28 Kasım 2013 Perşembe

TARİHİMİZİN BİLİNMEYENLERİ BİZİ DÜŞÜNDÜRMELİ


 "Geç öne doğru yol göster Necati, Bağrımız yanıktır, su ver Necati"

M.NECATİ ÖZKAN (1899-1970)

Yazan : Ergin M.Birinci

Derleyen: Ahmet Necati Özkan

Denetleyen: İsmail Bozkurt (2. ciltte yer alan bazı bilgi yanlışlarının -ör. s.191,259 ve 272- denetleyicinin gözünden kaçtığına inanıyoruz.)

Necati Özkan Vakfı Yayınları, Lefkoşa.

Cilt:1, Ekim 1997, 352s.

Cilt:2, Temmuz 1998, 364s.

 
Kıbrıs Türklerinin dinsel toplumdan ulusal topluma geçiş sürecinde önemli katkıları bulunan Mısırlızade Mehmet Necati Özkan, ölümünden 3 ay önce, Mayıs 1970'de büyük oğlu Ahmet Necati Özkan'a şu vasiyette bulunmuş:

"Elindeki belge, bilgi, ses bandı, gazete ciltleri ve dosyaları, bir de şifahen anlattıklarımı bir araya getirip, ölümümden sonra hayatımla ilgili bir eser hazırlamak gereğini duyarsan, bunun ölümümden 25 yıl sonra gerçekleşmesini isterim." (Cilt:1, s.3)

Bu sürenin Ağustos 1995'de dolmasından sonra, yapılan çalışmaların ilk ürünü olarak Ekim 1997'de 1. cilt ve Temmuz 1998'de de 2. cilt yayımlandı. 3. ve 4. ciltlerin de gelecek yıl içinde yayımlanması planlanmış.  Kitapların basımını gerçekleştiren Necati Özkan Vakfı Mütevelli Heyeti'nin 1. cilde yazdığı önsözde şöyle deniyor:

"Toplum olma durumundan Devlet kurma aşamasına" ne yalnız Küçük'lerle, ne de yalnız Denktaş'larla geldik. Onlara gelinceye kadar önlerinde öyleleri var ki, tarihimizi onlarsız yazmaya heves edersek, bu tarih yanlış ve eksik yazılacaktır." (Cilt:1, s.10)

 
 NECATİ BEY İNGİLİZ'İN 50 YILLIK DENGE POLİTİKASINI ALT-ÜST ETMİŞTİ                 

1997'de kitap halinde yayımlanmış olan "Kıbrıs Türk Liderliğinin Oluşması (1900-1942)" başlıklı çalışmamızı hazırlarken, bizim de dikkatimizi çeken bir konu şuydu: Adada İngiliz sömürge yönetiminin başlamasından sonra, yıllarca adayı yönetmiş olan Kıbrıs Türklerinin bazı toplumsal hakları elinden alınmış veya kısıtlanmıştı. Ama bu hakların geri alınması için uzun yıllar zorlu bir mücadele verilmiş ve bu kavgada adları bugün unutturulmuş olan birçok kişilik sahibi insanımızın katkısı olmuştu.

Kavanin Meclisi'nde çoğunlukta olan Kıbrıslı Rumların siyasal isteklerinin kabul edilmemesi,  Evkaf'ın yönetiminin geri Türk toplumuna verilmesi, Müftü'müzün Türk toplumunca seçilmesi, Lise'ye İngiliz yerine Türk müdür atanması, çağdışı kalmış Şeriye Mahkemeleri yerine, çağdaş Aile Mahkemelerinin kurulması gibi talepler, 1920'li ve  1930'lu yıllarda Halkçı diye adlandırılan Türk milliyetçisi muhalif güçleri, Evkafçı  diye bilinen İngiliz yönetimi yanlıları karşısında bir araya toparlayabilmiş ve Halkçı Cephe, 1926'da Lefkoşa Belediye seçimleriyle Necati Özkan'a siyasal mücadelesindeki ilk başarıyı sağlarken, 15 Ekim 1930'da yapılan Kavanin Meclisi seçimlerinde de Evkafçıların güçlü ismi M.Münir'in yenilmesini sağlamıştı.

Zamanın İngiliz valisi Ronald Storrs, bu yeni durumu, daha sonra kaleme aldığı anılarında şöyle dile getirecekti:

"(Necati) saman kafalı bir adam olmasına rağmen, Kavanin Meclisi'nde sonuç alıcı olan belirleyici oya sahipti. Bu ise iktidarın dengesini tamamiyle bozmuştu." (Orientations, London 1943, s.501) "Bütün Rum üyeler, vergi artışı getireceği gerekçesiyle Gümrük Yasa Tasarısı'nı reddetmişlerdi. Oylama yapıldığı zaman katı bir cephe oluşmuştu ve 1880'lerin liberalizminin Sömürgenin belirleyici oyunu onun eline teslim ettiği küçük Türk -"bu 13. Rum üye", ırkının geleneksel düşmanlarıyla birlikte oy kullandı ve tasarı düştü." (agy, s.502)

Ergin Birinci'nin de vurguladığı gibi ,

"Halkın desteğini arkasında hisseden Necati Özkan'ın Kavanin Meclisi'ndeki kavgası ve cesur tavırları, İngiliz Sömürge Yönetimi'ni büyük ölçüde tedirgin etmeye başlamıştı. O kadar ki, Meclis'te Özkan'ın oyu "Denge Sağlayan Oy" durumuna gelmişti. Genç milletvekili, oyu ile hangi tarafa yönelirse, karar o  tarafın lehine çıkıyordu. Oysa bundan önceki dönemlerde, "Denge unsuru oylar" Meclis'e atama ile gelen İngiliz temsilcilerin oylarına bağlıydı. Bu arada Kavanin Meclisi'ne seçilen Türk temsilcilerin de özellikle İngiliz yanlısı olmasına büyük özen gösterilirdi. Meclis'te oylar eşit olduğu zaman ise Vali "Ayırt edici oy" hakkını kullanırdı.

Necati Özkan'ın Kavanin Meclisi'ne girmesi ile bu dengeler altüst olmuş, Sömürge Yönetimi'nin planları suya düşmüştü. Örneğin  28 Nisan 1930 günü Kavanin Meclisi'nde 1931 yılı bütçesi görüşülürken gümrük vergilerinin artırılması için sunulan yasa tasarısına Necati Özkan Rum üyelerle birlikte oy verince, tasarı reddedilmiş oldu.

Kavanin Meclis üyesi Necati Özkan, İngiliz Maarif Müdürü ile muavininin görevlerine son verilmesi ve yerlerine Rum mektepleri için bir Rum Müdür, Türk mektepleri için ise bir Türk Müdür atanması için, Ruım Kavanin azalarından Teofani Efendi ile de ortaklaşa bir takrir (önerge) imza ederek hükümete sunmuştu." (Cilt1, s.173)

Öte yandan, bir süreden beri Kıbrıs'taki Yunanistan ve Türkiye Konsolosları aracılığı ile körüklenen Yunan ve Türk milliyetçiliği, Türk kesiminde bu sonuçlara ulaşmış ve 1 Mayıs 1931'de Necati Özkan, kendi evinde Kıbrıs Türk Milli Kongresi'ni toplarken (Cilt:1, s.192 ve sonrası), Rum kesiminde de fanatik enosisçi milliyetçiler, 21 Ekim 1931'de Vali konağını yakarak, ayaklanmışlardı. Bunun üzerine, 12 Kasım 1931'de Kavanin Meclisi kapatılmış ve var olan kısıtlı anayasal düzen, askıya alınmıştı. Böylece Kıbrıs'ta hareketlenen siyasal yaşam, 1941 yılına kadar  tatil edilmiş oluyordu.                                                                       

Bize göre, "1931 Rum ayaklanması veya isyanı sadece Enosisçi Rumların bir eylemi olmayıp, dış kaynaklıdır ve muhtemelen İngiliz yönetiminin teşvikiyle gerçekleştirilmiştir. Gerek adada o sıralarda artan komünist faaliyetleri, gerekse Kavanin Meclisi'ndeki oylamalarda 1925'den beri ve 1930'dan sonra Necati Bey'in politikasıyla dengenin İngilizler aleyhine bozulmaya başlaması, bir Rum-Türk ortak cephesinin oluşmasının yaratacağı tehlikeler, İngiliz Sömürge Yönetimini veya merkez yönetimi, milliyetçi görünüm altında bu ayaklanmayı tezgahlamaya yöneltmiştir." (A.An, agy, s.182)

1931 olaylarına ilişkin birçok belgenin İngiliz arşivlerinde, olay tarihinden 100 yıl sonra, yani Ocak 2032'de açılmak üzere kapalı tutulması, bu kuşkularımızı doğrular niteliktedir.

Ne yazık ki şimdiye kadar yayımlanmış olan Necati Özkan ciltlerinde, 15 Kasım 1930 seçimlerinin sonuçları, bu açıdan herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmamıştır. Necati Özkan'ın Kavanin Meclisi'nde yaptığı konuşmalardan örneklere ise yer verilmemiştir. Rum gazeteleri ile siyasilerinden bazılarının  Türk-Rum işbirliği konusunda yapıcı bir tutum içinde olması (Bak. A.An, agy, s.95,98,112, 132) ve Necati'nin Rum Kavanin azası Hacıpavlu ile ortak seçim toplantıları yapması (agy, s. 134) gibi konular da Kıbrıslıların sömürge yönetimine karşı birliğini sağlayabilecek olan önemli siyasal gelişmelerdendi. Konusunun Kıbrıs olacağı açıklanan 3. ciltte bu hususlara da değinilmesini bekliyeceğiz.

Söz gazetesinde (5 ve 9 Haziran 1937) yayımlanan Necati Özkan'ın "Muhtar İdareye Meylimizin Hakiki Sebepleri Nelerdir?" başlıklı iki makalesi (Cilt:2, s.103-107), Necati Özkan'ın rakiplerinden Dr.Fazıl Küçük'ün daha sonra istismar ettiği bir husus olmakla beraber, bugün bile ilgi ile okunabilmektedir.

Özkan'ın K.T.Kurumları Federasyonu'nun kurulmasına ve çalışmalarına karşı çıkma nedenlerini örnekleyen "Anavatan Hakikatı Bilmelidir" ve "Ortaokullarımız Bir Bütündür"  makaleleri  (agy, s.174 ve 178) günümüze kadar etkileri olan bazı politikaların ipuçlarını vermektedir.

Padişah'ın Kıbrıs'taki jurnalcıları (Cilt:1, s.40), Halkçı yazarların Dr.Eyyüb Necmeddin'le olan tartışmaları da, çok ilginç konuları oluşturmaktadır. (Cilt:1, s.123,165,201-205)

 
GEÇMİŞİMİZDEKİ TABULAR YIKILMALI

Necati Özkan kitaplarının yazarı Ergin Birinci, 1. cildin başlangıcında "Şimdiye kadar hep aynı filmi seyrettik" başlığı altında şöyle yazmaktadır:

"Elbette ki Türkiye'deki bazı siyasi partilerin, askeri kanattaki bazı çıkar çevrelerinin ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki bazı temsilcilerinin; 1950'li yıllardan itibaren Kıbrıslı işbirlikçileri ile birlikte Kıbrıs Türk demokrasisine yaptıkları müdahaleler, yalnız Kıbrıs Türk toplumunun değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin de hep zarar hanesine işlenmiştir. Ancak gerek Türkiye'de, gerekse Kıbrıs'ta "Çok sesliliğin" giderek önem kazanması karşısında, umarız bu tabular yıkılacak ve Kıbrıs Türk demokrasisi hakkı olan yere gelecektir." (s.12)

Necati Özkan'ın kişiliğinde temsil edilen Kıbrıs Türk halk muhalefetinin, başta Dr.Fazıl Küçük olmak üzere, onun ardılları tarafından nasıl dümura uğratıldığı, yılların toplumsal mücadelelerinin nasıl birkaç kişinin hanesine yazıldığı ve ulaşılan bu tek sesliliğin nelere mal olduğu, Türkiye'deki siyasetin KıbrısTürkleri tarafından burada da taklit edilmemesi için uzağı görebilen bazı siyasilerimiz tarafından yıllarca önce yapılan yerinde uyarıların nasıl da haklı çıktığı vb konular, tarihçilerimiz tarafından tekrar tekrar araştırılıp, yazılmalıdır.

1. ciltte Necati Özkan'ın tarih sevgisinden söz edilirken şöyle denmektedir:

"Necati Özkan tarih anlatmak kadar, tarih yazmayı da denemiş, ne yazık ki Kıbrıs'ı  köy köy dolaşarak hazırladığı notlar, evinin yakılması sonucu kül olup gitmiştir. Yaşamının son döneminde banda okuduğu notlarında, çocukluk ve öğrencilik dönemindeki Kıbrıs'taki durumdan uzun uzadıya söz etmektedir." (s.37)

Bu banddan aktarılan ve 2. ciltte yer alan "Kıbrıs'ta Türk Sanatları ve Sanatkarları" başlıklı bölüm (s.28-30) ile "1918 yılına kadar Lefkoşa'daki ilkokullar"dan söz eden bölüm (s.125-127) bize çok değerli bilgiler vermektedir. 4. ciltte, banda alınmış bu anıların bütününün yayımlanacağını umarız.

Necati Özkan'ın mücadelesini anlatan 4 ciltlik bu çalışmanın tamamlanmasıyla, geçmişimizi ve günümüzü değerlendirmek açısından çok yararlı bilgi ve belgelere kavuşmuş olacağız. Bu vesileyle, başta Ergin Birinci olmak üzere, emeği geçen herkesi kutlar, yeni çalışmalara ivme kazandırmasını dileriz.

(Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Eylül 1998, Sayı:37)  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder