1960’lı yılların ikinci yarısında, 28 sayfalık broşür
olarak, Kıbrıs Türk Vatanperverler Birliği adına İbrahim Hasan Aziz ve Nureddin
Mehmet Seferoğlu tarafından hazırlanıp Printco Ltd Basımevinde bastırılan “Kıbrıs’ta tedhiş ve faşizmin kurbanları”
adlı broşürü ayrı tutarsak, Kıbrıs’ın Rum kesiminde basılan Türkçe kitapların
ilki, yine İbrahim Aziz’e aittir. “Kıbrıs
Türk toplumunun geçmişi – Tarihsel Gelişmeler” başlığını taşıyan ve Türkçe,
Rumca, İngilizce olarak üç dilde, 38 sayfalık bir kitapçıkta sunulan bu eser,
yazarın 24 Mart 1981 tarihinde, Lefkoşa Halk Üniversitesi’nde verdiği bir
konferansın metninden oluşmaktadır. Vasso Basımevi’nde 1981 tarihinde basılan
bu kitapta yer alan ve yakın geçmişimize ışık tutan ilginç bilgiler arasında
Dr. İhsan Ali’nin Rumca yayımlanmış olan anılarından aktarılan kısa saptamalar
da bulunmaktadır.
İbrahim Aziz, yine Vasso Basımevi’nde 1986 yılında
bastırdığı ve “Bölünür mü hiç” adını
verdiği şiir kitabını, bu kez Türkçe ve Rumca olarak iki dilde hazırlamıştır.
42 şiirin yer aldığı kitapta, şiirler önce Türkçe ve sonra Rumca olarak
okuyucuya sunulmaktadır. 102 sayfadır. 1988 yılında basılan ve sadece Türkçe olarak 25 şiirin toplandığı İbrahim Aziz’in ikinci şiir kitabının adı, “Mantıksızlık acısı”dır. “Yurdumda barış üstüne”, “Anama” ve “Toplum üstüne” başlıklı üç bölümde verilen şiirlerde, vatanın bölünmüşlüğü üzerine duygular dile getirilmektedir. 42 sayfadır.
1991’de 6 bin adet basılan ve Ümit İnatçı adını
taşıyan “Tel sarar da tel sarar”
başlıklı kitap, 80 sayfalık olup, 1990 yılında Kıbrıs Türk gazetelerinde çıkmış
bazı yazıların, yazarda uyandırdığı fikirleri yansıtmaktadır. Bu nedenle
“deneme-yanıtlama” alt başlığı kullanılmaktadır. 27 değinme ve bir şiirin yer
aldığı kitap, Taliadoros Basımevi’nde, Ribello Yayıncılık adına bastırılmıştır.
1991 tarihli ve Ümit İnatçı’ya ait ikinci kitapta,
onun şiirleri toplanmış. Başlığı şöyle: “Sepet
içinde deniz – Şiirler 1982-1990)”. Ribello Yayıncılık adına, 2 bin adet ve
Taliadoros Basımevi’nde (Lefkoşa) basılan 270 sayfalık bu cep kitabında,
“otokritik” adlı önsözden sonra, üç bölüm var: “O sinirin düğümü” (1983’de
Mağusa’da Kıbrıs Postası Basımevi’nde basılan kitabın ikinci basımı), “Çığlık
Vücutları”(1984-1987 dönemi şiirleri) ve “Sepet içinde deniz” (1987-1990
dönemi şiirleri).
Rum kesiminde Türkçe olarak basılan ve değineceğimiz
sonuncu kitap, 1993 yılında Kassulitis Ltd tarafından Lefkoşa’da Türkçe ve
Rumca olarak iki dilde ve aynı kitap içinde sunulan Niyazi Kızılyürek’in “Ulus ötesi Kıbrıs” başlıklı
çalışmasıdır. 78 sayfalık Türkçe metinden sonra, arka kapaktan ters olarak
başlayan 88 sayfalık Rumca metin, Rumca kapakla sunulmaktadır. Ön kapak ise
Türkçe olarak hazırlanmıştır.
Almanya’nın Bremen Üniversitesi’nde “Uluslararası
bağımlılık ilişkileri açısından Kıbrıs Uyuşmazlığı” konulu doktora tezini Mayıs
1990’da veren Kızılyürek’in mezuniyet tezi olan “Kıbrıs sorununda iç ve dış
etkenler” adlı çalışması, Ağustos 1983’de Özle Ofset tarafından Lefkoşa’da
basılmıştı. 8-9 Ekim 1983 tarihli Söz gazetelerinde bir değerlendirmesini
yaptığımız bu kitaptan sonra gelen, Niyazi Kızılyürek’in ikinci çalışması,
“Paşalar, Papazlar” adını taşıyor. Dizgisi Londra’da yapılıp, Mayıs 1988’de
Lefkoşa’daki İleri Basımevi’nde basılan bu kitap, “Kıbrıs Defterleri Kitap
Dizisi:1” olarak yayımlanmış olmasına rağmen, diziden başka yeni bir kitap
henüz yayımlanmamıştır. Kızılyürek’in bu ikinci kitabıyla ilgili
değerlendirmemiz, 21 Haziran 1988 tarihli Kıbrıs Postası gazetesinde
yayımlanmıştır. Bu arada, Yeni Düzen gazetesinin 2-10 Haziran 1989 tarihli
sayılarında çıkan ve Niyazi Kızılyürek’le yapılmış bir söyleşide yer alan
görüşlere verdiğimiz yanıt, aynı gazetenin 26-17 Haziran 1989 tarihli
nüshalarında “Kıbrıslı aydın olmanın bedeli vardır” başlığı altında
yayımlanmıştır.
Niyazi Kızılyürek’in 1990 yılında Kıbrıs’ın Rum
kesiminde Rumca olarak bastırdığı“Oliki Kipros” (Bütün Kıbrıs) başlıklı
kitabını değerlendiremedik. Çünkü henüz Türkçesi yayımlanmamıştır.
Kızılyürek,“Ulus ötesi Kıbrıs” (Ulusçuluktan
arındırılmış anlamına kullanılmış olsa gerek) adını verdiği son kitabını, “kaç
yıldan beri karanlık olan bu ülkede, artık bilim kıpırtısı olsun. İki dilli
çalışmaların çoğalması umuduyla” okuyucuya sundu. Oysa ki Yunan ve Türk
milliyetçiliğinin Kıbrıs sorunu üzerindeki etkileri hakkında hem Rumlarca
(Z.Stavrinidis, Michael Attalidis vd.), hem de Türkçede (K.Cankat imzasıyla
1989 yılında haftalık Demokrat gazetesinde çıkan “Kıbrıslılık Bilincinin
Geliştirilmesi Üzerine Notlar” vd.) çalışmalar yayımlanmıştır. Bunlar
geniş kesimlere ulaşamamış olabilir, ama bir araştırmacı olan Kızılyürek’in bu
çalışmalardan habersiz olmaması gerekirdi.
Türkiyeli yazar Murat Belge’nin “Türkiye dünyanın
neresinde?” adlı kitabındaki“Milliyetçilik” bölümünden büyük ölçüde etkilenmiş
görünen yazar, Belge’nin de savunduğu “var olan devletleri ulusallıktan
arındırmak” görüşünü Kıbrıs’a uyarlayayım derken, önemli hatalar yapmakta ve
Kıbrıs tarihine yanlış yorumlar getirmektedir. Örneğin “Birlikte varolmak için,
hiçbir zaman ortaya, siyasal/ideolojik bir çaba konmadı” (s.13) denirken,
KKP’nin 1921-1931 yılları arasındaki etkinlikleri, 1960-1962’de haftalık
Cumhuriyet gazetesi çevresinde toplanan Kıbrıslı Türk aydınların siyasi
çalışmaları gözardı edilmektedir. 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını
"devrim", 1963 ve 1974 olaylarını da “karşı-devrim” olarak niteleyen yazar,
gerçekçi olmayan ve şematik bir yaklaşım içinde olduğunu göstermektedir. Kendi
deyimiyle “yarışmacı ulusçuluğun” köklerinin 1930’lu yıllarda atılmış olduğu
gerçeğine ise hiç değinilmemiş. Tam da bu dönemde ortak siyasal-ideolojik
çabaları engellemek için İngiliz sömürge yönetimi “1931 İsyanı”nı sahnelememiş
miydi? Bu konuda Yeni Çağ gazetesinde sürmekte olan “Kıbrıs Türk Liderliğinin
Oluşması” konulu dizimize bakılabilir.
İngiliz-Amerikan emperyalizminin, birer NATO ülkesi
olan Yunanistan ve Türkiye’nin Kıbrıs sorunu ve Kıbrıslılar üzerindeki
etkilerine hiç değinilmeden, “biz” duygusunun gelişmesinde “ortak sınıfsal
bilinç”in önemine hiç bir atıfta bulunmadan, “Ulus ötesi Kıbrıs” nasıl
yaratılabilir ki? “En ileri toplumsal grupların buluşmalarında bile kuşku
bulutları varlığını hissettiriyor” diye yazan Kızılyürek’in olaya nereden
baktığı da ortaya çıkmış oluyor...
(Yeni Düzen gazetesi, 30 Ocak 1994)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder