AHMET AN
1945
Çaya çağırmıştık kahramanları
Divana oturdular yan yana
Tek sözcük bile çıkmadı
ağızlarından. Dikip gözlerimi baktım
Utanıncaya kadar hepsi
ama ne yapsınlar
alışık değillerdi barışa
Judith Herzberg
1950'de doğdum ve hammal olan babamı
Lefkoşa'nın Türk kesiminde yeni iş bulmaya zorlayan 1958'in kışkırtıcı
olaylarını yaşadım önce. Daha sonra 1963'ü yaşadım. Ardından gelen 1968-74
dönemini. 1974'deki bölünmeden sonra, artık Kıbrıslı Rum yurttaşlarımızla temas
kurma olanağı kalmamıştı. Taksim politikası, enosis politikasını fethetmişti ve
her iki toplum da, Kıbrıslılar-arası dayanışmanın zayıflığından kaynaklanan bir
oldu-bittiyle karşı karşıya kalmaya zorlanmıştı.
Fileleftheros gazetesi için bir yazı
yazmam istendiğinde, bu ülkedeki %80'lik çoğunluk tarafından kullanılan ikinci
dil olan Rumca'yı bilmediğimden, sizinle iletişim kurmak için İngilizce'yi
seçmiş olmam, bana zor geldi. Ama en azından şimdilik, sizin Türkçe'yi
bilmediğinizden, ortak bir iletişim dili olarak İngilizce'yi kullanabiliriz.
Belki, bu adadaki ortak kültürel mirasımızla ilgili olarak yaptığım önceki
araştırmalarımı yayımlamakta bana yardımcı olacak bir Türkçe-Rumca çevirmenini
en erken bir zamanda bulmalıyım.
Şimdi, 1937'den 1939'a kadar Lefkoşa'da
George B.Pusey tarafından yayımlanmış olan bir derginin başlığını anımsadım:
"Embros, İngilizce, Rumca, Türkçe,
Resimli haftalık dergi".
Embros gazetesinin bir eki olan bu
dergideki yazılar, Rum, Türk Ermeni ve Maronit kökenli Kıbrıslılar tarafından,
bu üç dilden birinde yazılmaktaydı. Rumca veya Türkçe yazılmış makalelerin
İngilizce çevirileri bir sayfada, orijinal metni de karşı sayfada
görülebilmekteydi. Haşmet M.Gürkan, Nisan 1984'de Söz gazetesinde "Embros
Dergisinin Türk Yazarları" hakkında kısa bir araştırma yazısı
yayımlamıştı. Daha sonra bu derginin bazı sayılarını okumam için bana vermişti
ve beğenmiştim. Aradan geçen bunca yıldan sonra, böyle bir kültür dergisini
yayımlamak için neden bir çaba göstermeyelim? Öyle anlaşılıyor ki, iki taraf da
buna hazırdır, ama esas sorunumuz, malzemenin Rumca, Türkçe ve İngilizce'ye
çevrilmesindeki güçlüktür. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilgili biriminin, bir
taraftan gelecek malzemeyi diğer tarafın diline çevirecek bir "Çeviri Dairesi"
oluşturmasını önermek istiyorum. Devlet, böyle üç dilden bir kültürel yayının
basılmasını da finanse etmeli ve bunun geniş bir şekilde dağıtma sorumluluğunu
üstlenmelidir. Bu dergi, yılda 4 kez çıkabilir ve yayımlanacak malzemenin
hazırlanması sorunu bu şekilde çözümlenebilir.
1974'den sonra her iki tarafın şairleri
arasında bazı kişisel temaslar olmuştur. Elli Peonidu ile Kıbrıslı Türk şairler
Neşe Yaşın ve Mehmet Yaşın arasındaki kişisel dostluk, bazı Kıbrıslı Rum
şairlerin şiirlerini Kıbrıslı Türk okuyucuya ve bazı Kıbrıslı Türk şairleri de
Kıbrıslı Rum okuyucuya tanıtmada yardımcı olmuştur. Bu çalışmalar, daha çok
siyasal propaganda amaçlarıyle yapılmış ve zamanın Kıbrıs Eğitim Bakanı
Sofyanos'un 1977'de Neşe Yaşın'ın naif mısralarını onurlandırmasıyla doruk
noktasına ulaşmıştır.
Kıbrıslı Türklerin edebiyat eserleri
sadece şiirle sınırlıymış gibi davranılarak, bildiğim kadarıyla başka hiç bir
makale, deneme, öykü veya kültürel eleştiri yazısı Rumcaya çevrilmemiştir. Biz
Kıbrıslı Türkler sadece Basın ve Enformasyon Dairesi tarafından yayımlanan,
Kıbrıs Eğitim Bakanlığı'nın kültürel ve bilgilendirici dergisi olan
"Cyprus Today"de yayımlanmış malzemeyi veya bir kitap veya
antolojinin İngilizce çevirisini okuyabiliyoruz. Adamızdaki askersel taksim koşulları
altında bu yayınları elde etmek ise ayrı bir sorun. Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu
(KRYK)'nun Türkçe bölümünden, Kıbrıslı Rum sanatçılarla yapılmış bazı
söyleşiler dinlenebilmekte ve Kıbrıslı Rumların eserleri hakkında bir izlenim
elde edilebilmektedir. Ama tam çevirisi yapılmış eserler olmadan, bunların
hepsi de sınırlı kalmaktadır. Bundan başka, bu ülkenin evlatları olarak
birbirimizle konuşmaya, tartışmaya ihtiyacımız vardır. Kıbrıs'taki iki toplum
arasına konan engelleri niçin kıramıyoruz?
Aziz Nesin'in Aralık 1990'da adamızı
ziyaretini anımsıyorum. O vakit 80 Kıbrıslı Türk (6 yazar, 6 karikatürist, 5
şair, 4 tiyatrocu, 1 ressam, 8 gazeteci, Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas
Grubu'nun 25 üyesi ve diğerleri) üç kültürel programlı gece için Lefkoşa'nın
Rum kesimini ziyaret edebilmişti. 19 Aralık'ta da 17 Kıbrıslı Rum sanatçı ve
yazar ile 11 gazeteci Türk kesimine gelerek, halka açık iki toplantıya
katılabilmişlerdi. Bu eşsiz bir olaydı. Ama bu toplantıların Türk kesimindeki
örgütleyicisi olarak daha sonra ben, "Kıbrıs Rum hükümetinin paralı
ajanı" şeklinde suçlandım. Ardından gizli servisler tarafından, beni
safdışı etmek için, başka bir Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği oluşturuldu. Öte
yandan da sözümona solcu güçler, kendi siyasal partilerinin bir çalışması gibi gösterecekleri
ve toplumlar-arası buluşmalarımızın yarattığı havadan çıkar sağlayacakları bir
ortam için, beni Kıbrıs Türk Sanatçı ve Yazarlar Birliği'ndeki Genel
Sekreterlik görevinden uzaklaştırdılar. Kıbrıs Yazarlar Birliği'nin Yönetim
Kurulu'nu bu gelişmelerden o zaman haberdar etmiştim. Bağımsız olan diğer
üyeler de dışlandığından artık parti yanlısı klik, K.T.Sanatçı ve Yazarlar
Birliği'ni kendi siyasal aleti olarak kullanabilirdi. Bu tutumu, ben ve
arkadaşlarım eleştirdikleri için, Birlik Tüzüğü'ne yeni bir madde eklenerek,
eleştiri yapanların örgütten atılması için kapı açıldı.
Bu kısa özetten de anlayacağınız gibi,
Kıbrıslılar-arası kültürel etkinliklerin önünde bazı engeller vardır. Kıbrıs
Türk liderliği, toplumlar arasında temaslar yapılmasına kesinlikle karşıdır.
Örneğin son üç yılda çeşitli alanlarda temas için benim yaptığım 72 dilekçeden
sadece 15'inde buluşma sağlanabilmiştir. Çünkü liderliğin politikasına
eleştirel yaklaşmaktayım ve bağımsız bir yurttaş olduğumdan, toplumlararası
toplantılardan sonra gidip kendilerine bilgi vermeyi reddediyorum. Avrupa
Konseyi İnsan Hakları Komisyonu'na
Türkiye aleyhine, kendi ülkemde seyahat özgürlüğümün kısıtlanması nedeniyle
ikinci şikayeti yaptığımdan, liderlik bana karşı daha çok öfke duymaktadır.
Olumlu bir sonuç alacağımı umuyorum.
Kıbrıslı toplumların dostluk ve
işbirliğine gerçekten kendimizi adamışsak, daha aktif olmalı ve bizi kısıtlayan
engelleri kırmaya çalışmalıyız. Her iki taraftaki şovenizme karşı, özellikle,
yıllardır kendilerini toplumlararası dostluğun şampiyonları olarak gösteren,
ama bunu gerçekleştirmek için hemen hemen hiç bir şey yapmamış olanların
fraksiyonculuğuna karşı kararlı bir şekilde mücadele etmeliyiz. Siyasal veya
kişisel nedenlerle temaslarımızı kısıtlayan herkese karşı eleştirilerimizi
ifade etmede özgür davranmalıyız. Bizim tarafta olup da, kendi kültürel
eserlerini diğer tarafa pazarlamaya ve kendine bir isim yapmaya çalışan kişiler
vardır. Varsın yapsınlar,ama temas kanallarına daha az ulaşabilen diğerlerine
de kapıları kapatmasınlar. Önerilen "Çeviri Dairesi"
Kıbrıslılar-arası kültürel temaslarda tarafsız eşgüdümden de sorumlu olabilir.
Her iki taraftan sadece bir Birlik yerine, isteyen her kişi muhatap kabul
edilebilmelidir. Eğer bu şekilde bir örgütlenme sağlanırsa, eminim ki
gelecekte, kültürel işbirliğinden her iki taraf da yarar görecektir. Kıbrıs'ta
yaşamakta oaln bütün toplumların kültür çalışanları, bu davaya katkıda
bulunmalıdır. Etnik özelliklerimizin çeşitliliği, birliğimizin zenginliği
olacağından, sorunlarımızı anlamada birbirimize yardımcı olacağız. Son 33 yılda
acı çekmiş olan bizler ve gelecek kuşakların hatırı için, Kıbrıslılar-arası
anlayış havasını yaratmada yeterince samimi isek, bu bizim bir
sorumluluğumuzdur. Ortak bir Kıbrıslılık bilincinin gelişmesinde başarılı
olamazsak, her iki tarafta da sessiz çoğunluğu hala daha terorize edebilen
şovenist azınlığın esiri olmaya mahkumuz. Adamızda barış ve işbirliğine karşı
olanları en erken bir zamanda etkisizleştirmek
durumundayız. İnsanlık dışı eylemlerden utanç duymaları için onları
teşhir etmeliyiz. Aksi takdirde, makamların "izni" ile yapılmasına
razı gösterilen temaslar dışında, Kıbrıslılar-arası hiçbir gerçek kültürel
temas olmayacaktır. Sizi mücadelemi güçlendirmeye çağırıyorum.
Dr.Ahmet Cavit An
Not: 14 Eylül 1992 tarihinde Rumca "Nea Epohi" adlı
kültür dergisi için kaleme alınan bu yazı, Avrupa Konseyi İnsan Hakları
Komisyonu'na yaptığım başvurunun kamuoyuna açıklanması ardından, Kıbrıs
Yazarlar Birliği Başkanı Hristos Hacıpapas tarafından benim de onayım alınarak,
Fileleftheros gazetesine verilmiş ve bu gazetenin 14 Ekim 1992 tarihli
sayısında yayımlanmıştır.
(Alternatif Yazın, Sayı: 3, Eylül-Ekim 1993)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder