9 Aralık 2012 Pazar

Sosyal ve siyasal faaliyetlerini toplumuna adamış bir avukat: AYHAN HİKMET (1931-1962)


AHMET AN

Ayhan Hikmet, bakkal Mustafa Hikmet Ağa’nın dördüncü çocuğu olarak 29 Kasım 1931 tarihinde Lefkoşa’da dünyaya geldi. Beş erkek kardeşin üçüncüsüdür ve bir de ablası var. Evlerinin bitişiğindeki Haydarpaşa İlkokulu’nu bitirdikten sonra, 1943 ile 1949 yılları arasında Lefkoşa İngiliz Okulu’nda eğitimine devam etti ve oradan üstün başarı ile mezun oldu.   
            Londra’daki Lincoln’s Inn’de hukuk eğitimi aldıktan sonra, 21 yaşını henüz doldurmamış genç bir avukat olarak vapurla ülkesine dönen Ayhan Hikmet, kıdemli bir avukat olarak Fadıl Korkut’un yanında bir yıldan fazla bir süre stajyerlik yaptı. 22 yaşını doldurduktan sonra da kendi yazıhanesini açma hakkı kazandı.
            Halkın Sesi gazetesinin 28 Ocak 1953 tarihli nüshasında “Yeni avukatımız Bay Ayhan M.Hikmet (Barrister-at-Law) Ankara Sokak No.10’da yazıhanesini açtı” şeklinde bir duyuru yer almaktaydı.
            Ayhan Hikmet sosyal ve siyasal örgütlenme çalışmalarına, KATAK Partisi’nin Genel Sekreterliğini yapan Avukat Fadıl Korkut’un yanında çalışan Avukat Kâtibi Samiye Mustafa ile başlar. KATAK ile Dr. Küçük’ün Milli Partisi’nin 1949’daki birleşmesinden sonra oluşan Kıbrıs Türk Milli Birlik Partisi içinde görev yapan Samiye Hanım, Viktorya Kız Lisesi ile Lefkoşa Türk Lisesi Mezunlar Birliklerinin birleşmesinde rol oynamış ve Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu’nda da aktif görevler yapmış bir kişi idi. 1950’li yılların başında Ferruh Halluma, Hami Özsaruran, Samiye Mustafa ve Ayhan Hikmet tarafından oluşturulan gizli “Gençlik Teşkilatı”nın örgütlenmesi, Eski Saray Sokağı’ndaki eski Orta Okul binasında bir “Gece Okulu” kurma şeklinde başlatılır.
            İngiliz Sömürge Yönetimi’nin 1952’de çıkardığı bir yasayla orta dereceli okullar, kamu yardımı gören ve görmeyen okullar olmak üzere iki bölüme ayrılmıştı. Kıbrıs’taki bir kısım orta dereceli Türk okulları gibi, Lefkoşa Türk Tali Okulları Komisyonu da, kamu yardımı gören okullar arasına katılmayı tercih etmişti. Bunun üzerine Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun Eğitim İşleri Başkanı olan Ayhan M. Hikmet, 15 Ocak 1953 tarihinde Lefkoşa Komiserliğine şu yazı ile başvuruda bulundu:

“Efendim,
Bir gece okulu açmağı kararlaştırmak üzere, 23.1.1953’de ö.s. saat 7’de Lefkoşa’da Eski Saray Sokağında bulunan Türk orta okulu binasında bir toplantı yapabilmek için izin vermeniz hususunda size müracaat etmekle şeref duymaktayım.
Toplantıda, belirtilen maksat için ben bir konuşma yapacağım.
            Muti Bendeniz olmakla müftehir
            Ayhan M. Hikmet 

            Komiserlik, gerektiği zaman polisin “halkın menfaati icabı” herhangi bir hatibi konuşmasının kesilmesi isteği yerine getirilmek şartıyla, toplantıya izin vermiş ve 23.1.1953’de yapılan toplantıda okulun açılması kararlaştırılmıştı. Bunun üzerine, Ayhan M. Hikmet, idaresi altındaki orta okul binasında bir odanın, gecede en fazla iki saat akşam kurslarında kullanılmak üzere izin verilmesi için Tali Okullar Komisyonu Başkanlığına mektup göndermiş ve 12 Şubat 1953 tarihli bir mektupla onay almıştı. Böylece akşam kursları için yer sağlanmış, Maarif Müdürlüğü de, “Akşam Orta Okulu”nun açılması izninin verildiğine ve kaydının yapıldığına dair 13 Şubat 1953 tarihli bir belgeyi göndermişti.
            Gerekli izinler alındıktan sonra, öğretim çalışmaları, orta okul binasında, 1953-1954 ders yılında geceleri halka verilen konferanslar ve okuma yazma mahiyetindeki gece kursları ile başlamıştı. Öğretime geç başlandığı için bu ders yılındaki kurs çalışmaları çok kısa sürmüştü. Henüz Orta Okul Komisyonu ve bağımsız öğretmen kadrosu bulunmayan Akşam Okulu’nın yönetimi ve öğretim faaliyetleri, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun Temsil Kolu üyelerinden Başkan Ayhan Hikmet, Ferruh Halluma, Hami Özsaruhan, Samiye Mustafa, Emine Hazım ve Fıtnat Zeynel tarafından yürütülmüştü. Bu isimlere daha sonra Rumca, İngilizce ve ticaret dersleri öğretmeni Cebbar Aziz eklenecekti. 
Bu girişimci heyetin özverili çalışmaları ile ayakta tutulmaya çalışılan okul, Tali Okullar Komisyonu ve Maarif Dairesi’nin baskılarına maruz kaldı ve yeni bir bina sağlanmadığı takdirde, okulun kapatılacağı resmen bildirildi. Bunun üzerine Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu,okulu,  merkezi Ankara’da bulunan Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nin Lefkoşa’daki temsil bürosu olarak kiralanan ve ayrıca 1953’de aynı Derneğin maddi katkılarıyla oluşturulmuş Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Halk Kütüphanesi’ni barındıran binaya naklini sağladı. 8 Ekim 1954’de, Avukat Fadıl Korkut’un evinin bitişiğinde, Manizade ailesine ait, Mecidiye Sokak No.49’da başlatılan 1954-1955 ders yılında, “Türk Akşam Okulu”nun Müdürlüğüne Ahmet C. Gazioğlu atandı. Kıbrıs’taki ilk Atatürk büstü, 1954 yılında bu Akşam Okulu’nun salonuna yerleştirilmişti.
            Kıbrıs  Türk Kültür Derneği tarafından Ekim 1954’de atanan Komisyon Üyeleri şunlardı: Nazım Ali İleri (Başkan), Mehmet Muhiddin (Emekli İlkokul Müfettişi), Servet Küfi, Samiye Mustafa ve Ayhan Hikmet. Ayhan Hikmet, ayrıca Samiye Mustafa ile birlikte  Faiz Kaymak Başkanlığındaki Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun icra organı üyeleri arasında görev yapmaktaydı. Diğer üyeler Dr.Fazıl Küçük, Osman Örek, Ekrem Ferdi, Dr.Tahsin Salih idi.    
            Ankara Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Komisyona ve Okul Müdürüne, bir taraftan Türkçe, İngilizce ve Rumca derslerine ait gece kurslarının devam ettirilmesi ve gündüzleri de, Türkiye’deki ortaokullar müfredat programına göre “ortaokul” kısmının açılması emrini verdi. Verilen direktiflere göre gereken hazırlıklar yapılmış ve Maarif Müdürlüğüne gündüzleri de öğretim yapılacağı hususunu bildirilmek suretiyle, ortaokulun bir ve ikinci sınıflarına öğrenci kayıt ve kabul edilmişti. Komisyon üyesi Servet Küfi’nin ailesine ait Sarayönü’ndeki sarı taştan yapılmış konağa taşınan okul, binadaki yer darlığı yüzünden, bu ders yılında 3. sınıfa öğrenci alamadı. Böylece Türk Akşam Ortaokulu, 1954-1955 ders yılında iki sınıflı ortaokul kısmı ve akşam kurslarıyla geceli gündüzlü devamlı faaliyet gösteren bir öğretim kurumu haline getirildi.
            Okul Komisyonu, 11 Temmuz 1955 tarihinde toplanarak, okula Atatürk Ortaokulu denilmesini kararlaştırdı. 1956-57 ders yılında akşam kız sanat okulu kısmının açılması ile orta okul mezunu kızlar için Türkiye’deki kız enstitülerinde olduğu gibi özel sınıflar oluşturuldu ve okula “Atatürk Enstitüsü” adı verildi. Öte yandan yine bu ders yılında halk eğitimi kurslarına daktilo, stenografi ve muhasebe kursları da eklendi. Maarif Müdürlüğü, 13 Kasım 1957 tarihinde “Atatürk Enstitüsü” adını kabul ve tasdik etti.
            Türkiye Başbakanı Adnan Menderes, 24 Ağustos 1955’de İstanbul Liman Lokantasında yaptığı  konuşmasında, Kıbrıs’ta tedhişçi Rumların Kıbrıslı Türkleri imha tehdidinden sonra Ankara hükümetinin artık hareketsiz kalamayacağına işaret etmiş ve İngiliz hükümetine verdiği bir nota ile Kıbrıslı Türklerin can ve mal güvenliklerinin sağlanmasını istemişti. Menderes’in bu toplantıda, 1956 sonunda benimseyeceği “taksim” tezine, şu sözlerle karşı çıkması da ilginç bir durumdu: “Bir vatan, terzinin önündeki kumaş parçası gibi neresinden istenirse kesilebilir bir meta değildir.”
            İstanbul’daki bu konuşma üzerine, o sırada Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Genel Sekreteri olan Ayhan Hikmet, 26 Ağustos 1955’de Ankara’ya şu telgrafı göndermişti:

Sayın Adnan Menderes
Başvekil
İstanbul
            Kıbrıs hakkındaki dünkü beyanatınız bizim için hududsuz meserret kaynağı olmuş ve Kıbrıs ufkunu saran karanlık bulutları dağıtmıştır. Bu mutlu günü Kıbrıs Türkleri kurtuluşlarının müjdecisi sayacak ve bayram yapacaklardır. Size ve hükümetim olan derin bağlılığımızı bir daha ifade ederken, minnet ve şükran hislerimizi arz eder, hürmetle ellerinizden öperiz.
                                                               Ayhan Hikmet
                                   Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Genel Sekreteri

6 Şubat 1955’de Kıbrıs Türk Milli Birliği’nin düzenlediği ve Evkaf’ın yönetiminin Kıbrıs Türk toplumuna devredilmesini talep eden ikinci büyük Evkaf Mitinginde söz alan konuşmacılar arasında, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Genel Sekreteri Ayhan Hikmet de vardı. 22 Temmuz 1955 tarihli yeni Evkaf yasası’nın öngördüğü Cami Komisyonları ve Yüksek Evkaf Meclisi için, değişik bölgelerde, değişik tarihlerde seçimler yapıldı. Lefkoşa’nın C bölgesi ile Leymosun, Larnaka ve Girne’de Parti ve Federasyon adayları, muhalif başka aday çıkmadığı için, seçimleri kazanmış ilan edildiler.
Lefkoşa’da yapılan 29 Ocak 1956 tarihindeki seçimlerde Federasyon ile Kıbrıs Türktür Partisi, tüm seçim bölgelerinde ortak bir liste çıkardı ve büyük bir başarı kazandı. Muhalif grup ise, tamamiyle yenilgiye uğramış, hiçbir yerde tek bir seçim bile kazanamamıştı.
Muhalif grupta, son zamanlara kadar Federasyon’da ve Dr.Küçük’ün yanında yer almış, hizmet vermiş kişilerin bulunması dikkati çekmekteydi. Örneğin Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun Sekreteri olan Avukat Ayhan Hikmet ve babası Mustafa Hikmet, muhalif grubun B bölgesi adayları arasındaydı. Aynı bölgeden aday olan Dr.Pertev ise, Ayhan Hikmet’in yayımladığı seçim broşürünü beğenmediği için sonradan istifa edecekti. Yıllarca Dr. Küçük ile birlikte olan ve onunla son iki dönem Belediye seçimlerine katılan tüccar Şükrü Veysi, muhalif grubun A bölgesi listesinin başında bulunuyordu. Türk Bankası Müdürü İbrahim Orhan’ın da muhalif grup listesinden aday olması dikkat çeken bir diğer husustu. Ahmet C. Gazioğlu’na göre, böylece, yıllarca birlikte olanlar arasında seçim nedeniyle bir bölünme ortaya çıkmış ve bu nedenle seçim kampanyasın esnasında, iki rakip grup arasında bazı suçlamalara yer verilmişti. (Enosise Karşı Taksim, Lefkoşa 1998, s.280-283)  
            Sonunda Dr. Küçük Evkaf Yüksek Konseyi Başkanlığına seçilirken, Faiz Kaymak ise Evkaf Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Tezel Asena’ya göre, Baf depremi sonrasında 1. Gençlik Teşkilatı, bölge Türklerine yardım kampanyası açarak destek olmuş, ayrıca Evkaf ve Liselerin Türk denetimine geçmesi için yapılan eylemlerde, Liseli gençlerin yanısıra Gece Okulu tabanının militan ruhu, büyük rol oynamıştı. O dönemin genç liseli öğrencilerinden biri olan günümüzün ünlü avukat ve yazarlarından Fuat Veziroğlu da, İngiliz yönetimine karşı çıktığı için liseden kovulmuş ve Samiye Hanım’ın Gençlik Teşkilatından destek görmüştü. (Afrika, 18 Aralık 2008)     
            Muhalefetin Evkaf seçimlerinde yenilgisi ardından, Ayhan Hikmet’in arkadaşları Ferruh Halluma ile Hami Özsaruhan, adayı terkederek, siyasal yaşamdan uzaklaştılar. Avukat Ayhan Hikmet, Güney Afrika’da bir hakimlik münhali için başvuruda bulunup olumlu yanıt alınca, işlemlerini tamamlamak üzere Londra’ya gitti, ama babasının rızası olmadan giriştiği bu işten vazgeçmeyi tercih ederek, geri Kıbrıs’a döndü.
            Ailesi, onun adada kalmasını sağlamak üzere bir an önce evlenmesini istediğinden, 1957 yılı başında Peristeronalı rençber Mehmet Emin Ağa’nın kızı Sabiha ile nişanlandı. 13 Ekim 1957’de evlenen çiftin iki çocuğu oldu. Bunlardan 1958’de doğan kıza, Ayhan Hikmet’in annesinin adı olan Hıfsiye, 1960’da doğan oğlana da Sabiha Hanım’ın babasının adı olan Mehmet Emin adları kondu.   

            Ankara’daki Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Merkezi Başkanı Mehmet Ertuğruloğlu, Komisyon görevinden ayrılan Ayhan Hikmet’e gönderdiği mektupta şöyle demekteydi:

Sayın Ayhan Hikmet
Lefkoşa Atatürk Orta Okulu
Komisyon Başkanı
Lefkoşa – KIBRIS

            Lefkoşa Atatürk Orta Okulunun kurulduğu günden bugünkü inkişaf derecesine gelinceye kadar, komisyon başkanı olarak sarfettiğiniz gayret ve fedakârlıktan dolayı gerek şahsen ve gerekse Kıbrıs Türk Kültür Derneği adına teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
            İşlerinizin çokluğu dolayısıyle Komisyon Başkanlığından ayrılmak hususunda zaman zaman izhar ettiğiniz temayülleri dikkate alan Derneğimiz, meşru mazaretinize binaen Başkanlıktan affınızı nihayet son aldığı kararla kabul etmek mecburiyetinde kaldığından vazifenizin yerine tayin edilen Dr. Tahsin Salih Gözmen’e vakit geçirilmeden devrini rica eder, bilvesile hürmetlerimi teyit eylerim.
                                                                       Kıbrıs Türk Kültür Derneği
                                                                                   Genel Merkezi
                                                                             Mehmet Ertuğruloğlu


31 Mart 1957 tarihli Halkın Sesi ve Hürsöz gazetelerinde, “Kıbrıs Türk avukatları, 30 Mart 1957 Cumartesi günü Lefkoşa’da toplanarak, “Kıbrıs Türk Hukukçular Cemiyeti” ismi altında bir cemiyet kurdular” haberi yer almakta ve geçici heyette yer alanların adları şöyle verilmekteydi: “Avukat Fadıl Korkut (Başkan), Ahmet İzzet, Ayhan Hikmet, Vedat Aziz.”
            Faiz Kaymak’ın Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Genel Başkanlığından istifa ettirilmesi ve ardından Rauf Raif Denktaş’ın Kasım 1957’de bu göreve getirilmesinden sonra da Ayhan Hikmet, Federasyon içindeki çalışmalarına devam etti. Örneğin 7 Haziran 1959 tarihinde Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Federasyonu’nun Lefkoşa’da Girne Caddesi No 94’deki binasında 15 kurucu üyenin katılımı ile yapılan toplantıda, Kıbrıs Türk Elektrik Makamı, Türk Müstahdemler Birliği’nin kurulması kararı alındığında, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun İş ve İşçi Meseleleri Komitesi üyeleri Ayhan Hikmet ile Cahit Rüstem gözlemci olarak hazır bulunmuştu.
            Kıbrıs Türk liderliğinin toplumsal sorunları tek elden ve anti-demokratik yollarla, yeraltı tedhiş örgütleri eliyle yürütme politikasını uygulamaya koymuş olan Rauf Raif Denktaş’ın, Ayhan Hikmet’e gönderdiği 8 Haziran 1959 tarihli mektubunda da görüleceği gibi, onun Kıbrıslı Türk işçilerin hakkını arama mücadelesinde yürüttüğü çalışmalardan tedirgin olanlar vardı:
            “Kardeşim Ayhan,
            İşçi dertleri ile bugüne kadar göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederim.
            Bundan böyle, İşçi Federasyonu seçimleri yapılıncaya kadar, geri kalan işlerin tek elden yürütülmesi muvafıktır. Bunun için Şükrü Bey bu işe devam edecektir.
İşçiler ve işçilik hususunda size yapılacak müracaatları Şükrü Beye havale etmenizi reca ederim.
Rauf R. Denktaş.”
(Aydın Hikmet, Buyur Usta Memleket Senin, Afrika, 21.5.2009)
Ayhan Hikmet, Kıbrıs Türk liderliğinin beğenmediği anti-demokratik davranışları ve İngiliz emperyalizminin bölücü politikalarına alet olmaları karşısında, kendi görevini, muhalif politikayı sürdürme ve Kıbrıs Türk toplumunu İngiliz Yönetiminin adada sona ereceği yeni dönemde aydınlatma ve örgütleme olarak belirlemişti.
Aydın Hikmet, kardeşi ile ilgili olarak kaleme aldığı “Bir Doğum Günü... Ayhan Hikmet’in Kısacık Yaşamöyküsü: Ayhan Hikmet 77 yaşında” başlıklı yazısında, onun için şöyle demektedir: “Bu memlekete muhalefet de lazım. Hizmetimizi şimdilik bu şekilde sürdüreceğiz” diyerek, yanında Avukat Ahmet Muzaffer Gürkan’ı da alarak, birlikte yola devam ettiler.” (Afrika, 29.11.2008)
Aydın Hikmet, bir başka olayı da şöyle anlatmaktadır: “Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet, bir davet üzerine Luricina’ya gitmişlerdi. Daveti yapanlar, kulüp kurma arzusunda olan Luricinalı gençlerdi. Gençlerin gayesi bu iki dava adamının tecrübelerinden yararlanmaktı. Gürkan ve Hikmet, daha önce de civar köyleri dolaşmışlar, gençleri aydınlatmışlardı. Onların tek emeli, Kıbrıs Türk gençliğinin kenetlenmesine yardımcı olmaktı.
Lurucina’daki toplantı, umulduğundan da başarılı geçmişti. Toplantının bitiminde, genel kurulun yakın bir tarihte toplanmasına karar verildi. Bu karar üzerine kollar sıvandı ve çalışmalara başlandı. Çok geçmeden çalışmalar tamamlanmış, gerekli olan her şey hazırlanmıştı. Bunu öğrenen Denktaş, Ahmet Gürkan ile Ayhan Hikmet’i dairesine çağırdı. Olağanüstü çalışmalarından dolayı onlara teşekkürlerini bildirdi. İkisinin de tebrik edilmeye layık kişiler olduklarını, ancak kulüp başkanlığına aday olamayacaklarını söyledi. “Şimdiye kadar ne yapmışsanız tamamdır. Kulüp liderliği ise benim işimdir” dedi.” (Afrika, 21.5.2009)
4 Ağustos 1960 günü Lefkoşa’da “Bağımsız Kıbrıs Türk Münevverleri” adına yapılan basın toplantısında konuşan Ahmet M. Gürkan, Cumhuriyetin kuruluşunu müteakip bir Türk Muhalefet Partisi’nin kurulacağını söylemişti. Basın toplantısına Türk, İngiliz ve Rum 20’den fazla gazeteci vardı ve Ayhan Hikmet konuşulanları İngilizceye tercüme ediyordu. Gürkan, sorulan bir soruya verilen bir yanıtta, Zürih ve Londra anlaşmalarından gayrı bütün meselelerde Dr.Küçük’e muhalefet edeceğini söylemiş, demokratik gelişmeler, Evkaf ve cemaat işlerinde halka hesap verilmesini isteyeceğini belirtmiş ve şunları söylemişti: “Biz Kıbrıs’ta birlik ve beraberliğimizin muhalefet Partisinin kurulmasıyle zedelenemiyeceğine inanıyoruz.”
            Haberde devamla, Cumhuriyetin ilanı gününde haftalık bir gazete neşrine başlanacağı, şahıslara katiyen hücum edilmeyeceği, hücumların da cevaplandırılmayacağı duyurulmakta ve Gürkan’ın bir gün önceki sabah telefonla tehdit edildiğini ve hayatın tatlı olduğunu söylediği kaydedilmekteydi. (Bozkurt, 5 Ağustos 1960)
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilan edildiği 16 Ağustos 1960 tarihinde ilk sayısı yayımlanan Cumhuriyet adındaki haftalık gazeteyi, iki avukat Ahmet Muzaffer Gürkan ile Ayhan Mustafa Gürkan kurmuşlardı.
            Cumhuriyet gazetesi ise 3 Ekim 1960 tarihli nüshasında “Kıbrıs Türk Halk Partisi”nin 27 Eylül 1960 günü Leymosun’da bir teşkilatlanma toplantısı yaptığını ve teşkilatlayıcı heyette Avukat Ahmet Muzaffer Gürkan (Genel Sekreter), Avukat Ayhan M.Hikmet, Hüseyin Dilaver, Behzat Altıok ve Hikmet Mehmet’in bulunduklarını duyurmaktaydı. Haberde ayrıca, parti yetkililerinin Gürsel ve İnönü’ye devrimlere bağlılık mesajları gönderdikleri belirtilmekteydi. Aynı tarihli Cumhuriyet’te, “Kıbrıs Türk Halk Partisinin Halkımıza seslenişidir” başlıklı ve KTHP Kurucu heyeti adına Ahmet M.Gürkan’ın yayımladığı 2 Ekim 1960 tarihli bildiri de tam metin olarak verilmekteydi.
            21 Kasım 1960 tarihli Cumhuriyet’te yazan Ayhan Hikmet, “Tehlike zilleri çalıyor” başlıklı makalesinde şöyle demekteydi:
            “Bugün memlekette toptan eriyip gitme, mahvolma tehlikesi ile karşı karşıyayız... Bizce göç iki sebepten ileri gelmektedir ve bu meseleyi halledebilmek için, iki çareye başvurulması lazımdır: 1. Baskı ve tehdide son vermek, 2. İş ve çalışma imkanları temin etmek.”
            Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun yayın organı olan Nacak gazetesi ile Kıbrıs Türk liderliğinin ayrılıkçı politikalarına karşı güçlü bir muhalefet yapan Cumhuriyet gazetesinin 28 Kasım 1960 tarihli nüshasında, “Halkımız o günlere dönmek istemiyor” başlığı altında çıkan bir yazıda da, kimse 1958 yılının Haziran, Temmuz aylarındaki “o eski karanlık, kanlı günlere  dönmek istemiyor, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkı ölüm, yangın, çarpışma, kan değil; sulh istiyor, sükûn istiyor, ekmek istiyor, iş istiyor” denmekteydi.
Kıbrıs Türk Halk Partisi Genel Sekreteri Ayhan M. Hikmet, 22 Mart 1961 günü İstanbul’da yaptığı basın toplantısında, Kıbrıs Türk toplumunun karşılaştığı tehlikeleri şu başlıklar altında topluyordu: 1.Göç, baskı ve tedhiş, 2.İktisadi kriz, 3.İsraf ve plansızlık, 4.Psikolojik baskı, 5.Cemaat idarecileri arasında parçalanma (Tam metin için bkz.Afrika, 23 Nisan 2004)
            Ne yazık ki Kıbrıs Türk liderliğine bağlı yeraltı örgütü, 1958’in tedhiş günlerine geri dönerek, 23 Nisan 1962 gecesi Cumhuriyet gazetesinin yazarları olan iki avukat Ahmet Gürkan ile Ayhan Hikmet’i katledecekti. Böylece 1963 Aralık’ına giden yolda, toplum içindeki muhalif sesler, bir defa daha susturulmuş, Kıbrıs Cumhuriyetini yıkma planında ilk adım atılmış oluyordu.
            Özker Yaşın şunları kaydediyor: “İşin insana hüzün veren tarafı, bu cenaze törenine Berberoğlu’ndan başka hiçbir Türk avukatın katılmayışıydı. Belki birkaç avukat daha cenazenin arkasından yürümüş olabilirdi, ama onları da ben görmemiştim... Cenazeler Fadıl Niyazi Korkut’un avukat yazıhanesinin önünden geçirilirken, Fadıl Bey ile katibesi Samiye Mustafa dışarı çıktılar. Tabutların arkasında ve en ön sırada Merkez Polis Karakoluna kadar yürüdüler... Gerek Fadıl Bey, gerekse Samiye Hanım, cenazelerin ardından yürürken ağlıyorlardı... Mezarlığa gelenlerin en az yarısı Rum gazeteci idi. Türk gazetecilerinden tek bir kişi yoktu. Öldürülen gazeteci avukatların tek meslektaşı olarak Ahmet Mithat Berberoğlu, Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu adına Hakkı Süha, TC elçiliğinden Basın Ateşesi Mehmet Ali Pamir, Basın Ataşe yardımcısı Selahattin Sonat ile birkaç TC Elçilik görevlisi ve ölenlerin yakın akrabalarından dört beş kişi gelmişti gömü töreninde bulunmaya. Ancak bu küçük topluluğun arasında gördüğüm bir kişi üzüntümü hafifletti. Bu Müftü Dânâ Efendi idi. Avukatların gömülmesi tamamlandıktan sonra mezarları başında Dânâ Efendinin okuduğu dualar ve yaptığı konuşma çok etkileyici idi.” (Nevzat ve Ben, İstanbul 2003, 753-754)
            Çifte cinayetin 50. yıldönümünde Ayhan Hikmet ile Ahmet Gürkan’ı saygı ile anıyoruz. 

(Yeni Düzen gazetesi, Lefkoşa, 23-25 Nisan  2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder