Kıbrıs sorununun çözümü için 1974 sonrasında benimsenmiş olan Türk tezi “federasyon”
olmasına rağmen, kurulması öngörülen “Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’nin yapısı ve
işleyişi hakkında, ne yazık ki bugüne kadar ne siyasal partilerimiz, ne de
konuyla ilgili görünen kişi veya kuruluşlarımız ayrıntılı bilimsel çalışmalar
yapmamışlardır.
İzleyebildiğimiz kadarıyla Kıbrıs Türk basınında yayımlanmış bu konudaki
ilk yazı, Ortam gazetesinde (20-21 Aralık 1984) çıkan “Kıbrıs’ta birlik yolu
konfederal değil, federal devletten geçer-Ertan Yüksel” başlıklı
değerlendirmedir. Daha sonra çıkan (22-23-24 Ocak 1985) “Kıbrıs’ta federal
çözüm” başlıklı üç yazıda da konu genişletilerek, Kıbrıs’ta federalizmin
başarılı olması için dikkat edilmesi gereken bazı ilkelere değinilmişti.
28 Kasıın-6
Aralık 1985 tarihleri arasında Kıbrıs Türk-Alman Kültür Derneği’nin düzenlediği
2. Alman Haftası çerçevesinde “federalizm” konusu yeniden gündeme getirilerek,
tartışılmış, kamuoyunu aydınlatıcı bildiriler sunulmuştu. Bildirilerin
konuları şöyleydi: Federal Almanya ve dünyadaki federal sistemlerin tarih ve
kültürü (Prof. Vural Ülkü), Federal Almanya ve dünyadaki federal sistemler
(Oktay Feridun), Kıbrıs uyuşmazlığındaki iki tarafın federal bir çözüme
yaklaşımları (Zaim Necatigil), 1955-1984 yılları arasında Kıbrıs’ta federalist
unsurlar (Uwe Werner).
Yine Ertan Yüksel tarafından hazırlanan “Kıbrıs’ın taksimi kastedilerek
federasyon tezinin Türk görüşü olarak ilk defa öne sürülüşü ve Sovyetler
Birliği’nin federasyon anlayışı” başlıklı belgesel derleme ise, Söz dergisinin
17 Ocak 1986 tarihli sayısından itibaren 6 hafta süreyle yayımlanmış ve bu
konudaki yanılgı ve doğruları yeniden vurgulamıştı.
Son
olarak Yeni Düzen gazetesinde çıkan gazeteci Sevgül Uludağ’ın bir dizi
röportajında “Federal Cumhuriyetin ekonomik yönleri” (3-10 Mayıs 1988) ile “Federal
Cumhuriyette çalışma yaşamı” (13-20 Haziran 1988) konularında bazı kişi ve
örgüt temsilcilerinin görüşleri kamuoyuna aktarılmıştır.
Aynı gazetede, Denktaş’ın ekonomi danışmanı Ahmet Aker’in görüşleri 19-23
Ağustos 1988 tarihlerinde verilirken, bazı işadamlarının görüşleri de 22-27
Ağustos 1988’de yayımlanmıştır. Bir başka yazı dizisi, 24-28 Eylül 1988
tarihlerinde Kıbrıs Postası’nda çıkan Ahmet An tarafından hazırlanmış “Federal
Çözüm hakkında Rum basını ne diyor?” başlıklı yazılardı. İsmet Kotak da aynı
gazetede, 20-23 Mayıs 1989 arasında 4 günlük bir dizi ile Kıbrıslı siyasal
liderlerin Prag buluşmasına ilişkin kendi izlenimlerini yayımladı.
SİYASAL PARTİLER
BU KONUDA SUSKUN
Fakat şimdiye kadar Kıbrıs Federal Cumhuriyetinin kurulması halinde devlet
yapısının nasıl çalışacağı, federal devlet yurttaşlarının günlük siyasal
yaşamda federalizmi nasıl hissedecekleri hakkında, en azından federalizmi benimsediğini
savunan siyasal partilerimiz tarafından bile herhangi bir aydınlatma ve
propaganda kampanyasının açılmamış olması düşündürücüdür. Hedeflenen siyasal
çözümün devletlerarası federalizm, yani konfederasyon mu, yoksa tek devlet
içinde federalizm, yani federasyon mu olduğu konusunda görüşler açıklıkla dile
getirilmemiştir. Herkes federalizmi kendisine göre yorumlamakta, ama federal
bir Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturulacağına göre, federalizmin ne olup ne olmadığı
kamuoyunda nedense tartışamamaktadır. Bu da büyük ölçüde, gerek iktidar,
gerekse muhalefet partilerimizin politika biliminin ilkeleri çerçevesinde
çalışmamaları ve günübirlik politikalarla yetinmelerinden kaynaklanmaktadır.
Böyle olunca da aşağıda yazılı soruların yanıtlanması, siyasal partiler
dışında, bu konuyla ilgilenen kişilere ve kuruluşlara kalmaktadır:
Federal devlet şekli Kıbrıs’ta niçin kabul edilmiştir, bu konuda tarihsel
gelişim nasıl olmuştur? Bu devlet şeklinden yana olanlarla, karşı duranların
gerekçeleri nelerdir? Anayasa hukuku açısından Kıbrıs Federal Cumhuriyeti devletinin
zorunlu kurumları neler olmalıdır? Federal devlet ile eyaletler arasında
devletin görevleri nasıl bölüşülecektir? Merkezi hükümet ile eyalet hükümetleri
hangi alanlarda birlikte hareket etmelidir? Federal Meclis nedir, görevleri
nelerdir, nasıl çalışır? Politik partilerin Federal Meclis karşısındaki
durumları, bu meclisin politik karar süreçlerindeki etkinliği nedir? Federal
ve eyalet hükümetlerinin politikaları birbirine destek mi, köstek mi
olacaktır? Vergi yükümlülerinin verdikleri paralar üzerinde hangisi daha çok
söz hakkına sahiptir? Hangi hükümet, ne tip mali kaynaklara sahip olacak, kim
kimden hangi noktada mali yönden bağımsız davranabilecektir?
EGEMENLİK
MERKEZİ FEDERAL HÜKÜMETTE
Soruları daha da uzatmak mümkün. Görüleceği gibi “partimiz iki bölgeli
federal devletten yanadır” tekerlemesini yinelemek ile bu ve benzeri sorulara
yanıt bulmak arasında da, politika bilimi açısından dağlar kadar fark vardır.
En solda görünen Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin bile Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin
kuzey ve güney eyaletlerinde ayrı egemenlik hakkından söz etmesi,
federalizmden bu partinin ne anladığını göstermekte; CTP’nin, resmi çizginin
paraleline düşerek, federasyon derken konfederasyon istemlerine kaydığına
işaret etmektedir. Oysa ki federal bir devlette egemenlik merkezi federal
devlete ait olup, eyalet yönetimleri arasında bölüşülen devlet gücü
olmaktadır.
O halde Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasında şu ibareler yer
alacaktır: “Devlet şekli cumhuriyet olup, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti iki
bölgeden meydana gelen bir birliktir. Kuzey ve güneyde oluşan her iki eyalet
de, Federal Kıbrıs cumhuriyetinin devlet toprağıdır. Merkezi federal devlet
yanında, kuzeydeki eyaletin ayrı, güneydeki eyaletin ayrı yönetimleri olacaktır.
Gerek federal, gerekse eyalet yönetimlerinin temsili parlamenter hükümetleri
olacak ve yöneticiler, yurttaşlar tarafından doğrudan doğruya yapılacak
seçimlerle belirlenecektir.”
“Kuzeydeki
hava ve deniz limanlarından biz, güneydekilerinden de onlar sorumlu olacaktır”
görüşü, federal devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu konfederal yapıda vardır.
Oysa federal devlette, ülkeye uçak veya vapurla girişte denetim, iki üniformalı
görevli tarafından yapılır. Federal görevli giriş yapanın pasaportuna bakarken,
eyalet görevlisi gümrüğe bildirecek eşya var mı, yok mu, onu sorar. Giriş
kapısında hem eyaletin amblemi, hem de federal devletin amblemi olmalıdır.
FEDERAL MECLİS -
EYALET MECLİSLERİ
Federal devletlerin en belirgin özelliği, ülkenin tümü ile ilgili
sorunların tartışıldığı, kararların alındığı Federal bir Meclis ile eyalete
yönelik yerel sorunların tartışıldığı Eyalet Meclislerinin bulunmasıdır.
Merkezi federal devletin siyasal ilkeleri, federal anayasada belirtilmektedir.
İnsan haklarına saygı, özgürlük ve eşitlik yanında, temsiliyetçi demokrasi,
hukuk ve sosyal devlet ilkelerine, federal devlet ilkelerine saygı, anayasada
düzenlenmiştir.
Federal Kıbrıs
Cumhuriyeti anayasasında belirtilecek olan federasyonun iki eyaletliliği,
yasamada birlikte hareket ediş, değiştirilemez unsurlar olmalıdır. Hatta
anayasa yürürlükte olduğu sürece, Federal Mecliste anayasayı değiştirmek için
gerekli üçte iki çoğunluk bile, bu federal yapı ve örgütleri değiştirememelidir.
İKİ BÖLGELİLİK
İKİ DEVLETLİLİK DEĞİLDİR
İki bölgeliliği, iki devletlilik anlamında kullanan ve federalizmi
kavramamış olan çevrelerin, yaratmak istediği kavram kargaşası ve karışıklığına
asla izin verilmemelidir. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti, merkezi federal hükümet
ile eyalet yönetimlerinin federasyonundan oluşan tek br devlet olacaktır.
Eyaletlerin saptanan sınırlarını sonradan değiştirmek için hiçbir eyalet, başvuruda
bulunmamalıdır. Ama bazen sınır düzeltmeleri, her iki eyaletin onayı ile
yapılabilir. Hepsinden önemlisi, Kıbrıs sorununda temel nedenlerden biri olan
adanın tümüyle veya eyaletlerden herhangi birinin başka ülke ile birleşme
talebinin sözkonusıı olamayacağı, bu konuda propaganda yapılamayacağı açıkça
anayasaya yazılacaktır.
Eyalet yönetimlerinin bağlı olacağı anayasalar, Federal Anayasadan
bağımsız ve ona ters düşmeyecek şekilde düzenlenecektir. Eyalet anayasaları,
eyaletteki yasama, yürütme veya yargı işlemleri için temel oluşturacaktır. Her
eyaletin bir meclisi ve bir hükümeti olacaktır. Eyalet hükümetinin bakanlarıyla
bir başbakanı olacaktır. Kendi yargı organlarına sahip eyalet yönetimi ve
eyalet meclisi, kendi kendine politik kararlar ahr, ama bu, sadece kendi eyaletinin
yasama yetkisi alanına giren konulara ilişkindir. Bir ölçüde mali özerkliğe
sahip olup, ek vergiler koyabilir, topladığı bu vergileri istediği gibi kullanabilir.
Kendi eyaleti ile ilgili yasaları yapabildiği gibi, federal meclisin yaptığı
yasaları da veto edebilmelidir. Ama bu arada, her iki eyaletin uyması gerekli
temel hususlar şunlar olmalıdır: Eyalet yasaları, federal merkezi devletin
cumhuriyetçi, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine uyum göstermeli;
federal yasaların eyaletlerde de geçerli olması, eyaletin sorumluluğu altında
olmalıdır.
FEDERAL ANAYASA,
EYALET ANAYASASINDAN ÜSTÜNDÜR
Federalizmin düzenli olarak çalışabilmesi ve anayasal homojenlik için
gereken federal ilkelerin ne olması konusuna gelince: Federal Merkezi hükümet,
eyaletlerde anayasal düzenin güvence altına alınmasını sağlayacaktır. Federal
Anayasa daima eyalet anayasalarından önce gelir ve daha üstündür. Örneğin
aile yasası veya trafik kuralları konularında, eyalet başka bir yasa yapamaz.
Federal hükümet, görevlerini yerine getirmeyen eyalet için bir görevli
atayabilir ve ona emir verebilir. Bir eyalette, özgürlükler zedelenmiş ve
demokratik düzen bozulmuşsa, federal hükümet, federal polis gücünü oraya
göndererek, düzenin yeniden kurulmasını sağlar. Bunun nasıl yapılacağı
yasalarla düzenlenir.
AYRILIK DEĞİL
İŞBİRLİĞİ
Federal merkez ile eyaletler arasında karşılıklı güven ilişkilerinin
geliştirilmesi çok önemlidir. İki eyalet arasında ayrılık değil, işbirliği
egemen olmalıdır. Federal Yüksek Mahkemenin Anayasa koruyuculuğu, bu güvenlik
ilişkilerinin geliştirilmesinde büyük bir rol oynar. Federal Meclis eyaletlere,
eyaletler de Federal Meclise dostça yaklaşmalı, yapıcı davranmalıdır. Federal
Anayasa Mahkemesi, ülkede federal barışın koruyucusu olacaktır. Federal Meclis
ile eyaletler arasııdaki tartışmalı konular, Federal Anayasa Mahkemesinde
incelenecektir. Böylece şüpheli durumlarda haklı taraf ortaya çıkarılacaktır.
Devletin görev ve sorumluluklarının bölüşümü bir başka önemli konudur.
Devletin görevleri hem federal hükümet, hem de eyalet hükümetleri tarafından
ciddiye alınarak uygulanmalıdır. Bu görevler şöyle özetlenebilir: Dışa karşı
ülkeyi korumak, içte güvenliğin sağlanması için yasalar çıkarmak, devletin
gücünü ülkenin her yerinde göstermek, eğitim ve öğretim için çabalarda bulunmak,
sağlık, yaşlılık, konut gibi sosyal devlet ilkelerinden doğan anayasal
sorumlulukları yerine getirmek vb.
Federal devletin özelliklerinden biri de, eyaletlerin uluslararası
ilişkiler, dış politika ve askeri alanlardaki egemenlik haklarının aşırı ölçüde
kısıtlanmış olmasıdır. Bir başka deyişle, eyalet hükümetlerinin diğer
devletlere karşı, devletler hukukuna göre egemenlikleri yoktur. Dış politika
ve savunma konuları, merkezi federal hükümete aittir. Bu nedenle eyalet
hükümetlerinin dışişleri ve savunma bakanları yoktur. Eyalet meclisleri bu
konularla uğraşmaz, yasa çıkaramaz. Bu politikalarla ilgili sorunları
tartışamaz ve açıklama yapamaz. Bir istisna olarak dış ülkelerle anlaşma
yapabilir, ama bu anlaşma, federal hükümet tarafından onaylanmak zorundadır. Bu
bir kültür anlaşması (örneğin TV yayını) veya denizin temizliği ile ilgili bir
anlaşıma ise öteki eyaletin oluru gerekebilir, ya da öteki eyaletin çıkarlarım
zedelememesine özen gösterilir.
Federalizmde kültürel çeşitlilik doğaldır. Tiyatro, müze, kitaplık ve
anıtlar farklıdır. Radyo ve televizyon yayınları, basın, dil farkı yüzünden
ayrıdır. Ama federal devlet başkanı veya bir eyaletin bir bakanı bu yayın
organlarından halka seslenebilir, federal ya da eyalet mahkemelerinin
kararları halka okunabilir. Ekonomi, din, spor, işçi, sosyal konularda federal
ve eyalet örgütleri kurulabilir.
Her iki eylette veya tek bir eyalette etkinlik yapan siyasal partiler
olabilir. Federal Mecliste partinin eyalet grupları birleşerek daha etkin
çalışmalarda bulunabileceklerdir. Federal devletin organlarına yapılacak
seçimler ülke çapında yapılmalı, federal hükümet oluşturulunca eyalet temsilcilerine
yer verilmeli, tek eyaletten oluşturulmamalıdır. Eyalet seçimlerinin sonuçları,
federal veya eyalet meclisinin yapısını değiştirebilir.
Federalizmde devletin yasama
yetkilerinin “sadece federal meclise ait olanlar” ve “sadece eyalet meclisine
ait olanlar” diye bölüşümü anayasada açıkça belirtilmektedir. Örneğin dışişleri,
savunma, sivil savunma, yurttaşlık, pasaport, para ve parasal konular, gümrük
ve dış ticaret, federal karayolları, havayolları, denizyolları, PTT hizmetleri
konuları sadece federal meclise aittir. Federal meclis, yüksek okullar,
avcılık, doğanın korunması ve çevre bakımı, toprak dağıtımı ve düzenlenmesi,
ikametgah ve kimlik işleri ile ilgili çerçeve yasaları yapabilir. Sadece eyalet
meclisine ait konular arasında kültür, eyalet polisi, eyalete yönelik eğitim
ve sağlık sorunları sayılabilir. Yurttaşlık hakları, ceza yasası,
gösteri-topiantı hakları, yabancıların ikameti, nükleer enerji gibi konularda
çelişkili yasalar yapılabilir. Farklı politikalar sonucu doğacak olan farklı
yasalar, pek büyük farklılıklara yol açmalıdır.
FEDERALİZMİN ALEYHİNE OLAN HUSUSLAR
Yukarıda da
görüldüğü gibi federalizmin aieyhine işleyen bazı hususlar vardır: En başta
geleni, merkez yöneticileri ile eyalet yöneticilerinin farklı yeteneklere
sahip olmaları yüzünden, ülkedeki yaşam koşullarının her yerde aynı düzeyde
olmasının sağlanamamasıdır. Böylece sosyal destek görme, her iki eyalette de
aynı olmayabilir. Böylelikle ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda farklı
sonuçlar doğabilir. Kaldı ki halen Kıbrıs’ta federalizm öncesinde de durum,
bütün ağırlığıyla kendisini kuzey bölgesinde hissettirmektedir.
Siyasal kararlar alınırken federal ve
eyalet yöneticileri, birbirlerinin görüşlerine saygı göstermelidir. Çelişki
halinde uzlaşma, mutlaka sağlanmalıdır. Devlet görüşünün ne olduğu konusunda
kuşku uyandırılmamalı, politikliğinin azalmasına yol açılmamalıdır.
Federalizm,
pahalı bir devlet şeklidir, fazla parayı gerektirecektir. İki ayrı eyalet
hükümeti ve meclisi yanında, federal hükümet, federal meclis ve federal
yönetim organlarına ihtiyaç vardır. Politik karar alma süreci karmaşıktır.
Gittikçe artırılan vergiler, federal düzenin yol açtığı harcamalar için
yetersiz kalabilir. Federal politika çok güçlü ise, bazen eyaletlerin kendi
politikalarının belirginleşmesine engel olabilir.
FEDERALİZMİN LEYHİNE OLAN HUSUSLAR DAHA
ÇOK
Bu eleştirilen
yanlar dışında, federal devlet şeklinin leyhine olan hususlar çok daha
fazladır. Özellikle ülke halkının birlik içinde davranmasının zorunlu olduğu
durumlarda, devletin birliğini güçlendirmede, federalizm çok yararlı olmaktadır.
Halkın politik katılımının artmasıyla, demokratik değerlerin gerçekleştirilmesi
ve güçlendirilmesi, halk yararına olanakların artması söz konusu oluyor.
Yurttaşlar hem eyalet düzeyinde, hem de merkezi federal devlet düzeyinde iki
kez oy hakkını kullanır; eyalet düzeyindeki katılım, federal düzeyde daha da
yükselir ve yurttaşın etkinliği artar. Modern çok partili devlette etkinliği
azalmış olan yürütme, yasama ve yargıdaki yatay güçler dağılımı, federal
devletteki dikey güç ayrımı ile daha da güçlendirilmektedir. Belli oranlarda
güçleri sınırlandıran merkez ve eyalet yönetimleri, devletin görevlerinin yerine
getirilmesinde birlikte çalışmak zorundadırlar. Böylece birbirlerini etkileme,
denetleme ve iktidar gücünü kullanmada sınırlama yapabilirler. Bu şekilde
federal devlette iktidar gücünün bölüşümü ve sınırlandırılması sayesinde hukuk
devleti güçlenmiş olur.
Federalizm,
siyasal partilerin yarışmasını teşvik eder, muhalefeti birleştirir ve
olanaklarını iyileştirir. Hem merkezde, hem eyaletlerde siyasal partilerin,
parlamenter yönetimi güçlendirmek için, kişisel ve yetenek özelliklerine göre
seçmen sayılarını artırmaya zorlar. Federal Meclis ile Eyalet Meclislerindeki
siyasal partilerin farklı çoğunluk oranları, Federal Meclisteki muhalefet
partilerinin bazı eyaletlerde hükümet olmasını sağlarken, Federal Meclisteki
hükümet çoğunluğunu, o eyalette muhalefet yapmaya zorlayabilir.
Federal devlette politik önder kadrolara
daha çok ihtiyaç vardır. Eyalet meclislerindeki demokrasi uygulaması ve parlamentarizmin
kanıtlanması daha iyi gerçekleşir. Eyaletler, federal görevler için seçilecek
yetenekli politik güçlerin yetiştiği yerlerdir. Aynı şekilde federal meclis de
önde gelen politika adamlarının yetişmesinde rol oynar. Politik kadroların bu
dolaşımı, devlet görevlerinin yerine getirilmesini ve iktidar değişikliklerinde
pürüzlerin çıkmamasını sağlar. Üniter sisteme kıyasla federalizmde eyaletler,
kendi alanlarında yeni politik fikirleri geliştirip uygulama olanağına
sahiptirler. Federal hükümeti veya Meclisi belli politik konularda
uyarabilirler. Bu Merkezin, eyaletleri uyarması şeklinde de olabilir.
Karşılıklı deneyim alış-verişi ile toplumsal ilerleme sağlanabilir.
Federalizm,
siyasal partilerin sıkı içdüzenlerini gevşetir ve partisel demokrasiyi güçlendirir.
Eyaletlerdeki yönetim çerçevesinde siyasal partiler, bölgesel özerklik ve
kendi kendine yetme özelliklerini geliştirebilirler: İktidar veya muhalefette
denenmiş olan parti örgütü, parti merkezine karşı değişik öneriler
geliştirebilir. (Üniter devletteki yerel parti örgütleri için böyle birşey
olası değildir.) Böylece hem parti programı, hem de partinin amaçları bu
önerilerden yararlanabilir.
Son olarak
federalizm, birlik içinde çeşitliliğe olanak sağlar. Kültürel çeşitlilik,
kişisel özellik ve yerel karakterler korunarak geliştirilebilir ve kitlesel
tek tiplikten uzaklaşılmış olur. Bununla birlikte, ortaklık ve birlikteliğe
saygı gösterilir, tekdüzelik önlenir, yaşamın çeşitli alanlarında çok
çeşitliliğe ulaşılabilir.
ESAS KONU: İKTİDAR SORUNU
Toparlayacak
olursak: Kıbrıs’ta federalizm uygulaması üzerinde düşünürken unutulmaması
gereken en önemli nokta, burjuva federalizminin ulusal veya etnik gelişme
sorunlarının çözümünde bir araç olmadığıdır. Federalizm, daha çok siyasal
iktidarın bölgesel yani eyalet yönetim düzeyinde uygulanmasının özgül bir şeklidir.
Eyaletler arasında var olan değişik politik tercihler ve
sosyal-ekonomik-kültürel gelişme farklılıkları, merkezi federal devletin ve onu
yönetecek siyasal iktidarın aşırı derecede merkezileşmesiyle ve güçlü bir yapı
sayesinde giderilebilecektir.
Kıbrıs somutunda
devlet ve iktidar sorununun çözümlenmesi, bir yandan adanın emperyalizmin ve
yeni sömürgeciliğin etkilerinden ve askeri üslerden arındırılmasına bağlı
iken, öte yandan da ana sorun olan içteki milliyetler sorununun nasıl
çözümleneceğine bağlı olduğudur. Ama yine de tayin edici faktörün, Kıbrıs’ta
yaşayan iki ana etnik toplum arasındaki ulusal farklılıklar olmayıp, ülke
içindeki ve uluslararası düzeydeki sınıf mücadelesi olduğunu vurgulamak
gerekir.
Sorun, burjuva
çevrelerin öne sürdüğü gibi, Kıbrıs’ta hangi toplumun hangisini yöneteceği
sorunu değil, tüm ada yüzeyinde hangi sınıfın, iktidarı elinde bulunduracağı
sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.
Yararlanılan kaynak:
Der Föderalismus in der Bundesrepublik
Deutschland, Informationen zur politischen Bildung, Heft: 204/1984. Bonn
(İki toplumdan ilerici kişiler
tarafından 24 Eylül 1989’da kurulmuş olan “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için
Temas Grubu”nun 10-11 Şubat 1990 tarihlerinde Lefkoşa’daki Ledra Palace
Oteli’nde düzenlediği Üçüncü Toplantıya sunulan bu bildiri, 2 ve 3 Şubat 1990
tarihlerinde Yeni Düzen gazetesinde yayımlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder