28 Mart 1986 günkü Yeni
Düzen gazetesinde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (Kıbrıs Cumhuriyeti’ni mi,
yoksa KKTC’yi mi benimsediği belli olmayan partinin) Mali Sekreteri Mehmet Civa’nın
Londra’ya gittiği ve orada her yıl yapılan ve gelenekselleşen CTP ile dayanışma
gecesine katılacağı duyuruluyordu. Atatürkçülüğün de son yıllarda fıcırığı
çıkmış olacak ki, bu yıl bu konuda Londra’da konferans verilmiyor, sadece para
toplama ile yetiniliyor.
Devletten aldığı parti
yardımı ve 12 milletvekilinin maaşından yapılan kesintilerle yılda yaklaşık 24
milyon gelir sağlayan CTP’nin, her yıl düzenlediği piyango çekilişleriyle de
üye ve sempatizanlarına “köşeyi dönme umudu” vererek, 20 milyon TL ek gelir
sağladığı biliniyor. Üye aidatları, bağışlar ve “geleneksel” Londra
katkılarıyla 50 milyon TL’sına varan yıllık gelir, herhalde ana muhalefet
partisini ülkenin en güçlü halk örgütü durumuna getiriyor.
Öte yandan İleri
Basımevi’nin birkaç yıl önce 8 milyon olan hesap açığının basımevi sorumlusunun
sırtına yüklendiği hatırlardadır. Şimdilerde ise kapatılmış olan açıkların
yeniden kabardığı ve bu kez 50 milyon TL’na vardığı söylentileri dolaşıyor.
Emekçi halkın kitle partisi olduğunu öne süren CTP, acaba niçin sürekli açık
veriyor? Hem siyasi, hem mali yönden? Muhalefeti, genel seçimlerden sonra “ana”
boyutuna erişen bu en eski siyasal partimizin, sol muhalefet görevinin yanında,
emekçi halkımızı bilinçlendirme görevini de ihmal ettiği gözlemlenmektedir.
Politik, ekonomik ve ideolojik mücadele üçlüsünden, özellikle ideolojik alanda
zig-zaglar çizip, “kurşuni” davranan CTP’nin bir düzen partisi haline geldiği
ve “Yeni Düzen”i için mücadele vermekten cırladığı yaygın kanıdır. Dahası,
tutarsız davrandıklarını kendi yöneticileri bile dost çevrelerinde kabul
etmektedirler.
CTP yöneticilerinin
sahipliğindeki İleri Basımevi’nin Müdürlüğüne atanan Güzelyurt milletvekili
Mehmet Civa’nın, kendisine gösterişli bir “çalışma” odası hazırlayarak, 350 bin
TL’lık masa-koltuk takımı aldığı, çiçeği burnunda CTP milletvekillerinin
seçilir seçilmez sırayla yeni arabalar satın aldıkları göz önünde
bulundurulursa, düzenin nimetlerinden yararlanmakla, bu muhalif “Yeni
Düzen”cilerin ehlileştikleri anlaşılıyor.
Eleştirdikleri UBP-TKP
koalisyonuna seçenek olarak ne sunduklarını kamuoyu merak etmektedir. UBP dışı
partilerle bir koalisyon veya yeni seçim yasasıyla demokratik bir erken seçime
ne diyorlar acaba? Yoksa yeni bir seçim masraflı ve tartışmalı mı olur? Zaten
iç ve dış politikada, resmi ideolojiye bir seçenek sunmadıktan sonra, seçimleri
kazanmışsın veya kaybetmişsin ne yazar. Ama olan, “CTP’ye umut bağlamış” emekçi
halk kitlelerine oluyor. Onlara bunalımdan çıkış yolunu kim gösterecek? Halkı
değil de, ceplerini ve kendi çıkarlarını düşünen sol sosyalistlerimiz, acaba ne
zaman titreyip de kendilerine gelecekler? Yoksa yeni bir seçimde, halkın
oylarıyla mı titretilecekler? Göreceğiz…
(“Süleyman K. Aktaşlı”
imzasıyla, Söz dergisi, Sayı:26, 11 Nisan 1986)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder