Birleşmiş Milletler Örgütü, BM Kuruluş Bildirgesi’nin
yürürlüğe girmesinden 40 yıl sonra, 24 Ekim 1985’de, 1986 yılını “Dünya Barış
Yılı” olarak ilan etmişti. İnsanlığın 1981 yılından beklediği, uluslararası
güvenliğim güvence altına alınması, silahlanmanın sınırlandırılması ve
silahsızlanma için büyük adımların atılmasıydı. Sovyetler Birliği ve sosyalist
topluluk üyesi diğer devletler, bu bekleyiş doğrultusunda çalışmışlar ve
herkesin güvenlik içinde olacağı bir dünya oluşturmak ve milyarlarca insanın
ümidi olan savaşsız bir dünyaya adım adım yaklaşmak için çaba harcadılar.
Askeri ve politik alanda olduğu gibi, ekonomik ve insancıl alanlarda da,
uluslararası güvenliğe ilişkin kapsamlı bir sistemin yaratılması ve buna Avrupa
kıtası yanında Asya-Pasifik bölgelerinin de katılması için birçok girişimlerde
bulundular.
15 Ocak 1986’da Sovyetler Birliği’nin sunduğu barış
önerileri, 20. yüzyılın sonuna kadar üç aşamalı olarak, nükleer silahlar ve
diğer kitlesel kırım silahlarının tam olarak ve dünya çapında yok edilmesini
öngörüyordu. Varşova Paktı’na üye devletler ise, 10-11 Haziran’da Budapeşte’de
yaptıkları toplantı sonunda çabaların, özellikle şu doğrultularda
birleştirilmesi çağrısında bulundular:
-Bütün nükleer denemelerin durdurulması, nükleer
silahsızlanma yolunda büyük ve kolayca atılabilecek bir adım olacak ve yeni tip
nükleer silahların geliştirilmesi ve yaratılmasını önleyecektir. Bunun için
SSCB ile ABD, iki yanlı olarak, nükleer denemelere moratoryum koymalı ve bu
denemelere –sıkı denetlemelere tabi- kapsamlı bir yasak getirmek için derhal
görüşmelere başlamalıdırlar. SSCB, Hiroşima’ya atom bombası atılmasının 40.
Yıldönümü olan 6 Ağustos 1985 günü, tek yanlı olarak bütün nükleer denemelerini
durdurmuş ve ABD ile diğer nükleer güce sahip devletlere, kendi örneğinin
izlenmesi çağrısında bulunmuştu. Önce 1985 yılı sonuna kadar olan bu
moratoryum, daha sonra çeşitli defalar uzatılmış ve son olarak 18 Ağustos’ta,
her iki tarafça kabul edilebilecek bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmak
için, 1 Ocak 1987’ye kadar uzatılmıştır.
-Varşova Paktına üye ülkeler 10-11 Haziran’da yapılan
Budapeşte Toplantısı’nda Avrupa’daki Sovyet ve Amerikan orta menzilli
füzelerinin tamamen yok edilmesi önerisini yaptılar. Ayrıca Büyük Britanya ile
Fransa’nın sözkonusu nükleer silahlarının sayılarını artırmamaları ve ABD’nin
stratejik ve orta menzilli füzelerini başka ülkelere vermemesi isteniyordu.
Sovyetler Birliği ise, Asya’daki orta menzilli füzelerinin sayısını artırmayacaktı.
Avrupa’daki ABD orta menzilli füzeleri tamamen ortadan kaldırılacak olursa,
Alman Demokratik Cumhuriyeti ile Çekoslovakya topraklarındaki uzun menzilli
Sovyet taktik füzeleri de kaldırılacaktı.
-Sovyetler Birliği’nin 15 Ocak’taki kapsamlı önerilerinde,
SSCB ile ABD’nin 5-8 yıl içerisinde stratejik saldırı silahlarının sayısını
yüzde 50 oranında azaltmaları ve uzay saldırı silahlarının geliştirilmemesi,
denenmemesi ve yerleştirilmemesi isteniyordu. ABD’nin bu öneriler karşısında
suskun kalmasına rağmen, Mihail Gorbaçov, 16 Haziran ‘da bir ara çözüm önerisi
getirdi.
-Füzesavar sistemlere ilişkin olarak varılacak anlaşmaya
en az 15 yıl bağlı kalınmalı ve SDİ çalışmaları sadece laboratuvarda yapılmalı.
-Stratejik saldırı silahlarının (kıtalararası balistik
füzeler, denizaltılardan atılan balistik füzeler ve stratejik bombardıman
uçaklarının) sayısı her iki taraf için aynı düzeyde sınırlandırılmalı.
-SSCB, 15 Ocak tarihli silahsızlanma programında kimyasal
silahların yasaklanmasına ve var olanların yok edilmesine ilişkin etkin ve
denetlenebilir uluslararası bir anlaşmanın bağlanması için yürütülmekte olan
görüşmelerin hızlandırılmasını önerdi. Sovyetler Birliği, kimyasal silah üreten
fabrikaların yerini zamanında bildirmeye ve bu tür silahların üretimini
durdurmaya hazır olduğunu duyurdu. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra, var
olan kimyasal silah depolarını yok etme ve bu işlemin, yerinde, uluslararası
denetim de içinde olmak üzere sıkı denetim altında yapılmasını önerdi.
-Varşova paktına üye ülkeler, Budapeşte Toplantısı’nda asker
ve silah yoğunluğunun tehlikeli boyutlara ulaştığı Avrupa Kıtası’ndaki askeri
birlikleri ile konvansiyonel silahların sayısında indirime gidilmesini
önerdiler. Buna göre,
*Kara Kuvvetleri’yle taktik hava
kuvvetlerinin bütün birimlerinde, 1000 km’ye kadar erişebilen nükleer füzelerin
sayısında önemli ölçüde indirime gidilmeli
*Kuvvet
indirimi yapılacak coğrafi bölge, Urallar’dan Atlantik’e kadar bütün Avrupa’yı
kapsamalı
*Avrupa’daki
kara kuvvetleri ile konvansiyonel silahlarda indirim yapılması, adım adım ve
askeri dengenin bozulmamasına dikkat ederek ve bir diğer tarafın güvenliğini
zedelemeyecek şekilde olmalıdır.
*İlk
adım olarak 1 veya 2 yıl içinde her iki karşıt ittifak üyesi devletlerin askeri
birlik sayılarında bir defaya mahsus olmak üzere 100-150 bin askerlik bir
indirim yapılmalı
*1990’lı
yılların başındaki Avrupa’daki her iki ittifaka ait kara kuvvetleri ve taktik
uçakların sayısı, bugünkü düzeyin yüzde 25 kadar altına çekilmeli. Böylesi bir
indirim, her iki tarafta yarım milyon kişilik bir azaltma tutacaktır.
*Kara
kuvvetleri ve konvansiyonel silahlardaki indirim, güvenilir ve etkin denetim
altında olmalı ve hem teknik araçlarla, hem de yerinde denetlemeye kadar,
uluslararası yöntemlerle gözetlenmelidir.
(“Kemal
Alpınar” imzası ile, Ekonomi ve Politikada Görüş, aylık dergi, İstanbul, Ocak
1987, Sayı:2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder