“Fileleftheros gazetesi, Atina’da
yayınlanan Tahidromos dergisinin son sayısında yayımladığı bir araştırmaya
dayanarak verdiği haberde, İngilizlerin 1956 yılından beri Kıbrıs’ı taksim
etmek niyeti taşıdıklarını iddia ediyor.
Gazete, Kıbrıs’ın taksim edilmesi
senaryosunun bir İngiliz diplomat tarafından alel-acele çizildiğini, o zamanki
taksim düşüncesinin bugünkü gibi değil de, Kuzey’den Güney’e bir bölünme şekli
olduğunu yazıyor.
Fileleftheros, adanın bölünmesini
öngören haritayı yayınlıyor ve böyle bir bölünmede 54 bin Türk ile 30 bin Rum’un
yer değiştirmesinin öngörüldüğünü kaydediyor.” (aktaran Halkın Sesi, 8.10.1991)
***
“Kıbrıs’ı “karpuz gibi” bölme
planı: Kıbrıs’ta Türklerle Rumların birlikte yaşayamayacakları, İngiliz Dışişleri
yetkililerince 35 yıl önce hazırlanan, ABD yetkililerinin de onayından geçen ve
tozlu raflardan indirilerek gündeme getirilen bir planda yeniden vurgulanıyor.
Kıbrıs adasını Doğu ve Batı olmak
üzere Türk ve Rum bölgeleri olarak ayıran İngiliz gizli raporuna göre, Türk
tarafındaki Batı Kıbrıs’ta bulunan 130 bin Rum doğuya; doğudaki 54 bin Türk’ün
de batıya göç etmesi planlanıyor.
ABD patenti taşıyan raporda,
Kıbrıs’ta barış, huzur ve sükunun, Rum ve Türklerin ayrı olarak yaşamalarıyla
mümkün olacağı belirtiliyor.” (Kıbrıs, 11.10.1991)
***
“Fileleftheros gazetesi,
Yunanistan’ın eski Kıbrıs Büyükelçisi Mihail Duntas’ın, Atina’da yayınlanan
Mesivrimi gazetesine verdiği bir demeci iktibas ediyor.
Gazeteye göre, Duntas, Kıbrıs’a
çözüm bulunması için bugün görüşülmekte olan olasılıkları yorumlarken, “temiz
bir taksimin veya bugünkü durumun, daha da kötüleştirilmeden sürdürülmesinin,
bulunmaya çalışılan çözüm şeklinden daha iyi olduğunu” söyledi.
Duntas şöyle konuştu: Yunanistan,
Türk işgalini sona erdiremez. Kıbrıs Cumhuriyeti de bunu yapamaz. Bundan
dolayı, Türklerin istemleri doğrultusunda bir çözümü benimseyelim. Çünkü,
Rumların ekonomik başarıları, olumsuz Türk etkisini zaman içinde ortadan
kaldıracak.” (Kıbrıs, 26.1.1992)
***
“Yunanistan Komünist Partisi
Genel Sekreteri Alekka Papariğa, Kıbrıs’ta, “Taksim ve ikili Enosis’e yol
açabilecek bir çözüm” konusundaki endişelerini dile getirdi.
Rum radyosunun Atina kaynaklı
haberine göre Papariğa, partisinin dış politikası konusunda gazetecilere
konuşurken, böyle bir çözümün, Türk-Yunan sınırlarının Kıbrıs’a uzanmasına yol
açacağını belirtti.” (Kıbrıs, 31.1.1992)
***
“Kıbrıs Rum yönetimi’nin eski
Dışişleri Bakanı ve Liberal Parti Lideri Nikos Rolandis, güçlü bir merkezi
hükümetin uzun ömürlü olamayacağını belirterek, güçlü merkezi hükümetin ülkeyi
çıkmazdan çıkmaza sürükleyeceğini söyledi.
Haravgi gazetesinin muhabirinin
çeşitli sorularını yanıtlarken, ...iki nüfusun yeniden kaynaştırmanın tehlikeli
olacağını da belirten Rolandis, ...Rumların birkaç yıl sonra taksimi kabul
etmek durumunda kalabileceklerini ifade ederek, Bosna-Hersek’i örnek gösterdi.
3 yıl öncesine kadar Bosna-Hersek’in bölünmesini
düşünmeyenlerin şimdi Cenevre’de bir masaya oturup bir konfederasyonun ve hatta
ayrı devletlerin sınırlarının nereden geçeceğini görüşmeye başladıklarını
söyledi.” (Kıbrıs, 22.11.1993)
***
“Rum Kilisesinin lideri Papaz
Hrisostomos, Güven Yaratıcı Önlemler konusunda konuşurken şöyle dedi: “Vatanımızın
taksimine yol açacak bir prosedürün kapanına kısıldık. Türklerin ne kadar
toprak alacağı ve bize ne kadar kalacağı konuşuluyor. Bunun sonu taksimdir.”
(Yeni Demokrat, 11.2.1994)
***
“Haftalık Selides dergisi,
geçtiğimiz hafta içinde Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden Yunanistan Komünist Partisi
Genel Sekreteri Aleka Papariğa ile yaptığı bir söyleşiyi yayınladı...Papariğa,
Rum-Yunan ortak savunma doktrini ile ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: “Bizce
bu doktrin ile Kıbrıs’ın bir devlet olarak varlığı baltalanmaktadır ve Kıbrıs,
Yunanistan’ın bir iline dönüştürülmektedir. Doktrinin Türkiye üzerinde bir
baskı unsuru olacağı söyleniyor ki biz buna da inanmıyoruz. Hatta biz bunun
ters sonuç vereceği kanaatindeyiz. İşgal kuvvetlerini Kıbrıs’ta bulundurmaya
devam etmesi için Türkiye’ye mazaret yaratılmış oluyor...Ortak savunma
doktriniyle Kıbrıs’ın bir parçası Yunanistan’ın, diğer bir parçası da Türkiye
olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, doktrinin taksim koşulları yaratacağı
görülebilir.”
Aleka Papariğa, “Yuınanistan’da
Kıbrıs’ın taksimine ulusal açıdan temiz bir çözüm gözüyle bakan çevrelerin
bulunup bulunmadığı” yolundaki diğer bir soruya şöyle cevap verdi:
“Sizden gizlemeyeceğim. Yayın organlarında ikili Enosis’ten
söz eden birçok yazılar okuyoruz. Siz de herhalde bu yayınlara bakarak bu
soruyu sordunuz. Ama bence bunlar tamamıyla sorumsuz yayınlardır. Bu yayınları
yapanların çoğu, yeni dünya düzenini insanlığa empoze ederek bir arabulucu ya
da hakem rolü oynamak isteyen dış güçlerden aldıkları direktifle bu yayınları
yapıyorlar.” (Kıbrıs, 9.5.1994)
***
“Fileleftheros, Rum Liberal
Partisi Başkanı Nikos Rolandis’in Lefkoşa’daki Rotary Kulübü’nde yaptığı bir
konuşmada, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın “Uyuşmazlığı yüzünden taksime
doğru gidildiğini ve tek umudun Avrupa Birliği olduğunu” söylediğini yazıyor.
Gazeteye göre Rolandis şöyle konuştu:
“Eğer uzlaşmaz Kıbrıs Türk tutumu
devam ederse, Kıbrıs sorununa taksimden başka çözüm bulmak, anca Avrupa Birliği’nin,
bu birliğe üye olmak arzusunda olan Türkiye’ye bu sorunu doğru ve adil bir
şekilde çözmesi ve bunu koruması gerektiği konusunda açık bir şekilde söylemesi
ile mümkün olacaktır. Eğer böyle bir gelişme olmazsa Kıbrıs’ta taksim veya
konfederasyondan başka bir çözüm olmayacak. Çünkü Türkiye, birleşik bir Kıbrıs’ta,
arzulanan normal hayatı her an torpilleyebilecek, dinamitleyebilecek, berhava
edebilecek ve altüst edebilecek.” (Kıbrıs, 15.5.1994)
***
“Simerini gazetesi yazarlarından
Yianno Charalambidis, Denktaş’ın son demeçlerini değerlendirirken, şunları
yazdı : “Türkler taksim’e çeşitli adlar takmaktadır. Bazen “taksim” diyorlar.
Bazen de federasyon ve daha sonra konfederasyon. Şimdi ise taksime tam olarak
şöyle değinmektedirler: “Türkiye ile entegrasyon.” (aktaran Cyprus Mail,
17.5.1994)
***
“Fileleftheros, AKEL’in Meclis
Grup Sözcüsü Andreas Hristu ile bir söyleşi yayınladı. Andres Hristu bu
söyleşisinde, Kıbrıs sorununun çözümü için cesur kararlara ihtiyaç olduğunu,
ancak siyasi liderliklerinin siyasi faturasından korktukları için böyle karalar
almaktan çekindiklerini söyledi. Bugün hızla Taksim’e doğru gidilmekte olduğunu
belirten Hristu, “Bütün beklentilerimize cevap veren mükemmel bir çözüm
bulamayacağımızın bilincine varmak durumundayız” şeklinde konuştu.
Andreas Hristu şunları da
söyledi:
“40 yıldan beridir Kıbrıs sorunu,
bugün reddettiğimizi yarın kabul ettiğimizin bir hikayesidir. Geçmişte olduğu
gibi bugün de karar almayı ne kadar geciktirirsek, sonunda varacağımız çözüm o
kadar acı olacak...Avrupa Birliği, Türkiye’yi gücendirmemek için Kıbrıs’ın
sadece yarısını kabul etme eğilimleri göstermektedir. Sonunda böyle birşey
olduğu takdirde bu, kalıcı bir statü haline gelecektir.” (Kıbrıs, 23.5.1994)
***
“Tharros gazetesi bir
röportajında, İngilizler ile Amerikalıların Kıbrıs’ı taksim etme düşüncesinin
yeni bir şey olmadığını ve 1956 Ağustos’una kadar uzandığını bildiriyor ve
Kıbrıs’ı kuzeyden güneye bölünmüş olarak gösteren bir harita yayınladı.
Bir İngiliz diplomatı tarafından
çizildiği iddia edilen bu haritada, Kıbrıs’ın batısı Türklere, doğusu Rumlara
bırakılıyor. 54 bin Türkün doğudan batıya ve 130 bin Rumun batıdan doğuya göç
etmesi öngörülüyor.
Tharros bu röportajını, Amerikan
Dışişleri Bakanlığı’nın 27 Temmuz 1956 tarihli bir yazısına dayandırıyor.
Yazının konusu, “Kıbrıs için İngiliz taksim çözümü” olarak belirtiliyor.
(Kıbrıs, 7.6.1994)
***
“Haravgi manşetten verdiği
haberinde, önceki gün düzenlenen bir basın toplantısında konuşan AKEL Genel
Sekreteri Hristofyas’ın “taksimin yaklaşmakta olduğu” uyarısında bulunduğunuı
yazdı. Hristofyas şöyle dedi:
“Denktaş’ın tutumunu değiştirmeye
yönelik baskı yapılacağı yerde, güven artırıcı önlemlerle ona birçok avantajlar
önerildi. İki ayrı vatandaşlık ile iki egemen devlet şeklindeki kabul edilemez
bölücü görüşlerinde ısrar etmesi olanağı verildi.” (Kıbrıs, 8.7.1994)
***
“Belçika’nın yüksek tirajlı
gazetesi “Le Soir”, “Kıbrıs sorununun tek çözüm yolunun adanın bölünmesi
olduğunu” belirtti.
Gazetede dün yayınlanan bir
yorumda, Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 tarihinde başlattığı müdahalenin haklılığı
veya haksızlığının artık tartışılmadığı belirtilerek, özetle şu görüşlere yer
verildi:
“BM için artık önemli olan,
mantıklı bir çözümü adadaki Türklere ve Rumlara kabul ettirebilmektir. İki
bölgeli ve iki toplumlu Federasyon temelinde görüşmelere dayalı bir çözüm
olasılığı gittikçe zayıflıyor ve gelişmeler, bölünme tezini güçlendiriyor.”
(Halkın Sesi, 21.7.1994)
***
“Haravgi, “Veritas” tarafından yapılan bir kamuoyu
yoklamasını okuyucularına duyuruyor. Buna göre, halkın büyük bir kısmı, yani
%53’ü adanın taksimini olası bir çözüm şekli olarak görüyor.” (Cyprus Mail,
22.7.1994)
***
“Dikmenli Rumların yürüyüşüne
katılan AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas, yaptığı konuşmada şunları
söyledi:
“Türkler uyuşmazlıklarının
bedelini ödemek durumunda kalabilirler, ama bunu düşünmüyorlar. Denktaş ile
Türkiye bu cüreti Amerikalılardan alıyorlar. Dünyada oluşan yeni ortam içinde
Amerikalılar, Güvenlik Konseyi’nde etkin nüfuza sahip bulunuyorlar. Türkler ise
Amerikalıların bu pozisyonundan yararlanarak, Birleşmiş Milletler’i hiçe sayıyorlar.
Birleşmiş Milletler’in kararlarına uymuyorlar. Buna rağmen en küçük bir baskı
yapılmıyor.Türklere baskı yapılarak onların doğru yola çekilmeleri yerine,
Kıbrıs sorununun doğru yoldan saptırılması
yönünde çabalar görüyoruz.
Güvenlik Konseyi’nden
çıkardıkları kararlarla Körfez’e ve Haiti’ye asker sevkeden Amerikalılar,
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütünlük ve egemenliği için ilgi göstermiyorlar.
Egemenlik ve bütünlüğümüzü korumamıza yardımcı olacakları yerde, biz,
devletimizin uluslararası kimliğini ve egemenliğimizi pazarlık konusu
yapacağımız Doruk Görüşmelerine çağırıyorlar.”(Halkın Sesi, 18.10.1994)
***
“CTP Genel Başkanı, Devlet Bakanı
Başbakan Yardımcısı Özker Özgür, Eskişehir’de yaptığı temaslarla ilgili olarak
TAK muhabirine açıklama yaptı. Çözümsüzlüğün çözüm olamayacağını ve karşılıklı
kabul edilir bir çözümün Kıbrıs Türkü yanında Türkiye’nin de çıkarına olduğunu
yinelediğini belirten Özgür, “Türkiye ile bütünleşme veya entegrasyonun, taksim
sürecini başlatacağını da vurguladığını söyledi. Özgür, “Böyle bir durumun
Yunanistan’ı Kıbrıs’ın Güney’ine getirip yerleştireceğini ve bunun da yeni
komplikasyonlar yaratacağını anlattım” dedi. (Kıbrıs, 18.10.1994)
***
“Agon gazetesine göre, “Özgür
Girne Derneği” Noel münasebetiyle Noel mesajı yayınlamak yerine Güvenlik
Konseyi’nin 969 sayılı kararını analiz etti. Konu ile ilgili olarak yayınlanan
bildiride, 1956 yılında İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nın gizli belgesine
değiniliyor. Söz konusu belgede Kıbrıs’a taksimin empoze edilebilmesi için,
bunun BM örgütünden gelmesi gerektiği görüşüne yer verildiği savunuluyor ve 969
sayılı kararla bu senaryonun hayata geçirilmekte olduğu iddia ediliyor, şöyle
devam ediliyor:
“Paragraf 4, 5, 6, 7 ve 8’de,
Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgalci Türkiye ile denk sayıyor.
Kıbrıs’taki sorunun saldırı ve işgale uğrayan egemen bir ülke sorunu değil de,
Kıbrıs’taki iki toplum arasında bir sorun olduğu belirtiliyor.” (Kıbrıs,
29.12.1994)
***
“Haravgi gazetesi, Amerikalıların
gerçek niyetinin, Kıbrıs’ın taksimini yasallaştırmak olduğunu bildirdiği bir
haberinde şunları yazdı:
“Atina’da yayınlanan “Rizospastis”
gazetesi Amerikalıların Kıbrıs sorununda ve diğer Türk-Yunan anlaşmazlıklarında
hakem rolü oynamaya kalkıştıklarını bildiriyor ve Yunan hükümetinin buna ses
çıkarmamasını eleştiriyor. Gazete, hem Ege’nin bölünmesi, hem de Kıbrıs
devletinin taksiminin yasallaştırılması tehlikesinden söz ediyor.” (Kıbrıs,
4.4.1995)
***
“Haravgi gazetesinin bildirdiğine
göre, Hristofyas, bir törende yaptığı konuşmada, milliyetçilik ve şovenizm
akımları dolayısıyla, taksim ya da, ikili Enosis’e gidilmekte olduğunu
belirterek, “Tehlike çanları çalıyor” dedi.
Şovenizme karşı direniş
çağrısında bulunan AKEL Genel Sekreteri, “Yunanistan ve vatan” kavramlarının
sömürüsünden ibaret boş sözlerle bugünlere gelindiğini vurgularken, “Direnmezsek,
ikili Enosis tek, doğal ve ulusal açıdan kabul edilebilir bir çözüm olarak
önümüze konulabilir” diye konuştu.” (Kıbrıs, 10.4.1995)
***
“Vima, Derviş Ali Kavazoğlu ve
Kostas Mişaulis’in öldürülmelerinin 30’uncu yıldönümü münasebetiyle bir bildiri
yayınlayan ADİSOK’un, adanın kesin taksim edilmesi tehlikesinin büyüdüğüne
dikkat çektiğini yazdı. (Kıbrıs, 13.4.1995)
***
“Simerini, Amerikalıların “gerçekçi
çözüm” olarak niteledikleri bir senaryo hazırladıklarını bildiriyor.
Atina’da yayınlanan Kathimerini
gazetesine dayandırdığı haberinde Simerini, Amerikalıların Türkiye Başbakanı
Tansu Çiller’den Kıbrıs’la ilgili kesin bir taahhüt koparma çabalarında büyük
bir başarısızlığa uğradıklarını ve şimdi de “gerçekçi çözüm” diye Kıbrıs’ın
taksimini pekiştirecek bir senaryo hazırladıklarını yazıyor. Bu senaryo,
Türklerin Rumlara önemli miktarda toprak vermeleri karşılığında taksimi
pekiştirecek bir düzen kurulmasını öngörüyor.” (Ortam, 27.4.1995)
***
“Fileleftheros gazetesinin
Washington’daki diplomatik çevrelerden elde ettiği bilgiye göre, Kıbrıs Türk
tarafının öne sürdüğü egemenlik konusu, görüşmelerin akıbetini belirleyecek
konu olarak görülüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Kıbrıs’ta bir
konfederasyon kurulması yönünde çaba gösterecekler. Amerikalılar, Kıbrıs’ta
kurulacak bir konfederasyonun, Türkiye’nin “Kıbrıs Türk eyaleti” aracılığıyla
Avrupa yolunda ilerlemesini de kolaylaştıracağı inancındadır.
Antenna TV, Amerika’nın Türklere
bırakılacak toprağın yüzölçümünün yüzde 25’e kadar indirilebileceğine
inandığını iddia etti. Televizyon, BM Genel Sekreteri’nin haritasında toprağın
yüzde 29 civarında belirlendiğini de hatırlattı. Antenna Televizyonu önceki
akşam yayımladığı haber bülteninde, Türklere kalacak toprağın yüzde 25’e
indirilmesi halinde, oluşacak Kıbrıs haritasını da ekrana yansıttı.” (Kıbrıs,
8.5.1995)
***
“Haravgi gazetesinin verdiği bir habere göre, AKEL Genel
Sekreteri Hristofyas, kısa adı KYKEM olan Kıbrıs Araştırmalar Merkezi’nce
düzenlenen bir seminerde yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Türk askerlerinden ve
sömürgecilerden arınmış birleşik bir Kıbrıs yaratabilecek miyiz, yoksa bölücü
konfederatif çözümlere mi gideceğiz, bunu zaman gösterecektir ve bu büyük ölçüde
Yunanistanla Kıbrıs’ın izleyecekleri politikaya bağlıdır.” (Kıbrıs, 21.5.1995)
***
“Londra görüşmeleri, Rum siyasi
partilerinin ve bazı derneklerin tepkisiyle karşılaştı... Fileleftheros bazı
Yunan siyasi partilerinin tepkisi hakkında da bilgi veriyor. Buna göre,
Komünist Partisi Genel Sekreteri Aleka Papariga “Avrupa Birliği üyeliğinin
bedeli olarak Taksim’in resmileştirilmesi yoluna kaymaktayız” dedi...Vima, DİKO
liderlerinden Tasos Papadopulos’un bir sempozyumda yaptığı konuşmada “Ne zaman
Anglo-Amerikanların bir girişim yapacaklarını duysam, dizlerimin bağı çözülür”
dedi ve şunları ekledi:
“Anglo-Amerikanların Kıbrıs
sorununun çözümüyle ilgili felsefesi malumdur. Kıbrıs’ta Türklerin egemenlik
haklarına sahip olacakları konfederatif bir devlet kurulmasını amaçlayan bir
felsefedir. Türkiye’nin Kıbrıs için istediği tek çözüm de budur zaten.”
(Kıbrıs, 24.5.1995)
***
“Simerini gazetesi, Yunanistan
Kamu Düzeni Eski Bakanı Stelios Papathemelis ile bir söyleşi yayınladı.
Papathemelis bu söyleşisinde, Kıbrıs sorununun çözümü için 20 yıldan beri
harcanan çabaların hiçbir sonuç vermediğini belirterek şöyle dedi:
“Türkiye, Kıbrıs’tan Trakya’ya
kadar Elenizmi tehdit etmektedir. Türkiye’nin Kıbrıs’ın yarısını işgal altında
tutması, Ege adalarını istila tehditleri savurması ve Batı Trakya’da bir
azınlık sorunu yaratmaya çalışması bunun en belirgin kanıtlarıdır...Eğer biz bu
kafayla hareket etmeye devam edersek ve mevcut kuvvet dengesini, kaderimizi
kendi elimize alacak şekilde değiştirmezsek, Türkiye, ileriki bir aşamada
federasyonu kullanarak Kıbrıs’ı taksim edecektir. Daha ileriki bir aşamada ise,
adanın geriye kalan kesimini de ele geçirecektir ve Kıbrıs elden gittikten
sonra da Elenizmin başka bölgelerinin de yitirilmesinin yolu açılmış olacaktır.”
(Ortam, 24.7.1995)
***
“Simerini gazetesi, BM Genel
Sekreteri Butros Gali’nin fikirler dizisinin, Kıbrıs sorununun çözüm
çerçevesini oluşturmaya devam ettiğini bildirdiği bir haberinde şunları
yazıyor:
“Bu çözüm çerçevesinin, Avrupa
Birliği mevzuatına uymayan yanları vardır. Ancak bunlar Kıbrıs’ın Avrupa
Birliği üyelik sürecini etkilemeyecektir. Lefkoşa’daki yabancı diplomatik
çevreler, Avrupa Birliği mevzuatına uymayan bir çözüm olasılığından söz
ediyorlar. Avrupa Birliği mevzuatından sapmalar, Türklerin endişelerini dağıtmak
içindir. Avrupa Birliği söz konusu çerçevede varılacak bir Kıbrıs anlaşmasını,
yasa gibi kabul edecek ve Rumlar tarafından Avrupa Mahkemesi’ne yapılacak
başvurularla, anlaşmanın çökertilmesine izin verilmeyecektir. Ancak hukuk
çevreleri tarafından gazetemize
belirtilen görüşlere göre, Avrupa Birliği yetkililerinin böyle birşeyi kabul
etmelerine karşın, Avrupa Mahkemesi’nin kabul etmesi olasılığı yoktur. AB
yetkilileri, Kıbrıs için bazı istisnalar olmasının kaçınılmaz olduğunu öne
sürüyorlar. Örneğin, dolaşım, yerleşim ve mülk edinme gibi temel özgürlüklerin
birkaç yıllık süre için askıya alınması gerekeceğinden söz ediliyor.” (Ortam,
11.8.1995)
***
“Simerini gazetesi manşetten
verdiği haberinde, Kıbrıs Hükümetinin, Kıbrıs sorununun Avrupa ilkelerinden
sapan bir çerçevede çözümlenmesinin kabul edilmeyeceğini yazdı. Gazete şöyle
devam etti:
“Kıbrıs Hükümeti, Avrupa
ilkelerinden sapmama ilkesine rağmen, Türk tarafının Kıbrıs konusunda önemli
tavizler vermesi durumunda, Lefkoşa geçici olmak koşuluyla, Avrupa ilkelerini
içermeyen bazı düzenlemeleri görüşmeye hazırdır. Ancak bu yönde yapılacak
düzenlemeler, sürekli bir anlaşmanın zeminini oluşturamaz...Bu konu hakkında
Anglo-Amerikanlar, bir çözüm bulunması durumunda yerleşim ve serbest dolaşım gibi
temel özgürlüklerin derhal uygulanmayacağı, bir geçiş dönemi olacağı
görüşündedirler. Denktaş bu dönemin 10 yıl sürmesini istiyor.” (Kıbrıs,
13.8.1995)
***
“Haravgi gazetesi manşetten
verdiği bir haberinde, AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas’ın AKEL’in
Gençlik Kolu EDON tarafından “Bağımsızlık Günü” dolayısıyla düzenlenen önceki
akşamki bir etkinlikte yaptığı konuşmanın özetini veriyor.
Hristofyas konuşmasında, ABD
Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrook’un Bosna’dan sonra sıranın Kıbrıs’a
geleceğini açıklamasına değindi ve şunları söyledi:
“Holbrook, Bosna’dan sonra
sıranın bize geleceğini duyurmuş bulunuyor. Amerikalıların Bosna tipi bir
çözüme yöneldikleri anlaşılıyor. Bilindiği gibi Bosna’da ulusal açıdan temiz
bölgeler esasına dayanan bir çözüme gidiliyor ve anlaşıldığına göre bu çözüm
için de örnek alınacaktır...Yurdumuz ve halkımız gerçekten federal bir çatı
altında yeniden birleştirilmeli ve BM kararları ile doruk anlaşmalarının
öngördüğü çözüm gerçekleştirilmelidir. Bunun dışında bütün reçeteler bizi ancak
felakete götürür.” (Ortam, 6.10.1995)
***
“Haravgi’de yer alan bir AKEL
açıklamasında, “çeşitli çevreler tarafından Kıbrıs sorununa çözüm olarak gevşek
bir federasyonun gösterildiği günümüz koşullarında...bu halkın işgalin
oldu-bittilerini kabul etmediği, Kıbrıs’ı yeniden birleştirecek, bizi işgal
orduları ve sömürgecilerden kurtaracak, insan haklarını yeniden tesis edecek ve
her göçmene yeniden geri dönüş hakkı tanıyacak, hakça ve kalıcı bir çözüm
istediği mesajı verilmelidir” denildi.” (Yeni Demokrat, 14.10.1995)
***
“Haravgi’nin bildirdiğine göre,
AKEL Genel Sekreteri Dimitri Hristofyas, önceki akşam Kiracıköy’de düzenlenen
bir toplantıda yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununun bölücü bir çözüm şekline
sıcak bakan Rumların bulunduğunu ve bunların daha ziyade ekonomik çevreler
olduğunu açıkladı.” (Yeni Demokrat, 25.10.1995)
***
“Mahi manşetten verdiği bir
haberinde, Yunanistan’ın eski başbakanlarından ve ana muhalefetteki Yeni
Demokrasi Onursal Başkanı Mitsodakis’in, Atina’da yayınlanan İkonomos
Tahidromos isimli bir dergiye verdiği demeçte, Kıbrıs’ta konfederal bir çözümü
savunduğunu yazıyor...Gazeteye göre gerek Yunanistan’da, gerek Kıbrıs’ta ilk
kez bir Elen politikacı, bu kadar açık ve dobra dobra, konfederasyondan yana
tavır koymuş oluyor. Bu çözüm şekli, Denktaş ve Ankara’nın bilinen görüşü olup
Kıbrıs siyasi liderliği bir bütün olarak bunu tamamen taksimci bir görüş olarak
görüyor ve reddediyor... Eski Başbakan ayrıca daima konfederasyondan yana
olduğunu açıklayarak, Konstantin Karamanlis’in (eski Yunan Cumhurbaşkanı) de
aynı görüşü paylaştığını, aynı görüşün Kıbrıs’ta hakim olduğunu savundu.” (Yeni
Demokrat, 7.10.1995)
***
“Kıbrıs’ta taksime giderek daha
çok yaklaşılmakta olduğunu savunan” AKEL Genel Sekreteri Hristofyas, şöyle
konuştu: “Toplumumuz içinde gelişmeye başlayan bir eğilim var. “Artık yorulduk,
artık yeter” diyenler var. “Kıbrıs Türkleri ile anlaşamadığımıza göre, artık
gerçekleri kabul edelim ve bazı coğrafi düzenlemelerin yapılacağı bir çözüme
evet diyelim” şeklinde görüş belirtenler var. bu eğilimlere karşı mücadele
etmek durumundayız...Sözünü ettiğim bu eğilimin öncülüğünü yapanlar, güçlü
ekonomik çevrelerdir. Bunlar, sermayelerinin, servetlerinin ve büyük
kazançlarının tehlikeye düşeceğinden korkan kişilerdir. Bu çevrelerin gücünü
küçümsememeliyiz. Hükümet bu konuda halkımıza gereken mesajı vermeli ve taksim
oldu-bittisini kabul etmeyeceğini yinelemelidir.” (Kıbrıs, 7.11.1995)
***
“Yunanistan’ın eski
başbakanlarından Yorgos Rallis, Atina’nın Vima gazetesinde önceki gün
yayınlanan bir yazısında, Kıbrıs Rum liderliğine “dar bir federasyonun bütün
parametrelerini yeniden gözden geçirmesi” öğüdünde bulundu...Yorgo Rallis, Rum
tarafının daha esnek bir tutum içine girerek, bir çözüme ulaşılmasına olanak
yaratmakla, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne girişini de kolaylaştırmış olacağını
kaydetti.” (Kıbrıs, 19.12.1995)
***
“Emekli Yunan Büyükelçileri
Efthasios Lagagos, Yorgiyos Papulyas, Yuannis Cunis ve Viron Thedoropulos
tarafından hazırlanan “Dış Politika” kitabında şu görüşlere yer verildi:
“Bugüne kadar olan talebimiz
birleşik ve bölünmemiş Kıbrıs’tı. Fakat olayların gidişatı bize, Türkler
tarafından bugünkü bölünmüşlüğün devam ettirilmesi amacıyla yaratılmış ve devam
ettirilecek durum muvacehesinde, Yunan tarafınca reddedilmiş olan bir
konfederasyona doğru gittiğimizi göstermektedir. İki ayrı devletin oluşması
olasılığının incelenmesi, bize alınması gerekli ve imkanlar dahilindeki
üstünlüklerin ve pazarlık paylarının sağlanmasını gerektirmektedir.” (Halkın
Sesi, 19.12.1995)
***
“Fileleftheros, “Konfederal
Çözümü İleri Götürme İşaretleri” başlıklı manşet haberinde, ABD’de, Kıbrıs’taki
statükonun iki tarafı tatmin etmekte olduğu inancının zemin kazanmakta olduğunu
bildiriyor, şunları yazıyor:
“Gazetemizin New York kaynaklı
bilgileri bu görüşün Lefkoşa’daki ABD elçiliğinden gönderilen raporlara
dayandığını söylüyor. ABD’deki bir Elen diplomatının vurguladığına göre, ABD’de,
iki toplum insanlarının, iki toplum arasında idari ayrılık olmasını sağlamak
amacıyla konfederal tipte bir çözüm istedikleri intibaı doğuyor. Söz konusu bu
raporlarda belirtildiğine göre, Kıbrıs Rumları ile Türkleri, Kıbrıs’ın yeniden
birleştirilmesini tercih etmiyor. Ancak iki iyi komşu olarak işbirliği yapmayı
istiyorlar.
ABD’deki diplomatik kaynaklar, “Kıbrıs
sorununun çözümü yolunda hazırlanan planın konfederasyon ilkelerine
dayanacağını, ancak federasyon tabelası taşıyacağını” söylüyorlar.
Gazetemizin New York muhabiri, bu
hatalı mesajların DİSİ Başkanı Yannakis Matsis ile AKEL Genel Sekreteri
Dimitris Hristofyas’ın yakın geçmişte bu ülkeye yaptıkları ziyaretler esnasında
da tespit edildiğini söyledi...Matsis bu görüşlerin Lefkoşa’daki çok küçük bir
işadamları grubu arasında hakim olduğunu söylerken, Hristofyas daha açık davrandı
ve ABD’nin Kıbrıs’ta konfederal bir çözümü ileri götürmek için herşeyi
yapacağını belirtti. Hristofyas da bu görüşü bir işadamları grubuna mal etti ve
söz konusu işadamlarının ABD’li yetkililerle teması olduğunu söyledi.” (Yeni
Demokrat, 18.2.1996)
***
“Rum gazeteleri, Atina’da
yayınlanan “Adesmeftos Tipos” adlı gazetenin, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrook’un
görevinden ayrılmadan önce, “Kıbrıs sorununun çözümü konusunda haleflerine 3
başlık ve 16 noktadan oluşan bir plan bıraktığını, bu planın, adanın üçe
bölünmesini, Merkezi Hükümet’te eşit anayasa ve egemenlikli iki federal devleti
öngördüğünü” öne sürdüğünü bildiriyor.” (Ortam, 20.2.1996)
***
“ABD’nin Kıbrıs sorununun çözümü
için çalışmalarını “Konfederal” nitelikli bir taslak üzerinde yoğunlaştırdığı
iddia edildi.
Yunanistan Demokratik Hareket
Partisi Genel Başkanı Dimitris Tsovalas, KIbrıs Rum kesiminde yayınlanan
haftalık Selides dergisine verdiği demeçte, bu iddiasını dile getirirken, “Kesin
bilgilere dayanarak söylüyorum. Amerikalılar, Kıbrıs meselesinin, sonunda,
konfederasyon olarak çözülmesini arzu ediyorlar. Bu yönde çalışıyorlar” dedi.
ABD’nin, Kıbrıs sorununu artık “kapatmak” istediğini de söyleyen Tsovalas,
Amerikalılar tarafından sunulacak çözüm önerilerinin federasyon gibi gözükse
de, konfederasyon olarak sonuçlanacağını söyledi.” (Kıbrıs, 2.3.1996)
***
“Rum Haber Ajansı (KİPE) Genel
Müdürü Andreas Hristofides, Rumların ABD tarafından sunulan planlara uyum
sağlamamaları durumunda çözüm için acele etmediğini, ABD planlarının gevşek bir
federasyon yönünde olduğunu söylediği bildirildi.” (Kıbrıs, 24.6.1996)
***
“Haravgi, “Ağırlıklı Konu
Güvenlik: ABD ve İngiltere Tarafımıza İkilemler Yaratıyor” başlıklı bir
haberinde şunları yazıyor:
“Amerikan ve İngilizlerin güvenlik
konusunda planlamakta olduğu “ara çözüm”de, adaya çok uluslu bir güç, Türk
idaresi altındaki bölgeye Türk askerleri, Rum idaresi altındaki bölgeye de
Yunan askerlerinin yerleştirilmesinin özünde, gevşek konfederal bir çerçevede
güvenlik sağlanması amaçlanıyor. Bu, Amerikalılar ile İngilizlerin bizim
tarafa, zamanı gelince “Konfederasyon ve AB üyeliği, ya da üyelik ve “taksim”
ikilemini sunarak dayatmaya çalışacağı bir çerçevedir.” (Halkın Sesi, 7.7.1996)
***
“Leymosun’da yapılan Akdeniz
Bölgesi Kadınları Derneği’nin yıllık kongresinde konuşan dernek başkanı Jana
Mintoff Bland, ABD’yi suçlayarak, bu süper gücün Dışişleri Bakanlığı’nın, 1956
ile 1971 arasında Kıbrıs’ın taksimi için Yunan-Türk planlarına onay
verdiğini söyledi.” (Cyprus Weekly,
28.6.1996)
***
“The Daily Telegraph gazetesinde
dün çıkan bir yorumda, Kıbrıs üzerinde özel sorumluluğu olan İngiltere’nin,
adada yaşayan iki halkın eşitliğine dayanan bir konfederal çözüm için çalışması
gerektiği vurgulandı.” (Ortam, 16.8.1996)
***
“Fileleftheros, Rauf Denktaş’ın
iki devletli çözümü yeniden gündeme getirdiğini yazdı. The Economist dergisi de
son sayısında gevşek bir federasyon çerçevesinin ilerletilmekte olduğunu öne
sürdü.” ( Kıbrıs, 26.8.1996)
***
“ABD’nin etkin gazetelerinden
Washington Post’un yorumunda, Kıbrıs’ta bölünmüşlüğün “bir sorun olarak
görülmemesi” gerektiği belirtildi... “Diplomatları Kıbrıs’a gönderin” diyen
gazete, çözümün, her iki toplumun güvenlik ve mülkiyet kaygılarına cevap
verecek “gevşek bir federasyon” olduğunu herkesin bildiğini ifade etti.”
(Kıbrıs, 27.8.1996)
***
“Fileleftheros dün şu yorumu
yayınladı:
“Denktaş-Eroğlu ikilisinin hedefi
Kıbrıs sorununun çözümü temelini federasyondan konfederasyona kaydırmaktır.
Denktaş tahrikkar bir şekilde “herhangi bir prosedürün amacı var olan iki
devleti birleştirmektir deyip, net bir şekilde konfederal çözümü kastedereken,
Eroğlu, özerklik ve işgal bölgelerinin süratle Türkiye ile güçlü bir şekilde
birleştirilmesi niyetlerini gizlemiyor. Yani sahte devletin dışişleri ve
savunma temsiliyetinin Ankara’ya bırakılmasını istiyor.” (Kıbrıs, 29.8.1996)
***
“İngiliz Muhafazakar milletvekili
Michael Stephen Cumhuriyet’e özel demeç verdi:
“Gelişmeler, iki toplumun ne
federasyon, ne de konfederasyon çatısı altında bir arada yaşayamayacağını
göstermiştir. Şayet dünya Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığını tanırsa,
Akdeniz’deki çıkarlarının daha iyi korunacağını görecektir...Kıbrıs’ta iki ayrı
devlet de olsa İngiliz üsleri Batı’nın stratejik çıkarları nedeniyle adada
kalmalı. Türk askeri 22 yıldır adada barışı koruyor.” (Cumhuriyet, 19.9.1996)
***
“Rum radyosunun Washington
kaynaklı bir haberine göre, adı açıklanmayan Amerikalı bir yetkili, ülkesinin
Kıbrıs’ta gevşek bir federasyondan yana olduğunu bildirdi ve ciddi bir uzlaşma içine
girmeleri için ilgili taraflara çağrıda bulundu.” (Kıbrıs, 6.12.1996)
***
“Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı Serdar Denktaş, Meclis’te
yaptığı bir konuşmada, iki toplumlu iki kesimli bir çözüm yerine, iki devletli
bir çözümün seslendirilmesinde yarar gördüğünü söyledi.” (Yeni Demokrat,
13.12.1996)
***
“Haravgi, Yunanistan Komünist
Parti Genel Sekreteri Alek Papariga’nın önceki gün yaptığı bir açıklamada, “Kıbrıs’ın
bölünmüşlüğünün resmileştirilmesi ve Ege’nin ABD egemenliği altında NATO’laştırılmasına
her zamankinden daha yakın bulunulduğunu” öne sürdüğünü yazıyor.” (Ortam,
15.1.1997)
***
“Rum Liberal Parti Başkanı ve
Dışişleri eski Bakanlarından Nikos Rolandis, haftalık Periodiko dergisine
verdiği bir demeçte, “Kıbrıs’ın taksim veya savaş ikilemine doğru gitmekte
olduğunu” söyledi.” (Kıbrıs, 1.2.1997)
***
“Simerini, ABD ve İngiltere’yi,
geliştirilmeye açık gevşek bir federasyon türünü savunmakla suçlayarak şunları
yazdı:
“İlk önce sağlanacak anlaşma
gevşek bir federasyon olacak. Temel yetkiler iki federal kanada ait olacak ve
merkezi hükümetin sınırlı yetkileri bulunacak. Aşamalı olarak 10 veya 20 yıl
içinde yetkiler merkezi hükümete devredilecek.” (Kıbrıs, 24.2.1997)
***
“Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, ABD ve İngiltere
konfederasyona sıcak bakıyor ve üzerinde düşündükleri yeni formül şöyle
özetleniyor:
“Çoğunluk olan Rum tarafını
tatmin etmek için bir sınır çizelim. Toprak oranını da nüfusa göre
belirleyelim. Bu durumda Türk tarafının toprağı azalacak, ancak konfederasyon
tezi desteklenecek. 25 ya da 30 yıl sonra iki toplum arasındaki sorunlar
azaldığında federal bir yapıya dönüş yapılabilir.” (Cumhuriyet, 18.4.1997)
***
“Amerikan Planı Hazır: Amerika’nın
bir Kıbrıs çözüm planı mevcuttur. Amerikan planına göre, Kıbrıs’ta şöyle bir
şekil öngörülmektedir: Bir kere Kıbrıs üç ana bölgeye ayrılacaktır. Bir KKTC,
iki Kıbrıs Rum Yönetimi ve üç genişletilmiş tampon bölge... Amerikalılar, bu
plan için en az beş yıl olmak üzere, uygulama safhası düşünmektedirler...Türk
askerlerinin yeni KKTC sınırlarına çekilmeye başlamasıyla, Amerikan
askerlerinin Adaya çıkması ve boşaltılacak ara bölgeye konuşlandırılması takip
edecektir...Nato şemsiyesi altında Amerikan askerleri derken, çoğunluğu
Amerikan askeri olan çok uluslu bir güçten bahsediyorum.” (Fuat Nalcıoğlu, Birlik, 9 ve 10.6.1997)
***
“Kıbrıs’ta iki tarafın da bir
federal çözüme hazır olmadığı ve baskı ile varılacak bir çözümün, 1960-74
dönemindekine benzer bir felaketle sonuçlanabileceği iddia edildi.
Cyprus Mail’de 14 Haziran’da
çıkan habere göre, Amerikalı savunma uzmanı Dan Lindley, Kıbrıs için federal
bir çözümün erken olduğunu söyleyerek, tarafların birbirleriyle iyi geçinmeye
hazır olmadıkları bir zamanda, iki tarafa, birlikte yaşama ve yönetmeyi empoze
edecek bir çözümün tehlikeli olduğunu savundu.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde
savunma ve silahların kontrolü konulu programında konuşan Dan Lindley, Rum
dinleyicilere “BM Kıbrıs Bariş Gücü ve Kıbrıs’ta çözüm: Stratejik bir
değerlendirme” isimli raporunda ulaştığı sonuçları aktardı.” (Kıbrıs, 17 ve
23.6.1997)
***
“Türkiye’den aldığı destek ile
New York görüşmelerine giden Denktaş, Ankara’daki temaslarında Rumlar ile
kurmak istediği ve adına “federasyon” denilen, ancak özünde “gevşek
konfederasyon” olarak anılan tezini anlattı.” (Cumhuriyet, 8.7.1997)
***
“Federal devlet üzerinde anlaşma
sağlanamıyorsa, artık taksimi resmen düşünmenin zamanı gelmiş demektir. Bu
formül, uluslararası toplumun büyük bölümüne antipatik gelmektedir. Ama resmi
bir taksim, Kıbrıs’ta bugünkü durumdan daha kötü olmayabilir. Taksim tezi kabul
edilirse, önce Güney Kıbrıs AB’ye girer, daha sonra da adanın tümü AB’de yerini
alır. Ayrıca taksim formülünün uygulanması, kalıcı bir anayasal düzenin
kurulmasını olanaklı kılar...Müzakere yolu ile gerçekleştirilecek bir taksim,
siyasal çözüme varılmadığı sürece devam edecek olan savaş tehlikesini de
azaltmış olacaktır...En önemlisi, uluslararası askeri güç tarafından da
desteklenecek ve müzakereler yoluyla kabul edilmiş bir taksim, savaş
tehlikesini de azaltır.” (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü
yöneticilerinden Philip Gordon, International Herald Tribune, 24.7.1997)
***
“Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ta
ikili tanınma istediği belirtildi. Simerini ve Fileleftheros gazeteleri, “Tempo-Newsweek”
dergisinin dünkü sayısında yer alan gayrı resmi bir belgeden söz ederek, AB’nin
Kıbrıs’ta ayrı egemenliği destekler görüldüğünü kaydettiler.
Derginin söz konusu sayısındaki
gayri resmi belgede (nonpaper), iki toplumun kesin ayrımı için bir prosedürün
başlamasından da söz ediliyor.” (Kıbrıs, 30.8.1997)
***
“Simerini, ”Kıbrıs’ta İki Devlet
Fikri AB’ta Olgunlaşıyor” başlıklı haberinde “Taksimin yasallaştırılması” ve
Kıbrıs’ta muhtemelen gevşek bir federasyon şemsiyesi altında çalışacak iki ayrı
devlet oluşturulması fikrinin son zamanlarda istikrarlı bir şekilde “sahnede ve
kuliste” bulunduğunu savunuyor, şunları yazıyor:
“Atina’da yayınlanan “Ependitis”
bir haberinde bunu savunuyor ve basın haberlerine dayanarak, yabancı
diplomatların “dolaylı tanınmış ülke” ilkesi temelinde bir taksim formülünün
soruna çözüm getireceği görüşündedir.
Bonn, son dönemlerde, karşılıklı
bir anlaşma altında sahte devletin egemenliği ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’a
üye olmasını öngören bir düzenlemeyi ilerletme olasılığıyla meşgul oluyor.”
Birlik, 3.9.1997)
***
“Yunanistan’ın etkili
gazetelerinden Kathimerini, ABD Başkanı Bill Clinton’un Kıbrıs Özel Temsilcisi
Richard Holbrook’un, Ada’da yaptığı temaslar sırasında üç bölgeli çözüm önerisi
getirdiğini öne sürdü. (Kıbrıs, 15.11.1997)
***
“AB’nin Lüksemburg Zirvesinde
aldığı kararın çözümü güçleştirdiğini vurgulayan Başbakan Mesut Yılmaz, “AB’nin
almış olduğu karar Kıbrıs’ı taksime götürür, adayı böler” dedi.” (Cumhuriyet,
20.12.1997)
***
“Simerini, Yunanistan’ın
Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından Kikos Kuris’in Atina’da yayınlanan
Apoyevmatini gazetesinde çıkan bir söyleşisini iktibas etti. Gazeteye göre
Kuris şunları söyledi:
“Nato’nun yeni yapılanmasıyla
Türkiye’nin rüyaları gerçek yapıldı ve tarih tekerrür etti. Kıbrıs’ın bölüştürülmesi
gibi Ege’nin de bölüştürüleceği yönündeki uyarım haklı çıkacak.” (Birlik,
30.12.1997)
***
“Yunanistan Dışişleri
Bakanlığında yıllarca hizmet veren ve bakanlığın kilit mevkilerinde görev yapan
Viron Theodoropulos, 21.8.1997 tarihli Atina İkonomos Tahidromos gazetesinde
yayınladığı yorumunda, Kıbrıs’ta taksim çözümünün de facto’dan de jure’ye
çevrilmesini desteklemeye başladı... Bir diğer yazar, Stavros Liğeros da,
Kıbrıs Elenizminin yok olmaktan kurtulması için taksimin kabul edilmesi ve
Güney Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı kararının verilmesi fikrini
savundu...Enosis görüşünü Samittant dergisi imtiyaz sahibi ve başyazarı
D.D.Papayiannidis tarafından da savunuldu.” (Saffet Soykal, Halkın Sesi,
22.9.1997)
***
“Kıbrıs Rum kesiminde dün
yayınlanan gazeteler, Yunan “Ependitis” gazetesinin verdiği bir habere
dayanarak, “taksimin yasallaştırılması ve gevşek bir federasyon çatısı altında
iki ayrı devlet oluşturulması” fikrinin son zamanlarda yoğunluk kazandığını
bildirdiler.” (Milliyet, 3.9.1997)
***
“Denktaş ve Klerides’le rekor bir
görüşme yapan Richard Holbrook, Ledra Palace Otel’de düzenlediği basın
toplantısında şöyle konuştu:
“Beni buraya geldiğimde üzen şey,
ben gelecekten bahsetmeye çalışırken herkesin, iki tarafın liderleri dahil
geçmişten bahsetmeleri oldu. Biliyorum geçmişi bir kenara atamayız., ama
tutsağı da olamayız. 1960-1974 arası bölgede yaşananlar utanç vericiydi. ABD’nin
yapmaması gereken şeyler vardı. Ancak, geçmişten, tarihten olumlu mesajlar
alarak geleceği şekillendirmeliyiz. ABD’deki şimdiki yönetim, bu bölgedeki tüm
ülkelerde demokrasiyi destekleme ve yakın ilişkiler kurma sözü vermiştir.”
(Yeni Demokrat, 12.11.1997)
***
“Atina’da yayınlanan Eleftheros
Tipos gazetesi, ABD Hava Kuvvetleri Akademisi öğretim görevlisi olan ve ABD
Savunma Bakanlığı’na yakınlığı ile tanınan Thomas Farr’ın, “Mediterranean
Quarterly” dergisinin son sayısında yayımlanan
yazısının, Kıbrıs sorunununda Holbrook’un önderliğinde Amerikan
yaklaşımının damgasını taşıdığını kaydetti. Yunan gazetesi, “Bu yaklaşımın NATO
şemsiyesi altında gevşek bir konfederasyon kurulması ile “Kıbrıs Türk
egemenliğinin” tamamen tanınmasını hedeflediği belirtildi... Gazeteye göre,
güvenliğin garantörlüğünü BM Barış Gücü’nün yerini alacak olan NATO tarafından
üstlenilmesi öngörülüyor ve İsviçre modelinde yeni bir konfederasyon anayasası
hazırlanacak...Haberde ayrıca, ABD’nin
Kıbrıs’ın önce NATO, ondan sonra AB üyesi olmasına yönelik arzusuna işaret
ediliyor.” (Mahi’den aktaran Kıbrıs, 20.11.1997)
***
“Başkentteki güvenilir
kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, adada iki devletli bir yapının
kurulması konusunda ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden de olumlu sinyaller
alınıyor. Ankara hükümetinin inisiyatifi ele alarak, daha etkin bir Kıbrıs
politikası izlemeye başladığı bildiriliyor. Bu kapsamda KKTC, devlet olarak
siyasal varlığı tanınmadan, GKRY ile görüşme masasına oturmayacak. Bunun
paralelinde Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile
vardıkları anlaşma doğrultusunda Türkiye ile KKTC arasında “Özel bir ilişki
düzenini” sağlayacak... Hükümetin bu konuda bazı “dış destekler de “sağladığı
bildiriliyor.” (Cumhuriyet, 11.1.1998)
***
“Rum gazeteleri, Turkish Daily
News ve Hürriyet gazetelerinde çıkan haberlere dayanarak, Türk diplomasisinin
Lüksemburg kararından sonra benimsediği yeni siyaset-taktik çerçevesinde şimdi
Kıbrıs sorununun 3 temel yönü üzerinde odaklaşmakta olduğunu savunuyor.
Fileleftheros, “Türkiye:
Federasyon Şu An İçin Rafta - Tanınma, Mülk Mücadelesi ve Toprak Konusunda
Küçük Düzenlemeler İstiyor” başlıklı haberinde, iki ciddi Türk gazetesinin iyi
bilgili kaynaklara dayanarak, Türk diplomatlarının AB kararından sonra Kıbrıs
konusunda sözünü etmekte olduğu yeni parametrelerin neler olduğunu izah
ettiğini belirtiyor ve gazetelerin yazdıklarından kesitler yayımlıyor.” (Birlik,
21.1.1998)
***
“Yunan Komünist Partisi (KKE)
Genel Sekreteri Bayan Aleka Papariga, düzenlediği basın toplantısında şöyle
konuştu:
“Ege’nin bölünmesi ve Kıbrıs’ın
taksimi’nin resmileştirilmesi konularında şu anda eksik olan bir imzadır. Yunan
ve Türk Hükümetleri iç siyasi tüketim nedeniyle olduğu kadar prestij nedeniyle
de buna karşı çıkmaktadırlar.” (Kıbrıs, 20.2.1998)
***
“Simerini gazetesine göre,
Yunanistan’ın eski Başbakanlarından Konstantinos Mitsodakis, Yeni Elen Televizyonu (NET) ile yaptığı bir söyleşide,
TC Başbakanı Mesut Yılmaz’ın bir konuşmalarında kendisine Türkiye’nin Kıbrıs
konusunda tek çözüm yolunun taksim olduğu sonucuna vardığını söylediğini iddia
etti. Mitsodakis, bu sözler üzerine öfkelendiğini ve Yılmaz’a “Türkiye’nin
görüşü bu ise, sınırları düzenleyelim, çünkü silah zoruyla aldığınız bütün
toprakları elinizde tutamazsınız. Ayrılalım ve Elen Tarafı AB’ye girsin”
dediğini, ancak bunun bile Yılmaz’ı etkilemediğini de öne sürdü.” (Kıbrıs,
5.2.1998)
***
“Ünlü İngiliz dergisi “Economist”
İngiliz Dışişleri Bakanlığı ve İngiltere’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Sir David
Hannay’ın Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili düşüncelerinin Ada’da iki ayrı
yönetim oluşturulmasını öngördüğünü iddia etti... Bu plan uyarınca Ada, iki
ayrı yönetim, özel bir parlamento, iki özerk bölgeye ayrılacak. Zayıf bir
merkezi hükümet dış politika, gümrükler, posta hizmetleri ve ortak para
konularıyla ilgilenecek. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere düzenlemenin
garantörlüğünü üstlenecek ve herhangi bir tarafın yeni anayasayı ihlal etmesi
durumunda gerekirse asker gönderebilecek. Barış Gücü kalacak ve Türk Kuvvetleri
30 binden 5 bine indirilecek.” (Kıbrıs, 24.2.1998)
***
“BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs
eski Özel Temsilcisi Hugo J. Gobbi, “Kıbrıs’ta çözüm taksim olabilir” dedi ve
Rumlara “Lütfen uyanın ve işi oluruna bırakın” uyarısını yaptı. Gobbi, bu
yöndeki görüşünü, Rum kesiminde İngilizce olarak yayımlanan Cyprus Mail’in “Editör’e
Mektuplar” köşesine önceki gün gönderdiği yazıda dile getirdi.” (Ortam,
27.2.1998)
***
“Amerikan Merkezi tarafından
adaya davet edilen ve Intercollege’de yapılan bir toplantıda konuşan ABD Barış
Enstitüsü Program görevlilerinden Timothy Sisk, Kıbrıs sorununun birincil
olarak bir iç çatışma olduğunu söyledi. Sisk’in, dinleyiciler tarafından,
Kıbrıs’ın bir iç sorundan çok, bir dış sorun olduğunu kabul etmesi için
kendisine yapılan uyarılara rağmen, görüşlerinde ısrar ettiği kaydedildi. Barış
Enstitüsünün, Amerikan Kongresi tarafından finanse edilen ve uluslararası
uyuşmazlıklarla ilgilenen bir kuruluş olması, dinleyicilerin daha da şaşkınlığına
yol açtı.
Oysa aynı ay içinde Kıbrıs’ı
ziyaret eden ABD Kongre üyesi Donald Payne, yaptığı bir konuşmada Kıbrıs
sorununu bir dış saldırı olarak nitelemiş ve ABD’nin harekete geçme zamanının
geldiğini söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığının nezaketiyle Kıbrıs’a
getirtilen Amerikan profesörlerinin düzenledikleri “Uyuşmazlıkların Çözümü”
seminerlerinde, Kıbrıslı Rum ve Türk katılımcılara, Kıbrıs sorununun temelde
bir iç sorun olduğu telkini yapılmakta ve Türk istilası, işgali, zorla
uygulanan taksim ve onu izleyen etnik temizlik gözardı edilmektedir. Kongre
Uluslararası İlişkiler Komitesi ile İnsan Hakları Komitesi’nin üyesi olan Payne
ise, bu ayın başlarında adaya getirilip, uyuşmazlıkların çözümü konusunda
nasihatlar veren Amerikalı akademisyenlerden biri olan Sisk’in gerekçelerini
tamamiyle ortadan kaldırmış bulunuyor.” (Cyprus Weekly, 27.2.1998)
***
“Haravgi “Avrupai Taksim
Tehlikesi” başlığı altında manşetten verdiği haberinde, Yunan Komünist Partisi
Genel Sekreteri Aleka Papariga’nın önceki gün Yunan Meclisi’nmde yaptığı
konuşmada, Kıbrıs’ın Avrupa tipi taksim (Euro-Partition) edileceği konusunda
ciddi uyarıda bulunduğunu yazıyor...Genel Sekreter, diplomatik entrikalardan ve
her gün biraz daha paçavra haline gelmekte olan uluslararası hukuka değindi. Kıbrıs’ın
AB’ne bölünmüş ve sorun çözülmeden katılacağını belirten Papariga, “Kıbrıs’ın
Avrupa tipi bölünmesinden söz ediyoruz” dedi.” (Yeni Düzen, 28.2.1998)
***
“ABD Dışişleri Bakanlığı
Koordinatörü Thomas Miller, düzenlediği basın toplantısında kendisine
yöneltilen bir soru üzerine “Kıbrıs’ta federasyon çok zor bir hedeftir” dedi.
Rum gazeteleri, Thomas Miller’in,
Denktaş’a hiçbir suçlama yapmadan iki taraf arasındaki büyük uçurumdan dolayı
Kıbrıs sorununun daha da zorlaştığını kabul ettiğine işaret ettiler ve ABD
Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin ilk kez federasyon konusunda kötümser
konuştuğuna dikkati çektiler.” (Kıbrıs, 12.3.1998)
(Derleyen: Ertan Yüksel imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist
Gerçek’te üç yazı halinde yayımlanmıştır: Sayı:29, Haziran 1998, Sayı:30,
Temmuz 1998 ve Sayı:31, Ağustos 1998)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder