9 yıla yakın bir süredir Türkiye
Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerinin işgali altında tutulan Kıbrıs Cumhuriyeti
toprakları üzerinde yaşayan asker sivil herkesin kurşuna dizilme ve
asılabilmesine cevaz veren bir yasa tasarısı, 19 Nisan 1983 günü kukla KTFD’nin
Meclisi’nden geçti.
40 kişilik Federe Meclis’te
yapılan oylamada, iktidardaki Ulusal Birlik Partisi ağırlıklı koalisyon
hükümetine mensup 16 milletvekili, tasarı lehinde oy kullanırken, ana muhalefet
partisi Toplumcu Kurtuluş Partisi’nin ikili bir tavır içine girdiği
görülmüştür. 5 TKP milletvekili çekimser oy vermiş, diğerleri ise oylamaya
katılmayarak, yasanın geçmesini kolaylaştırmıştır. Aleyhte verilen 7 hayır
oyunun 6’sı Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne, biri de Çalışan Halkın Partisi’ne
mensup milletvekiline aitti.
Askeri Suç ve Cezalar Yasası,
muğlak ve kapalı ifadelerle tanımlanan suçları işledikleri iddiasıyla sivil
kişilerin de askeri mahkemeler önüne çıkarılıp, yargılanmalarını öngörmektedir.
Yasaya göre, görev yapacak Askeri Mahkemelerin yargıçları, TC uyruklu Güvenlik
Kuvvetleri Komutanı tarafından atanacaktır. Bu durumda, bir Türk subayının
atadığı Türk subayları, bir Kıbrıslı Türkün ölümüne karar verebilecek, sonra da
ölümüne karar verilen bu Kıbrıslı kişi asker ise, yine Türk subayı tarafından
Kıbrıslılardan oluşturulacak bir idam mangası eliyle kurşuna dizilecektir.
Lefkoşa’da yayınlanmakta olan
muhalif “Söz” gazetesi, söz konusu yasayı “Hitler Yasası” olarak
nitelendirerek, yasa maddelerini yayınlamaya başlamış ve 15 Mayıs 1983’ten
itibaren yürürlüğe giren bu yasaya karşı bir kampanya açmıştır. Askeri suç ve
Cezalar Yasası’nı hazırlayan komitede muhalefete mensup milletvekillerinin
çoğunluk oluşturmalarına rağmen, hiçbir değişikliğin yapılmamış olmasını
eleştiren gazete, ayrıca yasanın ivedilik önergesi ile görüşüldüğünü de
bildirmektedir.
Ceza Yasası’nın 37. Maddesinde
şöyle denmektedir: “Bir yabancıyı silah zoru ile KTFD’ni işgale tahrik eden
kişiler, hıyanet suçu işlemiş olurlar ve ölüm cezası ile cezalandırılırlar. Bu
maddeler tahtında suç işlediği Askeri mahkemece karara bağlanacak kimse, asker
kişi ise kurşuna dizilerek, sivil kişi ise asılarak öldürülecektir.”
Yasanın ilginç diğer maddeleri
ise şöyledir:
Madde 17: “1. Ve 2. Fıkralarda
belirtilen suçlar (KTFD emniyeti ile ilgili evrakları tahrip veya ele geçirme),
yabancı veya düşman devlet çıkarına veya lehine veya namına işlediği veya
KTFD’nin harp hazırlıklarını veya harp yeteneklerini tehlikeye koymuşsa, sanığa
ölüm cezası verilir.”
Madde 26: “KTFD Güvenlik
Kuvvetlerinin manevi şahsiyetini herhangi bir şekilde tahkir veya tezyif eden
kimse, suç işlemiş olur ve 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.”
Madde 29: “Halkı veya asker
kişileri askerlikten soğutucu nitelikte yayın yapan telkinde bulunan veya kamuya açık bir yerde
söylev veren kimse, suç işlemiş olur ve 3 yıla kadar hapis cezasına
çarptırılır.
Madde 37 (a): “KTFD
topraklarından ayrılarak Kıbrıs’ta bu topraklar dışında kalan, herhangi bir
yere gitmek isteyen kimse, ulusal güvenlik yönünden sakınca olup olmadığının
saptanabilmesi için, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na başvurarak, izin
almakla yükümlüdür. Böyle bir izin almaksızın Kıbrıs’ta sözkonusu topraklar
dışında herhangi bir yere gitmek için KTFD topraklarından ayrılan kimse, suç
işlemiş olur ve 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.
Türkiye’de faşistleşme sürecinin
68. Vilayet haline getirilen KTFD’ne kadar uzatılmış olması, Kıbrıs Türk halkı
arasında huzursuzluğu had safhaya çıkarmış bulunmaktadır. Bir süre önce, koalisyon
hükümetinde yer alan TC uyruklu bir emekli albay olan Devlet ve Sosyal İşler
Bakanı ve Milliyetçi Türk Partisi Başkanı İsmail Tezer’in, sosyal konut
projesine ait ihalenin, kendisine yakın bir Türkiyeli şirkete verilmesi
halinde, İçişleri Bakanı’na 10 milyon TL rüşvet vermeyi teklif etmesi üzerine
başlayan ve Türkiyeli Bakanın şimdilik kaydı ile görevinden uzaklaştırılması
ile gelişen hükümet krizi, TC Büyükelçiliğinin müdahalesi ile donduruldu.
Öte yandan Devlet Hastanesi’nde
çalışan bir doktorun rüşvet alırken yakalanması ile deşilen sağlık sorunu, gün
geçtikçe artan boyutlara ulaşan esrar kaçakçılığı ve okullara kadar sokulan
esrar ticareti ile vahim bir durum almıştır. Esrar kaçakçılığı konusunda meclis
araştırması açılmasını isteyen bir önerge, geçtiğimiz haftalarda hükümete
mensup milletvekilleri tarafından reddedilmiştir. Olay, esrar ticaretini
örgütleyen ve dokunulmazlığı olan bazı milletvekillerini sevindirirken, halk
arasında öfke yaratmıştır.
(imzasız, Dayanışma gazetesi, Duisburg, F.Almanya,
Sayı:17, Haziran 1983)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder