12 Ocak 1985 günkü Halkın Sesi
gazetesinde “Tıp-İş Bakanlar Kurulundan geçirilen karara dikkat çekti” başlığı
ile bir haber yayımlandı. Kamuoyunu demeç ve bildiri bombardımanına tutarak,
kamu görevlisi hekimlerin yasadışı özel kliniklerinde haksız kazanç
sağlamalarını “demokratik bir hak”mış gibi göstermeye yeltenen Tıp-İş
yöneticilerinin son zamanlarda hırçınlaştıklarına tanık olmaktayız.
Söz konusu Bakanlar Kurulu kararında, Türkiye Cumhuriyeti dışında herhangi
bir ülkede kazanılmış tıbbi uzmanlık belgesinin, yurdumuzda da geçerli olması
kabul edilirken, 1976 yılından beri korunan Kıbrıs Türk Tabipler Birliği
Yasasındaki 32 (1) ile 32 (3) maddeler arasındaki çelişki de giderilmiş oluyor.
Son 5 yıl içinde, özellikle Federal Almanya’da tıbbi uzmanlık kazanıp da
geri dönen hekim arkadaşlara karşı kullanılmak istenen yasadaki bu çelişkili
maddelerle ilgili olarak, Başsavcılık da 17 Ekim 1984’de görüş belirtmiş ve bu
çelişkinin düzeltilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın dikkatini çekmişti.
Hekim arkadaşlar hatırlayacaklardır. K.T.Tabipler Birliği, konu ile ilgili
olarak 16 Temmuz 1983 günü olağanüstü bir kongre toplamıştı. Kongre’nin
olağanüstü toplanarak bu çelişkiyi düzeltmesi için 71 hekim arkadaş imza
vermişken, yine Tıp-İş yöneticilerinin baskı ve tehditleri sonucu 25
meşlektaşımız imzasını geri çekmişti. Olağanüstü Kongre için gerekli olan 70
üyenin imzası yerine, ancak 27 üyenin imzası ile gerçekleştirilen toplantıda,
konu ayrıntılarıyla tartışılmıştı. Hepsi de Tıp-İş üyesi olan 14 hekim, yasadaki
çelişkinin öylece kalmasını (!), 2 hekim ise Türkiyeli öğretim üyelerinden
oluşacak bir değerlendirme jürisinin oluşturulmasını isterken, 11 hekim de TC dışında
kazanılmış tıbbi uzmanlıkların bizde de aynen tanınmasını istemişti.
Aradan geçen süre içinde, gerek K.T.Tabipler Birliği, gerekse Sağlık
Bakanlığı yetkilileri, TC dışında tıbbi uzmanlık kazanmış meslektaşlarımıza hem
meslek izni, hem de çalışma izni sağlayarak, klinik ve muayenehane
çalıştırmalarını onaylamışlardır.
Durum böyle iken, Tıp-İş yöneticileri, son “tam-gün” uygulaması kararı
ardından başlattıkları kazan kaldırma ve yasaların üzerine çıkma harekâtı
çerçevesinde, TC dışında tıbbi uzmanlık kazanmış meslektaşlarımıza karşı bir
karalama kampanyasını yeniden canlandırmışlardır. Tıp-İş’e yakın olan UBP
milletvekillerinden Dr. Yüksel Tüccaroğlu da, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi
Meclis’te görüşülürken, KTTB yasasının 32 (1) ile 32 (3) maddeleri arasındaki
çelişkiyi kullanarak, F.Almanya’da tıbbi uzmanlık kazanmış arkadaşlarımızı
suçlamaya yeltenmiştir. Oysa ki yasanın 32 (3) maddesi “bir tabip veya diş
tabibi, yabancı bir ülkede iktisap etmiş olduğu ve belgelerle saptanan mesleki
unvan veya sıffatlarını kullanmaya hak kazanır ve bu sıffat ve unvanlarla
tanınır” demekte ve icra-ı meslek hakkı da aynı yasanın 29. maddesinde sınırsız
olarak tanınmaktadır. F.Almanya’da uzmanlık eğitimi görmüş 12 meslektaşımız,
Dr. Tüccaroğlu’na hitaben kaleme alıp imzaladıkları bir açık mektupta, ona
gerekli yanıtı vermiş bulunmaktadırlar.
Tıp-İş yöneticilerinin “çok acilmiş gibi” deyimi ile küçümsemeye
çalıştıkları konunun geçmişi bu şekildedir. Kaldı ki,
bağımsız-bağlantısız-egemen olduğunu iddia eden hiçbir devlet, ülkesine dönen
uzmanlarının belgelerini başka bir ülkenin Bakanlığına onaylatmak durumunda
değildir ve olmamalıdır da. Hekimlik dışındaki mühendis, mimar, muhasip,
idareci vb dallarda kazanılmış diğer diploma ve uzmanlık belgelerinin de
onaylatılmadığı gibi. Kaldı ki “anavatan ve milliyetçilik” edebiyatına soyunup
bilimsel düzeyi uluslararası çapta onay görüp tercih edilen belgeler hakkında kuşku
uyandırmak, ne meslek ahlâkıyla, ne de bilimin evrenselliğiyle
bağdaşmamaktadır. Bilimsel düzey kıyaslamasına girilirse, kimin yaya kalacağı
belli olmayabilir.
“KKTC Sağlık Servislerine bağlı olarak çalışan hastahanelerin tümünde aynı
idari düzenin sağlanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’ta asistan yetiştirme
yetkisini bugünkü ilmi düzeyiyle hiçbir doktora veremeyeceğini çok açık bir
şekilde bildirmesi üzerine” Genel Kadro (Değişiklik) Yasa Önerisi hazırlayıp,
Kurucu Meclis’e sunan Tıp-İş yöneticileri değil miydi?
Tıp-İş yöneticilerini daha ciddi olmaya davet ediyorum.
(“Dr. Ahmet Cavit”
imzasıyla, Halkın Sesi gazetesi, 19 Ocak 1986)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder