15 Ağustos 2015 Cumartesi

SSCB ARALIK 1963 OLAYLARINI NASIL DEĞERLENDİRMİŞTİ?


21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs’ta başlayan toplumlararası çarpışmalara ilişkin olarak 28 Aralık 1963 günkü SBKP Merkez Organı Pravda gazetesinde “Sömürgeciliğin Yankısı” başlıklı bir makale yayınlanmıştı. Makalede olayların çıkış nedenleri üzerinde durulduktan sonra şöyle devam edilmekte idi:

“… NATO propaganda organları, Kıbrıslılar için trajik olan bu günlerde Rum ve Türk asıllı Kıbrıslılar arasında silahlı çarpışmaların nedeninin, Başkan Makarios’un memleket için normal hayatı zorlaştıran Anayasa’nın çeşitli maddelerinin değiştirilmesi ile ilgili son teklifleri olduğu hususunda okuyucularına ve dinleyicilerine inanç verme çabasını hızlandırmışlardır.

… Bundan ötürü, yukarıda belirtilen hesabın amacı, Kıbrıs’taki anormal durumun gerçek nedenlerini gizlemektir. Bu nedenler, Şubat 1959’da emperyalizm ve NATO yöneticileri tarafından Kıbrıslılara empoze edilen ve kabul olunan Londra ve Zürih anlaşmalarından gelmektedir. Askeri üsler için Kıbrıs topraklarının bir kısmının koparılması, Kıbrıs’a “garantilerini” yani müdahale haklarını, askeri “işbirliği” empoze etmek ve bağımsız bir dış siyaset takip edilmemesi için Rum ve Türk Kıbrıslılar arasındaki suni ayırımı pekiştirmek sureti ile bu anlaşmalar Kıbrıs Cumhuriyeti için bir siyasi saatli bomba olup, Kıbrıs’ın hükümranlık haklarına büyük ölçüde tecavüz etmektedir.”

Makalede devamla, Kıbrıs’taki olayların çıkarılmasının asıl nedeninin garantör devletlerin, Kıbrıs’ın içişlerine karışmk için yaratıldığı ileri sürülmekte ve 25 Aralık 1963 tarihinde Türk uçaklarının Kıbrıs semalarında uçmaların değinerek şöyle denilmekte idi:

“Türk Hava Kuvvetlerinin jet uçakları Kıbrıs üzerinde “ihtar uçuşları” yapmakta ve savaş gemileri Kıbrıs yakınlarında seyretmektedir. Kıbrıs’ta savaş durumunda olan Türk birlikleri de kullanılmakta ve Larnaka’daki İngiliz askeri üssünün komutanları “asayişi sağlamak” bahanesi ile zırhlı arabalar kullanmaktadır. NATO çevrelerinin Kıbrıs’taki olayları izlemekte ve demokrat ve vatansever davranışları bastırmak için planlar hazırlamakta olduğu görülmektedir.”

30 Ocak 1964 günü TASS ajansı tarafından yayınlanan bildiride ise Londra’da İngiltere’nin çağrısı üzerine toplanan Konferansın amacının, Batılı devletlerce -özellikle İngiltere- Kıbrıs’ın hürriyet ve bağımsızlığını tehdit ettiği belirtilerek,  şöyle denmekteydi:

“… Londra Konferansı, Kıbrıs’ın hürriyet ve bağımsızlığına karşıdır. Sözde, Kıbrıslıları Kıbrıslılara karşı koruyacak olan uluslararası bir kuvvetin kurulmasının planları hazırlanmaktadır. Uluslararası diye gösterilen askerler, gerçekte saldırganın askerleri, Kıbrıs’a asker gönderecek olan NATO’nun büyük devletleri, ulusal kurtuluş hareketlerine karşı kuvvetlerini kullanma alışkanlığı olan, bu harekete karşı olanlardır. Bu kuvvetlerin, Kıbrıs’a düzen ve asayişi geri verip, Kıbrıslıyı Kıbrıslıdan koruyacağı iddia edilmektedir. Bazı Batılı başkentler, dünyada yaşayan insanların bu çeşit askerlerin böyle bir amaca hizmet edeceklerine inanacak kadar aptallaştığını mı sanıyor? Sağduyu, Kıbrıs’ı yıllarca yönetimi altında tutan, halkını bastıran, orada bir askeri üs bulunduran ve oradan komşu Arap ülkelerini tehdit eden ülkenin, Kıbrıs’ı korumaya en az layık devlet olduğunu ispat eder. Geçmişte boyunduruk altında tutma, dostluk kılığı ile yapılıyordu. Şimdi ise, Kıbrıslılar uzun ve kahramanca bir uğraşmadan sonra, yine kandırma yolu ile köleliğe itilecektir. Her ülke kendi savunmasından sorumludur. Kıbrıslılar kendi ülkelerinin savunmasından neden sorumlu olmasınlar? Niye bunu başkalarının yapması hususunda Kıbrıslılar zorunlu bırakılsınlar? Büyük NATO ülkeleri -İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri- askerlerini Kıbrıs’a göndermek istemektedirler. Aynı zamanda, küçük bir devletin bağrına süngüyü saplamak için bu yüz kızartıcı ve tehlikeli işe, Kıbrıs’ı çevreleyen çeşitli ülkeleri de katmak istiyorlar. Bu işe de “Kıbrıs problemini çözmek” diyorlar. Hükümran ve bağımsız bir ülkenin hükümranlığına saygı nerede kalmıştır? İç sorunlar yüzünden, çarpışma olan ülkeler diğer ülkelerin kışkırtması ile hareket edip, asker göndermeye kalkışmaları ile ortaya çıkacak sonuçları kolayca kestirebilirler. Böyle davranışlar, bu çeşit sorunların çözümüne hiçbir zaman yararlı olmamıştır ve olamaz da. Buna karşılık, durumun önemini artırıp, uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye koyarlar.”

Bildiride devamla, Kıbrıs’ın 1960 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra, kendisini saldırgan bir bloka karşı koruyarak, tarafsız kalabildiği, ancak bu bağımsızlık ve hükümranlığını diğer ülkelerde olduğu gibi (Hindistan, Endonezya, Cezayir, Gana, Mali, Burma, Seylan) korumaya hakkı olduğu belirtilerek, şöyle denilmekteydi:
“Sovyet halkı, kendi tecrübelerine dayanarak, bir ülkenin içişlerine karışmanın ve uluslar arasındaki çatışmaların ne olduğunu çok iyi bilmektedir. Herhangi bir ülkenin iç sorunları hakkında hüküm vermek, o ülkenin iç siyasetine aittir. Sovyetler Birliği, Kıbrıs’ın bağımsızlık, hükümranlık ve toprak bütünlüğünü sağlamak hususundaki meşru arzularını desteklemekte, nasıl ve ne şekilde olursa olsun, Kıbrıs’ın iç sorunlarına karışma hususundaki dıştan gelen girişimleri kınamaktadır. Kendi gelişmeleri hakkında karar almak, yalnız Kıbrıs halkına aittir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sorunlarına herhangi bir karışma, BM yasasının ve genel olarak kabul edilmiş olan Devletler Hukuku kurallarının kaba bir bozulması olacaktır. Barışı ve uluslararası güvenliği sürdürme ile görevli bir kuruluş olan Güvenlik Konseyi kayıtsız kalamaz, fikrini açıklamak ve bu devletin bağımsızlığını korumalıdır.

TASS Haberler Ajansı, Sovyetler Birliği’nin ileri gelen çevrelerinin, bu bölgede barışı tehlikeye düşürebilecek uluslararası karışıklığın Kıbrıs üzerinde meydana gelemeyeceğini ümit ettiğini açıklamakla görevlendirilmiştir. Şu veya bu nedenden ötürü, Kıbrıs’ın ve ona komşu ülkelerin içişlerine karışmayı benimsemiş olan Batı’nın bazı büyük devletlerince iyi niyet gösterilmelidir. Dünyanın bu kısmında, durumu karmaşık bir hale sokmaktan çekinmelidirler.” (aktaran Aysel İ. Aziz, 1964’de Kıbrıs ve Sovyetler, A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Eylül 1969, No.3, s. 170-173)


(“Kıbrıs sorununda belgeler” köşesinde ve “Derleyen: Ertan Yüksel” imzasıyla, haftalık Söz dergisi, Sayı:25, 4 Nisan 1986)     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder