4 Şubat 2015 Çarşamba

AKEL VE “KIBRIS RUM HALKININ KURTULUŞ MÜCADELESİ”


          Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL)'in 18. Genel Kurulu, 16-19 Kasım 1995 tarihlerinde Lefkoşa'nın Rum kesiminde yapıldı. 33 ülkeden 42 Komünist ve Sosyalist Parti’nin heyetlerle temsil edildiği bu Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan AKEL Genel Sekreteri, Partisinin 70 yaşında olmasına rağmen Kıbrıs'ın en yeni ve en çağdaş partisi olduğunu söyledi. (Cyprus Weekly, 17.11.1975) “Milli Mesele” ile ilgili olarak da “adanın taksimi tehlikesinin daha yakınlaştığı” görüşünü dile getiren Hristofyas, “bunun engellenmesi hâlâ daha olasıdır” şeklinde konuştu. Bugünkü çıkmazdan en başta Türkiye’nin sorumlu olduğuna dikkati çeken Genel Sekreter, başta Amerikalılar ve İngilizler olmak üzere Güvenlik Konseyi’nin dimi üyelerinin de sorumluluk taşıdıklarını vurguladı. Hristofyas, Kleridis hükümetinin “milli mesele”deki yanlışlarından da örnekler vermesine rağmen, nedense kendi partisi üzerine hiçbir sorumluluk yüklemedi. Oysa Kıbrıs halkının kurtuluş mücadelesinde Rum-Türk ortak cephesinin kurulamamış olmasının yaşamsal önemi, 70 yıldır AKEL’in önünde duran ana sorunlardan biridir.
Kıbrıs Emekçi Halkının bir bölümünü oluşturan Kıbrıs Türk toplumuna gereken önemi parti genel stratejisi içerisinde 70 yıldır verememiş olan AKEL, işte tam da bu nedenle taksim eşiğine nasıl gelindiğini açıklayamamakta ve sadece bu konuda demeç vermekten öteye gidememektedir. İşte son aylar içinde ortak mücadele konusunda söylenenlerden bazıları:
Trajik 74’den 21 yıl sonra tel örgüler üzerinden Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın elini dostlukla sıkıyoruz. Bölücü duvarlara ve şovenizme karşı olan mücadelemizin durumdan devam edeceğine dair onlara güvence veriyoruz. Bizim gibi barışı ve kardeşliği arzulayan Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızı düşman gibi değil, ortak vatanımızın kurtulma mücadelesinde, ortak mücadele arkadaşı olarak görüyoruz.” (Haravgi’den aktaran Yeni Demokrat, 16.7.1995)
“AKEL’in Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 35. Yılında yayımlanan mesajında Kıbrıs Türklerine de hitap ediliyor be “bağımsız, toprağı bütün, federal bir Kıbrıs çerçevesinde Rumlarla işbirliği yapmaları için Türklere çağrıda bulunuluyor.” (Haravgi’den aktaran Ortam, 2.9.1995)
“Haravgi gazetesinin bildirdiğine göre, Londra’da bulunan AKEL Genel Sekreteri Hristofyas, Kıbrıs Türklerine yönelik bir propaganda kampanyasının başlatılması gereğinden de söz etti ve “Gerçekten bağımsız bir federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, Kıbrıs Türklerinin ekonomik kalkınmasına yardım edileceğinin Türklere anlatılması gerektiğini” vurguladı. Hristofyas, “İki toplumun siyasal eşitliğinin ve aynı zamanda ulusal kökeni ne olursa olsun, bütün vatandaşların istisnasız olarak insan haklarının teminat altına alınacağını Kıbrıs Türklerine anlatmamız gerekir” dedi.” (aktaran Kıbrıs, 17.10.1995)
“Onlar bizim Elen, biz de onların Türk olduklarını kabul ediyoruz. Biz Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların partisi olarak kalacağız. Soyut Kıbrıslıların partisi değiliz.” (Hristofyas’ın Genel Kurulu kapatma konuşmasından aktaran KRYK Rum Basını Özetleri, 20.11.1995)
***
AKEL’in gerçekleştiremediği “ortak mücadele”den söz ettiği bu günlerde
eski gazete koleksiyonlarını karıştırırken gördüğüm bir makaleyi buraya almayı uygun gördüm. Çünkü güncelliğinden hiçbir şey yitirmemiştir. Bakalım AKEL yetkilileri 70 yıllık başarısızlıklarını nasıl açıklayacaklardır? Yazı, AKEL’in yayın organı Neos Demokratis’ten alınmış ve 19 Mart 1952 tarihli Halkın Sesi gazetesinde “K.Muhtaroğlu’nun çevirisiyle yayımlanmıştır. Yazarları: G.Ioannidi, K.Koliyannis, P.Rusu olup, başlığı şöyledir: “Kıbrıs Halkının Kurtuluş Mücadelesi – Türk Azınlığı”.
"Kıbrısta Milli azınlığı teşkil eden 70-80.000 Türk vardır. Aşikardır ki Emperyalist İdare, Kıbrıs halkının antiemperyalistlik mücadelesini parçalamak için bu mevcudiyeti istismar etmektedir. Bunda, Türkiye'nin mukavemetinden ve adanın coğrafi mevkii ile eski Türk Osmanlı hükümetinin haklarını istismar eden adalı bey ve ağaların müzaheretinden yardım görmektedir. Gerek Yunanistan, gerekse Türkiye'nin mukavemetini kendi hesaplarına uyduran İngiliz ve Amerikan Emperyalistleri kendi mukavemetlerinde muvaffak olmak, Rum ve Türk işçisini baskı altında bulundurarak emperyalist menfaatlarına hizmette bulunmaları için Kıbrıslı Rumları olduğu gibi, Türk ağalarını da kullanmaktadır. Bunlar hem Rum, hem de Türk işçisi ile çiftçisinin, demokratik kuruluşuna aykırıdır.
            Fakat Emperyalistlerin istismar ettikleri halkın milli hisleri, Türk azınlığının siyasi sahadaki geriliği ve adadaki milli muhalefeti, AKEL ve Emperyalist mücadele için ciddi meseleler doğurmaktadır. Türk azınlığı meselesi Antiemperyalist mücadele için esas meseledir. Ve AKEL bu gibi meselelere ciddiyet ve katiyetle karşı koymalıdır. Partinin çalışmaları, Türk azınlığını fesatçılıktan, Emperyalist idarenin milis kuvveti ve Türk bendesi olmaktan ayırarak, Rum işçi sınıfının dostu yapmaya yönetilmelidir. Mesele, Türk çiftçisi ile işçisinin, Türk mukavemetinin de aynen Emperyalist İdarenin esaret yolu olduğuna inandırmaktır. Mahut Yunanistan'a ilhak propagandası parolası ise, Türk işçisinin buna güç inanacağı aşikârdır. AKEL Türk azınlığına, Yunanistan'la ilhakta temin edilecek müstakil idarenin Kıbrıs Türklerine bol otonomi, Milli, Dil, Siyasi, Dini vs.'de gelişme sağlayacağını veciz ve hassas kelimelerle açıklamalıdır. AKEL eğer Türk azınlığı işçisini de, siyasi sahada ve teşkilat olarak nüfuz edip kazanmaya muvaffak olmadıkçe, Kıbrıs halkının mücadele partisi lideri olmıyacaktır. Türkler Rumlara ve AKEL'cilere itimat etmiyorlar. Zira büyük Yunanistan şovenizmine emniyetleri yoktur.
            Yalnız Rum ve Türk işçisine günlük halk meseleleri için yapılan halk mücadelesi dahilinde Türklerin de kendilerine ait meselelerde gösterecekleri faaliyetle yıkılmaz birlik perçinleşecek ve Türkler doğru yolun ve kurtuluşlarının Türkiyeli ağalar ve beyler ile olmıyacağına, fakat Rumların demokratik faaliyetlerle yaptıkları halk mücadelesinde olduğuna inanacaklardır.
            Türklerin ve Rumların halk sendikaları, tek cemiyetleri ve diğer zirai teşkilatları olmalıdır. İşçi sınıfının bir tek partisi olmalı. Bu tek partinin (AKEL) Milli Türk Kolu olabilir. Fakat Rumlar ve Türkler nerede beraber çalışırlarsa çalışsınlar, siyasi cemiyetlerin faaliyetleri halk için olmalıdır. Türklerin çoğunlukta oldukları yerlerde AKEL'in Milli Türk Kolu haritada da tesbit olunabilir ve AKEL'in faaliyet sahası içinde müstakil idareye sahip olabilir. Gençlik için de bir cemiyete ihtiyaç vardır. Kadınlara gelince, Türk ve Rum kadınının bir arada teşkilatlı olması daha doğru olduğu halde, Türk kadınlarının daha geri olmaları, çarşaf geymeleri ve Türklerdeki malûm manialar, ihtimal ayrı cemiyetlere lüzum gösteriyor.
            Kıbrıs'taki Türk meselesi, bütün Milli mesele içerisinde, hususi Milli bir meseledir. Eğer AKEL'in Türk azınlığına karşı tam Milli bir siyaseti olmazsa, Yunan Milli Davasını, ilhak davasını da gerektiği gibi karşılayamayacaktır.
            AKEL, Türk azınlığının ve Halk Antiemperyalist Kurtuluş Mücadelesi Cemiyetinin tenvir edilmesinde büyük dikkat göstermelidir."
            Bu makalenin bazı saptamaları geçen 43 yılda geçersizleşmiştir, ancak özü önemini korumaktadır. AKEL, 1974 sonrasında “Azınlıklar Bürosu”nu kapamayı uygun görmüş ve “Kıbrıs Türk kesiminde kendine en yakın bulduğu CTP” ile işbirliğine girmiştir. Ama kılavuzu karga olanın burnunun nereye battığı bir kez daha ortaya çıkmıştır!


(Yeni Çağ, 3 Aralık 1995, Sayı:256)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder