16 Aralık 2013 Pazartesi

Rum kesiminde basılan Türkçe kitaplar ve sonuncusu: ULUS ÖTESİ KIBRIS


1960’lı yılların ikinci yarısında, 28 sayfalık broşür olarak, Kıbrıs Türk Vatanperverler Birliği adına İbrahim Hasan Aziz ve Nureddin Mehmet Seferoğlu tarafından hazırlanıp Printco Ltd Basımevinde bastırılan “Kıbrıs’ta tedhiş ve faşizmin kurbanları” adlı broşürü ayrı tutarsak, Kıbrıs’ın Rum kesiminde basılan Türkçe kitapların ilki, yine İbrahim Aziz’e aittir. “Kıbrıs Türk toplumunun geçmişi – Tarihsel Gelişmeler” başlığını taşıyan ve Türkçe, Rumca, İngilizce olarak üç dilde, 38 sayfalık bir kitapçıkta sunulan bu eser, yazarın 24 Mart 1981 tarihinde, Lefkoşa Halk Üniversitesi’nde verdiği bir konferansın metninden oluşmaktadır. Vasso Basımevi’nde 1981 tarihinde basılan bu kitapta yer alan ve yakın geçmişimize ışık tutan ilginç bilgiler arasında Dr. İhsan Ali’nin Rumca yayımlanmış olan anılarından aktarılan kısa saptamalar da bulunmaktadır.
İbrahim Aziz, yine Vasso Basımevi’nde 1986 yılında bastırdığı ve “Bölünür mü hiç” adını verdiği şiir kitabını, bu kez Türkçe ve Rumca olarak iki dilde hazırlamıştır. 42 şiirin yer aldığı kitapta, şiirler önce Türkçe ve sonra Rumca olarak okuyucuya sunulmaktadır. 102 sayfadır.

1988 yılında basılan ve sadece Türkçe olarak 25 şiirin toplandığı İbrahim Aziz’in ikinci şiir kitabının adı, “Mantıksızlık acısı”dır. “Yurdumda barış üstüne”, “Anama” ve “Toplum üstüne” başlıklı üç bölümde verilen şiirlerde, vatanın bölünmüşlüğü üzerine duygular dile getirilmektedir. 42 sayfadır.

1991’de 6 bin adet basılan ve Ümit İnatçı adını taşıyan “Tel sarar da tel sarar” başlıklı kitap, 80 sayfalık olup, 1990 yılında Kıbrıs Türk gazetelerinde çıkmış bazı yazıların, yazarda uyandırdığı fikirleri yansıtmaktadır. Bu nedenle “deneme-yanıtlama” alt başlığı kullanılmaktadır. 27 değinme ve bir şiirin yer aldığı kitap, Taliadoros Basımevi’nde, Ribello Yayıncılık adına bastırılmıştır.
1991 tarihli ve Ümit İnatçı’ya ait ikinci kitapta, onun şiirleri toplanmış. Başlığı şöyle: “Sepet içinde deniz – Şiirler 1982-1990)”. Ribello Yayıncılık adına, 2 bin adet ve Taliadoros Basımevi’nde (Lefkoşa) basılan 270 sayfalık bu cep kitabında, “otokritik” adlı önsözden sonra, üç bölüm var: “O sinirin düğümü” (1983’de Mağusa’da Kıbrıs Postası Basımevi’nde basılan kitabın ikinci basımı), “Çığlık Vücutları”(1984-1987 dönemi şiirleri) ve “Sepet içinde deniz” (1987-1990 dönemi şiirleri).

Rum kesiminde Türkçe olarak basılan ve değineceğimiz sonuncu kitap, 1993 yılında Kassulitis Ltd tarafından Lefkoşa’da Türkçe ve Rumca olarak iki dilde ve aynı kitap içinde sunulan Niyazi Kızılyürek’in “Ulus ötesi Kıbrıs” başlıklı çalışmasıdır. 78 sayfalık Türkçe metinden sonra, arka kapaktan ters olarak başlayan 88 sayfalık Rumca metin, Rumca kapakla sunulmaktadır. Ön kapak ise Türkçe olarak hazırlanmıştır.
Almanya’nın Bremen Üniversitesi’nde “Uluslararası bağımlılık ilişkileri açısından Kıbrıs Uyuşmazlığı” konulu doktora tezini Mayıs 1990’da veren Kızılyürek’in mezuniyet tezi olan “Kıbrıs sorununda iç ve dış etkenler” adlı çalışması, Ağustos 1983’de Özle Ofset tarafından Lefkoşa’da basılmıştı. 8-9 Ekim 1983 tarihli Söz gazetelerinde bir değerlendirmesini yaptığımız bu kitaptan sonra gelen, Niyazi Kızılyürek’in ikinci çalışması, “Paşalar, Papazlar” adını taşıyor. Dizgisi Londra’da yapılıp, Mayıs 1988’de Lefkoşa’daki İleri Basımevi’nde basılan bu kitap, “Kıbrıs Defterleri Kitap Dizisi:1” olarak yayımlanmış olmasına rağmen, diziden başka yeni bir kitap henüz yayımlanmamıştır. Kızılyürek’in bu ikinci kitabıyla ilgili değerlendirmemiz, 21 Haziran 1988 tarihli Kıbrıs Postası gazetesinde yayımlanmıştır. Bu arada, Yeni Düzen gazetesinin 2-10 Haziran 1989 tarihli sayılarında çıkan ve Niyazi Kızılyürek’le yapılmış bir söyleşide yer alan görüşlere verdiğimiz yanıt, aynı gazetenin 26-17 Haziran 1989 tarihli nüshalarında “Kıbrıslı aydın olmanın bedeli vardır” başlığı altında yayımlanmıştır.

Niyazi Kızılyürek’in 1990 yılında Kıbrıs’ın Rum kesiminde Rumca olarak bastırdığı“Oliki Kipros” (Bütün Kıbrıs) başlıklı kitabını değerlendiremedik. Çünkü henüz Türkçesi yayımlanmamıştır.
Kızılyürek,“Ulus ötesi Kıbrıs” (Ulusçuluktan arındırılmış anlamına kullanılmış olsa gerek) adını verdiği son kitabını, “kaç yıldan beri karanlık olan bu ülkede, artık bilim kıpırtısı olsun. İki dilli çalışmaların çoğalması umuduyla” okuyucuya sundu. Oysa ki Yunan ve Türk milliyetçiliğinin Kıbrıs sorunu üzerindeki etkileri hakkında hem Rumlarca (Z.Stavrinidis, Michael Attalidis vd.), hem de Türkçede (K.Cankat imzasıyla 1989 yılında haftalık Demokrat gazetesinde çıkan “Kıbrıslılık Bilincinin Geliştirilmesi Üzerine Notlar” vd.) çalışmalar yayımlanmıştır. Bunlar geniş kesimlere ulaşamamış olabilir, ama bir araştırmacı olan Kızılyürek’in bu çalışmalardan habersiz olmaması gerekirdi.

Türkiyeli yazar Murat Belge’nin “Türkiye dünyanın neresinde?” adlı kitabındaki“Milliyetçilik” bölümünden büyük ölçüde etkilenmiş görünen yazar, Belge’nin de savunduğu “var olan devletleri ulusallıktan arındırmak” görüşünü Kıbrıs’a uyarlayayım derken, önemli hatalar yapmakta ve Kıbrıs tarihine yanlış yorumlar getirmektedir. Örneğin “Birlikte varolmak için, hiçbir zaman ortaya, siyasal/ideolojik bir çaba konmadı” (s.13) denirken, KKP’nin 1921-1931 yılları arasındaki etkinlikleri, 1960-1962’de haftalık Cumhuriyet gazetesi çevresinde toplanan Kıbrıslı Türk aydınların siyasi çalışmaları gözardı edilmektedir. 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını "devrim", 1963 ve 1974 olaylarını da “karşı-devrim” olarak niteleyen yazar, gerçekçi olmayan ve şematik bir yaklaşım içinde olduğunu göstermektedir. Kendi deyimiyle “yarışmacı ulusçuluğun” köklerinin 1930’lu yıllarda atılmış olduğu gerçeğine ise hiç değinilmemiş. Tam da bu dönemde ortak siyasal-ideolojik çabaları engellemek için İngiliz sömürge yönetimi “1931 İsyanı”nı sahnelememiş miydi? Bu konuda Yeni Çağ gazetesinde sürmekte olan “Kıbrıs Türk Liderliğinin Oluşması” konulu dizimize bakılabilir.
İngiliz-Amerikan emperyalizminin, birer NATO ülkesi olan Yunanistan ve Türkiye’nin Kıbrıs sorunu ve Kıbrıslılar üzerindeki etkilerine hiç değinilmeden, “biz” duygusunun gelişmesinde “ortak sınıfsal bilinç”in önemine hiç bir atıfta bulunmadan, “Ulus ötesi Kıbrıs” nasıl yaratılabilir ki? “En ileri toplumsal grupların buluşmalarında bile kuşku bulutları varlığını hissettiriyor” diye yazan Kızılyürek’in olaya nereden baktığı da ortaya çıkmış oluyor...

(Yeni Düzen gazetesi, 30 Ocak 1994)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder