Tarihsel geçmiş
1571’de Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı ele geçirmesinden önce, adaya
ait olmayan çeşitli kültürler, Kıbrıs’ı etkilemişti. Kıbrıs’ta, Venedik
yönetiminin sonunda, 200,000 kadar bir nüfus bulunmakta olup, çoğunluk Rum
Ortodoks Hıristiyanlarda idi.
Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldikten sonra,
Anadolu’dan nüfus aktarması yapıldı ve daha sonra Kıbrıslı Türkler, adanın
ikinci en büyük toplumu olarak ortaya çıktı. Kıbrıs’ta 6. yüzyıldan beri bir
Ermeni azınlığı, 7. veya 8. yüzyıldan beri de bir Maronit azınlığı
bulunmaktaydı.[1]
Ada Bizans İmparatorluğu’nun bir parçası iken (395-1191), Roma İmparatoru
II. Justin veya onun halefi Maurice Tiberius zamanında, 3,000 kadar Ermeni
tutsak Kıbrıs’a getirildi. Bunlar, adadaki ilk Ermeni nüfusu oluşturdu.
Kilikya’da oluşan Ermeni devleti de, 11. yüzyılda Kıbrıs’a bir saldırıda
bulunmuştu.[2]
Isaak Komnenos’un 1184’de Antakya’dan Kıbrıs’a vali olarak atanması ve
ardından onun, imparatorluk merkezine karşı düzenlediği isyan, Kıbrıs’ta
tedhişin bir yöntem olarak kullanılmasına yol açtı. Üçüncü Haçlı Seferi
sırasında, Komnenos’u yenerek adayı 1191 yılında ele geçiren Arslan Yürekli
Richard, Fransız tarih kitaplarında
‘Erminler’ diye anılan ve Komnenos’un ordusunda yer alan Kıbrıslı
Ermenilere karşı savaşmıştı.[3] Hatta
Komnenos’un en yetenekli askerlerinden biri, bir Ermeni idi.[4]
Ermeniler, 13. yüzyılın başında Kıbrıslı Rumlarla birlikte, Kıbrıs nüfusunu
oluşturanlar arasında yer almaktaydı. Adadaki Ermeni köylerinden biri olan
Armenahor (Armenokhori), 1307’de Templar
Şövalyelerinin yenilmesinden sonra, Hospitaller Şövalyelerinin eline geçti.[5]
Kıbrıs’taki Ermeni toplumu, Lüzinyan (1192-1489) ve Venedik (1489-1571)
yönetimleri sırasında gelişti. Mağusa’daki Ermeni Kilisesi, 14. yüzyıldan, bir
başka deyişle Lüzinyan döneminden kalmadır. O zamanki Ermeni piskoposu,
Lefkoşa’da otururken, ikinci önde gelen
piskopos da bir ara Mağusa’da oturmaktaydı. Küçük Ermenistan Kralı 6. Leo’nun
1393’de Paris’te ölmesi üzerine, erkek mirasçısı olmadığından, Kıbrıslı I. James,
Kudüs ve Kıbrıs Krallığı yanında, Küçük Ermenistan Krallığı’nı da üstlenmek
zorunda kalmıştı. Lüzinyan egemenleri bu durumu, adanın Venedikliler tarafından
işgaline kadar korudu.[6]
Eski Ermeni köyleri olan Leymosun kazasındaki Armenahor, Baf kazasındaki
Armenu, Mağusa kazasındaki Sparthariko ve Girne kazasındaki Kornekepos, zaman
içinde Ermeni sakinlerini yitirdiler.
Osmanlı
(1570-1878) ve erken İngiliz (1878-1915) Dönemleri
Latinlerden hoşlanmayan Kıbrıslı Ermeniler, 1570 Eylül’ünde Lefkoşa’nın ve
1571 yazında Mağusa’nın Osmanlı Türkleri tarafından muhasarası sırasında
Türklere yardım etmişlerdi. 9 Eylül 1570’de Lefkoşa’nın fethi sırasında,
Ermenilerin Baf Kapısı’nı açarak, askerlerin şehre girmesini sağladıkları
kaydedilmiştir.[7] Daha sonra Baf Kapısı’nın
denetimi Kıbrıslı Ermenilere verilmişti.[8]
Baf Kapısı yanında bulunan, 14. yüzyılda inşa edilmiş ve Venedikliler
tarafından kullanılmış olan Benedictine Manastırı da, kısa bir süre Osmanlılar
tarafından tuz deposu olarak kullanılmış, ama daha sonra Padişah tarafından
Kıbrıs Beylerbeyi Muzaffer Paşa’ya gönderilen 27 Nisan/25 Mayıs 1571 tarihli
fermanla, bu hizmetlerine karşılık Ermenilere ödül olarak verildi. Lefkoşa’daki
bu Ermeni manastırının 40’tan fazla odası ve estetik olarak çok hoş kemerleri
bulunmaktadır. Manastırın yanında, Melikyan ve Uzunyan ailelerinin adını
taşıyan bir Ermeni İlkokulu vardır. Bu okulu, Melikyan ailesi 1921 yılında inşa
ettirmiş, Uzunyan ailesi de 1938’de yeni sınıflar ekleyerek genişletmişti.[9] Ne yazık ki, Ermenilere ait bütün bu binalar,
bugün çok kötü durumda olup, toptan bir tamirata ihtiyaç duyulmaktadır.
1571 yılında çıkarılan bir fermanla, Lefkoşa’daki Baf Kapısı yanındaki Surp
Asvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi’nde Ermeni Kıbrıslıların dini törenlere
başlaması için izin verilirken, 1642 yılında çıkarılan bir başka fermanla da,
Girne kazasındaki Surp Magar Ermeni Manastırı’nın vergiden muaf tutulması
sağlanmıştı.[10]
1963 yılındaki toplumlararası karışıklıklara kadar, hem Kıbrıslı Ermeniler
ve Kıbrıslı Türkler, hem de Kıbrıslı Latinler ile bazı zengin Kıbrıslı Rumlar,
Arabahmet Mahallesi’nde birlikte yaşamaktaydılar. Baf Kapısı ile Sarayönü
Meydanı arasında ve Viktorya Sokağı çevresinde yer alan bu bölge, Kıbrıslı
Türkler tarafından Ermeni mahallesi diye de anılmaktadır.Lefkoşa’nın merkezindeki
en iyi ikamet bölgesi olan bu mahallede, Osmanlı döneminde yüksek rütbeli Türk
devlet memurları, Kadı ve Paşalar da yaşamaktaydı.
Ermeni Kilisesi’nin Kıbrıslı Ermeniler üzerinde belli bir etkisi vardır ve
Ermeni adet ve geleneklerine göre yetişen birçok Kıbrıslı Ermeni, Ermeniceyi,
ana dili olarak öğrenirken, Rumca ve İngilizce gibi diğer dilleri de
iletişimlerinde kullanmaktadır.
1738’de adayı ziyaret Richard Pococke, Lefkoşa’da yaşamakta olan
Ermenilerin sayısının çok az olduğunu ve bunların da çok yoksul olduklarını
kaydetmişti. Pococke, Ermenilerin bir kilise, bir başpiskopos ve kırsal bölgede
bir manastırlarının bulunduğunu yazmaktaydı.[11]
Burada sözü edilen, Beşparmak dağları üzerindeki Alevkayası Orman İstasyonu’nun
1 mil batısında ve Kythrea (Değirmenlik)’dan 4 mil uzaklıkta bulunan Surp Magar
Manastırı’dır. 10,000 dönümlük bir
araziye sahip olan bu manastır, daha önce Mısırlı Koptik Hıristiyanlara ait olup, takriben
1550 yılında Ermeni toplumuna verilmişti. Depremle yıkılan esas bina, 1811-14’te
yeniden inşa edildi. İngiliz yönetimi sırasında, 1895’te Lefkoşa Ermeni
Öksüzleri Fonu tarafından devralınarak, yaz kampı olarak kullanılmaya başlandı.
Kıbrıslı Ermeniler, burada her yıl 1 Mayıs’ta, dinsel bir panayır
düzenlemekteydi.[12]
Osmanlı yönetimi 1811’de manastırın yanına, bir kilise inşa etmek için
Ermenilere izin verince, Ermeniler de memnuniyetlerinin bir nişanesi olarak,
kilisenin giriş yerindeki ön duvara yerleştirdikleri bir mermer zemin üzerine,
o zamanki padişahın tuğrasını kazıyıp işlediler.[13] Ne
yazık ki Surp Magar Manastırı da, halen kötü bir durumdadır.
Kıbrıs’taki Osmanlı yönetiminin sonuna gelindiğinde, Kıbrıslı Ermeniler,
Müslüman Kıbrıslılarla oldukça kaynaşmış durumdaydılar. Osmanlı döneminin
sonuna doğru Kıbrıs’ı ziyaret etmiş olan Avusturyalı Archduke Louis Salvator,
1873’de yayımladığı izlenimlerinde, “Ermeniler, her yerde Türklerle
kaynaşmışlar” diye yazmaktaydı.[14]
Çünkü Ermeniler, çok iyi Türkçe konuşabilmekte ve Osmanlı İmparatorluğu’nun
neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, Türk adetlerini benimsemiş ve sosyal, ticari
ve kültürel yaşamda Türklerin yakın dostları ve ortakları haline gelmişlerdi.
İngilizler 1878’de Kıbrıs’ı işgal edip yönetimi devraldıkları zaman, adada
150 kadar Ermeni bulunmaktaydı, ama daha sonra, başka Ermeniler de Anadolu’dan
Kıbrıs’a göç ettiler. İngiliz işgalinin ilk yıllarında, adada İngilizce
konuşabilen herhangi bir Kıbrıslı Türk yetkili bulunmadığı için, Anadolu
göçmeni Ermeniler, Türkçeyi çok iyi bildiklerinden Osmanlı belgelerinin
okunması ve İngilizceye çevrilmesinde İngiliz yönetimine yardımcı oldular. Ruth
Keşişyan şöyle yazmaktadır:
“Apisoghom Ütücüyan adındaki bir Ermeni, Osmanlı devletine ait belgelerin
resmi
tercümesini yapmak ve yeni oluşmuş İngiliz yönetimi için Türkçe tercümanlıkyapmak üzere Kıbrıs’taki İngiliz Valisi tarafından İstanbul’dan davet edildi. Onun oğlu olan Hrand Utücüyan da, ada 1914’de ilhak edilip, 1925’de tam bir İngiliz Taç Kolonisi olarak ilan edilinceye kadarki dönemde, bu tercümanlık görevini sürdürdü.”[15]
Ermeniler, İngiliz döneminin başlarında, sayılarının az olmasına karşın,
Kıbrıs toplumu içinde önde gelen kişilere sahiptiler. Kıbrıs’ta Türkçe dilinde
basılan ilk gazeteyi, Aleksan Sarafyan adlı bir Ermeni çıkarmıştır. Sarafyan,
Anadolu’dan kaçmak zorunda kalınca, önce Mısır’a, oradan da, adada İngiliz
işgalinin başlamasından sonra Kıbrıs’a geldi. 1880 yılında Larnaka’da sadece
beş sayı yayımlanan “Ümit” adındaki bu gazete, uzun zamandan beri Osmanlıya ait
olan Kıbrıs adasını sattığı için padişahı eleştirmekteydi. Ümit gazetesinin
Kıbrıs’ta yayımlanması, Abdülhamit’in protestosundan sonra yasaklandı.[16]
Sarafyan, daha sonra, 16 Haziran 1889’da, ikinci Türkçe gazete olarak
Dik-el-Şark (Doğu’nun Horozu) adlı gazeteyi çıkarttı, ama o da kapatıldı.[17]
Kıbrıs’taki Ermeni nüfusu, Birinci Dünya Savaşı sırasındaki soykırım ve onu
izleyen etnik temizlik sırasında artmıştı. Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit
(1907-1908) ile Talat Paşa (1915-1918)’nın baskı dönemleri sırasında, birçok
Ermeni Kıbrıs’a kaçınca, adadaki Ermenilerin sayısı 8,000’e ulaştı. 1925 yılına
gelindiğinde, çoğu Amerika, Kanada ve Avrupa ülkelerine göç ettiler. 1921’de
Kıbrıs’taki Ermenilerin sayısı 1,197 iken, bu sayı 1931’de 3,337’ye
yükselmişti.[18]
Kıbrıslı Ermeniler ile Kıbrıslı
Türkler arasındaki eğitim alanındaki işbirliği
İlk Kıbrıs Türk özel okulu olan Numune-i Terakki Mektebi, 1883 yılında
Ermeniler ile Kıbrıslı Türklerin işbirliğinin bir ürünü olarak kuruldu.
Kıbrıs’taki İngiliz işgalinin başlamasından dört yıl önce, Artin Keşişyan
adında 18 yaşındaki bir Ermeni genci, Kayseri’den Lefkoşa’ya gelip, tarakçılık
ve kürkçülük yapmak üzere bir dükkan kiraladı. Ayrıca çarşıdaki gece bekçisinin
oğlu olan Hasan’ı da yanına alarak, bir yandan onun ilk ve orta okulda
okumasına yardım ederken, öte yandan da boş zamanlarında ona tarakçılık
sanatını öğretti. Daha sonra, Hasan’a Lefkoşa’da bir tarakçı dükkanı açarak,
iyi bir kazanç kaynağı sağladı. Kürkçü Artin Ağa, bununla da kalmayıp Hasan’ın
tarakçı dükkanında bazı önde gelen Kıbrıslı Türklerin çocuklarının eğitim
görmesini sağladı. Ömerye Mektebi’ndeki görevinden istifa etmiş olan Lisani
Efendi ile işbirliği yaparak, Kıbrıs’ta ilk modern özel Kıbrıs Türk okulunu
kurdu. O zaman İstanbul’daki en büyük kitabevi olan Tefeyyüz Kütüphanesinin
sahibi, Artin Ağa Keşişyan’ın amcası idi ve okulun kitaplarını da o sağladı.
Okul, kısa sürede halk arasında yayıldı. Üçüncü bir oda eklenmesine rağmen
yetersiz kalınca, boş bulunan Arabahmet Mektebine nakledildi. Birkaç yıl sonra
da, şimdiki Barclays Bankasının bulunduğu yerdeki Tüccarbaşızade Hacı Derviş
Efendi’nin kazinosuna aktarıldı. Numune-i Terakki Mektebi, nihayet 1888’de,
Ayasofya Mektebi ile birleştirildi.[19]
Artin Ağa Keşişyan, evladı gibi sevdiği Hasan öldüğünde, onun cenaze
masraflarını ödemiş ve annesine de ölünceye kadar her Cuma günü üç kuruş
vermişti.[20] Daha da ilginç olan,
gazeteci-matbaacı M.Akif’ten özetlediğimiz bu öykünün 1957’de Hürsöz
gazetesinde yayımlanmış olmasıdır.
Ayrıca, ilk Kıbrıslı Türk kitabevinin kurulması da Artin Keşişyan’ın desteğiyle
gerçekleşmiştir. Keşişyan Efendi’nin kendisi gibi tarakçı olan kayınbiraderi
Nasipyan Efendi, 1908’de İstanbul’da meşrutiyetin ilanından sonra, Kayseri’den
gelip, Lefkoşa’ya yerleşti. Nasipyan Efendi’nin
o zaman Artin adlı oniki yaşında bir oğlu vardı ve Hüseyin Resmi
Efendi’den Türkçe dersleri almaktaydı. Artin Nasipyan Efendi, bir gün Hüseyin
Resmi Efendi’ye kitapçılık yapmasını tavsiye ederek, Maarif Dairesi’nden de
yeni ders yılının kitap listesini aldı. İstanbul’daki Tefeyyüz Kütüphanesinin sahibi
olan amcasının oğlu Partih Efendi’den de kitaplar sağlandı. Hüseyin Resmi
Efendi, kunduracı Sandıkçızade Mustafa Efendi ile birlikte paylaştığı bir
dükkanı kiralayarak, “10 Temmuz Kütüphanesi”ni açtı. 1909’dan, Hüseyin Resmi
Efendi’nin kronik akciğer hastalığından öldüğü 1913 yılının ortasına kadar bu
binada faaliyet gösteren kütüphane, yine onu kuran Artin Keşişyan Efendi
tarafından boşaltıldı. Bugün aynı yerde, Kemal Rüstem Kitabevi bulunmaktadır.[21]
İngiliz Döneminin ortaları (1915-1948)
Melkonyan Enstitüsü, özel Ermeni okullarının yanında, ana eğitim kurumunu
oluşturmaktaydı. Bu okul, Mısır’da doğmuş olan Krikor ve Garabed Melkonyan
kardeşler tarafından, 1915 soykırımının ardından, 1924-26 yıllarında inşa
edilmiş ve okula onların adı verilmişti. 54,000 Sterlin’e mal olmuş ve
zamanında türünde en büyük kuruluş idi.[22]
Bugün kapanmıştır. Melkonyon Enstitüsü’nün bugün dünyaya yayılmış olan 2,000
mezunu arasında, Türkiye’nin tanınmış kültür adamlarından Pars Tuğlacı gibi
önde gelen bazı kişiler de vardır. “Söz” adlı bir Kıbrıs Türk gazetesi 1937
yılında Melkonyan Enstitüsü ile ilgili şu övgü dolu satırları yazarak,
takdirlerini belirtmişti:
Kıbrıs’ta çok eski zamandan beri
Ermeni cemaatı vardır; fakat bu varlık, Melkonian Okulu yapıldıktan ve
açıldıktan sonra daha canlı bir surette duyulmuştur. Yarım milyon (yanlış-A.An)
İngiliz lirasını bu uğurda vakfeden Baron Melkonian, hiç şüphe yoktur ki
cemaatine büyük iyilik yapmış ve adını ölmezler sırasına koymuştu.”[23]
1946 yılında yapılan Lefkoşa Belediye Meclisi seçimlerine 5,264 Kıbrıslı
Rum, 1,460 Kıbrıslı Türk, 642 Kıbrıslı Ermeni, 94 Katolik, 20 İngiliz ve
diğerleri olmak üzere toplam 7,480 seçmen katılmıştı.[24] Buna
göre Kıbrıslı Ermeniler, yaklaşık %9’luk bir oran ile Lefkoşa’daki en büyük
üçüncü toplumu oluşturmaktaydı.
Aynı yıl Söz gazetesinde yazan bir Ermeni okuyucu, şöyle demekteydi:
“Daha yüz sene evveline kadar, Anadoludaki Ermeniler ve Karamanlı Rumlar,
Ermeniceyi ve Rumcayı ne bilirler, ne de konuşurlardı. (...) Ermeniler ve
Rumlar, Türk idiler, yalnız mezhepleri itibarile Hıristiyan olduklarından,
bunlara Ermeni ve Rum denirdi. Biz bunu babalarımızdan böyle duyduk,
analarımızdan böyle işittik... Erivan Cumhuriyeti’ne gitmek yanlıştır.”[25]
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’dan gelip Kıbrıs’a yerleşen bir
Ermeni tarafından kaleme alındığı açık olan bu çok ilginç alıntı, -Anadolu’daki
Rumlar gibi- Türkçe konuşmaktan, Ermenice konuşmaya geçen Anadolu Ermenilerinin
kimlik yapısındaki kaymayı da göstermektedir. Modern zamanlar öncesinde,
Akdeniz’deki Ermeniler, Rumlar ve Türkleri birbirinden ayıran, en başta onların
dinleri idi. Burada ilginç olan husus, bu Ermeni okuyucunun, Ermenileri (ve
Rumları) ilgilendiren bir konuyu, Türkçe olarak bir Türkçe gazetede dile
getirmesiydi.
Her ne olursa olsun, Ermeni nüfusundaki artış, onların daha belirgin olarak
spor ve sanatta olmak üzere, adanın sosyal ve kültürel yaşamına daha büyük
oranda katılmaları sonucunu getirmiştir.
Futbol
Kulüpleri
Kıbrıs’ta futbol her zaman ya sağ (milliyetçiler) veya sol (kosmopolitikler)
tarafından aşırı derecede politikleştirilmiştir. Lefkoşa Türk Lisesi’nin Futbol
Kulübü, 1920’lerde aralarında Ermeni Eytam Mektebi ve Ermeni Esnaf Kulübü’nün
de bulunduğu diğer okulların futbol takımlarıyla maç yapmıştır.[26]
Ermeni Spor Derneği (Kayzak), Mart 1931’de ilk Kıbrıs futbol Kulüplerinin
toplantısı yapıldığı zaman, katılan yedi kulüpten biri idi. Diğer katılımcılar
şunlardı: Lefkoşa Türk Spor Kulübü ve beş Kıbrıs Rum kulübü (AMOL, Pezoporikos,
AEL, APOEL ve Trust).[27]
Resmi olmayan ilk futbol şampiyonası, Kıbrıs Rum kulüpleri arasında yapıldı
ve daha sonra Kıbrıs Türk ve Ermeni kulüpleri de buna katıldı. Ahmet Sami
Topcan’ın anlattığına göre, bu resmi olmayan turnuvaların birinde, Ermeni
takımı Kayzak’ın şampiyon olması üzerine, Kıbrıslı Rumlar bundan hoşnut olmamış
ve çarşıdaki Ermeni tüccarları aleyhine bir çarşı ambargosu başlatmış; bunun
sonucunda da, Ermeni Kayzak kulübü, futbol faaliyetlerini durdurmak zorunda
kalmıştı.[28]
Bir grup Ermeni genci, 1934’de Ermeni Genç Erkekler Derneği (İngilizce İlk
Harfleriyle AYMA=Armenian Young Men’s Association)’ni kurdu. Derneğin futbol
takımı, 1947-48 futbol sezonunda Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) üyeliğine
kabul edildi. Kıbrıs Ulusal Ligi içinde, Ermeni ve Kıbrıs Türk takımları arasında
karşılaşmalar yapılmaktaydı. Aşağıdaki dipnotta, 20 karşılaşma, gol
sonuçlarıyla birlikte verilmektedir.[29] Bu
karşılaşmalar, çok kıyasıya ve sportmence bir havada geçmekteydi.
Edebiyat, Tiyatro ve Müzik
Alanlarındaki İşbirliği
Kıbrıslı Ermeniler ile Kıbrıslı Türkler, sporda olduğu gibi, kültürel
alanda da işbirliği içindeydiler. Kıbrıslı Türkler, 1920’lerde çeşitli tiyatro
oyunları sahnelemeye başladıkları zaman, bazı Ermeni ve Kıbrıslı Rum kadınlar
da buna katıldılar. Kıbrıslı Türk kadınların, dinsel tutuculuk yüzünden sahneye
çıkmalarına izin verilmemekteydi.[30]
Emekli öğretmen Hasan Saffet Hocalar, Arna Hanım, Marika, kukla oynatıcısı
Afrotar, Viktor, İlhami’nin kumpanyasında çalışan Peruz Hanım ve diğerleri gibi
bazı Ermeni sanatçıların varlığını hatırlamaktadır.[31] Köşe
yazarı Eşref Çetinel de, Peruz Hanım’ın, 1924’de Mağusa’da Kıbrıslı Türklerin
sahneledikleri tiyatro oyunlarında rol alan tek kadın olduğunu babasından
duyduğunu aktarmıştır.[32]
Kıbrıslı Türklerle iyi ilişkiler içinde olan
meşhur Kıbrıslı Ermenilerden biri de, Lefkoşa Türk Lisesi bandosunun müzik
öğretmeni olan Bedelyan Efendi idi.
H. Bedelyan, lisenin yıllık dergisinde yer alan “Bando” başlıklı makalesinde bu
deneyimi hakkında şu bilgileri vermektedir:
“1927 Kanunisani (Ocak) iptidasında vazifeye başlamak üzere Kıbrıs Türk
Lisesi Bando Muallimliği’ne davet olundum. 1921’de başlayan bando azalarından
ancak bir kişi vardı ve büsbütün yeniden teşkil edilmesi lazım geliyordu.
Bandoda bulunan talebenin duhuliyesinin yarısı bağışlanmış olduğundan
teşkilatı yapmakta güçlük olmadı. Do-re-mi’den başladık ve gün be gün
terakkisine çalışmaktan geri kalmadık.
1927-28 devresine başladığımızda bando talebesinden 8 talebe eksilmişti,
yeniler tayin edildi ve devam ettik.
1928-29’da Müdür Mr.Henri bandoya ehemmiyet verdi ve bu sene zarfında fazla
terakki ettik. 1929-30 senesinde yine aynı veçhile devam ettik. Lakin mezuniyet
dolayısıyla bandodan 7-8 talebenin eksilmesine rağmen, bandomuzu yine devam
ettirdik. Çünkü daha evvelden istidatlı bazı talebeye -muavin olmak için-
öğretirdim.
1930-31 Mr.Grand zamanında bandodan mada bir de orkestra (ince saz)
teşkiline teşebbüs edildi. Bu senenin Mayıs 10’unda treni mahsusla mektep
Mağusa’ya tenezzühe (geziye) gitti ve gündüz futbol oyununda ve gece de lise
fakir talebesi menfaatine verilen müsamerede bandomuz da birçok parçalar çaldı.
1931-32 Canon Newham zamanında bandomuz terakkide idi. Mektep o sene
Girne’ye senelik tenezzühünü yaptı ve bando da beraber idi. Orada deniz
kıyısında birçok halk önünde bir hayli parçalar çaldık.
1932-33 Müdür İ.Hikmet Bey geldiğinde, bandomuzu teşkil eden efendilerin
hemen bütünü de müptedi (yeni öğrenci) idi ve bir sene zarfında büyük bir
terakki gösterdiler. Bir orkestra teşkil etmek için müdür beyle teşebbüste
bulunduk ve lisemizin son müsameresinde lise tarihinde görülmedik 35 kişilik
bir orkestra takımı icrayı ahenk etti. Musiki zevki gittikçe tevassu ediyordu.
1933-34’te bandomuzda yalnız 12 aza kalmıştı. Yine mektepten mezun olan ve
Türkiye’ye tahsil için giden talebenin eksilmesi dolayısıyla yeniden tayin
ettik ve işe başladık. Bu sene mektep Larnaka’ya tenezzühe girdiği esnada orada
sahilin muhtelif mevkilerinde bandomuz güzel musiki parçalarını terennüm ederek
Larnaka halkı için güzel bir gün yaşattı.
Bu defa senelik müsameremizde bandomuzun çaldığı parçalar müsamereye teşrif
edenler üzerinde iyi bir tesir bıraktığı gibi, bu meyanda mektebin sabık müdürü
Mr.Canon Newham’dan alınan mektupta, bandomuzun şayanı takdir bir surette
terakki etmiş olduğunu beyan etmiş ve tebriklerde bulunmuş olduğunu burada
ilaveten zikrini münasip görüyorum.”[33]
Bedelyan, Lefkoşa Türk Lisesi’nin bandosunu 25 yıldan fazla bir süre
yönetti. Bu görevden alındığı zaman, 6 Mayıs 1949 tarihli Halkın Sesi
gazetesinde bir makale yayımlayan köşe yazarı Hakkı Süha, bu olayı ağır bir
şekilde eleştirdi. Bedelyan, daha sonra gençlere özel keman dersleri vererek,
Kıbrıs Türk toplumu ile olan bağlarını sürdürdü ve öğrencileri bugün bile onu
hâlâ sevgiyle anımsamaktadır.
Bir başka Kıbrıslı Ermeni müzisyen
olan Keğam Celâlyan, kanunu ile çeşitli klasik Türk müziği gruplarında yer
almış ve toplumlararası çatışmaların başladığı Aralık 1963’e kadar sanatını
icra etmiştir. Celâlyan, Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu’nun radyo ve
televizyonunda, Zeki Taner ve Mustafa Kenan’ın toplulukları ile birçok program
yapmış ve halk konserlerinde de büyük takdir toplamıştı.
İki toplumun müzik alanındaki işbirliğinin uzun ve başarılı bir geçmişi
vardır. Örneğin Söz gazetesi, 1938 yılında şunları yazmıştır:
Kıbrıs Filarmonik
Kurumu’nun son konserinde Ermenice, Rumca ve Türkçe Kıbrıs halk türküleri
çalındı... Konserde mevki alan Türk müzikseverleri cidden büyük başarılar
göstermiş ve bu sahada Ermeni ve Rumlardan geri olmadığını isbat etmişlerdir.[34]
Bundan 15 yıl sonra, 24 Mart 1953’te Hürsöz gazetesi de şunları
yazmıştır:
Darülelhan, Mustafa Kenan başkanlığında konserler
hazırlıyor. İlk konser 14 Nisan’da verilecek. Konsere iştirak edecekler
arasında Kıbrıs’ın en yüksek piyano sanatkârlarından biri olan Miss K.Guebenlian
ile Mağusa’dan viyolensel amatörü Dr.Kostas Petridis ve polis bandosundan
birkaç kıymetli musikişinasın da bulunarak programı zenginleştireceği
öğrenilmiştir.
Hürsöz gazetesi 16 Nisan 1953 tarihli nüshasında, Darülelhan Konserinin çok
başarılı geçtiğini haber vererek şöyle yazmıştır:
“Klasik alafranga eserlerle bize üç saat kadar çok güzel dakikalar yaşatan
Darülelhan’da 20 kadar musikişinas kardeşimiz yer almaktaydı.”[35]
Kıbrıslı bir Ermeni olan avukat, şair ve tarihçi Nubar Maksutyan LL.B, Kıbrıs
Türk edebiyat dergilerinden Dünya’da çeşitli makaleler yayımlamıştı. İlk
makalesi derginin Mart 1946 tarihli 7. sayısında yayımlanan ve daha önce
İngiliz dergisi “Great Britain and the East”de çıkmış bir yazısının Türkçe
çevirisiydi: “Eski Kıbrıs’a Bir Bakış”. Haşmet M.Gürkan’ın belirttiğine göre,
derginin yazı işleri müdürü olan Hüseyin Cahit, yazının kendi dergisinde de
yayımlaması için Maksutyan’ın ısrarla rica ettiğini anlatmış ve Maksutyan,
yazılarının Dünya’da çıkmaya başlaması üzerine, bir gece tüm Dünya yazarlarını
Gamaor adlı Ermeninin meyhanesine davet ederek, onlara bir güzel ziyafet de
çekmişti. Maksutyan’ın Dünya’daki makalelerini İngilizceden Türkçeye
çevirenler, Ahmet Muzaffer Gürkan ile Nazif Süleyman idi.[36]
Nubar Maksutyan’ın bazı tarih konulu makaleleri, 1954 yılında Kıbrıslı
Türkler tarafından yaygın olarak okunan iki gazetede daha yayımlanmıştı. Bu
makalelerin bir listesini aşağıdaki dipnotunda bulabilirsiniz.[37]
Lefkoşa’nın
sosyal ve ekonomik dokusuna Ermenilerin katkısı
Kıbrıslı Ermenilerin çoğu başarılı işadamlarıydı ve özellikle kuyumculuk,
terzilik, fotoğrafçılık ve halı satışında öne çıkmışlardı. Kıbrıslı Türk yazar
Hizber Hikmetağalar, “Eski Lefkoşa’da Semtler ve Anılar” adlı kitabında,
1950’lere kadar Kıbrıslı Türk, Rum, Ermeni ve Latinlerin yan yana yaşadıkları
Tophane mahallesindeki bazı Ermeni ailelerden söz etmektedir:
Mahallenin en uzun sokağı olan Tophane Mescidi (Graniku) Sokağının bir
ucunda, geniş avlulu tek katlı kerpiç bir evde Sarkis Değirmenciyan adında bir
arabacı ve ailesi yaşardı...Büyük kızı Mara Türkiye’de doğmuş ve buraya iki üç
yaşında gelmişti. Alis ve Arman adındaki kızları ise halis “Tophaneli” idiler.
Dahiliye mütehassısı Dr Tumanyan, oğlu Onnik makinist, kızı Luise de müzik
öğretmeni idi. O sokaktan her geçişte, kulaklarımız tatlı piyano nağmeleri ile
dolardı. O zaman bizde henüz müzik öğretmeni olmadığından, dönemin tanınmış ve
varlıklı bazı Türk ailelerinin kızları matmazel Luise’den piyano dersi
alırdı...Mahalledeki Ermenilerden biri de Setrak Bijyan idi. Bijyan, ünlü Lidra
caddesindeki mağazasında gömlek imalatı ve satışı yapardı. Oğlu Hamparsun bir
süre babasıyla çalıştıktan sonra Londra’ya gitmiş ve orada iyi bir iş sahibi
olmuştu. Mermerci Agop Yerganyan vardı. Eski Anadolu muhacirlerinden olan sabuncu
Garabet Nalçacıyan Efendi, avluya kurduğu işyerinde çamaşır sodası ve yeşil
sabun imal ederdi...”[38]
Hikmetağalar, ayrıca bu mahallede yer alan Uzunyan Sokağı’nın adının,
zamanında bu bölgede bulunan (Tophane Mahallesi’nin adı 1945’de Ay Andrea
Mahallesi olarak değiştirilmiştir) Hacı Sofu’lara ait bir eski zaman bahçesini
satın alan Artin Uzunyan oğlu tenekeci Dikran’a izafeten verildiğini
belirtmektedir. Babası Artin ise, “vaktiyle Anadolu’dan göç ederek Kıbrıs’a
gelen, gelirken de tenekeler dolusu sade yağlarının altında çil çil Osmanlı
altınlarını kaçıran Ermenilerden birisi” imiş.[39]
Dikran Uzunyan 1957’de öldüğü zaman, Kıbrıs Türk gazetesi Hürsöz’de
çıkan bir yazıda, Uzunyan’ın Lefkoşa’ya Diyarbakır’dan geldiği ve bir tenekeci
yanında çalıştıktan sonra, bisiklet tamiri ile uğraştığı yazılmıştı. 1907’de
Bay Petridis ile çalışmaya başlamış ve yıllarca birlikte ticaret yapmışlardı.[40]
Uzunyan, bu ortaklıktan ayrıldıktan sonra, Sultanyan adlı bir başka Ermeni ile
bir şirket kurmuş ve yıllarca Kıbrıslı Türkler, buradan Raleigh marka
bisikletlerini ve Philips marka ilk radyolarını almışlardı.
Kıbrıslı Türklerle bağlantıları olan ve birçok Kıbrıslı Türk müşterileri
olan daha başka Kıbrıslı Ermeni iş adamları da vardı. Örneğin Lefkoşa’da suni
gübre ithal eden Ornik Zekeryan, kumaş satan beş dükkanı bulunan Artin
Bohçalyan, lokum ve diğer yemişleri ithal eden şekerci Ornik, Krikor ve
Nersesyan adlı Ermeniler. Bir Kıbrıslı Ermeni olan Krikor Efendi’ye göre,
Kıbrıs’a ayakkabıyı ilk olarak Ermeniler getirmiştir. Bundan önce Kıbrıslılar
“çarık” ve “çangar” giymekteydiler. Ermeniler ayrıca giydikleri pantolon ile,
çakşır (vraka) denen bol pantolon giymekte olan Kıbrıslıları etkilemişlerdi.[41]
1954 yılında, Beliğ Paşa Sokağı’nda oturan Ermeni bir bayan olan Nazik
Garabaşyan, Kufi H.Okay ve Niyazi Reşat adlı Kıbrıslı Türklerin sahibi
bulunduğu Şoför Okulu’na yeni bir isim bulma yarışmasına katılarak, “OKAY”
adını önermiş ve bedava bir öğrenci sürüş kursu kazanmıştı.[42]
Bir başka Kıbrıslı Ermeni olan Vartan Malyan, bir zamanlar Arabahmet
Mahallesinde yaşamakta olan ailelerin bir listesini bize vermektedir: Diş
doktorları Dr.Sarıyan ve Dr. Muradyan, fotoğrafçılar Zartaryan, Avedisyan ve
Yervant, bakkal papaz Hovanes, dülgerler Vartan, Deliferyan ve Vaharjak,
bezirgan Artin Bohçalyan ve daha bir çokları. Malyan Efendi, Kıbrıslı Türklerin
de dükkanlarının bulunduğu Arasta Sokaktaki Ermeniler arasında şu isimleri
anımsamaktadır: Deliferyan, Bedelyan, Daduryan, Kostanyan, Kazancıyan ve
Çiçekçiyan.[43]
Ben de çocukluk günlerimden, şu Ermeni adlarını anımsamaktayım: Dayımın
işvereni, sabuncu Gabriyel Kasparyan, çıraklık döneminden sonra anneme 1932’de
terzilik diplomasını veren terzi Madame Şinorik, annemin tanıdığı Arasta’daki
kumaş tüccarı Onnik ve Karnik kardeşler, 1960’lı yılların başında ev sahibimiz
de olan ve annemin berberi Peruz Hanım, babamın özel günlerde beni götürdüğü ve
kebap ve lahmacun yediğimiz Parsek Amca, sevdiğimiz renkli meşrubatı üreten
Bambakyan ve diğerleri.
Birçok Kıbrıslı Ermeni, adlarını uluslararası planda da duyurdular. Örneğin
müzik öğretmeni Vahan Bedelyan’ın öğrencileri Manuk Parikyan, Levon Çilingiryan
ve Hartun Bedelian; piyano öğretmeni Sirvart Çilingiryan; kardiyoloji uzmanı Dr
Vatçe Kalbiyan; yazar Ohannes Şöhmelyan; BM’de yüksek görevlerde bulunmuş olan
Benon Sevon; Larnaka’dan tanınmış gömlek imalatçısı Stefan Harutunyan; ressam
Vartan Taşçıyan; ilk baskısı 1946’da yapılmış olan “Herkes için Romantik Kıbrıs
Rehberi” adlı kitabın yazarı ve halen kızı Ruth Keşişyan tarafından işletilen
Muflon Kitabevi’nin kurucusu Kevork K. Keşişyan; araba yarışçısı Vahe Terziyan;
“Cyprus Weekly” gazetesinde hizmet veren gazeteci çift Georges ve Lana
der Partogh, “Financial Mirror” gazetesinin yazı işleri müdürü olan
oğulları Masis. Tanınmış bir başka Ermeni ise, İstanbul’da iki kitabımın
basımında yardımcı olan arkadaşım yayıncı Masis Kürkçügil’dir”.[44]
Kıbrıslı Ermeniler ile Kıbrıslı Türkler
arasındaki sosyal ve ekonomik ilişkilerle ilgili bu ayrıntılı bilgiler, iki
toplumun Lefkoşa’da birbiriyle kaynaşmış yaşamını ortaya koymaktadır. Ermeni
veya Türk Kıbrıslıların kültürel mirasının ayrı değil, birbiriyle iç içe olduğunu
kanıtlamaktadır. Sadece günlük yaşamlarında maddi açıdan birbirlerine
dayanmakla kalmayıp, ayrıca sosyal ve kültürel açıdan da birbirlerine destek
olmuşlardı.
Tedhiş, toplumlar arası ilişkileri bozuyor
Söz gazetesi Haziran 1937’de, İngilizce yayımlanan “Embros” adlı gazetede
çıkan ve Baron R. Takvoryan tarafından kaleme alınmış olan “Kıbrıs ulusal ruhu”
başlıklı bir tartışma yazısını
aktarmıştı. Kıbrıslı Ermeni yazar Takvoryan, makalesinde Kıbrıslı Rumlar ile
Kıbrıslı Türklerin sosyal ve ticari durumlarını karşılaştırmakta, daha sonra da
son zamanlarda hareketlenen Kıbrıs’ın “ulusal ruhu”na değinerek şu eleştirileri
yapmaktaydı: Adada sadece Rumlar ve Türkler bulunmamaktadır, Ermeniler ve
İngilizler de vardır. Kıbrıslı Rumlar arasında artan milliyetçiliği de
eleştiren Takvoryan Efendi, Kıbrıs’a özerklik verilmesi taleplerine karşı
çıkmaktaydı.[45]
Kıbrıs Rum yer altı örgütü EOKA’nın Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için
tedhiş mücadelesine başlamasından bir yıldan az bir süre önce, 4 ile 9 Mayıs
1954 tarihleri arasında Kıbrıs karma futbol takımı İsrail’i ziyaret etmişti.
Kıbrıs karmasında on Kıbrıslı Rum, beş Kıbrıslı Türk (Çetinkaya’dan Erol, Erdoğan ve Defteralı,
AEL’den Kamuran ve Sevim) ve bir Kıbrıslı Ermeni (AYMA’dan Sarkis der Avedisyan)
yer almaktaydı.[46]
Daha sonra Çetinkaya, 27 Şubat
1955’de AYMA ile bir futbol karşılaşması yaptı.[47] Bu,
iki futbol kulübü arasındaki son karşılaşma olacaktı. Çetinkaya futbolcuları, 3
Nisan 1955’de, Pezoporikos futbol takımı ile oynamak üzere GSP Stadyumuna
gittiği zaman, içeriye alınmadılar. Özcan Özcanhan’a göre, Kıbrıs Türk
takımına, stadyumun Rum Ortodoks Kilisesine ait olduğu ve Pezoporikos’un da
Çetinkaya ile maç yapamayacağı söylendi. Kıbrıslı Türk futbolculara, “Siz
İngilizlerin yanında saf tutarak, EOKA mücadelesine zarar verdiniz” dendi.[48]
Çetinkaya olayı, KOP nezdinde protesto etti, ama sonradan Kıbrıs Türk
takımlarıyla futbol karşılaşması yapılmaması kararı alındı. Bunun üzerine
Kıbrıs Türk futbol kulüpleri, Ekim 1955’de kendi futbol federasyonlarını
kurdular ve spordaki toplumlararası işbirliği sona ermiş oldu.
Kıbrıslı Ermenilerin çoğu, iyi bir yaşam düzeyine sahipti ve 1963’den önce,
Kıbrıs Türk toplumundan daha fazla vergi ödemekteydiler. Kıbrıslı Türkler,
1958’de Lefkoşa’nın Türk kesimindeki mahallelerde ayrı bir belediye
oluşturdukları zaman, Kıbrıslı Ermeni işadamları meslek vergilerini bu makama
vermeyi tercih ettiler.[49] Ama
1963’deki toplumlararası çatışmalardan sonra, Ermeniler, ya Rumların ajanı
olmakla suçlandılar, ya da Kıbrıs Türk yeraltı örgütü TMT (Türk Mukavemet
Teşkilatı) tarafından Kıbrıs Türk
mahallelerinden ayrılmaları için tehdit edilmeleri üzerine, Lefkoşa’nın Rum
kesiminde yaşamayı tercih ettiler.
Toplumlararası tedhiş, Kıbrıslı Ermenilerin sayısının azalmasına da yol açtı.
Dr.R. Takvoryan, 1947’de Ermenilerin nüfusunun 4,000’den fazla olduğunu tahmin
etmekteydi.[50] Ama Vartan Malyan, EOKA
mücadelesi başladıktan sonra, birçok Ermeni ailesinin İngiltere ve Amerika’ya
göç ettiklerini belirtmektedir.[51]
1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildiği zaman, Lefkoşa’da 2,500, Larnaka’da
800, Mağusa’da 250 ve geriye kalan az sayı da kırsal bölgelerde olmak üzere,
adada 3,628 Ermeni yaşamaktaydı.
1970’lerde Lübnan ve İran’dan ve daha sonra da, Ermeni Sovyet
Cumhuriyeti’nin çökmesi ardından, daha önce 1963’te toplumlararası
çatışmalardan sonra göç etmiş olan bazı
Ermeni aileler Kıbrıs’a geldiler.[52]
Yakın geçmişte, Çetinkaya futbol kulübü, emekli futbolcular için bir gece
düzenlediğinde, anı plaketi alan 4 Rum ve 19 Türk Kıbrıslı yanında, 2 de Ermeni
Kıbrıslı vardı (Sarkis Bedikyan ve Rober Kostanyan).[53]
Kıbrıslı Ermenilerin sayısı halen 2,500 kadar olup, Bayan Susan Pattie’nin
deyişiyle, “sadece 1963 ve 1974’deki tedhiş olaylarının getirdiği güvensizlik
değil, ayrıca ülke dışında iş olanakları aramanın getirdiği yeni hareketlilik
ve başka toplumlardan evlilikler ve asimilasyon korkuları ile kimliklerini
korumaya çabalamaktadırlar.”[54]
(Bu çalışma, ilk defa, 24 ve 25 Kasım 2007 tarihlerinde Kıbrıs Avrupa
Üniversitesi tarafından düzenlenen “Kıbrıs’ın Azınlıkları: Geçmiş, Şimdi ve
Gelecek” başlıklı konferansta İngilizce olarak sunuldu ve diğer bildirilerle
birlikte "The Minorities of Cyprus" başlıklı kitapta yer aldı. (Edited by Andrekos Varnava, Nicholas Coureas, Marina Elia), Cambridge
Scholars Publishing, 2009, pp.282-293)
(Türkçe olarak yayımlandığı yer: HASDER Yıllığı 2007, Sayı:55)
[1] A. An, Kıbrıs Kültürü Üzerine
Yazılar, Lefkoşa 1999, s.14-15; G. Hill, A History of Cyprus, 4 cilt. (Cambridge, 1940-1952), Cilt 1, s. 281
ve 305, Cilt. 2, s. 2-3; Andrekos
Varnava, ‘The Maronite Community of Cyprus: Past, Present and Future’, Al-Mashriq: A Quarterly Journal of Middle
East Studies, I, 2, Eylül 2002, s.45-70.
[2] Hill, Cilt.1, s.
281.
[3] Rupert Gunnis, Historic Cyprus, London 1947, s.175
[4] Cyprus Mail, 5 Kasım 1985.
[5]
Hill, Cilt.2, s. 2.
[6] Gunnis, Historic Cyprus, s. 101.
[7] Papken I., Hai Kibros (Antelias-Beirut, 1936), s. 27, 87: aktaran Hill,
Cilt.2, s. 3.
[8] Papouran, Kipros Gueghzi, 1903, s .63, 68: aktaran Hill, Cilt. 2, s. 3.
[9] Ruth
Keshishian, ‘Armenian Community of Cyprus: 6th Century AD to the
Present Day’, Cyprus Today, Ocak-
Nisan 2002, s. 32.
[10] ibid,
s. 28.
[11] C.D.Cobham, Excerpta Cypria: Materials for a History of Cyprus (Cambridge,
1908), s. 260 ve 269.
[12] R.Takvorian, ‘The Armenian Community’, The
Island of Cyprus-An Illustrated Guide and Handbook, compiled and edited by
L.&H. Mangoian (Bristol, 1947), s. 19-21; G. Grivaud, ‘Les minorities orientales à
Chypre’, Chypre et la Mediterranée
orientale, eds. Y. Ioannou, F. Metral and M. Yon (Lyon, 2000), s. 49.
[13] A. C.Gazioglu, The Turks in
Cyprus (London, 1990), s. 264.
[14] L. Salvador, Lefkosia: The
Capital of Cyprus, yeni baskı. (London, 1983), s. 18.
[15] Ruth Keshishian, ‘Armenian Community of Cyprus’, s. 30.
[16] CO67/9, 82, Salisbury to Biddulph, 19 February 1879; CO67/9, 115,
Salisbury to Biddulph, 9 March 1879; Ibid.,
128, Salisbury to Biddulph, 17 March 1879; CO67/14, immediate, FO to Post
Master General, 4. February 1880; Ibid.,
Post Office, to FO, 3 March 1880; CO67/20/15727, 345, Biddulph to Kimberley, 25
August 1881; Ibid., Kimberley to
Biddulph, September 1881; Gazioglu, The
Turks in Cyprus, s. 267.
[17] A. Cl. Sophocleous and P. Papademetris, Mass Media in Cyprus, Nicosia 1991, s.21, ‘Sahibi bir Türk olan ilk Kıbrıs Türk gazetesi,
11 Temmuz 1889’da Lefkoşa’da yayımlandı. Sadet adlı haftalık bu gazeteyi
Kasabalı Mehmet Emin Efendi çıkarmaktaydı. Küçük boyutlarda olup (30x7 inç),
ömrü kısa sürdü. Sadece 16 sayı çıktıktan sonra, 14 Kasım 1889’da yayımını
durdurdu. (ibid.)
[18] Annual Report on the Social and
Economic Progress of the People of Cyprus, London 1931, s.5-6.
[19] Hürsöz,
27 Ocak 1957: aktaran A. An, Kıbrıs’ın
Yetiştirdiği Değerler, Cilt:1 (1782-1899), A. An (Ankara, 2002), s.138-139.
[20] Hürsöz, 13 Ocak 1957.
[21] Hürsöz, 3
Şubat 1957: aktaran A. An, Kıbrıs’ın
Yetiştirdiği Değerler, Cilt:1 (1782-1899), A. An (Ankara, 2002), s.
494-495.
[22] Takvorian, ‘The Armenian Community’.
[23] Söz, 12 Haziran 1937 (No.:
1052).
[24] Söz, 27 Ocak 1946 (No.:2754)
[25] Söz, 3 Şubat 1946 (No.:2760)
[26] Kıprıs Erkek Lisesi Mecmuası 1933-1934 Yıllığı, s.79-80
[27] Kıbrıs Devlet Arşivi, SA/1/630/1931
[28] Halkın Sesi, 6 Temmuz 1989
[29] A. An,
İlk Kıbrıs Türk Futbol Takımları ve
Çetinkaya’nın Tarihi (1902-1963), Lefkoşa 2007. * 7 Mart 1948- Lefkoşa Türk
Spor Kulübü (LTSK) ve AYMA Lefkoşa’da karşılaştı, Sonuç: 0-0
* 9 Mayıs 1948- Lefkoşa’da Paok lig maçında,
LTSK “B”, AYMA “B” takımını 7-5 yendi.
* 9 Ocak 1949- Lefkoşa’da oynayan LTSK ve AYMA,
2-2 berabere kaldı. “B” takımlarında LTSK, AYMA’ya 5-1 yenildi. Ekim 1949’da, the LTSK Çetinkaya ile
birleşerek, Çetinkaya Türk Spor Kulübü (ÇTSK) adına aldı ve KOP üyeliğini
sürdürdü. Şimdi daha güçlü hale gelmişti.
* 23 Ekim 1949- ÇTSK,
Olimpiakos ve AYMA karmasını 2-1 yendi.
* 3 Aralık 1949- ÇTSK, Kıbrıs
ligindeki beşinci maçında AYMA’yı 3-1 yendi.
* 2 Nisan 1950- ÇTSK “B”, AYMA
“B” takımını 3-0 yendi.
* 5 Mayıs 1950- Çetinkaya
ping-pong takımı, AYMA’yı 16-9 yenerken, H.Taşçıyan, şampiyonlar şampiyonu
oldu. Çetinkaya kaptanı Muammer Mutlu, Çolakoğlu Kupasını aldı.
* 15 Ekim 1950- Çetinkaya,
Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) menfaatine oynanan maçlara katıldı.
Çetinkaya-Olimpiyakos Karması, Apoel-AYMA karmasını 3-2 yendi.
* 4 Şubat 1951- Çetinkaya “B”,
AYMA “B” takımını 5-2 yendi. Aynı gün AYMA menfaatına oynanan bir başka maçta,
AYMA “A” takımı Çetinkaya “A” takımını 2-1 yendi.
* 25 Şubat 1951- Çetinkaya,
AYMA’ya 1-2 yenildi.
* 29 Nisan 1951- Çetinkaya
AYMA’yı Lefkoşa’da 3-0 yendi.
* 17 Şubat 1952- Kıbrıs İkinci
Liginde, Çetinkaya “B”, AYMA “B”yi 3-1 yendi.
* 24 Şubat 1952- Çetinkaya,
ligteki 7. maçında AYMA’yı 1-0 yendi ve ilk devreyi lider bitirdi.
*
21 Haziran 1952- Çetinkaya, AYMA’ya 2-6 yenildi.
* 14 Aralık 1952- Çetinkaya,
AYMA’yı 7-0 yendi.
* 8 Şubat 1953- Çetinkaya,
Kıbrıs Kupasındaki ikinci turda AYMA’yı 3-1 yenerek, yarı finale yükseldi.
* 8 Haziran 1953- Çetinkaya,
AYMA’yı 4-2 yendi.
* 7 Kasım 1953- Çetinkaya,
AYMA’yı 3-1 yendi.
* 4-9 Mayıs 1954-Kıbrıs Karması
İsrail’i ziyaret etti ve Kıbrıs Karması kadrosunda 10 Kıbrıslı Rum, 5 Kıbrıslı
Türk (Çetinkaya’dan Erol, Erdoğan ve Defteralı, AEL’den Kamuran ve Sevim) ve 1
Ermeni (AYMA’dan Sarkis) yer almaktaydı. İlk maçta 2-2 berabere kalırlarken,
ikinci maçta İsrail, Kıbrıs’ı 2-1 yendi.
* 27 Şubat 1955-
Çetinkaya, AYMA’yı 4-3 yendi.
[30] Rasıh Işıkman, Kıbrıs’ta Tiyatro, No.2, Bozkurt,
13 Şubat 1961
[31]
Neriman Cahit, İkinci Hamur, Lefkoşa, Şubat 2006, s.320
[32] Halkın Sesi, 17 Haziran 2001
[33] Kıprıs Erkek Lisesi Mecmuası 1933-1934 Yıllığı, s. 92-95
[34] Söz, 9 Nisan 1938 (No.:1151)
[35] Hürsöz, 24 Mart 1953 ve 18 Mart 1953
[36] Haşmet M.Gürkan, Yeni Kıbrıs, Ocak
1985, s.35. Maksutyan Efendi’nin Dünya dergisinde yayımlanmış olan diğer
makaleleri şunlardır:
* Temmuz
1946, No.9- Kıbrıs’ta Bulgarların katliamı ve St.Hilarion’da Kıraliçe Penceresi
* Ağustos
1946, No.10- Kıbrıs’ın İki Tarihi Mabedi: İki Ayasofya
* Eylül
1946, No.11- Kıbrıs’ın Ortaçağ Kırallığı ve Komşu Devletler -1. Kısım
* Ekim
1946, No.12- 2. Kısım (Tercüme eden: A.Muzaffer Gürkan)
[37] * Hürsöz, 3 Aralık 1949- Tarihte Kıbrıs’ın Nüfusu
* Halkın Sesi, 5 Şubat 1954- Kıbrıs’ın İki
Tarihi Mabedi: İki Ayasofya Camileri
* Hürsöz, 6 Şubat 1954, Yakın Şark
Tarihinden Bir Sayfa: Kıbrıs’ın Ortaçağ Kırallığı ve Komşu Devletler, iki
makale
* Hürsöz, 23 Şubat 1954- Yezitlerin Tuhaf
Hikayesi
* Hürsöz, 27 Şubat 1954- Eski Kıbrıs’a Bir
Bakış, iki makale
* Halkın Sesi, 2 Mart 1954- Tarihi
Araştırmalar – Kıbrıs’ın Eski Nüfusu
* Halkın Sesi, 13 Mart 1954- Kıbrıs’taki
Ermeni Manastırı
* Hürsöz, 27 Mart 1954- Kıbrıs’ın Çeşitli
Tarihi İsimleri (2 makalede 17 isim var)
* Halkın Sesi, 13 Nisan 1954- Kıbrıs’ın
Tarihi Ay. Hrisostom Manastırı “Yüzbir Evler” Kalesinin Kraliçesi
* Hürsöz,
10 Haziran 1954, Büyük Bir Kralın Kaderi (Efsanevi Bir Hikaye)
[38] Eski Lefkoşa’dan Semtler ve Anılar, İstanbul 1996, s.182-187
[41] Halkın Sesi, 17 Haziran 2001
[42] Halkın Sesi, 9 Haziran 1954
[44] Kıbrıs Nereye Gidiyor?, İstanbul, Haziran 2002, İkinci baskı Nisan 2003 ve Kıbrıs: Dün
ve Bugün, Editör: Masis Kürkçügil, İstanbul 2003.
[45] Söz, 26 Haziran 1937 (No.:1056)
[46] İlk maçın sonucu 2-2 ve ikincisinde de
İsrail Kıbrıs karmasını 2-1 yenmişti.
[47] Çetinkaya, 4-3 yenmişti.
[48] Yeni Düzen, 28 Mart 2005 ve 16 Temmuz 2006
[49] Bozkurt, 25 Ocak 1959.Türk belediyesine meslek vergisi ödemiş olan Ermeni iş adamlarının listesi: Agop
Nalçacıyan (işadamı), Mıgırdıç Mıgırdıçyan (işadamı), Rupen Çilingiryan
(bisiklet satıcısı), Parsek Zartarian ve oğlu (komisyoncu), Keğam Celâlyan
(şekerci), Hacik Kasparyan (işadamı), Mişel Bohçalyan (işadamı) vd.
[50] R. Takvorian, ibid.
[51] Yeni Düzen, 8 Kasım 2005
[52] Simerini, 13 Ekim 1995
[53] Kıbrıs, 24 Haziran 2003
[54] Cyprus Weekly,
23 Mayıs 1997, Susan Pattie, Faith in
History: Armenians Rebuilding Community (Smithsonian Institution Press,
1997).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder