28 Kasım 2013 Perşembe

ARAŞTIRMACILIĞIN NERESİNDEYİZ?

KADIN ARAŞTIRMALARI

Gazeteci Sevgül Uludağ'ın 1992 yılında, bir başka kadın gazeteci Neriman Cahit ile birlikte kurulduğunu duyurdukları "Kadın Araştırmaları Merkezi", aradan geçen bunca süre içinde, kadınlarımızı konu alan bilimsel araştırmalar yerine, daha çok uluslararası gezilere Kıbrıslı Türk kadınlar adına katılma olanaklarını kullanması ile dikkati çekiyor. Tek kişilik bir gösteri merkezi gibi çalışan Sevgül Uludağ, şimdiye kadar bu konuda şu yayın çalışmalarında bulundu:

Kadın Dünyası (Üç aylık kadın, haber, inceleme, araştırma, kültür dergisi), Sayı:1 (Mart 1997), Sayı:2 (Eylül 1997)

"Kadınlar için Politikada Strateji ve Planlama" El kitabı, Kadın Araştırmalar Dizisi No.1, Ağustos 1998, 188s.

Öte yandan son bir yıl içinde basına yansıyan ve "Kadın Araştırmaları Merkezi" adının kullanıldığı etkinlikler şöyle:

* 30 Mart 1998 günü uydu aracılığıyla Kıbrıs sorunu tartışıldı. ABD'deki George Mason Üniversitesi'ndeki İletişim Fakültesi öğrencileri uydu aracılığıyla KKTC'ye bağlanarak, iki toplumlu Uyuşmazlıkların Çözümü Grubu'ndan Sevgül Uludağ ve Marios Michaelides'e iki toplumlu çalışmalara ilişkin sorular sordular ve yanıtlar aldılar. (Yeni Düzen, 1.4.98)

* 27 Haziran-2 Temmuz 1998 tarihlerinde Londra ve Cambridge'de British Council tarafından düzenlenen "Demokrasiyi Kurmak-Dünya Liderleri Yetiştirmek" programına, Kadın Araştırmaları Merkezi kurucusu Sevgül Uludağ ve Yurtsever Kadınlar Birliği Başkanı Oya Talat katıldı. İki Kıbrıslı Rum kadının da katıldığı toplantı sonunda "Barış için ortaklık" deklerasyonu yayımlandı. (Yeni Düzen, 9.7.98)    

* 8-11 Eylül 1998 tarihlerinde Singapur'da toplanan "Aile içi şiddet 1. Dünya Konferansı"na KKTC'den psikolog Canan Öztoprak ile Kadın Araştırmaları Merkezi kurucusu Sevgül Uludağ, Güney Kıbrıs'tan da iki Kıbrıslı Rum kadın katıldı. Katılımcılar, "Beyaz Kurdele" adlı ortak bir proje ve deklerasyon üzerinde anlaştılar. (Yeni Düzen, 29.9.98)

* 9-13 Ekim 1998 tarihlerinde Kuzey İrlanda'nın Belfast kentinde yer alan "4. Avrupa Çatışmaların Çözümü ve Barış Konferansı"na KKTC'den Kıbrıs Araştırmaları Merkezi kurucusu, Çatışmaların Çözümü Eğitmeni Sevgül Uludağ katıldı. (Yeni Düzen, 16.10.98)

***

* Araştırmalarını hiçbir "halkla ilişkiler" çalışmasına başvurma gereği duymadan yıllardır sürdüren emekli edebiyat öğretmenlerimizden Bahire Uzman İnan, meslektaşı Mürüvvet Atalay'ın katkıları ile Kıbrıs Türk kadınının geçmişini inceleyen önemli bir araştırmaya imza attı: "Kıbrıs Türkünün Değişim ve Gelişiminde Kıbrıs Türk Kadın Dernekleri".

Kadın araştırmacılarımız, 211 sayfalık 1. ciltte, İngiliz dönemi ile Kıbrıs Cumhuriyeti dönemindeki örgütlenme çabalarına yer verirken, 2. ciltte de Kıbrıs Türk yönetimleri dönemindeki kadın örgütlenmelerini ve etkinliklerini incelemişlerdir.

Mayıs 1994'de bitirilen bu iki ciltlik araştırma, 4 buçuk yıllık bir gecikme ile ancak Kasım 1998'de kitaplaşabilmiş ve Şubat 1999'da satışa sunulmuştur. 2. cilde eklenen "Genel bir bakış" başlığı altında, kadın derneklerimizin 1994'den 1997 sonuna kadar olan çalışmaları da kapsamış bulunuyor. İki cildin de basımı gerçekleştirmiş olan Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi, bu şekilde, kendi dışında hazırlanmış bir çalışmayı ilk kez yayımlamış oluyor.

Geçen yıl Fatma Azgın tarafından yayımlanan "Ulviye Mithat: Feminist Buluşma" adlı kitapla kıyaslandığı zaman, iki çalışma arasındaki fark çok belirgin. Azgın, Ulviye Hanım'ın gazete yazılarını Harid Fedai Bey'in arşivinden alıp, önce bir gazetede aynen yayımlamış, daha sonra da bu yazıları kendi sütun yazıları ile birlikte (yazıları kendisine veren Harid Fedai'nin, Ulviye Mithat'la ilgili olarak bir kitap hazırlama çalışması olduğunu bildiği halde, önceden davranıp) kitap haline getirmişti. Oysa İnan ve Atalay, büyük bir titizlikle, konuyla ilgili eski gazete arşivlerini tarayarak, malzeme toplamışlar, ilgili kişilerle de söyleşiler yaparak sözlü tarih bilgilerini kayda geçirmişlerdir. Kıbrıs Türk kadın örgütlerinin geçmişini araştıran bu iki ciltlik tarih çalışması, büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Yayımlanmasını gerçekleştirenleri kutlarız.
 

KÜLTÜR-SANAT TARİHİ Mİ? YAYINCILIK TARİHİ Mİ?

Kıbrıs gazetesinde haftalardır süren ve Bener Hakkı Hakeri tarafından hazırlandığı belirtilen "Kıbrıs Türk Kültür ve Sanat Tarihi 1570-1997" başlıklı yazı serisinde, toplumumuzun kültür ve sanat tarihinin verileceği öne sürülmesine karşın, daha çok bu dönem içerisinde yayımlanmış kitaplarla ilgili bilgiler verilmekte (dizinin dörtte üçü, Ahmet An'ın "Kıbrıs'ta Türkçe Basılmış Kitaplar Listesi (1878-1997)" adlı araştırmasında yer alan kitap yayınlarının düzyazıya dökülmüş şeklidir) ve araya yazarın kişisel anıları ve değerlendirmeleri serpiştirilmiştir.

Dönem içindeki fikir hareketleri, kültürel etkinlikler ve sanat anlayışlarına hiç değinilmeyen "Tarih" araştırmasında hiçbir kaynağa yer verilmemiş olması da ayrı bir eksiklik. "Başlarken" yazısında Hakeri şöyle demiş:

"Kıbrıs Türk Kültür ve Sanat Tarihi'ni dört yılı aşkın bir süre içerisinde araştırma, derleme ve sentezle oluşturdum." Bir başka deyişle, yararlandığı kaynakları belirtme dürüstlüğünü göstermeyerek, araştırmacıların emeğine saygısızlık etmiş. Dahası, hazıra konmaktan da öte, ilgili konuyu araştırmış tek kişi olan Harid Fedai'yi de aşağılamayı yeğlemiş: "(Ahmet Tevfik Efendi'nin) doğum ve ölüm tarihi, bunca ahkam kesen yazar ve araştırmacıya karşın bilinmemektedir."

Biz yine de dizinin sonunda, yararlanılan kaynaklar listesinin verileceği umudumuzu korumak istiyoruz. Yoksa hiçbir araştırmacı, "sentez"ledim deyip işin içinden sıyrılamaz.

TİYATRO ARAŞTIRMALARI

Geçen yıl içinde büyük bir reklam kampanyası ile yayımlandığı duyurulan bir başka araştırma kitabı da Yaşar Ersoy'un "Toplumsal ve Siyasal Olaylarla içiçe Kıbrıs Türk Tiyatro Hareketi" başlıklı çalışmasıydı. Bu kitapla ilgili olarak Yeni Düzen gazetesinde 5 yazılık bir eleştiri yayımlayan (10-14.12.98) Mehmet Ulubatlı, şu isabetli değerlendirmelerde bulunmuştu:

" Yaşar Ersoy, yazdığı bu kitapla, bilimsel ve gerçekçi bir tiyatro hareketi belgeseli yaratma endişesinden çok, girişte bahsettiğim sosyo-psikolojik etmenlerden dolayı, kendi değerini saptama ve sağlama alma endişesi gütmüştür diye düşünüyorum...Kitap iki ana kısma ayrılmış: Yaşar Ersoy'dan önceki tiyatro zamanları ve Yaşar Ersoy'lu zamanlar...Kitapta Yaşar Ersoy imkansızı başarıyor ve Belediye Tiyatrosu hakkında yazılan, çizilen ne kadar iyi şey varsa ver vermesine rağmen, Devlet Tiyatrosu hakkında yazılan tek bir iyi şeye yer vermemek için sanki özel bir çaba harcıyor...Yaşar Ersoy kitabının adına "Kıbrıs Türk Tiyatro Hareketi" deyecek yerde, "Anılarım" ya da "L.B.T.-D.T. meselesi" dese kimsenin buna bir itirazı olmaz. En azından böyle yapmış olsa, geriye kalan tiyatrolar ve tiyatro hareketi dediği şey, kitapta aksesuvar olarak kalmazdı...Genel olarak baktığımızda, kendisinin uzun yıllar sanat yönetmenliğini yaptığı bir gazetenin sanat sayfasında çıkan izlenim yazılarını eleştiri diye kitaba alması, herşeyden önce sanat etiği açısından tartışma konusudur."

Ulubatlı'nın anılarıyla desteklediği yazılarının altını çizdiği bir başka gerçek de, Ersoy'un yıllardır çıkması için çaba gösterdiği "Tiyatro Yasası"nın ardında yatan amaçtı:

"Sadece ve sadece, Devlet Tiyatrolarının bugünkü statüsünü ortadan kaldırıp, Belediye Tiyatrosunu da bugünkü statüsünden çıkarıp, (yani LBT olmaktan çıkarıp) bir çeşit Devlet Tiyatrosu statüsüne geçirerek, bir de üst kurul oluşturup, onun da hakimiyetini sağlayarak, tamamıyla ülke tiyatrosunda tek söz sahibi ve hakimi olma operasyonuydu. Geriye kalan amatör, profesyonel hiç bir tiyatroyu dikkate bile almıyordu."

Ersoy'un kitabında "Devlet Tiyatroları'nda yetişmiş eleman bulunmadığını sık sık yinelemesi"yle ilgili olarak da şu bilgiler veriliyor:

"Ancak, iki tiyatronun ortak girişimleri sonucunda, devlet desteği ve bursuyla okula gönderilen bu öğrenciler, maalesef adaya döndükleri zaman, Devlet Tiyatroları'nda değil de LBT'nda göreve başlamışlardır...hem de neredeyse iki kat maaşla istihdam edilmişlerdir."

Bir başka tiyatro adamı olan Alper Susuzlu da, aynı kitapla ilgili olarak şunları yazdı:

"İçerisinde güzel ve yararlı şeyler var. Özellikle yetmiş yıl önce sahnelenen oyunlar, fotoğraflar, hatta kimlerin rol aldığına kadar araştırılıp yayınlanması Kıbrıs Türk Tiyatro Sanatı için bir kıvanç. Ama sonrasıu ne yazık ki Kıbrıs Türk Yiyatro Hareketi değil, başlıkta da kullandığım gibi, "Yaşar Ersoy'un Tiyatro Tarihi" olabilir ancak. Kendi yaşamını anlatmış. Üstelik de hatalarla dolu, iyi araştırılmamış bvir kitap. Hem de önyargılı...336 sayfalık bir kitap yazmışsın. On amatör ve özel tiyatro hakkında, ayıra ayıra üç sayfa ayırmışsın." (Yeni Düzen, 6.1.99)

Her zaman vurguladığımız gibi, tarih yazıcılığı ve genelde araştırmacılık ciddi bir iştir ve ona gereken önemin verilmesi gerekir.

(Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Mart 1999, Sayı:43)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder