“Bütün İnsan Hakları, Herkes İçin” başlığı altında ve 10-12 Haziran 1993
tarihlerinde, Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen, Hükümet Dışı
Örgütlerin (Non-governmental organizations=NGO’s) temsilcilerinin katıldığı
uluslararası insan hakları toplantısı, dünya halklarının şikayet kürsüsü
görevini yaptı.
25 yıl önce 1968’de Tahran’da yapılan Uluslararası İnsan Hakları Konferansı’ndan
bu yana düzenlenen bu ikinci konferans, 14-25 Haziran 1993 tarihlerinde yer
alırken, konferans öncesinde düzenlenen Hükümet Dışı Örgütler Forumu’nda iki
binden fazla insan haklarıyla ilgilenen grup söz alıp, çeşitli insan hakları
ihlallerini dile getirdiler.
1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden bu yana
geçen süre içinde, insan hakları alanında önemli ilerlemelerin sağlandığı
bilinmektedir. Buna rağmen, yine de daha katedilecek çok yol vardır. BM’ye
bağlı İnsan Hakları Merkezi’nin kaydettiği verilere göre, dünyamızda yaşayan
5.5 milyar insandan en azından yarısına yakın bir kısmının temel ekonomik,
sosyal, kültürel, siyasal ve yurttaşlık hakları ya ciddi şekilde ihlal
edilmekte veya bu haklardan mahrum bulunmaktadır.
Halen BM üyesi 45 ülkede siyasal cinayetler sistematik olarak yönetenlerin
baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Her ay, siyasal nedenlerle dünya çapında
20-30 bin insan hapsedilmekte, bunlardan bin-iki bin kadarı tutuklama sonrası
ortadan kaybolmaktadır. Kadınlar mal gibi alınıp satılmakta, sömürülmekte,
savaş ganimeti olarak ırzlarına geçilmektedir. 17 milyondan fazla çocuk
herhangi bir barınaktan yoksundur, 5 milyonu göçmen kamplarında yaşamaktadır.
1.5 milyarı sağlık bakımından yoksundur. Her yıl 14 milyon çocuk, 6 yaşına
gelmeden ölmektedir.
Eski Yugoslavya’da halk kıyımı ve
kitlesel ırza geçme olayları yaşanmakta, Türkiye hapishanelerinde işkence
yapılmakta, Portekiz’de 12 yaşındaki çocuklar ucuz işgücü olarak sömürülmekte,
çoğu Avrupa ülkesinde çocuk pornografisi satılmakta, Fransa ve İspanya gibi
ülkelerde azınlıkların yasal hakları ayaklar altına alınmaktadır. Batı’nın
sözümona örnek demokrasilerinde insan haklarına saldırılar ve polis keyfilikleri
sürdürülmektedir. Dişsiz ve kağıttan kaplan olarak nitelendirilen BM Örgütü’nün
aldığı çeşitli kararlar ve çağrılar, yaptığı konferanslar sürerken, temel
insan haklarının sürekli olarak çiğnenmesi uygulamalarına devam edilmektedir.
BM İnsan Hakları Merkezi’ne 1993 yılı ortasına kadar olan süre içinde,
insan hakları ihlallerine ilişkin olarak 125 binden fazla şikayet yapıldığı
açıklanmış ve bu rakamın 1992’dekilere kıyasla üç katına yaklaştığı belirtilmiştir.
BM Genel Kurulu, 18 Aralık 1990’da kabul ettiği bir kararda, Haziran 1993’de
Viyana’da toplanan bu ikinci insan hakları konferansının amaçlarını şöyle
belirlemişti:
1. 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünden bu yana insan
hakları alanında kaydedilen ilerlemenin gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi,
2. Kalkınma, demokrasi ve insan
haklarından evrensel olarak yararlanılması konuları arasındaki bağlantının
incelenmesi,
3. BM yöntem ve araçlarının
etkinliğinin değerlendirilmesi,
4. BM İnsan Hakları çalışanlarına
uygun mali ve diğer kaynakların sağlanması için yollar önerilmesi.
Viyana Konferansı öncesinde üç kıtada yer alan Hükümet Dışı Örgütler’in
hazırlık toplantılarında üzerinde karara varılan en önemli husus, BM’ nin insan
hakları konusundaki fonlarını iki kat artırması ve BM’nin insan haklarıyla
ilgilenen bir Yüksek Komiserlik ile bir Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi’ni
oluşturması olmuştur. Aynı husus, 10-12 Haziran’da yapılan Viyana toplantısında
bir kez daha talep edilmiştir.
Toplantı süresince 5 ana ve 6 yan çalışma grubunda aşağıdaki konularda
bilgi alış verişinde bulunulmuş ve tavsiye kararları alınmıştır:
1.İnsan hakları alanında yapılan çalışmalardaki ilerleme, BM Standard ları ile mekanizmalarının genel
olarak etkinliği ve HDÖ’lerin daha fazla katılımı konularının genel
değerlendirilmesi,
2.Yerli halkların haklarının bugünkü durumunun değerlendirilmesi,
3. Kadın haklarının korunmasında bugünkü durumun gelişimi,
4. Kuzey ile güney arasında dayanışmanın gerekliliği konusunda bilincin
yaratılması ve halk katılımının geliştirilmasinde HDÖ’lerin rolüne özel dikkat
gösterilerek, insan hakları, kalkınma ve demokrasi arasındaki ilişkinin
incelenmesi,
5. Azınlıklar üzerindeki etkileri başta olmak üzere, ırkçılık, yabancı
düşmanlığı, etnik şiddet ve dinsel hoşgörüsüzlük sonucu, insan haklarının
çiğnenmesi konularında günümüzdeki eğilimlerin incelenmesi.
Yan çalışma
grupları:
1. Militer, paramiliter, polis ve siyasal baskılar, kayıplar, ortadan
kaybolmalar, işkence, yabancı işgal ve insan hakları,
2. Çocuk ve gene insanların hakları,
3. Zorla tehcir, yer değiştirme ve barınma hakları,
4. Kast sistemi, kölelik ve BM’nin rolü,
5. Özürlü kişilerin hakları,
6. Viyana ötesi: İnsan Hakları Hareketi’nin oluşturulması.
“Kıbrıs’ta İnsan Haklarının Korunması için Uluslararası Dernek” adlı örgüt
adına BM çağrılısı olarak katıldığım bu İnsan Haklarıyla ilgili Hükümet Dışı Örgütler
Forumu’nda iki gün süreyle 1. yan çalışma grubunda görev yaptım. Kıbrıs’ta 1974’den
beri Türkiye tarafından sürdürülen yabancı işgal sonucu ihlal edilen insan
hakları üzerinde genel bilgiler ve özel olarak “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için
Temas Grubu’nun çalışmalarına konan yasaklar üzerinde, 25 ülkeden gelen HDÖ
temsilcilerine bilgiler verdim. Aynı dernek adına foruma katılan bir diğer Rum
arkadaş kayıp kişiler hakkında, bir başka Rum insan hakları örgütü adına
katılan iki kişi de Karpaz’da yaşayan Rumlar ve genel olarak yabancı işgal
sonucu çiğnenen insan hakları konularında aydınlatıcı bilgiler verdiler.
Çalışma Grubu’nun raporunda insan haklarını ihlal eden BM üyesi 22 ülkenin
adının geçmesine rağmen, Forum Sonuç Bildirisinde genel tavsiyelere yer
verilmesinin plenum toplantısında protesto edilmesi ilginçti.
(imzasız,
haftalık Yeni Çağ gazetesi, 21 Haziran 1993, Sayı:131)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder