Soru: Bağımsız ve
Federal Kıbrıs için Temas Grubu’nun Kıbrıs Türk Koordinatörü olarak bize
çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Yanıt: Temas Grubu’muz
Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların 1958 yılından bu yana ortak olarak
oluşturdukları ilk kuruluştur. Mayıs 1989’da Batı Berlin’de “Bildungswerk für
Demokratie und Umweltschutz” örgütünün çağrısı ile bir araya gelen
girişimciler, 23-24 Eylül 1989’da Lefkoşa’daki ara bölgede yer alan Lidra Palas
Oteli bahçesinde geniş bir katılım ile “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas
Grubu”nu oluşturdular. 20-27 Ocak 1990’da yine aynı yerde yapılan ortak
toplantıda kabul edilen “Temel Görüş ve İlkelerimiz” başlıklı bir belge Rumca,
Türkçe ve İngilizce olarak gerek Türk, gerekse Rum kamuoyunun bilgisine
sunuldu. Belgenin ana başlıkları sanırım içeriği hakkında size bir bilgi
verebilir: 1. Geleceğimizden kaygılıyız, 2. Ortak sorumluluklarımızın
bilincindeyiz, 3. Geçmişteki şiddeti ve ayrılıkçı ideolojileri kınayıp, mahkum
edelim, 4. Ortak geleceğimiz federasyondadır, 5. Yurttaşların harekete
geçirilmesi kaçınılmazdır.
Soru: Bu ilkelerin
hayata geçirilmesi için ne gibi çalışmalar yaptınız?
Yanıt: Aktarayım.
Kuruluşumuz ardından Aralık, Ocak ve Şubat aylarında Kıbrıs Türk kesimindeki üç
muhalefet partisi lideri olan Alpay Durduran (Yeni Kıbrıs Partisi), Mustafa
Akıncı (Toplumcu Kurtuluş Partisi) ve Özker Özgür (Cumhuriyetçi Türk Partisi)
tarafından Lefkoşa’nın Rum kesiminde konferanslar verilerek, Kıbrıs sorununun
çeşitli yönleri hakkında partilerinin görüşlerini Rum toplumuna anlatmaları
olanağını sağladık. Bu da iki toplumun yakın tarihinde ilk kez
gerçekleştiriliyordu. Temas Grubu’nun Kıbrıs Rum kanadı, bu konferansların çok
yararlı olduğunu ve Rum basınında geniş olarak yansıtıldığını bize duyurdular.
Soru: Başka temaslar da
örgütlediniz mi?
Yanıt: Her iki kesimden
gazetecilerin, doktorların, karikatürist ve yazarların bir araya gelmesi için
çeşitli girişimlerde bulunduk. Bunların bir kısmına izin verildi. Bir kısmına
verilmedi. Kuruluşumuzdan bu güne kadar geçen iki yıl içinde siyasal, kültürel,
tıbbi ve diğer alanlarda Türklerle Rumlar arasında, gerek kişiler, gerekse
örgütler olarak işbirliği yapılması ve görüş alış-verişinin sağlanması için 75
kez başvuruda bulunduk. Ne yazık ki bu dilekçelerimizden ancak 15’ine olumlu
yanıt alabildik. Kendi ülkemizde seyahat özgürlüğümüze konan bu kısıtlamaları
protesto etmek amacıyla geçen Mayıs ayında Strazburg’daki Avrupa Konseyi İnsan
Hakları Komisyonu’na şikayet dilekçesi vermiş bulunuyoruz. Kıbrıs Türk
liderliğinin keyfi kararlarla Türk ve Rumların biraraya gelmelerine engel
olmasının gerek Paris Şartı’na, gerekse İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne
ters düştüğünü, uluslararası kuruluşlara duyurarak, bize yardımcı olmalarını
istedik. Bu nedenle Kıbrıs Türk liderliğinin öfkesine yol açtık.
Soru: Toplantılarınızda
tartışılan konular nelerdi acaba?
Yanıt: Ocak 1990’da
yaptığımız üçüncü ve son ortak toplantıda Rum ve Türk kesimlerinden yazılı 5
bildiri sunulmuştu. Federal bir çözüm halinde günlük hayata bunun nasıl
yansıyacağı, eşitlik ve garantiler hakkında Rum tarafının görüşleri, federal
devletin yapısı gibi konularda başlattığımız tartışmaları ne yazık ki sürdürmek
olanağını bulamadık. 1990’ın Mart ayında başlayan Rum öğrencilerin sınır
gösterilerini gerekçe göstererek, temasları yasaklayan Türk liderliği, bundan
sonra yaptığımız 44 başvurudan ancak 5’ine izin verdi. Bunlardan en önemlisi
Aziz Nesin’in 17-19 Aralık 1990 tarihlerinde Kıbrıs’ın Rum kesimine yaptığı
ziyaret nedeniyle düzenlenen etkinliklere katılmak için olandı. Üç gece
yaklaşık 80 kişi Lefkoşa’nın Rum kesiminde yapılan kültürel toplantılara
katıldı. Gazeteci, yazar, sanatçılar kendi meslektaşlarıyla buluşma olanağını
elde ettiler. Sadece bir gün, Türk kesimine geçip, basın toplantısı yapan Aziz
Nesin’le birlikte 20 kadar Rum sanatçı ve yazarın Lefkoşa’nın kuzeyini ziyaret
etmelerine izin verilmişti.
Soru: Şu andaki
temasların durumu nasıl?
Yanıt: Ne yazık ki
durmuş durumda. Kıbrıs Türk liderliği, bize neden izin verilmediğini,
kendilerine soran yabancı insan hakları yetkililerine, üyelerimizin “komünist
oldukları”, ya da “kendi görüşlerine uygun insanlar olmadıkları” şeklinde
konuşabilmişlerdir.
Soru: Kıbrıs sorununa
bir çözüm bulunması için başlatılan son girişimler hakkında ne
söyleyebilirsiniz?
Yanıt: Kıbrıs sorunu
için bir çözüm bulunmasının önkoşulu, Türk tarafının taksim fikrinden
vazgeçerek, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federal bir yapıdan yeniden örgütlenmesi
için yapıcı bir politikayı benimsemesidir. 18 yıldır TC tarafından uygulanmayan
BM kararları hayata geçirilmeli, bütün yabancı askerler adayı terk etmeli,
taraflar arasında her düzeyde temaslara derhal başlanmalı ve hiçbir engel
konulmamalıdır. Çözüm, iki devletlilik temelinde değil, tek Kıbrıs devletinde
iki eyalet (bu kuzeyde iki, güneyde üç eyalet de olabilir) şeklinde
düzenlenmeli ve Türk yönetimi altında kalacak eyaletin sınırları sadece
yönetimsel olup, bugünkü %37’den, gerçek Türk toprak mülkiyeti olan (kamu
arazisinden Türklerin payına düşen de eklendiğinde ulaşılacak rakam olan) %18
oranının üst sınır, ki bu halen %25’in altı olarak görüşülmektedir,
indirilmelidir. Böylece topraklarından ve köylerinden ayrılmak zorunda kalan
Rum göçmenler, Rum yönetimi altında kalacak bölgelere dönebilecek ve bu sorun
asgari boyutlara indirgenebilecektir. Geriye kalan Rum ve Türk malları için
tazminat, toptan değil, kişisel olarak düzenlenmelidir. Kıbrıslı Türklerle
evlenenler dışındaki bütün TC’li göçmenler, geri ülkelerine dönmeli ve yasadışı
olarak verilen yurttaşlıklar iptal edilmelidir.
Soru: ABD’nin
girişimleri hakkında görüşleriniz?
Yanıt: Gerçekten
federal ve toprağı bütün, bağımsız ve egemen bir Kıbrıs için yapılacak bütün
katkıları sevinçle karşılarız. Ama konfederal bir yapı öneren ve fetihçi
politikaları kalıcılaştırmaya yönelik girişimlere karşıyız. 18 yıldır Kıbrıs
Türk liderliğinin sürdürdüğü yağma, ganimet ve yolsuzluklara son verecek bir
çözümün garantisi, Kıbrıs Türk demokrasisinin müdahaleler olmadan, birlikçi bir
politikadan yana, iyi niyetli çabalara destek olmasıdır. Seyahat, yerleşme ve
mülk edinme özgürlüklerine hiçbir kısıtlama getirilmemesinden yanayız.
(Birlik, aylık siyasi
dergi, İstanbul, Ekim 1991, Sayı:11)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder