22 Mart 2016 Salı

KTTB’NİN 27 EKİM 1984’DE YAPILAN GENEL KURULUNDA YAPTIĞIM KONUŞMA


Değerli Arkadaşlar,
            Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu’nun geçtiğimiz iki yıllık dönem içindeki faaliyetlerine, 4 Mayıs 1976 tarihli örgüt yasasının 24. maddesinde belirtilen görevleri açısından göz atmazdan önce, size, 14 Eylül 1984 tarihli Frankfurter Allgemeine gazetesinden bir haberi aktarma istiyorum. Haber şöyle:
            “Hamburg Şehir Yönetim Meclisi’nde alınan bir kararla Şehir Tabip Odası Yasası’na bir madde eklenerek, hekimlerin tedavi esnasında yaptıkları hataların Tabip Odası’na bildirilmesi zorunluluğu getirildi. Meslektaşının hatasını bildirmek zorunda olan hekimlerin başvuruları, Tabip Odası’nca değerlendirilerek, gereği yerine getirilecektir. Karar, 1963 ile 1981 yılları arasında yaklaşık 37 bin ameliyat yapan bir ortopedi profesörüne karşı, 123 hastanın tazminat davası açmış bulunması üzerine alınmıştır.”
            Gerçi ülkemizde ne Meclis, ne de Tabipler Birliği etkin bir şekilde çalışmamaktadır, ama böylesi maddelerin eklenmesi bir yana, en azından var olan KTTB yasasının tam anlamıyla uygulanmasını istemek, örgüt üyesi hekimlerin en doğal hakkı olsa gerek. Zaten çağdaş hekimliğin ahlâk kuralları, görev ve sorumlulukları, bizleri belli kurallara saygılı olarak çalışmaya zorlamaktadır.
            Konumuza bu açıdan bakacak olursak, KTTB’nin Kıbrıs Türk hekimliği için önüne konan görevleri yerine getirdiğini söylemek çok güçtür. Yasasının 24. maddesinde belirtilen Yönetim Kurulu görevlerine bir bakalım:
“Madde 24/1: KTTB’nin kütüğünü, kütük yönetmenliğine göre hazırlamak.”
Böyle bir kütük yönetmenliğinin var olup olmadığını bilmiyorum. Ama Serbest Çalışan Hekimler Birliği adına geçen Mart ayında Tabipler Birliği’nden elde ettiğimiz kayıt defterinde, örgütün kesin üye sayısını açık olarak göremedik. Hayatta olmayan hekimlerden tutun, ülkeyi çoktan terketmiş olan meslektaşlara kadar birçok kişinin adı, bu listede yer alıyordu. Kimin nerede çalıştığı, uzmanlık dalı veya tam adresi konusunda bu defterden kesin bir bilgi elde etmek imkansızdı. Bizim saptamalarımıza göre, Mart 1984’de KTTB’nde kayıtlı kamu sektöründen 103 hekim, 15 diş tabibi ile özel sektörden 72 hekim, 60 diş tabibi, yani toplam 250 üye vardı. Bugünkü kesin üyelik durumu hakkında, aidatları toplamış bulunan Yönetim Kurulu bilgi verirse memnun oluruz.
       “Madde 24/4: Üyeler arasında doğacak anlaşmazlıkları gidermek, çözümlenmeyen anlaşmazlıklar ile deontolojiye ve meslek haysiyetine uymayan davranışların soruşturmasını tamamlamak ve hazırlanan dosyaları Onur Kurulu’na vermek.”
Bu görevin yerine getirilmesinde de Yönetim Kurulu’nun çok pasif kaldığı gözlemlenmiştir. Geçen Genel Kurul’da 36’ya karşı, 48 oyla kabul edilen “Part-time uygulaması” yönündeki kararın hayata geçirilmesi için Tıp-İş aracılığı ile Meclis’e bir yasa tasarısı sunulurken, yine aynı genel kurulda oybirliği ile alınan “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalizasyonu için Mücadele” kararı doğrultusunda ne yazık ki hiçbir çalışma yapılmamıştır. Dahası, özel kesimde çalışan hekimlerin mesleki ve ekonomik çıkarlarını zedeleyen ve ayrıntıları ile burada eleştirmek istemediğimiz uygulamalar sürdürülerek, onlara yasal kılıflar geçirilmeye çalışılmıştır.
“Madde 24/5: “Üyelerin bilgilerini artırmak için mesleki organizasyonlar yapmak.”
Özellikle bu madde 1976 yılından beri hayata geçirilemediği için, yine geçen genel kurulda bilgi artırıcı seminerlerin düzenlenmesi kararı alınmıştı. Aradan geçen 2 yıl içinde bu konuda da hiçbir şey ortaya konamamıştır. Serbest Çalışan Hekimlere daima üvey evlat muamelesi yapmış olan Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise, büyük bir gürültü ile ilan ettikleri “Kanser Yılı” nedeniyle çağırdıkları öğretim üyelerine devlet hastahanesinde ve mesai saatleri içerisinde 3-5 konferans verdirerek, görevlerini yerine getirdiklerini sanmışlardır. 1984 yılının sonuna yaklaşırken, “Kanser Yılı”nda yapılan çalışmaların dökümü ve toplumumuz açısından konuya bilimsel yaklaşım içinde olması gereken Tabipler Birliği’nin ne yaptığını sormak, herhalde her üyenin görevi olmalıdır.
“Madde 24/7: Muayenehane ve özel sağlık kurumları çalışmalarını standardize etmek için yasalara uygun bir yönetmelik hazırlamak ve buralarda yapılan çalışmaların yönetmeliğe uygunluğunu denetlemek.”
Böyle bir yönetmelik, 8 yıldır yapılmamış ve sadece Sağlık Bakanlığı’nın 1933 yılından kalma “Özel Hastahane, Klinik ve Doğumevleri Nizamnamesi” uygulanmıştır. Bir işgüzarlık eseri olarak, muayenehaneler de dahil olmak üzere bütün kliniklere gönderilen 28 Şubat 1984 tarihli ve Sağlık Bakanlığı’nın imzasını taşıyan mektup, meslektaşlar arasında huzursuzluk yaratmıştır. İnsan sağlığı açısından tehlike arzeden ve söz konusu Yasa’ya uygun olarak çalıştırılmayan kliniklerin yapılacak teftişler sonucu, 1 Nisan 1984 tarihinden itibaren yasal işleme tabi tutularak kapatma yoluna gidileceği bildirilen mektubun hangi sonuçlara vardığı ise bilgimiz dışındadır. Şu kadarını belirtelim ki, bazı arkadaşların yasalara uygun olarak düzenlenen kliniklerinin resmi kaydının, belli çevreler tarafından engellenmesi halen sürdürülmektedir.
“Madde 24/8: Halk sağlığı ve hekimlik mesleği alanlarında araştırmalar yapmak.”
KTTB’nin ana görevi olarak görmek istediğimiz bu madde, ne yazık ki gözardı edilmektedir. Çeşitli ihtisas komisyonları oluşturarak, ülkemizde gerek halk sağlığı, gerekse hekimlik sorunlarına ilişkin araştırmalar yapmak, çıkış yolları göstermek ve ortak çözümleri uygulamakla, Tabipler Birliği’nin hem saygınlığı artacak, hem de sahip olması gereken bilimsel düzeyi kanıtlanacaktır. Dileğimiz, hiç olmazsa gelecek dönemlerde sınırlı da olsa bu konuda bazı çalışmalara başlanmasıdır.
Madde 24/11: “Sinema, Radyo, hizmetliler veya sair yazılı ve sözlü araçlarla reklam yapılmasını önlemek.”
Yönetim Kurulu’nun bu görevini, yasanın 39. maddesi ile birlikte değerlendirmeliyiz. Orada şöyle denmektedir:
“1. Hiçbir tabip veya diş tabibi, icra-i tababet ettiğine dair basın veya başka herhangi bir yolla reklam yapamaz, Ancak (a) Muayenehanesinin veya kliniğinin dışına KTTB’nin tüzükle saptayacağı biçim ve büyüklükte ismini, mesleğini ve tıbbi niteliklerini ve varsa ihtisas dalını içeren bir tabela koyabilir.”
Ne yazık ki, burada öngörülen tüzük de henüz yapılmamıştır. Ticari şirket tabelalarının boyutlarına ulaşan tabelalar halen kullanılmaktadır. (b) bendinde belirtilen muayenehane veya kliniğin adres değiştirmesi veya (c) (d) bendlerinde belirtilen yeni muayenehane veya kliniğin açıldığını bildiren ilanlar yanında, ki bunların da KTTB tüzüklerine uygun olmaları gerekmektedir, bir de, uzun bir süredir özellikle doğum ilanları aracılığı ile yapılan reklamlar vardır. Bu konuda açık bir ticari reklam söz konusudur. Özel hekimler bir yana, ne yazık ki yasaya karşın, kamu görevi dışında özel kliniği olmadığını gazetede duyuran hekimlere, yine aynı gazetenin bir başka sütununda özel kliniğinde yaptırdığı bir doğum için teşekkür ilanı çıkabilmektedir. Oysa yasa bu konuda çok açıktır. Gereken yapılmamaktadır.
“Madde 39/2: Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilenler saklı kalmak koşuluyla bir tabip veya diş tabibi dolaylı veya dolaysız olarak hasta sağlamak için veya mesleki avantajını artırmak için reklam yapamaz, diğer meslektaşları için zararlı olan veya dikkati çeken ilan veya yayın yaptıramaz veya hasta sağlamak için hiçbir şekilde aracı veya simsar kullanamaz veya istihdam edemez veya bu işleri yapanlarla işbirliği yapamaz veya onlar tarafından çalıştırılamaz.”
Yasanın gereklerini yerine getirmek, Tabipler Birliği’nin asli görevlerinden biridir ve bu konuda kesin bir karar alınması için genel kurulun bir kez daha dikkatini çekmek isterim.
            “Madde 24/12: Gerek muayenehane, özel klinik veya polikliniklerde, gerekse ek görev yapmak sureti ile meslek icra eden tabip ve diş tabiplerinin tedavi ücretlerinin en az ve en çok miktarlarını gösteren tarifeler düzenlemek.”
Burada sözü edilen tedavi ücretleri çoğu yerde pazarlık şeklinde yürütülmekte ve ticarete dökülmektedir. Ancak vizite ücretleri konusunda son 2 yılda bazı kararlar alınmıştır. Geçen yıl 21 Ocak 1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan uzman, pratisyen ve diş hekimi ücretleri, bu yıl ancak 6 Mart 1984 tarihinde açıklanmıştır. Tabanı 500 TL gibi çok düşük bir miktarda tutularak, Türk-Sen Sağlık Fonu’nun vizitesine yasal kılıf geçirilmiştir. Tavan olan 2,000 TL ise, her zaman olduğu gibi vizite artışını ilk önce yapan bazı özel klinik sahibi kamu görevlilerince zaten uygulanmakta idi.
“Madde 24/13: Olağan Genel Kurul toplantıları ile Olağanüstü Genel Kurul toplantılarının yapılması için gerekli işlemleri yapmak”
  Geçtiğimiz dönemde 16 Temmuz 1983 tarihinde “TC dışında kazanılan tabiblik ve uzmanlık unvanlarının tanınması” konusunda bir olağanüstü kongre düzenlenmiştir. Toplantı için önce 71 kişi imza vermişken, daha sonra 25 kişi imzasını geri çekmiştir. 26 kişinin katıldığı oylamada 14 kişi yasanın olduğu gibi kalmasını savunurken, 11 kişi de TC dışında kazanılmış diploma ve uzmanlıkların bizde de kabul edilmesini istemiştir. Yasanın 32. maddesinin 1. ve 3. fıkraları arasında var olan çelişki, Başsavcılık tarafından da kabul edilmiş olmasına rağmen, yasayı bu çelişik şekli ile geçirten çıkar çevreleri, hiç bir yasal dayanağı olmayan ısrarlarını günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Ama sanırım Başsavcılığın verdiği son kararla, bu husus en erken bir zamanda düzeltilecektir. Çünkü bağımsızlık iddiasında olan hiçbir devletin herhangi bir kuruluşu, yasal tasarruflarını başka bir devlete onaylattırmak durumunda değildir ve olmamalıdır. Kaldı ki aynı yasal statüde olan Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimarlar Odası  da bu konuda üyeleri arasında mezuniyet ve uzmanlık yapılan ülkelere göre bir ayrım yapmamaktadır.
Geçen genel kurulda kabul edilen kararlar arasında yer alan Sosyal Sigorta Kurumu’nun özel hekimlere açılması ve özel hekim raporlarının kabulü konularında Dr. Hami arkadaşımız size bilgi verecektir. Bu nedenle bu konulara değinilmemiştir.
Sözlerime son verirken, yeni seçilecek Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerine yeni dönem içinde KTTB’ni Kıbrıs Türk hekimliğine saygınlık kazandırabilecek bir yapıya kavuşturmalarını diler, hekimliği, insan sağlığını sömürerek, ticari bir kazanç aracı haline getiren herkesi genel kurul önünde şahsen açıkça kınadığımı bildiririm. Dinlediğiniz için teşekkürler.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder