Cumhuriyet
gazetesinde Sayın Nadir Nadi’nin Rum kadınlarının yürüyüşüne ilişkin başyazısı,
Kıbrıs’taki, ilerici Rum basını tarafından ilgi ile karşılanmış ve “Türk
kamuoyunda sağlıklı düşünce belirtileri” olarak nitelendirilmişti. Yazıda,
Kıbrıs’ta yaşayan iki toplum kadınlarının kucaklaşarak “barış, barış!” diye
tempo tutmaları isteniyor ve bu davranışın yüzyıllar boyu kardeş gibi bir arada
yaşamış mazlum ulusları kendi çıkarları uğruna birbirine düşman eden emperyalist
politikacılara ibret verici bir ders olacağı belirtiliyordu.
Türk
basınında yıllardır Kıbrıs olaylarının genellikle şoven milliyetçi bir açıdan
yansıtılması, kamuoyunda belli bir şartlandırılmayı getirmiştir. Fakat zaman
içinde giderek duygusallıktan uzaklaştıkça, daha akılcı ve Kıbrıs gerçeklerine
daha uygun görüşlerin de yer bulabilmesi, Kıbrıs’ta barıştan yana olanları
sevindirmektedir. Doğu Akdeniz’deki bu stratejik ada üzerinde uygulanmak
istenen NATO planları değerlendirilirken, Kıbrıs halkının emperyalizme ve
faşizme karşı vermekte olduğu mücadelede başı çeken ilerici güçlerin sesine de
kulak vermek, bizi bazı yanlış yargılara varmaktan kurtaracaktır.
Kıbrıs’ta
Rumların Türklere karşı gerilla savaşı vermek üzere hazırlandıklarına değgin
haberler, çeşitli dönemlerde basında yer almıştır. Geçenlerde Cumhuriyet
gazetesinde yayınlanan bir yazıda, yine aynı konu ele alınarak, göçmen durumuna
getirilmiş ada halkının evlerine geri dönmesi halinde, Türklerle Rumların bir
arada yaşayamayacakları ve Rumların şehir veya kır gerillacılığını
başlatacakları öne sürülmektedir. Oysa Türklere karşı gerilla savaşına girişme
gerektiği yolundaki anarşist görüş, bizzat Rum halkı tarafından
reddedilmektedir. Öte yandan ilerici Rum basını da şunları yazmaktadır: “Gerilla
savaşına girişeceğimiz yolundaki görüşler ve imalar, en hafif deyimi ile
düşüncesizliğin mahsulüdür. Böyle görüşler ancak şüpheli insanlardan gelebilir.
Geldiği zaman da takbih edilmelidir. Halk, maceracılığa karşı korunmalıdır.”
Kıbrıs’ın
bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğü için yıllardır mücadele veren
Kıbrıslı Emekçilerin İlerici Partisi, geçtiğimiz Mart ayı başında aldığı bir
kararda, Rumların bundan sonraki mücadelesinin silahlı değil, siyasal bir
mücadele olması gerektiği görüşünü savunmuştur. Ada halkının büyük bir
çoğunluğunun desteğine sahip olan partinin bu kararında daha sonra şöyle
denilmektedir: “Bugünkü koşullar içinde Kıbrıs sorununun çözümüne yol
açabilecek taktik, gerek içte, gerekse dışta siyasi bir mücadele taktiğidir.
Uluslararası faktörün ve özellikle SSCB’nin desteği değerlendirilmeli,
yapılacak görüşmeler Birleşmiş Milletler çerçevesinde olmalıdır. Gerilla savaşını
ve silahlı çatışmayı destekleyen sloganlar, bugünün gerçeklerine uymamakta ve
Kıbrıs sorununun çözümüne yardım etmemektedir.”
Kıbrıs
sorununun NATO strateji çemberi içinde bir çözüme bağlanmak istendiği şu
günlerde ilerici Türk kamuoyu, Kıbrıs’ta barış ve demokrasiden yana olan
güçleri muhatap olarak almalı, faşizm yanlısı çevrelerin savaş kışkırtmalarına
ve emperyalizmin uzlaşma eğilimlerine karşı çıkmalıdır.
(“Dr. Ali Yüksel”
imzasıyla, Cumhuriyet gazetesi, “Tartışma” köşesinde, İstanbul, 25 Haziran
1975)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder