15 Ağustos 2015 Cumartesi

YARARLI TEMASLAR SÜRDÜRÜLECEKTİR


Geçen yıl içinde Kıbrıslı Türk ve Rum solcuların oluşturdukları “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”, 1958’den bu yana ilk kez Kıbrıslı ilericileri bir araya getiren bir örgüt oldu. Batı Berlin’de yerleşik “Demokrasi ve Çevre Koruma için Eğitim Örgütü”nün finansmanı ile Mayıs ayı ortasında Batı Berlin’de buluşan Kıbrıslı ilericiler, 23-24 Eylül 1989 günlerinde Lefkoşa’daki ara bölgede bulunan Lidra Palas otelinde yeniden bir araya gelerek, daha geniş bir kesime dayalı olarak “Temas Grubu”nun siyasal ve ideolojik çalışmalarını başlattılar.

Batı Berlin’deki tartışma ve konuşmaların geniş bir özeti, 23 Haziran-3 Temmuz 1989 tarihleri arasında Ortam gazetesinde yayımlandı. Lidra Palas buluşmasının dökümü ise, yine aynı gazetede 2-3 Ekim tarihleri arasında çıktı. Haravgi gazetesinin düzenlediği basın şenliği, 30 Eylül-1 Ekim 1989 günlerinde yapıldı ve oradaki izlenimlerimiz de 6-7 Ekim tarihli Ortam’da aktarıldı. Bu şenlikte tanıştığımız Kıbrıslı Rum meslektaş Dr. Markullis’e yaptığımız bir öneri, Kıbrıslı hekimlerin de bir araya gelmesi şeklinde olmuştu. 11 Kasım 1989 günü Lidra Palas bahçesinde düzenlenen “Gürcü Halk Dansları ve Şarkıları Şenliği”nde yeniden temas imkânı bulduğumuz Dr. Markullis, 12 gün sonra bize 30 Kıbrıslı Rum doktorun imzasını taşıyan bir çağrıyı iletiyordu. 29 Kasım akşamı yapılması planlanan ortak toplantı, çağrının bir örgüte değil de, kişilere yapıldığı gerekçesiyle “izin makamı” tarafından reddedilince, gerçekleştirilemiyordu. Bu kez “Temas Grubu”muzun 14 Aralık akşamı Lefkoşa’nın Merkezinde düzenlediği ve bir Kıbrıslı Türk politikacının ilk kez Kıbrıslı Rumlara hitap etme olanağını bulduğu, Yeni Kıbrıs Partisi Genel Başkanı Alpay Durduran’ın konferansı nedeniyle, Rum kesimine geçme olanağını elde ederek, Dr. Markullis’’ten yeni bir çağrı mektubu daha aldık. Sonunda 18 Aralık akşamı, 12 Kıbrıslı Türk ve 34 Kıbrıslı Rum hekimin katılması ile “Tıp Mesleğine Mensup Kıbrıslıların İşbirliği için Komite” kurulmuş oldu.

Ocak ve Şubat ayları içinde Rum meslektaşlarımız tarafından düzenlenecek tıbbi toplantılara Kıbrıslı Türk hekimlerin de çağrılarak, bilgi alış-verişinin sağlanması ve tıbbi bilgilerimizin tazelenip genişletilmesi hedefleniyordu.  Artan bu temaslardan huzursuz olan yöneticiler, aramızdan bir hekim arkadaşı arayarak , kendileri için “istihbaratçı” görevini yapmasını isteyecek kadar ileri gittiler. Oysa bütün temasların basına aktarılması, başlangıçtan beri titizlikle uyguladığımız bir ilke olmuştur.

Otel salonunun kullanılma izninin alınamaması nedeniyle, Ocak ayına ertelenen “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”nun 2-3 Aralık’ta Lidra Palas’ta yapılması planlanan genişletilmiş toplantısının, 20-21 Ocak günü aynı yerde yapılması bekleniyor. Bu toplantıda her iki tarafın “Federal Kıbrıs” konusunda sunacağı yazılı bildiriler tartışılacak.

12 Aralık akşamı Baf’taki Özgür Düşünce Derneği’nin “Temas Grubu” ile birlikte düzenleyeceği geceye, Kıbrıslı Türk üyelerin katılmasına Kıbrıs Türk makamları izin vermedi. Bu toplantıda konuşan üyemiz Hristina Valanidu’nun açıklamaları, Kıbrıs Rum basınında olduğu kadar, bizim basında da ilgi uyandırdı.

Bu arada Kasım ayı sonunda AKEL içinde başlayan ideolojik tartışmalarda Dinglis ve Papapetru ile birlikte adı geçen PEO Genel Başkanı A. Ziartidis ile H. Valanidu’nun 29 Aralık akşamı Lefkoşa’nın Türk kesiminde konuşmacı olarak katılacakları bir toplantı düzenlendi. Ama yine keyfi bir kararla geçiş izini verilmemesi yüzünden, toplantı 12 Ocak akşamına ertelendi.

Kıbrıslı Rum doktorlardan 5 kişilik bir heyetin 5 Ocak günü kuzeye geçip, temaslarda bulunması için resmi başvuru yapılmış durumda. 10 Ocak’ta Kıbrıslı Ressamlar, 13 Ocak’ta da Kıbrıslı yazarlar ve sanatçılar buluşmak üzere anlaşmış bulunuyorlar.

Bu arada geçişlerin kolaylaştırılması ardından, 70’den fazla Rum gazeteci, 25 spor yazarı, Memur Sendikası ile İlköğretmen Sendikası yöneticileri, PEO ve EDON yetkilileri ayrı ayrı kuzeyi ziyaret etmiş bulunuyorlar. Bütün bu temaslardan en çok yararlanan da, Türk tarafı oluyor.

Görüldüğü gibi Kıbrıslılar arası temaslar yoğun bir şekilde yürütülüyor. Egemen çevrelerin yıllardır işledikleri “Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz” şeklindeki şoven propaganda, 1968’de olduğu gibi yıkılmaktadır. Yeter ki ilkeli bir tutum içinde davranan ve Türk-Rum dostluğuna, işbirliğine inanan ilerici insanların temaslarına olanak tanınsın. En geç 48 saat önceden izin isteme şeklinde konan kurala uymayıp, son anda bizim katılacağımız güneydeki toplantılara gazeteci adı altında “izleyici”lerini gönderen yöneticiler, hiç de endişe etmesinler. Kimse ihanet içinde değildir. Toplumlararası karşılıklı güvenin artırılması ve ortak geleceğimizi birlikte kurma mücadelesini ortaklaşa vermek, tek amacımızdır. 

Çağdışı siyasal talepler öne sürerek, çeşitli gerekçelerle masadan kaçmaya çalışanlar, “Kıbrıs Meselesi Hilton’da çözüldü” diye manşet atacaklarına, keşke böylesi bir olanağı bize tanıyabilseler de Kıbrıs Meselesini sadece Hilton’da değil, bütün ada çapında çözebilsek! Her iki toplumdan insanların temas kurup, federal bir Kıbrıs için anlayış ve görüş birliğine doğru yol almaları, ancak bu temasların yararına inananların üstesinden gelebileceği bir iştir. 

Oldu-bittileri çözüm diye kabul ettirmek isteyenler, hiçbir zaman barış, dostluk ve işbirliğinden yana olmamışlardır. Taksimi dayatma politikası, enosisi dayatma politikası gibi iflas etmeye mahkûmdur.


(Haftalık Demokrat gazetesi, Sayı:191, 3 Ocak 1990)   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder