.
Dr.
Küçük, Lefke’de düzenlenen iki karma toplantıda grevci işçileri
destekleyen konuşmalar yaparken, Türk
işçilere “müstakbel liderimiz” diye
takdim edilen Rauf Denktaş da desteğini belirtmişti.
GENEL GREVLE DESTEK
Şirket,
işçi gözcüleri ile enerji santralı çalışanlarının 3 Şubat 1948’de greve
katılmaları üzerine, yerli ve yabancı uyruklu, maaşlı personelini bu görevlere
getirdi.
PEO Genel
Merkezi, 9 Şubat günü maden grevi ile dayanışmayı yükseltmek ve grev fonunu
güçlendirmek için, ada çapında 24 saatlik bir genel grev düzenledi.
Kurun
adlı haftalık Türkçe gazetenin 14 Şubat 1948 tarihli nüshasında, Kıbrıs Maden
Şirketi Başkanı’nın grevle ilgili olarak yaptığı açıklamada, maden şirketi
savunulurken, 13 Ocak ile 7 Şubat arasındaki grev nedeniyle işçilerin gelirinin
25 bin liradan fazla azaldığı ve her grev haftasının 7 bin liralık bir kayba
yol açtığı belirtilmekteydi.
3
Mart 1948 günü Karadağ mahallesinde ve Gemikonağı iskelesinde grev yapan Kıbrıslı
Rum ve Kıbrıslı Türk işçiler, polisle çatıştılar. 8 ağır yaralı arasında, dört
Türk maden işçisi de vardı. (Lefke Kato Horyo’dan Şakir İzzet, Lefke’den Mehmet
Palaz ve İzzet Ali Hacı İzzet, Androliku’dan Ahmet Necati)
Kıbrıslı Rum
ve Türk madencilerin eşleri ile çocukları da düzenledikleri çeşitli
gösterilerle, bu mücadeleye destek verdiler. Grev sırasında maden ocakları
bölgesinde yer alan yerleşim birimlerinde Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk
grevcilerin yanısıra, eşleri ve çocuklarının da katıldığı onlarca miting
düzenlendi.
Aynı
mücadelede, aralarında Kıbrıslı Türk olarak 17 grevci ve 15 de grevci eşinin
bulunduğu toplam 76 grevci ve grevci eşi, sömürge mahkemelerinde iki yıla kadar
varan hapis cezalarına çarptırıldılar. Çok sayıda kişi de çeşitli para
cezalarına çarptırıldı. Bunlar arasında 4 Kıbrıslı Türk kadın da vardı.
4
Mart 1948 günü Karadağ ve Gemikonağı’nda yapılan gösterilerde konuşan Türk
sendika lideri Hasan Şaşmaz, grevin kırılması
için polis gücünün kullanılmasını eleştirerek, Kıbrıslı Türklerin
İngiliz sömürge hükümetine olan bütün güvenini yitirdiklerini söyledi.
GREV KIRICILIĞINA KARŞI SINIFSAL
BİRLİK
8
Mart 1948 günü Gemikonağı’ndaki iş yerine çalışmak için giden bazı grev
kırıcılar, hem Türk, hem de Rumlardan oluşan kararlı grevci işçilerle
karşılaşmış ve yuhalanıp taşlanmışlardı. CMC tarafından toplanan grev kırıcı
işçilerin çoğunluğu, sağcı Kıbrıs Rum Sendika Federasyonu (SEK) ile sağcı
Milliyetçi Parti (KEK)’in desteklediği Girneli Rumlar, Maronitler ve
Ağırdağ’dan bazı Kıbrıslı Türklerdi.
Burada
belirtilmesi gereken önemli bir nokta, Kıbrıslı Türk ve Rum işçilerin ortak
grev süresince dayanışmalarını sınıf kardeşliği temelinde güçlendirmiş
olmalarıdır. Gerek milliyet, gerekse din farklılığına dayalı önyargılar
yenilmiş ve örnek bir eylem birliği oluşturulmuştu.
16 Mart 1948
günü Lefkoşa’da grevi desteklemek
amacıyla düzenlenen ikinci basın toplantısına, belediyeler ile siyasi parti ve
mesleki kuruluşların temsilcileri katılmıştı. Seçilen ortak delegasyonda bir
Türk (Halkın Sesi gazetesinden Hakkı Süha) ile iki Rum yer alıyordu.
KİLİSENİN ARABULUCULUK GİRİŞİMİ
CMC
maden şirketindeki grevi kırma çalışmalarını sürdüren şirket genel müdürü
Hendricks, Mart ayı ortasında Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Makarios ile görüşerek, bir uzlaşma arayışına girdi.
Başpiskopos (sonradan Kıbrıs Cumhurbaşkanı olacak olan III. Makarios’tan önce
görev yapan kişi) şirketin, hükümetin hazırlamakta olduğu yeni hayat pahalılığı
indeksine uygun makul bir ücret artışı vermesi halinde, işçilere işbaşı yapması
için çağrıda bulunacağını söyledi. Hendricks’in öneriyi kabul etmesi üzerine
Başpiskopos II. Makarios, işçilere hitaben bir bildiri yayımlayarak greve son vermelerini
istedi. Maden İşçileri Sendikası çağrıya tepki gösterdi.
Öte
yandan bir kısım işçinin işbaşı yaptığı görüldü. Nisan ayı başında yeraltında
74, yer üstünde 313 işçinin çalıştığı ve normalde çıkartılan bir günlük madenin
yarısına yakınının (haftada 750 ton demir cevheri) çıkartıldığı
kaydedilmektedir.
SONA DOĞRU
1
Mayıs 1948’de, bir yanda grevci işçiler kutlamalarını yaparken, öte yanda da
maden işçilerinin temsilcileri ile CMC yönetimi arasındaki görüşmelere devam
edildi.
Başlangıçta
grevi desteklemiş olmasına rağmen, daha sonra CMC için çalışan ve işçileri grev
kışkırtıcılığına teşvik eden Kıbrıs Türk ileri gelenlerinden biri de Lefke
Belediye Başkanı Fadıl Nekipzade idi. Ama Türk İşçi Birlikleri, liderlikte
görülen ve gittikçe artan zayıflıklarına rağmen, grevi sonuna kadar desteklemiş
ve üyelerinin taleplerini dile getirerek, onların Rum sınıf kardeşleriyle
gittikçe ideolojik temele kayan güç birliğini, grevin bittiği 16 Mayıs 1948
tarihine kadar sürdürdü. Türk işçi lideri Hasan Şaşmaz ile Lefke Türk Maden
İşçileri Sendikası Sekreteri Mehmet Halil Kahraman son toplantıda söz alan
konuşmacılar arasında idi.
Bazı
Türk işçi liderlerinin kararsız bir tutum içinde olmalarının nedeni, CMC’nin bu
kişiler üzerindeki etkisi, İngiliz sömürge yönetiminin milliyetçi önyargıları
körüklemesi ve diğer etkenlerdi. Buna rağmen Rum işçi kardeşleri ile olan
sınıfsal dayanışma Türk işçiler arasında üstün gelmişti.
8
Mayıs’ta Gemikonağı’nda grevci işçiler ile polis eşliğindeki grev kırıcılar
arasındaki şiddet olaylarında 6 maden işçisi yaralandı. Bunun üzerine şirket
müdürü Hendricks, grevin siyasi amaçlı olduğunu ve hem sendikanın, hem de
AKEL’in “CMC şirketinin prestij ve parlak geleceğini tehlikeye atmak
istediği”ni öne sürdü. Şirket müdürüne göre, bu bir haçlı seferi idi ve
Kıbrıs’taki sol unsurlar hiç bir denetime tabi olmadan zaferden zafere
koşmaktaydı. (1941’de kurulan AKEL’in 1943’de iki, 1946’da da beş şehrin
hepsinde belediye başkanlıklarını kazanmış olduğunu hatırlatalım.)
Amerikalılara ait CMC şirketinin İngiliz Genel Müdürü Hendricks, “komünistlere
karşı konmazsa, gelecekte artık önlerine geçilemeyeceği” uyarısında
bulunuyordu.
GREV KALDIRILIYOR
Grevi
sürdüren işçi komiteleri ile yapılan uzun toplantılardan bir sonuç çıkmaması
üzerine, giderek daha fazla sayıda işçi işbaşı yapmış ve sonunda sendika grevi
kaldırmak zorunda kalmıştı. 125 gün süren ve 17 Mayıs 1948 günü resmen sona
eren grevle, işçilerin öne sürdüğü 23 talepten sadece bir tanesi tam olarak
yerine getirilmişti. Fazla mesai bir buçuk saatle sınırlandırılıyordu. Yeni
hayat pahalılığı indeksine göre ayarlanacak olan ücret artışına ilişkin söz
tutulmuş, ama işçi ve ailesi için gerekebilecek hastane bakımı fonuna ayda 8
şilinlik bir kesinti yapılmıştı. Oysa bu hizmet, daha önce parasız olarak
yapılıyordu. İstenen ek tatil günlerinden, sadece biri kabul edilmişti.
Şirketin verdiği tek taviz bunlardı.
Grev
öncesinde madende çalışan işçilerin yüzde 90 kadarı yeniden işe alındı.
Sendikal faaliyette bulunan veya şiddet olaylarına karıştıkları öne sürülen
diğer işçiler ise, işe geri alınmadı. Yaz aylarında işe girmeyi başaran bu
işçilerden 12’si Karadağ’da, 8’i Gemikonağı’ndaki iş yerlerinden yeniden
uzaklaştırıldılar. Grev sonrasında grev kırıcı ve işveren yardakçısı olan bazı
işçilere 20 bin dolar karşılığı para yardımı yapıldığı, grev hakkında bilgi
veren David Lavender’in “The Story of
Cyprus Mines Corporation” (California,1962, s.299) adlı kitabında kaydedilmiştir.
Dikkatiniz
için teşekkür ederim.
MADEN İŞÇİLERİ MARŞI
Söz: Tabelacı Cahit
Maden işçileri
Dönmezler geri
Sert adımlarla
Koşar ileri
Yılmaz mücadeleden
işçiler
Korkmaz toptan
tüfekten işçiler
Kalpleri iman dolu
bekçiler
Getirir fakir halka
büyük zaferi
Türk-Rum madenciler
Mert fakir erler
Bir hak yolunda
Birleşmiştiler
Dağlar taşlar boyandı
kızıla
Kan ile destanları
yazıla
Dağlar taşlar boyandı
kızıla
Hakkın yolunda can
feda ola
Uluslararası bir işçi marşına (Bandiera rosa) yazılan Türkçe sözlerle o
günlerde okunan bu marş, 1948 maden grevinin geliştirdiği sınıf bilincini yansıtmaktadır.
(“Sol ve Kıbrıs Sorunu” adlı
Komite tarafından, 18 Nisan 2016 akşamı, Lefkoşa’daki Dayanışma Evi’nde
düzenlenen “Ortak Mücadeleler: 1948 Büyük Madenci Grevi” konulu toplantıda yaptığım
konuşma.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder