Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL)'in 18. Genel
Kurulu, 16-19 Kasım 1995 tarihlerinde Lefkoşa'nın Rum kesiminde yapıldı. 33
ülkeden 42 Komünist ve Sosyalist Parti’nin heyetlerle temsil edildiği bu Genel
Kurul’un açılış konuşmasını yapan AKEL Genel Sekreteri, Partisinin 70 yaşında
olmasına rağmen Kıbrıs'ın en yeni ve en çağdaş partisi olduğunu
söyledi. (Cyprus Weekly, 17.11.1975) “Milli Mesele” ile ilgili olarak
da “adanın taksimi tehlikesinin daha yakınlaştığı” görüşünü dile getiren
Hristofyas, “bunun engellenmesi hâlâ daha olasıdır” şeklinde konuştu. Bugünkü
çıkmazdan en başta Türkiye’nin sorumlu olduğuna dikkati çeken Genel Sekreter,
başta Amerikalılar ve İngilizler olmak üzere Güvenlik Konseyi’nin dimi
üyelerinin de sorumluluk taşıdıklarını vurguladı. Hristofyas, Kleridis
hükümetinin “milli mesele”deki yanlışlarından da örnekler vermesine rağmen,
nedense kendi partisi üzerine hiçbir sorumluluk yüklemedi. Oysa Kıbrıs halkının
kurtuluş mücadelesinde Rum-Türk ortak cephesinin kurulamamış olmasının yaşamsal
önemi, 70 yıldır AKEL’in önünde duran ana sorunlardan biridir.
Kıbrıs Emekçi Halkının bir bölümünü oluşturan
Kıbrıs Türk toplumuna gereken önemi parti genel stratejisi içerisinde 70 yıldır
verememiş olan AKEL, işte tam da bu nedenle taksim eşiğine nasıl gelindiğini
açıklayamamakta ve sadece bu konuda demeç vermekten öteye gidememektedir. İşte
son aylar içinde ortak mücadele konusunda söylenenlerden bazıları:
Trajik 74’den 21 yıl sonra tel örgüler
üzerinden Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın elini dostlukla sıkıyoruz. Bölücü
duvarlara ve şovenizme karşı olan mücadelemizin durumdan devam edeceğine dair
onlara güvence veriyoruz. Bizim gibi barışı ve kardeşliği arzulayan Kıbrıslı
Türk vatandaşlarımızı düşman gibi değil, ortak vatanımızın kurtulma
mücadelesinde, ortak mücadele arkadaşı olarak görüyoruz.” (Haravgi’den aktaran
Yeni Demokrat, 16.7.1995)
“AKEL’in Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunun
35. Yılında yayımlanan mesajında Kıbrıs Türklerine de hitap ediliyor be
“bağımsız, toprağı bütün, federal bir Kıbrıs çerçevesinde Rumlarla işbirliği
yapmaları için Türklere çağrıda bulunuluyor.” (Haravgi’den aktaran Ortam,
2.9.1995)
“Haravgi gazetesinin bildirdiğine göre,
Londra’da bulunan AKEL Genel Sekreteri Hristofyas, Kıbrıs Türklerine yönelik
bir propaganda kampanyasının başlatılması gereğinden de söz etti ve “Gerçekten
bağımsız bir federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, Kıbrıs Türklerinin ekonomik
kalkınmasına yardım edileceğinin Türklere anlatılması gerektiğini” vurguladı.
Hristofyas, “İki toplumun siyasal eşitliğinin ve aynı zamanda ulusal kökeni ne
olursa olsun, bütün vatandaşların istisnasız olarak insan haklarının teminat
altına alınacağını Kıbrıs Türklerine anlatmamız gerekir” dedi.” (aktaran
Kıbrıs, 17.10.1995)
“Onlar bizim Elen, biz de onların Türk
olduklarını kabul ediyoruz. Biz Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların partisi
olarak kalacağız. Soyut Kıbrıslıların partisi değiliz.” (Hristofyas’ın Genel
Kurulu kapatma konuşmasından aktaran KRYK Rum Basını Özetleri, 20.11.1995)
***
AKEL’in gerçekleştiremediği “ortak mücadele”den söz ettiği bu günlerde
eski gazete
koleksiyonlarını karıştırırken gördüğüm bir makaleyi buraya almayı uygun
gördüm. Çünkü güncelliğinden hiçbir şey yitirmemiştir. Bakalım AKEL yetkilileri
70 yıllık başarısızlıklarını nasıl açıklayacaklardır? Yazı, AKEL’in yayın
organı Neos Demokratis’ten alınmış ve 19 Mart 1952 tarihli Halkın Sesi
gazetesinde “K.Muhtaroğlu’nun çevirisiyle yayımlanmıştır. Yazarları: G.Ioannidi, K.Koliyannis, P.Rusu olup,
başlığı şöyledir: “Kıbrıs Halkının
Kurtuluş Mücadelesi – Türk Azınlığı”.
"Kıbrısta
Milli azınlığı teşkil eden 70-80.000 Türk vardır. Aşikardır ki Emperyalist
İdare, Kıbrıs halkının antiemperyalistlik mücadelesini parçalamak için bu
mevcudiyeti istismar etmektedir. Bunda, Türkiye'nin mukavemetinden ve adanın
coğrafi mevkii ile eski Türk Osmanlı hükümetinin haklarını istismar eden adalı
bey ve ağaların müzaheretinden yardım görmektedir. Gerek Yunanistan, gerekse
Türkiye'nin mukavemetini kendi hesaplarına uyduran İngiliz ve Amerikan
Emperyalistleri kendi mukavemetlerinde muvaffak olmak, Rum ve Türk işçisini
baskı altında bulundurarak emperyalist menfaatlarına hizmette bulunmaları için
Kıbrıslı Rumları olduğu gibi, Türk ağalarını da kullanmaktadır. Bunlar hem Rum,
hem de Türk işçisi ile çiftçisinin, demokratik kuruluşuna aykırıdır.
Fakat
Emperyalistlerin istismar ettikleri halkın milli hisleri, Türk azınlığının
siyasi sahadaki geriliği ve adadaki milli muhalefeti, AKEL ve Emperyalist
mücadele için ciddi meseleler doğurmaktadır. Türk azınlığı meselesi
Antiemperyalist mücadele için esas meseledir. Ve AKEL bu gibi meselelere
ciddiyet ve katiyetle karşı koymalıdır. Partinin çalışmaları, Türk azınlığını
fesatçılıktan, Emperyalist idarenin milis kuvveti ve Türk bendesi olmaktan
ayırarak, Rum işçi sınıfının dostu yapmaya yönetilmelidir. Mesele, Türk
çiftçisi ile işçisinin, Türk mukavemetinin de aynen Emperyalist İdarenin esaret
yolu olduğuna inandırmaktır. Mahut Yunanistan'a ilhak propagandası parolası
ise, Türk işçisinin buna güç inanacağı aşikârdır. AKEL Türk azınlığına,
Yunanistan'la ilhakta temin edilecek müstakil idarenin Kıbrıs Türklerine bol
otonomi, Milli, Dil, Siyasi, Dini vs.'de gelişme sağlayacağını veciz ve hassas
kelimelerle açıklamalıdır. AKEL eğer Türk azınlığı işçisini de, siyasi sahada
ve teşkilat olarak nüfuz edip kazanmaya muvaffak olmadıkçe, Kıbrıs halkının
mücadele partisi lideri olmıyacaktır. Türkler Rumlara ve AKEL'cilere itimat
etmiyorlar. Zira büyük Yunanistan şovenizmine emniyetleri yoktur.
Yalnız
Rum ve Türk işçisine günlük halk meseleleri için yapılan halk mücadelesi
dahilinde Türklerin de kendilerine ait meselelerde gösterecekleri faaliyetle
yıkılmaz birlik perçinleşecek ve Türkler doğru yolun ve kurtuluşlarının
Türkiyeli ağalar ve beyler ile olmıyacağına, fakat Rumların demokratik
faaliyetlerle yaptıkları halk mücadelesinde olduğuna inanacaklardır.
Türklerin
ve Rumların halk sendikaları, tek cemiyetleri ve diğer zirai teşkilatları
olmalıdır. İşçi sınıfının bir tek partisi olmalı. Bu tek partinin (AKEL) Milli
Türk Kolu olabilir. Fakat Rumlar ve Türkler nerede beraber çalışırlarsa
çalışsınlar, siyasi cemiyetlerin faaliyetleri halk için olmalıdır. Türklerin
çoğunlukta oldukları yerlerde AKEL'in Milli Türk Kolu haritada da tesbit
olunabilir ve AKEL'in faaliyet sahası içinde müstakil idareye sahip olabilir.
Gençlik için de bir cemiyete ihtiyaç vardır. Kadınlara gelince, Türk ve Rum
kadınının bir arada teşkilatlı olması daha doğru olduğu halde, Türk
kadınlarının daha geri olmaları, çarşaf geymeleri ve Türklerdeki malûm
manialar, ihtimal ayrı cemiyetlere lüzum gösteriyor.
Kıbrıs'taki
Türk meselesi, bütün Milli mesele içerisinde, hususi Milli bir meseledir. Eğer
AKEL'in Türk azınlığına karşı tam Milli bir siyaseti olmazsa, Yunan Milli
Davasını, ilhak davasını da gerektiği gibi karşılayamayacaktır.
AKEL,
Türk azınlığının ve Halk Antiemperyalist Kurtuluş Mücadelesi Cemiyetinin tenvir
edilmesinde büyük dikkat göstermelidir."
Bu makalenin bazı saptamaları geçen 43 yılda
geçersizleşmiştir, ancak özü önemini korumaktadır. AKEL, 1974 sonrasında
“Azınlıklar Bürosu”nu kapamayı uygun görmüş ve “Kıbrıs Türk kesiminde kendine
en yakın bulduğu CTP” ile işbirliğine girmiştir. Ama kılavuzu karga olanın
burnunun nereye battığı bir kez daha ortaya çıkmıştır!
(Yeni Çağ, 3 Aralık 1995, Sayı:256)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder