19 Nisan 2016 Salı

1948 MADEN GREVİNİN 68.YILDÖNÜMÜ


1948 yılında, 13 Ocak’tan 16 Mayıs’a kadar 125 gün süren Kıbrıslı maden işçilerinin şanlı grevinin 68. yıldönümünü anmak üzere burada toplanmış bulunuyoruz. Grev ile ilgili ayrıntılara geçmezden önce, o yıllarda Kıbrıslı emekçilerin örgüt yapısına kısaca bakmakta yarar var.
Ada halkının oluşturan iki ana etnik-ulusal topluma mensup emekçiler, 1942 yılına kadar ortak çiftçi ve işçi kuruluşlarında örgütlenmişlerdi. Kıbrıslı Türk çiftçiler, Kıbrıslı Rumların adayı Yunanistan’a bağlama (enosis) talepleri yüzünden, 30 Nisan 1943’de ortak örgüt Tüm Çiftçilerin Kıbrıs Birliği (PEK)’ten kopup, Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği’ni oluşturdular. Kıbrıslı Türk işçiler de, 13 Ağustos 1944’de işçi sınıfının ortak örgütü olan Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu (PEO)’dan ayrılarak, 1 Ağustos 1945’de Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu çatısı altında birleştiler.
Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu’na üye olan Lefke Madenciler Birliği ile PEO üyesi Maden İşçileri Sendikası’na bağlı maden işçileri, 1945 yılı sonunda Lefke’de bulunan Amerikan sermayeli Kıbrıs Maden Şirketi (CMC)’nin işyerlerinde çalışan maden işçilerinin taleplerini görüşmek üzere toplandılar. Lefke’deki Çoronik’in kahvesinde yapılan bu toplantıya Türk işçiler adına İrfan Süleyman ve Yusuf Mustafa katılırken, Rum işçileri PEO’ya bağlı Maden İşçileri Sendikası’nın Genel Sekreteri Pandelis Varnava, Avraam Hristu ve Hristos Morfitis temsil etmekteydi.
Lefke Türk Madenciler Birliği, maden işçilerinin taleplerini PEO’ya bağlı olan Maden İşçileri Sendikası temsilcileri ile görüşmeyi kabul etmek için, önce, adanın Yunanistan’a bağlanması talebinin gündeme getirilmeyeceğine ilişkin bir bildiri yayımlaması şart koştu. Bunun kabul edilmemesi üzerine toplantı ertelendi ve maden işçilerinin talepleri tartışılamadı.
Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu adına Hasan Şaşmaz,  PEO Genel Sekreteri Andreas Ziartidis’e gönderdiği bir mektupta, iki toplumun birbirinin ulusal duygularına ve kuruluşlarına saygı gösterilmesi koşuluyla, ekonomik alanda ve grev girişimlerinde işbirliği yapabileceklerini duyurdu. PEO, önce bu mektubu yanıtlamaktan kaçındı. Ama üç ay sonra, Ziartides tarafından verilen resmi yanıtta, Türk İşçi Birlikleri ile işbirliği yapmaya hazır oldukları bildirildi. 

MADEN İŞÇİLERİNİN ORTAK 1 MAYIS KUTLAMASI
Maden işçileri, 1947 yılında ortak bir toplantı yaparak, Lefke-Mavrovuni (Karadağ)-Ksero (Gemikonağı) yöresinde 1 Mayıs’ta işi, bir günlüğüne boykot ederek, birlikte kutlama yapmayı kararlaştırdılar. Şirket yönetimi bu haberi öğrenince, işyerlerine dağıttığı bildirilerde, 1 Mayıs’ta ocaklara yeterli sayıda işçi inmemesi durumunda, işyerlerini üç günlüğüne kapatacağını duyurdu.
Türk ve Rum maden işçilerinden oluşan ortak komite, yaptığı değerlendirmede, oybirliği ile alınan karardan geri dönülmeyeceğini ve 1 Mayıs’ın bütün işçiler tarafından gün boyunca kutlanacağını açıkladı. Nitekim 1 Mayıs 1947 günü, tek bir maden işçisi bile madenlere inmedi.
            Gerçekleştirilen kutlama toplantıları ve geçit törenleri görülmeye değer ve duygulandırıcıydı. Lefke-Karadağ yöresindeki maden ocaklarında 700’e yakın Kıbrıslı Türk işçi çalıştığından, buradaki toplantılarda Kıbrıslı Türklerin katılımı daha da belirgindi. 2,000’e yakın işçinin gerçekleştirdiği bu ortak eylem, çok önemliydi. Çünkü Kıbrıs işçi hareketinde etnik-ulusal temele göre ayrılmış olan sendikaların, ilk kez ortaklaşa düzenledikleri bu gösterilere, işçilerin eşleri ve çocukları da katılmıştı. Kutlama yürüyüşü, Gemikonağı’ndan başlayıp, Lefke’deki maden işçilerinin mahallesinden geçerek, Karadağ’daki sendika binaları önünde sonlandırıldı. Yürüyüş sonunda ise, kaza yöneticisine verilmek üzere, işçilerin taleplerini içeren bir bildiri onaylandı.    
            İşçi sınıfının uluslararası dayanışma günü olan 1 Mayıs 1947’de, maden işçilerinin  işbaşı yapmaması üzerine, Kıbrıs Maden Şirketi’nin Genel Müdürü Hendricks, tehditlerini gerçekleştirdi ve işyerlerini üç gün süreyle kapattı. Sendikanın olayı protesto etmesine rağmen lokavt, 5 Mayıs’a kadar sürdü. Maden ocaklarının açılmasından sonra da ilişkiler gerginliğini korudu. Ama bu eylem, maden işçilerinin daha da bilinçlenmesine, sendikalarına daha fazla sahip çıkmalarına ve hem kendilerinin, hem de ailelerinin birbirlerine daha fazla kenetlenmelerine yol açtı. Bu olayları izleyen 1948’deki büyük grev, bu tespiti doğrulayacaktı. 

İŞÇİLERİN  TALEPLERİ
            Kıbrıs Maden Şirketi’ne ait Lefke-Karadağ madeninde çalışan 2,000’e yakın işçi, 16 Aralık 1947 günü bağlı oldukları sendikalar aracılığıyla işverenden 23 maddede toplanan bazı taleplerde bulundular. Bu taleplerin bazıları şunlardı: Örgütlenme hakkı, daha az çalışma saati, daha yüksek yevmiye, daha fazla mesai ücreti, tatil günlerinin 5’i ödenekli olmak üzere 7’den 13 güne çıkartılması, işçi sınıflamasında değişikliğe yol açacak bir ücret artışı.
İş sözleşmesinde daha liberal ölçülerin kullanılmasını da isteyen madencilerin bu taleplerini değerlendiren işveren temsilcisi Harvery, bu talepleri reddetti. Onun görüşüne göre, son ücret ayarlamasından bu yana  hayat pahalılığında hiçbir değişiklik olmamıştı ve bu talepler, işçi maliyetlerini yüzde 25 oranında artıracaktı.
            Hem işveren, hem de işçi tarafı görüşlerinde diretiyor ve değişiklik yapmıyordu. Madenlerde çalışan 700 kadar Türk işçisinin örgütlü olduğu Lefke Madenciler Birliği’nin üyesi olduğu Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu adına Genel Sekreter Aziz Tuncay ile Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu (PEO) adına Genel Sekreter Andreas Ziartidis tarafından Lefkoşa’da 8 Ocak 1948 günü imzalanan işbirliği protokolu sayesinde, iki işçi federasyonu arasında temas ve işbirliği kolaylaştırıldı. Madenlerde, limanlarda, ulaşım, tekstil ve ayakkabı alanlarında, fırınlarda, inşaatlarda, hükümet ve askeri işyerlerinde ve diğer iş kollarında ortak grevler ve başka eylemler düzenlenmesine olanak sağlandı.

GREV BAŞLIYOR
            Maden işçilerinin ortaklaşa düzenledikleri toplantılardan sonra, 11 Ocak 1948 günü oybirliği ile grev kararı alındı. İlk aşamada 5 günlük bir grev, 13 Ocak 1948’de başlatıldı. Sağcı Rum İşçi Sendikaları Konfederasyonu (SEK), bu greve katılmama kararı aldı.  
 CMC Genel Müdürü Hendricks, Kıbrıs Türk sendikalarının Rum solcu sendikaları ile greve katılmasını kınadı. Öte yandan bazı Türk sendikaları aracılığı ile sürdürülen ve Türk maden işçilerinin, Rum sınıf kardeşlerine karşı kullanılması ve taleplerden  vazgeçilmesi çabaları ise bir sonuç vermedi.
            5 günlük grev, AKEL’in desteklediği Lefkoşa’daki PEO Genel Merkezi ile danışmalardan sonra, yerel sendikalar tarafından uzatıldı. Bunun üzerine CMC Genel Müdürü, çalışmak isteyen işçilerin başvurması halinde, madenin açılacağını duyuran 10 bin tane el ilanı dağıttırdı. Ama işçilerin birliği, bu oyunu boşa çıkarttı. Sendika tarafından yapılan ve hükümetin anlaşmazlığa müdahale etmesini isteyen çağrı reddedildi.

KIBRIS TÜRKLERİ DE GREVİ DESTEKLİYOR.
            Grevcilerle, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için Kıbrıslı Rum ve Türklerin büyük bir çoğunluğu her hafta gönüllü olarak para ve yiyecek yardımı yapıyordu.
Grevcileri desteklemek için düzenlenen çeşitli toplantı, miting ve konferanslara, örgüt olarak Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türk Milli Partisi ile Halkın Sesi ve Hürsöz gazeteleri katılmıştı.
4 Şubat 1948 günü Lefkoşa’da düzenlenen konferansı yöneten divanda Tabelacı Cahit, Türk İşçi Birlikleri’nin temsilcisi olarak yer almış, Dr. Küçük de konuşmacı olarak katılmıştı. Rum konuşmacılar arasında PEO Genel Sekreteri Andreas Ziartidis ile maden işçilerinin lideri Pandelis Varnava  vardı.
        Dr. Küçük, Lefke’de düzenlenen iki karma toplantıda grevci işçileri destekleyen  konuşmalar yaparken, Türk işçilere “müstakbel liderimiz”  diye takdim edilen Rauf Denktaş da desteğini belirtmişti.

GENEL GREVLE DESTEK
            Şirket, işçi gözcüleri ile enerji santralı çalışanlarının 3 Şubat 1948’de greve katılmaları üzerine, yerli ve yabancı uyruklu, maaşlı personelini bu görevlere getirdi.
PEO Genel Merkezi, 9 Şubat günü maden grevi ile dayanışmayı yükseltmek ve grev fonunu güçlendirmek için, ada çapında 24 saatlik bir genel grev düzenledi.
            Kurun adlı haftalık Türkçe gazetenin 14 Şubat 1948 tarihli nüshasında, Kıbrıs Maden Şirketi Başkanı’nın grevle ilgili olarak yaptığı açıklamada, maden şirketi savunulurken, 13 Ocak ile 7 Şubat arasındaki grev nedeniyle işçilerin gelirinin 25 bin liradan fazla azaldığı ve her grev haftasının 7 bin liralık bir kayba yol açtığı belirtilmekteydi.            
          3 Mart 1948 günü Karadağ mahallesinde ve Gemikonağı iskelesinde grev yapan Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk işçiler, polisle çatıştılar. 8 ağır yaralı arasında, dört Türk maden işçisi de vardı. (Lefke Kato Horyo’dan Şakir İzzet, Lefke’den Mehmet Palaz ve İzzet Ali Hacı İzzet, Androliku’dan Ahmet Necati)
Kıbrıslı Rum ve Türk madencilerin eşleri ile çocukları da düzenledikleri çeşitli gösterilerle, bu mücadeleye destek verdiler. Grev sırasında maden ocakları bölgesinde yer alan yerleşim birimlerinde Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk grevcilerin yanısıra, eşleri ve çocuklarının da katıldığı onlarca miting düzenlendi. 
Aynı mücadelede, aralarında Kıbrıslı Türk olarak 17 grevci ve 15 de grevci eşinin bulunduğu toplam 76 grevci ve grevci eşi, sömürge mahkemelerinde iki yıla kadar varan hapis cezalarına çarptırıldılar. Çok sayıda kişi de çeşitli para cezalarına çarptırıldı. Bunlar arasında 4 Kıbrıslı Türk kadın da vardı.
         4 Mart 1948 günü Karadağ ve Gemikonağı’nda yapılan gösterilerde konuşan Türk sendika lideri Hasan Şaşmaz, grevin kırılması  için polis gücünün kullanılmasını eleştirerek, Kıbrıslı Türklerin İngiliz sömürge hükümetine olan bütün güvenini yitirdiklerini söyledi.

GREV KIRICILIĞINA KARŞI SINIFSAL BİRLİK
            8 Mart 1948 günü Gemikonağı’ndaki iş yerine çalışmak için giden bazı grev kırıcılar, hem Türk, hem de Rumlardan oluşan kararlı grevci işçilerle karşılaşmış ve yuhalanıp taşlanmışlardı. CMC tarafından toplanan grev kırıcı işçilerin çoğunluğu, sağcı Kıbrıs Rum Sendika Federasyonu (SEK) ile sağcı Milliyetçi Parti (KEK)’in desteklediği Girneli Rumlar, Maronitler ve Ağırdağ’dan bazı Kıbrıslı Türklerdi.
         Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta, Kıbrıslı Türk ve Rum işçilerin ortak grev süresince dayanışmalarını sınıf kardeşliği temelinde güçlendirmiş olmalarıdır. Gerek milliyet, gerekse din farklılığına dayalı önyargılar yenilmiş ve örnek bir eylem birliği oluşturulmuştu.
16 Mart 1948 günü Lefkoşa’da  grevi desteklemek amacıyla düzenlenen ikinci basın toplantısına, belediyeler ile siyasi parti ve mesleki kuruluşların temsilcileri katılmıştı. Seçilen ortak delegasyonda bir Türk (Halkın Sesi gazetesinden Hakkı Süha) ile iki Rum yer alıyordu.

KİLİSENİN ARABULUCULUK GİRİŞİMİ
            CMC maden şirketindeki grevi kırma çalışmalarını sürdüren şirket genel müdürü Hendricks, Mart ayı ortasında Kıbrıs Rum Ortodoks  Kilisesi Başpiskoposu II. Makarios  ile görüşerek, bir uzlaşma arayışına girdi. Başpiskopos (sonradan Kıbrıs Cumhurbaşkanı olacak olan III. Makarios’tan önce görev yapan kişi) şirketin, hükümetin hazırlamakta olduğu yeni hayat pahalılığı indeksine uygun makul bir ücret artışı vermesi halinde, işçilere işbaşı yapması için çağrıda bulunacağını söyledi. Hendricks’in öneriyi kabul etmesi üzerine Başpiskopos II. Makarios, işçilere hitaben bir bildiri yayımlayarak greve son vermelerini istedi. Maden İşçileri Sendikası çağrıya tepki gösterdi.
            Öte yandan bir kısım işçinin işbaşı yaptığı görüldü. Nisan ayı başında yeraltında 74, yer üstünde 313 işçinin çalıştığı ve normalde çıkartılan bir günlük madenin yarısına yakınının (haftada 750 ton demir cevheri) çıkartıldığı kaydedilmektedir.

SONA DOĞRU
       1 Mayıs 1948’de, bir yanda grevci işçiler kutlamalarını yaparken, öte yanda da maden işçilerinin temsilcileri ile CMC yönetimi arasındaki görüşmelere devam edildi.    
Başlangıçta grevi desteklemiş olmasına rağmen, daha sonra CMC için çalışan ve işçileri grev kışkırtıcılığına teşvik eden Kıbrıs Türk ileri gelenlerinden biri de Lefke Belediye Başkanı Fadıl Nekipzade idi. Ama Türk İşçi Birlikleri, liderlikte görülen ve gittikçe artan zayıflıklarına rağmen, grevi sonuna kadar desteklemiş ve üyelerinin taleplerini dile getirerek, onların Rum sınıf kardeşleriyle gittikçe ideolojik temele kayan güç birliğini, grevin bittiği 16 Mayıs 1948 tarihine kadar sürdürdü. Türk işçi lideri Hasan Şaşmaz ile Lefke Türk Maden İşçileri Sendikası Sekreteri Mehmet Halil Kahraman son toplantıda söz alan konuşmacılar arasında idi.
            Bazı Türk işçi liderlerinin kararsız bir tutum içinde olmalarının nedeni, CMC’nin bu kişiler üzerindeki etkisi, İngiliz sömürge yönetiminin milliyetçi önyargıları körüklemesi ve diğer etkenlerdi. Buna rağmen Rum işçi kardeşleri ile olan sınıfsal dayanışma Türk işçiler arasında üstün gelmişti.
          8 Mayıs’ta Gemikonağı’nda grevci işçiler ile polis eşliğindeki grev kırıcılar arasındaki şiddet olaylarında 6 maden işçisi yaralandı. Bunun üzerine şirket müdürü Hendricks, grevin siyasi amaçlı olduğunu ve hem sendikanın, hem de AKEL’in “CMC şirketinin prestij ve parlak geleceğini tehlikeye atmak istediği”ni öne sürdü. Şirket müdürüne göre, bu bir haçlı seferi idi ve Kıbrıs’taki sol unsurlar hiç bir denetime tabi olmadan zaferden zafere koşmaktaydı. (1941’de kurulan AKEL’in 1943’de iki, 1946’da da beş şehrin hepsinde belediye başkanlıklarını kazanmış olduğunu hatırlatalım.) Amerikalılara ait CMC şirketinin İngiliz Genel Müdürü Hendricks, “komünistlere karşı konmazsa, gelecekte artık önlerine geçilemeyeceği” uyarısında bulunuyordu.

GREV KALDIRILIYOR
            Grevi sürdüren işçi komiteleri ile yapılan uzun toplantılardan bir sonuç çıkmaması üzerine, giderek daha fazla sayıda işçi işbaşı yapmış ve sonunda sendika grevi kaldırmak zorunda kalmıştı. 125 gün süren ve 17 Mayıs 1948 günü resmen sona eren grevle, işçilerin öne sürdüğü 23 talepten sadece bir tanesi tam olarak yerine getirilmişti. Fazla mesai bir buçuk saatle sınırlandırılıyordu. Yeni hayat pahalılığı indeksine göre ayarlanacak olan ücret artışına ilişkin söz tutulmuş, ama işçi ve ailesi için gerekebilecek hastane bakımı fonuna ayda 8 şilinlik bir kesinti yapılmıştı. Oysa bu hizmet, daha önce parasız olarak yapılıyordu. İstenen ek tatil günlerinden, sadece biri kabul edilmişti. Şirketin verdiği tek taviz bunlardı.
            Grev öncesinde madende çalışan işçilerin yüzde 90 kadarı yeniden işe alındı. Sendikal faaliyette bulunan veya şiddet olaylarına karıştıkları öne sürülen diğer işçiler ise, işe geri alınmadı. Yaz aylarında işe girmeyi başaran bu işçilerden 12’si Karadağ’da, 8’i Gemikonağı’ndaki iş yerlerinden yeniden uzaklaştırıldılar. Grev sonrasında grev kırıcı ve işveren yardakçısı olan bazı işçilere 20 bin dolar karşılığı para yardımı yapıldığı, grev hakkında bilgi veren David Lavender’in  “The Story of Cyprus Mines Corporation” (California,1962, s.299) adlı kitabında kaydedilmiştir.
            Dikkatiniz için teşekkür ederim.


MADEN İŞÇİLERİ MARŞI
Söz: Tabelacı Cahit

Maden işçileri
Dönmezler geri
Sert adımlarla
Koşar ileri
            Yılmaz mücadeleden işçiler
            Korkmaz toptan tüfekten işçiler
            Kalpleri iman dolu bekçiler
            Getirir fakir halka büyük zaferi
Türk-Rum madenciler
Mert fakir erler
Bir hak yolunda
Birleşmiştiler
            Dağlar taşlar boyandı kızıla
            Kan ile destanları yazıla
            Dağlar taşlar boyandı kızıla
            Hakkın yolunda can feda ola

Uluslararası bir işçi marşına (Bandiera rosa) yazılan Türkçe sözlerle o günlerde okunan bu marş, 1948 maden grevinin geliştirdiği sınıf bilincini yansıtmaktadır.    

(“Sol ve Kıbrıs Sorunu” adlı Komite tarafından, 18 Nisan 2016 akşamı, Lefkoşa’daki Dayanışma Evi’nde düzenlenen “Ortak Mücadeleler: 1948 Büyük Madenci Grevi” konulu toplantıda yaptığım konuşma.)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder