Geçen yıl içinde
Kıbrıslı Türk ve Rum solcuların oluşturdukları “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için
Temas Grubu”, 1958’den bu yana ilk kez Kıbrıslı ilericileri bir araya getiren
bir örgüt oldu. Batı Berlin’de yerleşik “Demokrasi ve Çevre Koruma için Eğitim
Örgütü”nün finansmanı ile Mayıs ayı ortasında Batı Berlin’de buluşan Kıbrıslı ilericiler,
23-24 Eylül 1989 günlerinde Lefkoşa’daki ara bölgede bulunan Lidra Palas
otelinde yeniden bir araya gelerek, daha geniş bir kesime dayalı olarak “Temas
Grubu”nun siyasal ve ideolojik çalışmalarını başlattılar.
Batı Berlin’deki
tartışma ve konuşmaların geniş bir özeti, 23 Haziran-3 Temmuz 1989 tarihleri
arasında Ortam gazetesinde yayımlandı. Lidra Palas buluşmasının dökümü ise,
yine aynı gazetede 2-3 Ekim tarihleri arasında çıktı. Haravgi gazetesinin
düzenlediği basın şenliği, 30 Eylül-1 Ekim 1989 günlerinde yapıldı ve oradaki
izlenimlerimiz de 6-7 Ekim tarihli Ortam’da aktarıldı. Bu şenlikte tanıştığımız
Kıbrıslı Rum meslektaş Dr. Markullis’e yaptığımız bir öneri, Kıbrıslı
hekimlerin de bir araya gelmesi şeklinde olmuştu. 11 Kasım 1989 günü Lidra Palas
bahçesinde düzenlenen “Gürcü Halk Dansları ve Şarkıları Şenliği”nde yeniden
temas imkânı bulduğumuz Dr. Markullis, 12 gün sonra bize 30 Kıbrıslı Rum
doktorun imzasını taşıyan bir çağrıyı iletiyordu. 29 Kasım akşamı yapılması
planlanan ortak toplantı, çağrının bir örgüte değil de, kişilere yapıldığı
gerekçesiyle “izin makamı” tarafından reddedilince, gerçekleştirilemiyordu. Bu
kez “Temas Grubu”muzun 14 Aralık akşamı Lefkoşa’nın Merkezinde düzenlediği ve
bir Kıbrıslı Türk politikacının ilk kez Kıbrıslı Rumlara hitap etme olanağını
bulduğu, Yeni Kıbrıs Partisi Genel Başkanı Alpay Durduran’ın konferansı
nedeniyle, Rum kesimine geçme olanağını elde ederek, Dr. Markullis’’ten yeni
bir çağrı mektubu daha aldık. Sonunda 18 Aralık akşamı, 12 Kıbrıslı Türk ve 34
Kıbrıslı Rum hekimin katılması ile “Tıp Mesleğine Mensup Kıbrıslıların
İşbirliği için Komite” kurulmuş oldu.
Ocak ve Şubat ayları
içinde Rum meslektaşlarımız tarafından düzenlenecek tıbbi toplantılara Kıbrıslı
Türk hekimlerin de çağrılarak, bilgi alış-verişinin sağlanması ve tıbbi
bilgilerimizin tazelenip genişletilmesi hedefleniyordu. Artan bu temaslardan huzursuz olan
yöneticiler, aramızdan bir hekim arkadaşı arayarak , kendileri için
“istihbaratçı” görevini yapmasını isteyecek kadar ileri gittiler. Oysa bütün
temasların basına aktarılması, başlangıçtan beri titizlikle uyguladığımız bir
ilke olmuştur.
Otel salonunun
kullanılma izninin alınamaması nedeniyle, Ocak ayına ertelenen “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”nun 2-3 Aralık’ta Lidra Palas’ta yapılması
planlanan genişletilmiş toplantısının, 20-21 Ocak günü aynı yerde yapılması
bekleniyor. Bu toplantıda her iki tarafın “Federal Kıbrıs” konusunda sunacağı
yazılı bildiriler tartışılacak.
12 Aralık akşamı
Baf’taki Özgür Düşünce Derneği’nin “Temas Grubu” ile birlikte düzenleyeceği
geceye, Kıbrıslı Türk üyelerin katılmasına Kıbrıs Türk makamları izin vermedi.
Bu toplantıda konuşan üyemiz Hristina Valanidu’nun açıklamaları, Kıbrıs Rum
basınında olduğu kadar, bizim basında da ilgi uyandırdı.
Bu arada Kasım ayı
sonunda AKEL içinde başlayan ideolojik tartışmalarda Dinglis ve Papapetru ile
birlikte adı geçen PEO Genel Başkanı A. Ziartidis ile H. Valanidu’nun 29 Aralık
akşamı Lefkoşa’nın Türk kesiminde konuşmacı olarak katılacakları bir toplantı
düzenlendi. Ama yine keyfi bir kararla geçiş izini verilmemesi yüzünden,
toplantı 12 Ocak akşamına ertelendi.
Kıbrıslı Rum doktorlardan
5 kişilik bir heyetin 5 Ocak günü kuzeye geçip, temaslarda bulunması için resmi
başvuru yapılmış durumda. 10 Ocak’ta Kıbrıslı Ressamlar, 13 Ocak’ta da Kıbrıslı
yazarlar ve sanatçılar buluşmak üzere anlaşmış bulunuyorlar.
Bu arada geçişlerin
kolaylaştırılması ardından, 70’den fazla Rum gazeteci, 25 spor yazarı, Memur
Sendikası ile İlköğretmen Sendikası yöneticileri, PEO ve EDON yetkilileri ayrı
ayrı kuzeyi ziyaret etmiş bulunuyorlar. Bütün bu temaslardan en çok yararlanan
da, Türk tarafı oluyor.
Görüldüğü gibi
Kıbrıslılar arası temaslar yoğun bir şekilde yürütülüyor. Egemen çevrelerin
yıllardır işledikleri “Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz” şeklindeki şoven
propaganda, 1968’de olduğu gibi yıkılmaktadır. Yeter ki ilkeli bir tutum içinde
davranan ve Türk-Rum dostluğuna, işbirliğine inanan ilerici insanların
temaslarına olanak tanınsın. En geç 48 saat önceden izin isteme şeklinde konan
kurala uymayıp, son anda bizim katılacağımız güneydeki toplantılara gazeteci
adı altında “izleyici”lerini gönderen yöneticiler, hiç de endişe etmesinler.
Kimse ihanet içinde değildir. Toplumlararası karşılıklı güvenin artırılması ve
ortak geleceğimizi birlikte kurma mücadelesini ortaklaşa vermek, tek
amacımızdır.
Çağdışı siyasal talepler öne sürerek, çeşitli gerekçelerle masadan
kaçmaya çalışanlar, “Kıbrıs Meselesi Hilton’da çözüldü” diye manşet
atacaklarına, keşke böylesi bir olanağı bize tanıyabilseler de Kıbrıs
Meselesini sadece Hilton’da değil, bütün ada çapında çözebilsek! Her iki
toplumdan insanların temas kurup, federal bir Kıbrıs için anlayış ve görüş
birliğine doğru yol almaları, ancak bu temasların yararına inananların
üstesinden gelebileceği bir iştir.
Oldu-bittileri çözüm diye kabul ettirmek
isteyenler, hiçbir zaman barış, dostluk ve işbirliğinden yana olmamışlardır.
Taksimi dayatma politikası, enosisi dayatma politikası gibi iflas etmeye
mahkûmdur.
(Haftalık Demokrat
gazetesi, Sayı:191, 3 Ocak 1990)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder