12 Şubat 2016 Cuma

KIBRIS’TA FEDERALİZM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER


Kıbrıs sorununun çözümü için 1974 sonra­sında benimsenmiş olan Türk tezi “federasyon” olmasına rağmen, kurulması öngörülen “Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’nin yapısı ve işleyişi hak­kında, ne yazık ki bugüne kadar ne siyasal par­tilerimiz, ne de konuyla ilgili görünen kişi veya kuruluşlarımız ayrıntılı bilimsel çalışmalar yap­mamışlardır.
İzleyebildiğimiz kadarıyla Kıbrıs Türk basınında yayımlanmış bu konudaki ilk yazı, Ortam gazetesinde (20-21 Aralık 1984) çıkan “Kıbrıs’ta birlik yolu konfederal değil, federal devletten geçer-Ertan Yüksel” başlıklı değerlendirmedir. Daha sonra çıkan (22-23-24 Ocak 1985) “Kıbrıs’ta federal çözüm” başlıklı üç yazıda da konu genişletilerek, Kıbrıs’ta federalizmin başarılı olması için dikkat edilmesi ge­reken bazı ilkelere değinilmişti.
         28 Kasıın-6 Aralık 1985 tarihleri arasında Kıbrıs Türk-Alman Kültür Derneği’nin düzenle­diği 2. Alman Haftası çerçevesinde “federa­lizm” konusu yeniden gündeme getirilerek, tar­tışılmış, kamuoyunu aydınlatıcı bildiriler sunul­muştu. Bildirilerin konuları şöyleydi: Federal Almanya ve dünyadaki federal sistemlerin tarih ve kültürü (Prof. Vural Ülkü), Federal Almanya ve dünyadaki federal sistemler (Oktay Feridun), Kıbrıs uyuşmazlığındaki iki tarafın federal bir çözüme yaklaşımları (Zaim Necatigil), 1955-1984 yılları arasında Kıbrıs’ta federalist unsur­lar (Uwe Werner).
Yine Ertan Yüksel tarafından hazırlanan “Kıbrıs’ın taksimi kastedilerek federasyon tezi­nin Türk görüşü olarak ilk defa öne sürülüşü ve Sovyetler Birliği’nin federasyon anlayışı” başlıklı belgesel derleme ise, Söz dergisinin 17 Ocak 1986 tarihli sayısından itibaren 6 hafta süreyle yayımlanmış ve bu konudaki yanılgı ve doğruları yeniden vurgulamıştı.
            Son olarak Yeni Düzen gazetesinde çıkan gazeteci Sevgül Uludağ’ın bir dizi röportajında “Federal Cumhuriyetin ekonomik yönleri” (3-10 Mayıs 1988) ile “Federal Cumhuriyette çalışma yaşamı” (13-20 Haziran 1988) konularında ba­zı kişi ve örgüt temsilcilerinin görüşleri kamu­oyuna aktarılmıştır.
Aynı gazetede, Denktaş’ın ekonomi danış­manı Ahmet Aker’in görüşleri 19-23 Ağustos 1988 tarihlerinde verilirken, bazı işadamlarının görüşleri de 22-27 Ağustos 1988’de yayımlanmıştır. Bir başka yazı dizisi, 24-28 Eylül 1988 tarihlerinde Kıbrıs Postası’nda çıkan Ahmet An tarafından hazırlanmış “Federal Çözüm hakkın­da Rum basını ne diyor?” başlıklı yazılardı. İs­met Kotak da aynı gazetede, 20-23 Mayıs 1989 arasında 4 günlük bir dizi ile Kıbrıslı siyasal lider­lerin Prag buluşmasına ilişkin kendi izlenimleri­ni yayımladı.

SİYASAL PARTİLER BU KONUDA SUSKUN
Fakat şimdiye kadar Kıbrıs Federal Cumhu­riyetinin kurulması halinde devlet yapısının nasıl çalışacağı, federal devlet yurttaşlarının günlük siyasal yaşamda federalizmi nasıl hissedecekleri hakkında, en azından federalizmi be­nimsediğini savunan siyasal partilerimiz tarafın­dan bile herhangi bir aydınlatma ve propaganda kampanyasının açılmamış olması düşündürücü­dür. Hedeflenen siyasal çözümün devletlerarası federalizm, yani konfederasyon mu, yoksa tek devlet içinde federalizm, yani federasyon mu olduğu konusunda görüşler açıklıkla dile getiril­memiştir. Herkes federalizmi kendisine göre yorumlamakta, ama federal bir Kıbrıs Cumhuri­yeti oluşturulacağına göre, federalizmin ne olup ne olmadığı kamuoyunda nedense tartışama­maktadır. Bu da büyük ölçüde, gerek iktidar, gerekse muhalefet partilerimizin politika biliminin ilkeleri çerçevesinde çalışmamaları ve gü­nübirlik politikalarla yetinmelerinden kaynaklan­maktadır. Böyle olunca da aşağıda yazılı soruların yanıtlanması, siyasal partiler dışında, bu konuyla ilgilenen kişilere ve kuruluşlara kalmak­tadır:
Federal devlet şekli Kıbrıs’ta niçin kabul edilmiştir, bu konuda tarihsel gelişim nasıl ol­muştur? Bu devlet şeklinden yana olanlarla, kar­şı duranların gerekçeleri nelerdir? Anayasa hukuku açısından Kıbrıs Federal Cumhuriyeti dev­letinin zorunlu kurumları neler olmalıdır? Federal devlet ile eyaletler arasında devletin görevleri nasıl bölüşülecektir? Merkezi hükümet ile eyalet hükümetleri hangi alanlarda birlikte hareket et­melidir? Federal Meclis nedir, görevleri nelerdir, nasıl çalışır? Politik partilerin Federal Meclis karşısındaki durumları, bu meclisin politik ka­rar süreçlerindeki etkinliği nedir? Federal ve eya­let hükümetlerinin politikaları birbirine destek mi, köstek mi olacaktır? Vergi yükümlülerinin verdikleri paralar üzerinde hangisi daha çok söz hakkına sahiptir? Hangi hükümet, ne tip mali kaynaklara sahip olacak, kim kimden hangi nok­tada mali yönden bağımsız davranabilecektir?

EGEMENLİK MERKEZİ FEDERAL HÜKÜMETTE
Soruları daha da uzatmak mümkün. Görüle­ceği gibi “partimiz iki bölgeli federal devletten yanadır” tekerlemesini yinelemek ile bu ve ben­zeri sorulara yanıt bulmak arasında da, politika bilimi açısından dağlar kadar fark vardır. En sol­da görünen Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin bile Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuzey ve güney eyaletlerinde ayrı egemenlik hakkından söz et­mesi, federalizmden bu partinin ne anladığını göstermekte; CTP’nin, resmi çizginin paraleline düşerek, federasyon derken konfederasyon is­temlerine kaydığına işaret etmektedir. Oysa ki federal bir devlette egemenlik merkezi federal devlete ait olup, eyalet yönetimleri arasında bö­lüşülen devlet gücü olmaktadır.
O halde Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ana­yasasında şu ibareler yer alacaktır: “Devlet şekli cumhuriyet olup, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti iki bölgeden meydana gelen bir birliktir. Kuzey ve güneyde oluşan her iki eyalet de, Federal Kıbrıs cumhuriyetinin devlet toprağıdır. Merkezi federal devlet yanında, kuzeydeki eyaletin ayrı, güneydeki eyaletin ayrı yönetimleri olacaktır. Gerek federal, gerekse eyalet yönetimlerinin temsili parlamenter hükümetleri olacak ve yöneticiler, yurttaşlar tarafından doğrudan doğruya yapılacak seçimlerle belirlenecektir.”
            “Kuzeydeki hava ve deniz limanlarından biz, güneydekilerinden de onlar sorumlu olacaktır” görüşü, federal devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu konfederal yapıda vardır. Oysa federal devlette, ülkeye uçak veya vapurla girişte denetim, iki üniformalı görevli tarafından yapılır. Federal görevli giriş yapanın pasaportuna bakarken, eyalet görevlisi gümrüğe bildirecek eşya var mı, yok mu, onu sorar. Giriş kapısında hem eyaletin amblemi, hem de federal devletin amblemi olmalıdır.

FEDERAL MECLİS - EYALET MECLİSLERİ
Federal devletlerin en belirgin özelliği, ülkenin tümü ile ilgili sorunların tartışıldığı, kararların alındığı Federal bir Meclis ile eyalete yöne­lik yerel sorunların tartışıldığı Eyalet Meclisle­rinin bulunmasıdır. Merkezi federal devletin siya­sal ilkeleri, federal anayasada belirtilmektedir. İnsan haklarına saygı, özgürlük ve eşitlik yanında, temsiliyetçi demokrasi, hukuk ve sos­yal devlet ilkelerine, federal devlet ilkelerine saygı, anayasada düzenlenmiştir.
        Federal Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasında be­lirtilecek olan federasyonun iki eyaletliliği, yasamada birlikte hareket ediş, değiştirilemez un­surlar olmalıdır. Hatta anayasa yürürlükte olduğu sürece, Federal Mecliste anayasayı değiştirmek için gerekli üçte iki çoğunluk bile, bu federal yapı ve örgütleri değiştirememelidir.

İKİ BÖLGELİLİK İKİ DEVLETLİLİK DEĞİLDİR
İki bölgeliliği, iki devletlilik anlamında kulla­nan ve federalizmi kavramamış olan çevrelerin, yaratmak istediği kavram kargaşası ve karışıklı­ğına asla izin verilmemelidir. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti, merkezi federal hükümet ile eyalet yönetimlerinin federasyonundan oluşan tek br devlet olacaktır. Eyaletlerin saptanan sınırlarını sonradan değiştirmek için hiçbir eyalet, başvu­ruda bulunmamalıdır. Ama bazen sınır düzeltme­leri, her iki eyaletin onayı ile yapılabilir. Hepsin­den önemlisi, Kıbrıs sorununda temel nedenler­den biri olan adanın tümüyle veya eyaletlerden herhangi birinin başka ülke ile birleşme talebi­nin sözkonusıı olamayacağı, bu konuda propa­ganda yapılamayacağı açıkça anayasaya yazılacaktır.
Eyalet yönetimlerinin bağlı olacağı anayasa­lar, Federal Anayasadan bağımsız ve ona ters düşmeyecek şekilde düzenlenecektir. Eyalet ana­yasaları, eyaletteki yasama, yürütme veya yargı işlemleri için temel oluşturacaktır. Her eyaletin bir meclisi ve bir hükümeti olacaktır. Eyalet hükümetinin bakanlarıyla bir başbakanı olacak­tır. Kendi yargı organlarına sahip eyalet yöne­timi ve eyalet meclisi, kendi kendine politik ka­rarlar ahr, ama bu, sadece kendi eyaletinin yasa­ma yetkisi alanına giren konulara ilişkindir. Bir ölçüde mali özerkliğe sahip olup, ek vergiler ko­yabilir, topladığı bu vergileri istediği gibi kulla­nabilir. Kendi eyaleti ile ilgili yasaları yapabildi­ği gibi, federal meclisin yaptığı yasaları da veto edebilmelidir. Ama bu arada, her iki eyaletin uyması gerekli temel hususlar şunlar olmalıdır: Eyalet yasaları, federal merkezi devletin cumhu­riyetçi, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilke­lerine uyum göstermeli; federal yasaların eyalet­lerde de geçerli olması, eyaletin sorumluluğu al­tında olmalıdır.

FEDERAL ANAYASA, EYALET ANAYASASINDAN ÜSTÜNDÜR
Federalizmin düzenli olarak çalışabilmesi ve anayasal homojenlik için gereken federal ilkelerin ne olması konusuna gelince: Federal Merkezi hü­kümet, eyaletlerde anayasal düzenin güvence altı­na alınmasını sağlayacaktır. Federal Anayasa dai­ma eyalet anayasalarından önce gelir ve daha üs­tündür. Örneğin aile yasası veya trafik kuralları konularında, eyalet başka bir yasa yapamaz. Fe­deral hükümet, görevlerini yerine getirmeyen eyalet için bir görevli atayabilir ve ona emir verebilir. Bir eyalette, özgürlükler zedelenmiş ve demokratik düzen bozulmuşsa, federal hükümet, federal polis gücünü oraya göndererek, düzenin yeniden kurulmasını sağlar. Bunun nasıl yapılacağı yasalarla düzenlenir.

AYRILIK DEĞİL İŞBİRLİĞİ
Federal merkez ile eyaletler arasında karşılıklı güven ilişkilerinin geliştirilmesi çok önemlidir. İki eyalet arasında ayrılık değil, işbir­liği egemen olmalıdır. Federal Yüksek Mahkeme­nin Anayasa koruyuculuğu, bu güvenlik ilişkile­rinin geliştirilmesinde büyük bir rol oynar. Fede­ral Meclis eyaletlere, eyaletler de Federal Meclise dostça yaklaşmalı, yapıcı davranmalıdır. Federal Anayasa Mahkemesi, ülkede federal barışın ko­ruyucusu olacaktır. Federal Meclis ile eyaletler arasııdaki tartışmalı konular, Federal Anayasa Mahkemesinde incelenecektir. Böylece şüpheli durumlarda haklı taraf ortaya çıkarılacaktır.
Devletin görev ve sorumluluklarının bölüşü­mü bir başka önemli konudur. Devletin görevleri hem federal hükümet, hem de eyalet hükümetle­ri tarafından ciddiye alınarak uygulanmalıdır. Bu görevler şöyle özetlenebilir: Dışa karşı ülkeyi korumak, içte güvenliğin sağlanması için yasalar çıkarmak, devletin gücünü ülkenin her yerinde göstermek, eğitim ve öğretim için çabalarda bu­lunmak, sağlık, yaşlılık, konut gibi sosyal devlet ilkelerinden doğan anayasal sorumlulukları yerine getirmek vb.
Federal devletin özelliklerinden biri de, eya­letlerin uluslararası ilişkiler, dış politika ve askeri alanlardaki egemenlik haklarının aşırı ölçüde kı­sıtlanmış olmasıdır. Bir başka deyişle, eyalet hükümetlerinin diğer devletlere karşı, devletler hu­kukuna göre egemenlikleri yoktur. Dış politika ve savunma konuları, merkezi federal hükümete aittir. Bu nedenle eyalet hükümetlerinin dışişle­ri ve savunma bakanları yoktur. Eyalet meclis­leri bu konularla uğraşmaz, yasa çıkaramaz. Bu politikalarla ilgili sorunları tartışamaz ve açıklama yapamaz. Bir istisna olarak dış ülkelerle anlaş­ma yapabilir, ama bu anlaşma, federal hükümet tarafından onaylanmak zorundadır. Bu bir kültür anlaşması (örneğin TV yayını) veya denizin te­mizliği ile ilgili bir anlaşıma ise öteki eyaletin oluru gerekebilir, ya da öteki eyaletin çıkarlarım zedelememesine özen gösterilir.
Federalizmde kültürel çeşitlilik doğaldır. Tiyatro, müze, ki­taplık ve anıtlar farklıdır. Radyo ve televizyon yayınları, basın, dil farkı yüzünden ayrıdır. Ama federal devlet başkanı veya bir eyaletin bir bakanı bu yayın organlarından halka seslenebilir, fede­ral ya da eyalet mahkemelerinin kararları halka okunabilir. Ekonomi, din, spor, işçi, sosyal ko­nularda federal ve eyalet örgütleri kurulabilir.
Her iki eylette veya tek bir eyalette etkinlik ya­pan siyasal partiler olabilir. Federal Mecliste par­tinin eyalet grupları birleşerek daha etkin çalış­malarda bulunabileceklerdir. Federal devletin or­ganlarına yapılacak seçimler ülke çapında yapıl­malı, federal hükümet oluşturulunca eyalet temsilcilerine yer verilmeli, tek eyaletten oluşturul­mamalıdır. Eyalet seçimlerinin sonuçları, federal veya eyalet meclisinin yapısını değiştirebilir.
            Federalizmde devletin yasama yetkilerinin “sadece federal meclise ait olanlar” ve “sadece eyalet meclisine ait olanlar” diye bölüşümü ana­yasada açıkça belirtilmektedir. Örneğin dışiş­leri, savunma, sivil savunma, yurttaşlık, pasaport, para ve parasal konular, gümrük ve dış ticaret, fe­deral karayolları, havayolları, denizyolları, PTT hizmetleri konuları sadece federal meclise aittir. Federal meclis, yüksek okullar, avcılık, doğanın korunması ve çevre bakımı, toprak dağıtımı ve düzenlenmesi, ikametgah ve kimlik işleri ile ilgili çerçeve yasaları yapabilir. Sadece eyalet meclisi­ne ait konular arasında kültür, eyalet polisi, eya­lete yönelik eğitim ve sağlık sorunları sayılabilir. Yurttaşlık hakları, ceza yasası, gösteri-topiantı hakları, yabancıların ikameti, nükleer enerji gibi konularda çelişkili yasalar yapılabilir. Farklı politikalar sonucu doğacak olan farklı yasalar, pek büyük farklılıklara yol açmalıdır.

FEDERALİZMİN ALEYHİNE OLAN HUSUSLAR
Yukarıda da görüldüğü gibi federalizmin aieyhine işleyen bazı hususlar vardır: En başta geleni, merkez yöneticileri ile eyalet yöneticile­rinin farklı yeteneklere sahip olmaları yüzünden, ülkedeki yaşam koşullarının her yerde aynı dü­zeyde olmasının sağlanamamasıdır. Böylece sos­yal destek görme, her iki eyalette de aynı olma­yabilir. Böylelikle ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda farklı sonuçlar doğabilir. Kaldı ki halen Kıbrıs’ta federalizm öncesinde de durum, bütün ağırlığıyla kendisini kuzey bölgesinde his­settirmektedir.
Siyasal kararlar alınırken federal ve eyalet yöneticileri, birbirlerinin görüşlerine saygı göstermelidir. Çelişki halinde uzlaşma, mutlaka sağlanmalıdır. Devlet görüşünün ne olduğu konu­sunda kuşku uyandırılmamalı, politikliğinin azalmasına yol açılmamalıdır.
Federalizm, pahalı bir devlet şeklidir, fazla parayı gerektirecektir. İki ayrı eyalet hükümeti ve meclisi yanında, federal hükümet, federal mec­lis ve federal yönetim organlarına ihtiyaç vardır. Politik karar alma süreci karmaşıktır. Gittikçe artırılan vergiler, federal düzenin yol açtığı har­camalar için yetersiz kalabilir. Federal politika çok güçlü ise, bazen eyaletlerin kendi politikala­rının belirginleşmesine engel olabilir.

FEDERALİZMİN LEYHİNE OLAN HUSUSLAR DAHA ÇOK
Bu eleştirilen yanlar dışında, federal devlet şeklinin leyhine olan hususlar çok daha fazladır. Özellikle ülke halkının birlik içinde davranma­sının zorunlu olduğu durumlarda, devletin birli­ğini güçlendirmede, federalizm çok yararlı ol­maktadır. Halkın politik katılımının artmasıyla, demokratik değerlerin gerçekleştirilmesi ve güç­lendirilmesi, halk yararına olanakların artması söz konusu oluyor. Yurttaşlar hem eyalet dü­zeyinde, hem de merkezi federal devlet düzeyin­de iki kez oy hakkını kullanır; eyalet düzeyinde­ki katılım, federal düzeyde daha da yükselir ve yurttaşın etkinliği artar. Modern çok partili dev­lette etkinliği azalmış olan yürütme, yasama ve yargıdaki yatay güçler dağılımı, federal devlette­ki dikey güç ayrımı ile daha da güçlendirilmektedir. Belli oranlarda güçleri sınırlandıran merkez ve eyalet yönetimleri, devletin görevlerinin yeri­ne getirilmesinde birlikte çalışmak zorundadır­lar. Böylece birbirlerini etkileme, denetleme ve iktidar gücünü kullanmada sınırlama yapabilirler. Bu şekilde federal devlette iktidar gücünün bölü­şümü ve sınırlandırılması sayesinde hukuk devle­ti güçlenmiş olur.
Federalizm, siyasal partilerin yarışmasını teş­vik eder, muhalefeti birleştirir ve olanaklarını iyileştirir. Hem merkezde, hem eyaletlerde siya­sal partilerin, parlamenter yönetimi güçlendir­mek için, kişisel ve yetenek özelliklerine göre seçmen sayılarını artırmaya zorlar. Federal Meclis ile Eyalet Meclislerindeki siyasal partilerin farklı çoğunluk oranları, Federal Meclisteki mu­halefet partilerinin bazı eyaletlerde hükümet ol­masını sağlarken, Federal Meclisteki hükü­met çoğunluğunu, o eyalette muhalefet yapma­ya zorlayabilir.
       Federal devlette politik önder kadrolara daha çok ihtiyaç vardır. Eyalet meclislerindeki demokrasi uygulaması ve parlamentarizmin ka­nıtlanması daha iyi gerçekleşir. Eyaletler, federal görevler için seçilecek yetenekli politik güçlerin yetiştiği yerlerdir. Aynı şekilde federal meclis de önde gelen politika adamlarının yetişmesinde rol oynar. Politik kadroların bu dolaşımı, devlet görevlerinin yerine getirilmesini ve iktidar deği­şikliklerinde pürüzlerin çıkmamasını sağlar. Üniter sisteme kıyasla federalizmde eyaletler, kendi alanlarında yeni politik fikirleri geliştirip uygula­ma olanağına sahiptirler. Federal hükümeti veya Meclisi belli politik konularda uyarabilirler. Bu Merkezin, eyaletleri uyarması şeklinde de olabi­lir. Karşılıklı deneyim alış-verişi ile toplumsal ilerleme sağlanabilir.
Federalizm, siyasal partilerin sıkı içdüzenlerini gevşetir ve partisel demokrasiyi güçlendirir. Eyaletlerdeki yönetim çerçevesinde siyasal parti­ler, bölgesel özerklik ve kendi kendine yetme özelliklerini geliştirebilirler: İktidar veya muhale­fette denenmiş olan parti örgütü, parti merke­zine karşı değişik öneriler geliştirebilir. (Üniter devletteki yerel parti örgütleri için böyle birşey olası değildir.) Böylece hem parti programı, hem de partinin amaçları bu önerilerden yararla­nabilir.
Son olarak federalizm, birlik içinde çeşitli­liğe olanak sağlar. Kültürel çeşitlilik, kişisel özel­lik ve yerel karakterler korunarak geliştirilebilir ve kitlesel tek tiplikten uzaklaşılmış olur. Bu­nunla birlikte, ortaklık ve birlikteliğe saygı gös­terilir, tekdüzelik önlenir, yaşamın çeşitli alanla­rında çok çeşitliliğe ulaşılabilir.

ESAS KONU: İKTİDAR SORUNU
Toparlayacak olursak: Kıbrıs’ta federalizm uygulaması üzerinde düşünürken unutulmaması gereken en önemli nokta, burjuva federalizminin ulusal veya etnik gelişme sorunlarının çözü­münde bir araç olmadığıdır. Federalizm, daha çok siyasal iktidarın bölgesel yani eyalet yönetim düzeyinde uygulanmasının özgül bir şekli­dir. Eyaletler arasında var olan değişik politik tercihler ve sosyal-ekonomik-kültürel gelişme farklılıkları, merkezi federal devletin ve onu yönetecek siyasal iktidarın aşırı derecede merke­zileşmesiyle ve güçlü bir yapı sayesinde giderile­bilecektir.
Kıbrıs somutunda devlet ve iktidar sorununun çözümlenmesi, bir yandan adanın emperyalizmin ve yeni sömürgeciliğin etkilerin­den ve askeri üslerden arındırılmasına bağlı iken, öte yandan da ana sorun olan içteki milliyetler sorununun nasıl çözümleneceğine bağlı olduğu­dur. Ama yine de tayin edici faktörün, Kıbrıs’ta yaşayan iki ana etnik toplum arasındaki ulusal farklılıklar olmayıp, ülke içindeki ve uluslararası düzeydeki sınıf mücadelesi olduğunu vurgulamak gerekir.
Sorun, burjuva çevrelerin öne sürdüğü gibi, Kıbrıs’ta hangi toplumun hangisini yöneteceği sorunu değil, tüm ada yüzeyinde hangi sınıfın, iktidarı elinde bulunduracağı sorunu olarak or­taya çıkmaktadır.

Yararlanılan kaynak:
Der Föderalismus in der Bundesrepublik Deutschland, Informationen zur politischen Bildung, Heft: 204/1984. Bonn  
    
(İki toplumdan ilerici kişiler tarafından 24 Eylül 1989’da kurulmuş olan “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”nun 10-11 Şubat 1990 tarihlerinde Lefkoşa’daki Ledra Palace Oteli’nde düzenlediği Üçüncü Toplantıya sunulan bu bildiri, 2 ve 3 Şubat 1990 tarihlerinde Yeni Düzen gazetesinde yayımlanmıştır.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder