8 Aralık 1988 tarihli
Yeni Düzen gazetesinde yer alan “En az ücret” başlıklı makalenizde “patronların
hükümetinin patronlarla birlikte en az ücreti net 182 bin 450 lira olarak
saptadığını” yazarak, bunun sorumluluğunun yurtsever aydınlara
yükleyivermişsiniz. Bu ne pişkinlik, şaştım doğrusu!
Makalenizi bitirirken
de “güçlü, tuttuğunu koparabilen bir sendikal hareketin söz konusu olmaması”,
“emekçilerin dağınıklığı, bölünmüşlüğü, örgütsüzlüğü, sınıf bilincinden yoksun
olmaları” gerçeğini belirterek, şöyle demişsiniz:
“Demek ki derlenip
toparlanmak koşuldur. Sınıf bilinci ile donanmak kaçınılmazdır. Bu konuda
yurtsever aydınlara büyük görev düşmektedir. Etin okkasının 10.000 TL olduğu
koşullarda bir emekçi günde 6.000 TL’na çalıştırılıyorsa, ülke aydınının bunda
büyük sorumluluk payı vardır.”
Özellikle size, CTP
Genel Başkanına sormak gerek: Siz kendinizi yurtsever, ya da aydın olarak
görüyor musunuz? Yanıtınız hayır ise, o zaman bu mektubu size yazmamış olayım.
Yok eğer kendinizi, yurtsever bir aydın olarak görüyor ve üstüne üstlük,
siyasal geçmişi 18 yılı doldurmak üzere olan bir muhalefet partisinin yıllardır
Genel Başkanlığını yapmaktaysanız, yukarıda saydığınız olumsuzluklarda, sizin
sorumluluk payınız hiç mi yoktur, ya da niçin bu kadar küçüktür diye kendi
kendinize sormalısınız. Daha geçenlerde yapılan 10. Olağan Kurultayınıza
sunulan faaliyet raporunuzda, partinizin nasıl dökülmekte olduğunu açıklayan siz
değil miydiniz? Hem de 358 milyon TL’lik yıllık bütçe ile?
“Güçlü, tuttuğunu koparabilen
bir sendikal hareketin sözkonusu olmaması”nda genel başkanlık ve diğer
yöneticilik görevlerini, partiniz üyesi sendikacı milletvekilleri ile
militanların(!) yaptığı “Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu”nun hiç mi
sorumluluğu yok? Emekçilerin dağınık, bölünmüş, örgütsüz ve sınıf bilincinden
yoksun olduğu koşullarda, bu CTP’li sendikacılar ne yapmaktadır? Efendim?
Sosyalist ülkeler tarafından sağlanan tatil olanaklarından ailecek yararlanmak
üzere bir ay ülke dışında olabilirler, ama ya geriye kalan 11 ayda ne
yapmaktadırlar? Yoksa bilinçli işçi önderleri (!), uluslararası işçi
toplantılarından vakit bulup da, işçilerimizi derleyip, toparlayamamakta
mıdırlar? Emekçiler bilinçsiz ve
örgütsüz ise, CTP’nin oluşturduğu “Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu”,
“Devrimci Gençlik Derneği”, “Gençlik Merkezi”, “Yurtsever Kadınlar Birliği” adı
verilen kuruluşlar ne yapmaktadır? Yoksa bu örgütler, sizin gerçekten ne
olduğunuzu bilmeyen sosyalist ülkelerin şu veya bu uluslararası toplantıya
çağıracakları “bilinçli ilerici Kıbrıslı Türkler”in kitlesel tabanı olduğunu
sözümona göstermek amacıyla mı kurulmuşlardır? Yurtseverlik, ya da devrimcilik,
mührü eline alıp tabelayı asmakla olsaydı, herhalde toplum olarak bugün içinde
bulunduğumuz duruma düşmezdik!..
Kıbrıs Türk emekçisi
sınıf bilincinden yoksun ise, bunun esas sorumlusu yurtsever aydınlar değil, bu
amaçla kurulan siyasal partiler ve diğer örgütlerdir. Onların kamış gibi eğilen
çıkarcı yöneticileridir. Yıllarca savunduğu görüşleri bir gecede değiştirip,
sırf kendi kariyerleri devam etsin diye, egemen sınıfla birlikte oy
kullananlardır. Oy hesabı uğruna, toplumun maaşa bağımlı memurlar ordusuna
dönüşmesi için, binlerce işçinin memurlaşmasına mecliste el kaldıranlardır,
yurtsever aydınlar değildir. Toplumun vardığı her önemli aşamada, liderliğin
paralelinde tavır alarak, emekçilerin bilincini körelten, onları umutsuzluğa
düşüren, toplumsal muhalefeti parlamentoya hapseden sizin gibi politika
cambazlarıdır. Olabildiğince sağlanan muhalif güçlerin birlik girişimlerini her
defasında dinamitleyen, 1981 Genel Seçimlerinden sonra iktidar olmaktan kaçan,
yurtsever aydınlar değil, sizlersiniz. Kıbrıs sorununun üç temel yanına ilişkin
görüşlerinizi Rum tarafında söyleyip, Türk tarafında bulanıklaştıran, yurtseverler
değil, sizlersiniz. “Emek en yüce değerdir” sözünü Yeni Düzen gazetesine alt
başlık yapıp, birinci sayfada da şu başlığı atan siz CTP’lilersiniz: “Bir
ineğin masrafı: 132 bin TL, Aylık asgari ücret: 122 bin TL –İNEK KADAR
OLAMADIK.” (2.8.1988)
“Emekçi Halkın Kitle
Partisi CTP”nin anlı şanlı Genel Başkanı Özker Bey; gözünüzdeki merteğe bakın,
sonra başkasının gözünde çöp arayın! Önce kendi hanemizi temizlesek nasıl olur
acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder