20 Mart 2014 Perşembe

CAUX’DA MANEVİ SİLAHLANANLAR VE BÜRGENSTOCK BAĞLANTISI


ABD’nin Kıbrıs’taki NGO’lara UNOPS aracılığı ile dağıttığı USAID yardımları, bir süreden beridir gerek Kıbrıs Rum, gerekse Kıbrıs Türk basınında tartışılmaktadır. Afrika gazetesinde (5-10 Ekim 2004) çıkan bir yazı dizisinde, neoliberal ideolojinin dünya egemenliği için tekelleri arkasına alarak NGO’larla yapmaya çalıştığı küresel siyasete değinmiş ve dizinin sonunda, Kıbrıs’taki “Conflict Resolution” (Uyuşmazlıkların Çözümlenmesi) çalışmaları ile ilgili bazı makalelerin adlarını vermiştik.

Bu çalışmamızda, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması öncesinde ve ilk yıllarında, yine ABD’ye bağlı bazı kuruluşlar eliyle yürütülen “komünizme karşı manevi silahlanma” eğitimleri hakkında ilginç bazı bilgiler vereceğiz. Yazının sonunda değinildiği gibi, meşhur Annan Planı’nın son şeklinin hazırlanıp, görüşüldüğü İsviçre’nin Bürgenstock kasabası, “manevi silahlanma”nın merkezlerinden biri olarak bilinmektedir. Acaba ABD’nin 1960’larda eğittiği kişiler ile 1990’lardan bu yana eğittiği Kıbrıslılar arasında herhangi bir “görev” ilişkisi var mıdır? Bunun kararını, aşağıdakileri okuduktan sonra verebilirsiniz…
                                                           * * *

Kıbrıslı Rum gazeteci George Lanitis, Cyprus Weekly gazetesinin 1 Temmuz 1994 tarihli nüshasındaki köşesinde yer alan yazısının “En iyi” başlıklı bölümünde şunları yazmıştı:

“Gönülsüz Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğu zaman, Lefkoşa’daki Amerikan Büyükelçiliği, sonunda lider olabilecek Kıbrıslıları seçmiş ve onları üç aylık bir çalışma için ABD’ye göndermişti.

Bu, özellikle Kıbrıs dışına çıkmamış olan insanlar için, mutlaka iyi bir gezi ve iyi bir deneyim idi. Şimdi bu kişilerin bazılarının yaşamöykülerinde gururla “ABD’de mezuniyet sonrası çalışmalar” yaptıklarını öne sürdüklerini görüyorum.

Sayfayı bugünkü duruma çevirirsek, Amerikalıların Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerden eşit sayıda erkek ve kadını, uyuşmazlığın nedenlerini tartışmak ve çözüme doğru yardımcı olmak için davet ettiklerini görüyoruz.

Anladığıma göre, boruyu iyi öttürüp, bu işten iyi sonuçlar da aldılar, ama herhangi bir çözüm ortaya çıkmadı. Bu deneyim, boşa çıktı. Şimdi Lefkoşa’daki Amerikan Büyükelçisi, utanç duvarının iki tarafından ve birçok mesleklerden önde gelen kişileri, ABD’de tabii ki uyuşmazlığı ve belki de diğer Uganda sorunlarını tartışmak üzere önemli bir zaman harcamaları için davet ediyorlar. Seçilen az sayıdaki kişiler için kullanılan terim “en iyi” siyasetçiler, “en iyi” doktorlar, “en iyi” öğretmenler, “en iyi” gazetecilerdir. 

Bütün meselenin, sosyal, ekonomik ve mesleki yaşamımızın ihlali olduğu kesindir. Lefkoşa’daki ABD Büyükelçisi, hangi yetkiyle kimin “en iyi” olduğuna karar vermektedir?

Belki de birileri, onun kulağına, gezegenimizi yöneten ülkeden gelse bile, Avrupa diplomasisinin bu tür bir ihlale tahammül edemeyeceğini fısıldamalıdır.”
                                                           ***
Yaptığımız araştırmada, zamanın Kıbrıs Türk basınında yer almış “Manevi Silahlanma” toplantıları ile ilgili şu bilgilere ulaştık:

“Federasyon Başkanımız Avukat Rauf R.Denktaş, dün sabah beraberinde Federasyon Asbaşkanı Dr.Orhan Müderrisoğlu, Danışma Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Gazioğlu ve Ragıp Malyalı olduğu halde, Manevi Silahlanma Konferansında liderimiz Dr.Küçük’ü temsil etmek üzere İsviçre’ye gitmiştir.” (Halkın Sesi, 2 Ağustos 1959)

EL SIKIŞANLAR KİM?

“Cyprus Mail, 42 üyelik Dünya Manevi Silahlanma Kongresi toplantısında Denktaş ile Rossidis’in teati ettikleri şu dostane konuşmaları yayınlamaktadır:

‘Kıbrıs Türk ve Rum temsilcileri 24 üyesi olan Dünya Manevi Silahlanma Kongresinde birer konuşma yaparak, Nevyork’ta bu sene başında olan hadiselerden dolayı ikisi de özür dilemişlerdir. Rauf Denktaş söz alarak şunları söylemiştir:

“Kıbrıs’ta Türklerle Rumların yaşamasını Allahın istediğini idrak edemediğimiz için adada kan akıtılmıştır.”

Bu arada toplantıda bulunan EOKA temsilcileri Denktaşın elini sıkmak için yanına koşmuşlardır. Bunu müteakip Rossidis (Makarios’un temsilcisi) söz alarak, “Türk dostuma açık bir el ve açık bir kalp veriyorum. Bu nevi silahlanma ruhu çerçevesinde hürriyetin, hakkın, birliğin ve beraberliğin timsali olacak birleşmiş bir Kıbrıs kurabiliriz” demiştir. Buna mukabelede bulunan Denktaş “iki cemaat arasındaki itimadsızlıktan ve korkudan yalnız komünistler faydalanır” demesi üzerine, Rossidis “kendimizi önce Kıbrıslı ve sonra Rum ve Türk addederiz” diyerek mukabelede bulunmuştur.” (Bozkurt, 7 Ağustos 1959)

“YENİ BİR İDEOLOJİ” İLE DONANANLAR

“Denktaş manevi silahlanma konferansından döndü. Konferansta kalanlar: Federasyon 2. Başkanı
Dr.Orhan Müderrisoğlu, Leymosun avukatlarından Ragıp Malyalı ve Ahmet Gazioğlu. havaalanında bir demeç veren Denktaş, “Konferansta Maumaularla İngilizler bile birbirlerini affettiler. Özür dileyerek el sıkıştıklarını gördük. Konferansa iştirak eden Rum delegasyonu cemaatlar arasındaki kargaşalıklar yüzünden meydana gelen hadiseler karşısında özür diledikleri için onlarla el sıkıştık.” (Halkın Sesi, 10 Ağustos 1959)

Halkın Sesi gazetesi, 10 Ağustos 1959 tarihli nüshasında Zürih yakınlarındaki Caux kasabasından bildiren Ahmet C.Gazioğlu’nun “Moral Silahlanma Konferansında Müdafaa Vekilimiz” başlıklı makalesine yer verirken, 11 Ağustos 1959 tarihli nüshasında da “Moral Silahlanma nedir?” başlığı altında, “Manevi Silahlanma, komünizme karşı ortaya atılmış bir ideolojidir” tanımlamasını yaparak, “Tanrının öncülüğünde bütün hareketlerimize rehber kılmak gayesi güden bu yeni ideoloji”yi tanıtmaya çalışmaktaydı.

Halkın Sesi, 14 Ağustos 1959 tarihinde de “Moral Silahlanma Konferansına gidiyorlar” başlığı altında, İsviçre’de 15 gün süreyle eğitim görecek olan kişilerin adlarını vermekteydi: “Argun Korkut, Fevziye Hulusi, Zehra Hikmet, Güzin Gözübüyük, Fuat Veziroğlu, Necati Taşkın, Firdevs Kaşif, Necla Oktay, Hüseyin Zihni, Özel Kansoy, Nuray Mehmet.”

18 Ağustos 1959 tarihli aynı gazetede, “Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Genel Sekreteri Dr.Burhan Nalbantoğlu dün Amerikaya müteveccihen Adamızdan ayrılmıştır” haberi verilmekte ve üç ay sonra da, 17 Kasım 1959 tarihinde, Amerikadan mesleki tetkik ve geziden dönen KBB mütehassısı Dr.B.Nalbantoğlu’nun hasta kabulüne başladığı haberi verilmekteydi.

Bozkurt gazetesinin 27 Ağustos 1959 tarihli nüshasında, “İsviçre’deki Manevi Silahlanma Konferansına katılan Argun Korkut bildiriyor” başlıklı bir haber yer almaktaydı.

CAUX’DA ÖĞRETİLEN SIR

28 Ağustos 1959 tarihli Halkın Sesi, Ankara’da yayımlanmakta olan Zafer gazetesinden iktibas ettiği bir haberinde,  K.T.Kurumları Federasyonu Asbaşkanı Dr.Müderrisoğlu’nun şöyle dediğini kaydetmekteydi:

“Komünizm, Kıbrıs’ta yangın ateşi gibi yayılmaktadır. Komünizme karşı nefret beslemek kâfi değildir. Caux’da komünizme cevap verme sırrını öğrendim!”

4 Eylül 1959 tarihli Bozkurt’taki haber ise şöyle:

“Caux’da yapılmakta olan Manevi Silahlanma Konferansında söz alan Kıbrıs radrosu program memurlarından Bayan Fevziye Hulusi 3 Eylül günü yaptığı konuşmada, Kıbrıs için ya komünist, ya da karşılığı bulunan bir ada olmak şıklarının mevcudiyetinden bahsetmiştir.”

Habere göre radyo program memuru konferansta şöyle konuşmuş: “Kıbrıs’a gerek Rumlara ve gerekse Türklere Allahtan cevap götürmek için savaşmaya gidiyorum. Bu savaşa boş zamanlarımı ayıracak değilim. Yeni hür ve birleşik bir Kıbrıs yaratmak için bütün ömrümü vereceğim.”

Bu arada, 1959 Eylül ayı boyunca Kıbrıs Türk basınında, liderliğinin politikalarına muhalif olan Dr.İhsan Ali aleyhinde yoğun bir kampanyanın yürütülmekte olduğunu belirtmekte yarar var.

Komünizm aleyhtarı makaleleri ile tanınmış  “Mutallip D.Vudalı”nın yazılarına da Halkın Sesi gazetesi yer vermekteydi. Örneğin 23 Eylül 1959 tarihli gazetedeki şu makale gibi: “Komünizme karşı mücadele: Müstemlekecilik ilga edilmelidir.” 

HEYETLERİN ZİYARETİ SÜRÜYOR

13 Nisan 1960 tarihli Halkın Sesi gazetesindeki, “Sekiz kişilik bir Türk heyeti (İsviçre’deki) Manevi Silahlanma Konferansına gidiyor” başlıklı haberde, heyet başkanının “liderimiz Dr.Fazıl Küçük’ü temsilen Milli Müdafaa Müsteşarı Ahmet Zaim” olduğu belirtilmekte ve heyetteki diğer üyelerin adları şöyle verilmekteydi:

“Süheyla Küçük, Aydın Denktaş, Vildan Müftüzade, Sevim Zaim, Fevziye Hulusi, Güner Necat, Mustafa Hulusi.”

Haberde belirtildiğine göre Konferans, İsviçre’nin Caux şehrinde 10 gün devam edecek ve Manevi Silahlanma Cemiyetinin kurucusu Dr. Buckman’a Dr.Küçük’ün mesajı da iletilecekti.

3 Haziran 1961 tarihli Bozkurt gazetesi, “Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş’ın Caux kasabasında yapılacak olan Manevi Silahlanma Toplantısına katılmak üzere İsviçre’ye gitti”ğini duyurmaktaydı.

DENKTAŞ’IN VERDİĞİ HEDİYE

Bozkurt’un 6 Haziran 1959 tarihli nüshasında yer alan haberde, “Rauf Denktaş komünist tehlikesine temas etti” denilerek, onun şöyle konuştuğu aktarılmaktaydı:

“Adamız mucizevi anlaşmalarla geleceğe ümitle bakmaktadır. Bundan dolayı en fazla Dr.Buchman’a ve Manevi Silahlanma öğretisine medyunu şükranız. Mucize şimdi avuçlarımızda olmakla beraber, komünizm günden güne kuvvetlenmektedir. Eğer şimdi Türklerle Rumlar, kaynaklarımızı birleştirmezsek, dört yıl sonra yapılacak seçimler için çok geç kalmış sayılacağız. Biliyoruz ki bu yolda muhtaç olduğumuz şey cesaret ve azimdir. Mümkün olduğu nisbette liderlerimizi Caux’a getirmeliyiz. Bu suretle onlara nasıl birleşileceği öğretilsin.”

Haberin devamında, 64 memleketten gelen 1,100 delegenin iştirakiyle yapılan Manevi Silahlanma Dünya Kongresi’ne  Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar adına katılan Rauf Denktaş’ın, Makarios ve Dr.Küçük adına Dr.Buchman’a (ki toplantı onun 83. doğum yıldönümü nedeniyle yapılmaktaydı) bir Kıbrıs bayrağı armağan ettiği belirtilmekteydi.

Rauf Raif Denktaş, 16 Haziran 1961 tarihli Nacak gazetesinde yer alan “Moral Silahlanma Konferansından birkaç hatıra” başlıklı izlenimlerini üç gün süreyle okuyucularına aktarmıştı.

9 Ağustos 1961 tarihli Bozkurt gazetesinde ise şu haber var:

“Manevi Silahlanma ideolojisinin yaratıcısı Dr.Frank Buchman (83 yaşında) vefat etti. Savaş sırasında gerek faşistlerin, gerekse komünistlerin hücumlarına maruz kalan Buchman, 1946 yılında İsviçre’nin Caux şehrinde teşkilat merkezini kurduktan sonra, dünyaca tanınmış şahsiyetleri, mutlak doğruluk, safiyet, feragat ve ilahi aşk üzerine dayanan birleştirici manevi ideoloji toplantılarına davet etmişti.”

Nacak gazetesinin 9 Kasım 1962 tarihli nüshasının 3. sayfasının hemen hemen tamamını kapsayan ve dünyadaki komünist partilerinin gazetelerinde yayımlanmak üzere gönderilmiş olan “Moral Silahlanma Teşkilatından: Bütün Komünistlere Mesaj”, tam metin halinde verilmekteydi.

DR. KÜÇÜK’ÜN İLGİNÇ ÖNERİSİ

Arif Hasan Tahsin, Afrika gazetesinde 19 Ekim 2004 günü yer alan “Biraz naz fiyat artırır...” başlıklı makalesinde şöyle yazmaktadır:

“Dr.Küçük bir zamanlar bana şöyle demişti: “Aziz dostum! Amerika Yorgacis’e komünistleri takip için yılda 2 yüz bin dolar verirdi. Amerikan Elçisi’ni çağırdım. bana 20 bin ver, sana bütün komünistleri 24-48 saatta temizleyim dedim.”

Göreceğiniz gibi, Dr.Küçük’ün anlattığına göre Amerika, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne komünizme karşı kullanılmak üzere bir para verirdi.”

TASSOS PAPADOPULOS’UN TAVSİYESİ

Cyprus Weekly gazetesinin 31 Ekim 1997 tarihli nüshasında yer alan “Amerika’ya güvenme” başlıklı bir habere göre, yazar Papahelas tarafından yayımlanan “Yunan Demokrasisinin Irzına Geçilmesi” adlı yeni bir kitapla ilgili olarak görüşü sorulan Tassos Papadopulos, şu değerlendirmede bulunmuştu:

“Kitap boyunca ortaya çıkan, Amerikalıların bilgi toplamak için ne kadar hazır oldukları ve yaklaştıkları kişilerden aldıkları en saçma görüşleri bile, bilgi olarak üstlerine nasıl aktardıklarıdır. Bugün bile, Kıbrıs’ta birçok yurttaşımızın, Amerikan Büyükelçiliğinden bir davet almak için nasıl mücadele ettiğini görmekteyiz. Çünkü böylelikle, kendi kişiliklerinin öneminin artacağını düşünmektedirler. Çünkü seçimlerde kendi eşleri dışında seçmen desteği olmayanlar bile, bu yolla bir rol oynamak istemektedirler.

Ve tabii ki, konuştukları saçmalıklar, konuşmalarındaki denetim yokluğu, konuştukları kürsüden onları dinleyenlerin, bu sorumsuzluk üzerine nasıl politika tezleri inşa ettiklerini göstermektedir.

VE BÜRGENSTOCK

Bugünün Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos, 2004 Ekim ayı içinde, Kıbrıs Rum halkının Annan Planı’na onay vermesi için ABD’nin Kıbrıslıların iç işlerine müdahale ettiğini ve bu amaçla milyonlarca dolar harcandığını öne sürerek, hoşnutsuzluğunu belirtmiştir. Bu vesile ile “toplumlararası dostluk ve barış eğitimi” gören “Conflict Resolution” gruplarının finansmanı, yeniden Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk kamuoylarında tartışılmaktadır. Bu arada İsviçre’nin Caux kasabasındaki dağ evlerinde ve otellerde beş haftalık “Conflict Resolution ve Uygulamalı Uluslararası Çalışmalar” kursu gören Kıbrıslıların varlığı bilinmektedir.   

Annan Planı görüşmelerinin yapıldığı İsviçre’nin Bürgenstock kasabası ile ilgili olarak “Swissinfo” haber ajansı muhabiri Dale Bechtel’in verdiği aşağıdaki haber, konumuz bağlamında okunmalıdır:

“Bürgenstock, kamuoyu gözünde son olarak, iki yıl önce, Sudan hükümeti ile asi grupların, tarihsel ateşkes anlaşmasını imzalamak üzere seçtikleri yer olarak görünmüştü. Daha az duyurulan, dünyanın siyasal ve parasal seçkin üyelerinden oluşan gizli Bilderberg topluluğunun, yıllık toplantılarını iki defa -biri 1960’larda ve diğeri 1980’lerde- Bürgenstock’ta yapma kararı almış olduğu idi. Henry Kissinger’in, uzun bir zamandan beridir Bilderberg’in üyesi olduğu ve Bürgenstock’u onun himaye ettiği bilinmektedir. Ama Bürgenstock’un işletmecisi, bu tatil yerinin daha çok önemli kişilikler tarafından seçildiği ile övünmeyi tercih etmektedir.Audrey Hepburn burada evlenmiş ve uzun yıllar Bürgenstock’taki bir villada yaşamıştı. Burada ikamet etmiş olan yüksel profilli bir başka kişi de Sophia Loren idi.

Barış görüşmelerinin mekanı olarak bu lüks İsviçre kasabasının seçilmesinin uzun bir geleneği vardır. Avrupalı büyük güçler, Lokarno Anlaşmasını 1925’de bu güney İsviçre kasabasının büyük bir otelinde imzaladılar. Bu anlaşma, Avrupa barışını güvence altına alacaktı, ama 1936’da Hitler tarafından kınanmıştı.

Caux Sarayı, Montrö üzerindeki Cenevre gölü yanındaki yüksek dağ yamacında, bütün İsviçre Otelleri arasından büyüğü ve en lüksü olarak 1902 yılında açıldı, ama yıllar içinde zengin misafirlerden ziyade, barışa daha çok hizmet vermiştir. Saray, otel olarak 1930’ların kıt ekonomik yıllarına dayanamadı ve 1940’larda İsviçre makamları tarafından müttefik savaş tutsaklarını ve Yahudi göçmenleri barındırmak için devralındı. Savaş biter bitmez de, barış örgütü Manevi Silahlanma tarafından bir konferans merkezine dönüştürüldü. Moral Silahlanma, 50 yıldan fazla bir süre oluyor, barış arayışında olan ve İsviçre’ye gelen politik liderleri ve yüksek düzeydeki heyetleri misafir etmiştir.”

1959’daki Zürih-Londra anlaşmaları ardından eğitilen Kıbrıslılar ile 2004 yılında Bürgenstock’da kotarılan 6. Annan Planı arasında acaba bir bağlantı kurulabilir mi? Günümüzde yanıtı aranan soru bu olmalı…

(Afrika gazetesi, 8 Kasım 2004)

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder