“Söz” adlı haftalık haber dergisinin 20 Aralık 1985
tarihli 10. sayısında yer alan “Kıbrıs Sorununda Belgeler: Kıbrıs’ın Taksimine
İlişkin İlk Öneriler” başlıklı yazılarımızın ilkinde, adanın taksim edilmesi
fikrinin ilk defa olarak Ankara’da yayımlanmakta olan “Forum” adlı bir derginin
15 Temmuz 1955 tarihli nüshasında çıkan “Kıbrıs! Kıbrıs! Kıbrıs!” başlıklı ve
imzasız bir yazıda dile getirildiğini aktarmış ve bu yazının Doç.Dr. Fahir
Armaoğlu tarafından kaleme alındığının yine kendisi tarafından açıklandığını
belirtmiştik.
Kıbrıs’ın
taksimi fikri daha sonra, 17 Temmuz 1956 tarihli Times gazetesinde yer alan
İngiliz muhafazakâr milletvekili Walter Elliot’un bir mektubunda öne sürülmüş
ve 19 Temmuz 1956 günü Avam kamarasında yaptığı bir konuşmada adanın taksiminin
bir çözüm şekli olarak ciddi bir şekilde düşünülmesi gerektiği belirtilmişti
Aradan geçen süre içinde yaptığımız arşiv çalışmalarında,
daha eskiye giden bazı açıklamalara rastladık. Bunları aşağıda bulacaksınız:
KUDRET GAZETESİNDEN AKTARILAN
MEKTUP
İstiklâl gazetesinin 29 Kasım 1951 tarihli nüshasında,
Türkiye’de 25 Kasım 1951 tarihli Kudret gazetesinde çıkan “Hikmet Bayur”un
“Yine Kıbrıs işi-Bugün Yunanistan’ın dostluğuna ihtiyacı, bizim onun dostluğuna
ihtiyacımızdan çok fazladır” başlıklı makalesine yer verilmekteydi.
30
Kasım 1951 tarihli İstiklâl’de de, aynı Kudret gazetesinden şu alıntı
yapılmaktaydı:
“Kıbrıs Türktür ve Türk kalacaktır. Kıbrıs Türkleri adına
konuşmaya en yetkili olan bir zattan aldığımız bir mektupta bulunan istekleri
okuyucularımıza sunuyoruz.”
Necati Özkan tarafından yazıldığını sandığımız bu
mektupta dile getirilen istekler arasında, “Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs’ın Hatay
gibi, misak-ı milli sınırları dahiline alınmasını candan özlemektedir” ve
“Kıbrıs Rumları ile Batı Trakya Türkleri mübadele edilerek, Kıbrıs Türkleri
güçlendirilsin” gibi maddeler yer alırken, son paragraftaki 4. maddede şöyle
denmekteydi:
“Kıbrıs meselesinde hiç bir başarı elde edilmiyecek ve
mazallah Yunanistan’a verilmesi cihetine gidilecek olursa, Kıbrıs, Hindistan ve
Pakistan gibi İKİ BÖLGEYE AYRILARAK, KIBRIS RUM VE TÜRKLERİ ÖZEL BÖLGELERE
YERLEŞTİRİLMELİ ve Türkle sakin olan kısmın Türkiyeye verilmesidir.”
YENİ SABAH’IN TAKSİM ÖNERİSİ
9 Mayıs 1952 tarihli Hürsöz gazetesi, Rumca Ethnos
gazetesinden şu haberi aktarmaktaydı: “Türkiye’de münteşir Yeni Sabah gazetesi
Kıbrıs’ın biri Türk ve biri Yunan olmak üzere iki kısma ayrılmasını teklif
etmektedir!”
10 Mayıs 1952 tarihli İstiklâl gazetesi de, aynı haberi
okuyucularına Rum basınından alıntılayarak aktarmaktaydı. Hürsöz gazetesi, 13
Mayıs 1952 günü, konuyla ilgili olarak okuyucularına şu değerlendirmeyi
aktarmaktaydı:
“Ta Nea,
bir Türk gazetesinin Kıbrıs’ın iki kısma ayrılması ve biri Türk, diğeri Yunan
idaresine verilerek arada bir korporasyon kurulması teklifine temas etmekte ve
alaycı bir şekilde acaba Türk Kıbrıs’ın merkezinin Beyköyü, yoksa Gönyeli’nin
mi olacağını sormaktadır.”
“İKİNCİ HATAY”
Halkın Sesi gazetesi 16 Nisan 1953 tarihli nüshasında yer
alan “Başyazı”sında Kıbrıs’ın İkinci Hatay olması konusunu işlerken, gazetenin
manşeti ise şöyle idi: “Kıbrıs Türkiye’nin öz malıdır. İkinci Hatay, esaretten
elbette kurtulacaktır.”
1 Temmuz 1954 tarihli Halkın Sesi gazetesinde yer alan
T.Serdengeçti imzalı makalenin başlığı da şöyleydi: “İkinci Girit değil, İkinci
bir Hatay”.
YİNE HİKMET BAYUR
TBMM’nin 25 Şubat 1956 tarihli oturumunda söz alan Manisa
bağımsız milletvekili Hikmet Bayur, “Teklifim şudur: Hindistan’la Pakistan’ın
birbirinden ayrıldığı gibi, Kıbrıs’ın Türk sahillerine olan kısmı bize, diğer
kısımları da Yunanistan’a verilmelidir” (Cumhuriyet, 26 Şubat 1956) şeklinde
konuşmuş, ama bu görüş, ne Türk parlamentosu çevrelerinde, ne de kamuoyunda
herhangi bir sempati ile karşılaşmamıştı.
LEFKOŞA İKİYE BÖLÜNDÜ
27 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesinde, manşetten
verilen şu haber yer almaktaydı:
“Lefkoşa’da sokağa çıkma yasağı dün öğleden sonra 5’den
itibaren bu sabah 4’e kadar tatbik edildi. Şehir, kuzey ve güney olmak üzere
ikiye ayrıldı.” Haberin devamında şöyle denmekteydi: “Yasağın kaldırıldığı 11
saat esnasında şehir, Batı ve Doğu Berlin gibi, Kuzey ve Güney Lefkoşa tarzında
iki kısma ayrılmış, Baf kapısından Mağusa kapısına kadar devam eden sokak
tamamen kapalı kalmıştır.”
Halkın Sesi gazetesi, 28 Nisan 1956 tarihli nüshasında şu
haberi vermekteydi:
“Lefkoşa’nın Türk mahallelerinde evi, yazıhanesi veya
mağazası bulunan Rumlar bu mahallelerden uzaklaşmak için Rum semtlerinde yer
aramağa başlamışlardır.”
“TAKSİM AMERİKA’DA TETKİK EDİLİYORMUŞ”
Hürsöz gazetesi, 17 Ekim 1956 tarihli nüshasında,
“Kıbrıs’ın bir Türk ve bir Rum bölgesine taksimi Amerika’da tetkik ediliyormuş”
manşetini kullanarak, Atina gazetelerinin, Kuzey’in Türklere, Güney’in de
Rumlara verileceğini, 60 bin Rumun ayrılarak kendi bölgelerine göç edeceğini
yazdığını aktarmaktaydı. Haberi, New York Times gazetesinin muhabiri Londra’dan
bildirmekte olup, bu projenin Londra’da tetkik edilmeğe başlandığı ve
Vaşington’da da büyük alaka topladığı duyurulmaktaydı.
“Siyasi İcmal” sütununda yazan “M.H.Zal” da, 21 Ekim 1956
tarihli Hürsöz’deki “Kıbrıs’ın taksimi mi?” başlıklı makalesinde şöyle
demekteydi:
“New York Times gazetesinin Londra muhabirinden alıp 3
Ekim tarihli sayısına koyduğu uzun bir telgrafta Kıbrıs’ın taksiminden bahis
vardır. Muhabire göre bu fikir ilk defa olarak bir Yugoslav diplomatın
kafasından çıkmış. Diplomat, Triyeste’nin A ve B bölgeleri hakkında İtalya ile
Yugoslavya arasında uzun müddet devam eden, dünya sulhunu tehdit altında
bırakan, nihayet bir uzlaşmaya bağlanan ihtilafı göz önünde tutmuş, aynı
formülün Kıbrıs meselesine tatbikini İngiliz devlet adamlarına tavsiye etmiş.
İngiliz kabinesi bunun hakkında topluca bir karara varamamış. Fakat ayrı ayrı
Nazırlar bunu iyi bulmuşlar. Amerikalılara açmışlar, uzlaşma fikri orada da
tasviple karşılanmış. Düşünülen şekil, 60 bin Türk ve 60 bin Rum arasında bir
mübadele yapmak suretiyle Adanın batı kısmında bir Türk ekseriyeti yaratmak,
burasını Türkiye’ye vermek, yapılacak anlaşma mucibince de İngiliz askeri
üslerini Türk bölgesinde devam ettirmek...
Kıbrıs’ın şu veya bu şekilde taksimi bir uzlaşma mevzuu
olabilir mi? Bu karar mühim ve nazik bir milli meselede evet veya hayır diye
bir vaziyet almak, bir gazetenin salâhiyetinin haricinde bir şeydir. Bir hükme
varmak için salâhiyet ve ihtisas sahiplerine yalnız Kıbrıs işini değil, bütün
Yakın Doğu meselelerini yeni baştan gözden geçirmeleri lâzım gelir...”
Hürsöz’ün 3 Kasım 1956 tarihli nüshasında Ankara’dan
bildiren Ertekin Barış da, bu plana değinerek, Lefkoşa’nın Batı kısmının
Türkiye’ye, Doğu kısmının da Yunanlılara verileceğinden söz etmekte, taksim
planının detaylarına kadar düşünülmüş, yeni bir Kore veya Triyeste misali
paylaşma olduğunu duyurmaktaydı.
“TÜRKİYE KIBRIS’IN İKİ BÖLGEYE
AYRILMASINI İSTİYOR”
20 Aralık 1956 tarihli Hürsöz gazetesi, yeni Anayasa
tasarısının Lord Radcliffe tarafından bir gün önce açıklandığını duyurmakta ve
Lord Radcliffe’in bunu “diarhi” (iki hükümranlı devlet usulü) diye
tanımladığını belirtmekteydi.
Türkiye Başbakanı Adnan Menderes de, 18 Ocak 1957’de
Meclis’te yaptığı bir konuşmada Türk hükümetinin, Adanın ne şekilde taksim
edilmesini düşündüğünü şöyle belirtmişti:
“Biz Adada halk olarak yüzde 18’iz, onlar yüzde 82’dir.
Adanın taksimi de bu nisbetler dahilinde olsun demiyoruz. Bu, ancak
Yunanistan’ın tezi olmak lâzım gelir. Bize göre, taksimde Ada halkının mal ve
mülkleri de esas olarak alınmalıdır. Adayı ikiye taksim ederiz. Yeter ki orada
Türk vatanına nigehban (bakan) bir parça bulunsun ve üzerinde bayrağımız
dalgalansın. Oradaki kuvvetleri, hudut ötesindeki hadiseleri kontrol edebilsin.
Bütün Türklerin mutlaka bizim tarafımıza gelmesi lâzım gelir diyen bir kaide
yoktur. Mübadeleyi ihtiyari de telakki edebiliriz.”
(Pozitif Detay, aylık magazin
dergisi, Lefkoşa, Ekim 2007, Sayı:1)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder